İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek:İMRALI AÇILIMI’NIN “AKTÖRLERİ”

İmralı Açılımı’nın sırları, 32 kısım tekmili birden. Türkiye, Türkiye olmaktan çıkınca, ne olacak? Türkiye’ye yeni isim geliyor. Senaryoyu kim yazdı, kimler oynuyor. Tayyip Erdoğan- ABD ilişkisi. PKK’nın bütünlüğü üzerinde kim titriyor. Tayyip Erdoğan’ın kasa...

Tarih:

İmralı Açılımı’nın sırları, 32 kısım tekmili birden. Türkiye, Türkiye olmaktan çıkınca, ne olacak? Türkiye’ye yeni isim geliyor. Senaryoyu kim yazdı, kimler oynuyor. Tayyip Erdoğan- ABD ilişkisi. PKK’nın bütünlüğü üzerinde kim titriyor. Tayyip Erdoğan’ın kasasındaki mektup ve Washington’un kasasındaki mektup. Kandil ve BDP oyunun neresinde? Basındaki Kandilciler?

Öncelikle görülmelidir:
İmralı Açılımı,
- Petrol açılımıdır;
- Kuzey Irak açılımıdır;
- Irak’ı bölme açılımıdır;
- İran’la cepheleşme açılımıdır;
- Suriye’yi bölme açılımıdır;
- Barzanistan’ı Doğu Akdeniz’e bağlama açılımıdır;
- İsrail’in vurucu gücü olacak bir “Kürdistan” kurma açılımıdır;
- Diyarbakır’ı İkinci İsrail’e başkent yapma açılımıdır.
- Sonuç olarak, Türkiye’yi Üçüncü İsrail yapma açılımıdır. Başka deyişle Türkiye’yi Türkiye’den çıkarma açılımı. Ona başka ad bulmak gerekir.

Üç İsrail Projesi
İmralı Açılımı, Üç İsrail Projesi kapsamındadır.
Birinci İsrail: İsrail.
İkinci İsrail: Kürdistan.
Üçüncü İsrail: Tayyipistan.
Abdullah Öcalan’ın Tayyip Erdoğan’a yazdığı taahhütname de, ancak Üç İsrail Projesi kapsamında anlaşılabilir.
Plan kanlıdır.
Uygulayanlar, planlarıyla birlikte döktükleri kanda boğulacaklardır.
Ancak neyin tezgâhlandığını bilmek gerekiyor.

Yönetmen ve yardımcısı
İmralı Açılımı’nın senaryosu Atlantik ötesinden. 50 yıllık “Türkiye himayesinde Kürdistan senaryosu” sahneye konuyor. 1988 yılı başında 2000’e Doğru’da enine boyuna yazılmıştı ve 25 yıldır yazıyoruz. Bugün bu projenin Washington’u rahatsız ettiği yönündeki görüşler çok hatalı. Mustafa Sönmez kardeşimiz, 10 Ağustos 2012’den beri oyunu görüyor ve aydınlatıcı bilgiler veriyor, ancak ABD emperyalizmini görmemeye çalışıyor, hatta yanlış yerde görüyor (Cumhuriyet, 4 Şubat 2013).
Brüksel ve Oslo görüşmelerinden farklı olarak, ABD arka planda duruyor. Çünkü Türkiye halkının yüzde 85’i ABD emperyalizminden nefret ediyor. AKP’li yazarlar da yazdılar, özellikle Tayyip Erdoğan yönetimi ABD’nin fotoğrafta görünmesini istemiyor. Yönetmen sahnede gözükmez, sahne arkasındadır, öyle değil mi?
ABD’nin süreci Irak’ı kollayarak yönetmesi de yanlış anlaşılmamalı. ABD, Yugoslavya’yı bölerken de Belgrat’ı sözümona “kollayarak” götürdü operasyonu.
ABD, Üç İsrail’i kurmasa bile, Türkiye’yi İran, Irak ve Suriye ile düşman konuma sokacak. Türkiye’yi avuçta tutmak ve parçalamak için, bölge ülkeleri ile cepheleştirmesi gerekiyor.
İsrail, İmralı Açılımı’nda yönetmen yardımcısı konumundadır. Ortalıkta gözükmemesi, başarının şartıdır. MOSSAD zaten ortalıkta gözükmez.

Enstrümanlar
“Enstrümanlar” kavramını AKP yöneticileri dile getirdiler. Uygun kavram bulunmuştur.
Enstrüman kavramına uyum gösterenler şöyle sıralanabilir:
- Tayyip Erdoğan
- Abdullah Gül
- Fethullah Gülen
- TÜSİAD yönetimi
- Barzani
Tayyip Erdoğan takımı ile Barzani arasında gizli petrol anlaşması var. Bunu CHP İzmir Milletvekili Aytun Çıray, Enerji Bakanından soruyor. Ancak asıl soru, gizli anlaşmanın arkasında kim var? ABD’nin izni olmadan böyle bir anlaşma yapılabilir ve uygulanabilir mi?

Enstrümanların
birbirine bağlanmışlığı
ABD, kullandığı enstrümanları birbirine bağlamıştır.
Tayyip Erdoğan, Barzani’ye mecbur. Barzani ise Tayyip Erdoğan’a mecbur.
Her ikisi, ABD ve İsrail’e mecbur.
Hepsinin arasında petrol bağı var.
Petrol bağı, kan bağıdır; bugün İbn Haldun’un “asabiyye”sinden çok daha kuvvetli kader bağıdır.

Tayyip Erdoğan ABD’ye mahkûm
ABD Tayyip Erdoğan’a mecbur
Planın uygulanmasında ABD ile AKP iktidarı arasında zıtlık üretme çabaları da, planın kamuoyu yapma faaliyeti içindedir.
Tayyip Erdoğan, ABD’ye mahkûmdur.
ABD ise, Tayyip Erdoğan’a mecburdur. Çünkü elinde başka seçenek yok. Seçenekleri tükendi, açmazda.
Tayyip Erdoğan, plana teslim vaziyetinde ancak Türk milletine nasıl kabul ettirecek? Bu nedenle Washington yönetiminden anlayış bekliyor. Acı ilacın seçmene yutturulacak tada bulanmasını istiyor.
Tayyip Erdoğan’ın ayakta kalması, ABD için de önemli, fakat ABD, Türk milletinin baskısını elbette AKP yönetimi kadar kuvvetli duymuyor.
Burdan kaynaklanan farklı tavırlar hep olacak. Bunları olduğundan büyük göstermek, Tayyip Erdoğan reklamcılarının işi.
Kuzey Irak petrolleri konusunda ABD şirketleri ile Tayyip Erdoğan grubu arasındaki çıkar çelişmeleri, sürecin doğasında var. Ancak bunların plana zarar vermeyecek boyutlarda tutulmasına herkes dikkat ediyor. Abartılması, ekonomi gözlemcilerinin değil, bilgisiz gazetecilerin işi.
ABD’nin Irak yönetimini bütünüyle İran cephesine itmemek için gösterdiği çabalar olağandır. Buna işaret ederek, Washington’u Kürdistan planı dışında göstermek, yine AKP yandaşlarının görevi. Böylece “enstrüman” tanımına girmeyen bir Tayyip Erdoğan görüntüsü üretmek istiyorlar.

Enstrümanların enstrümanları
Onlar da belli:
- Abdullah Öcalan, pardon “İmralı”!
- BDP yönetimi.
- Kandil.
- PYD (PKK’nın Suriye kolu).
- PJAK (PKK’nın İran kolu).
- ÖSO (Özgür Suriye Ordusu).
- Vesaire.

Kasadaki mektup
Abdullah Öcalan, Hakan Fidan’a bağlanmıştır. Ve bu bağlantı yazıya dökülmüştür. Abdullah Öcalan’dan Tayyip Erdoğan’a hitaben yazılmış bir mektup istenmiştir.
Mektup, mektup olmaktan çok, bir taahhütname, bir biat belgesidir. Tayyip Erdoğan’ın kasasında durmaktadır.
Herkes olayın farkında. Hatta bu konuda ABD’nin kaygılandığını Abdülkadir Selvi Yeni Şafak’ta yazdı (Aktaran: Utku Çakırözer, Cumhuriyet, 23 Ocak 2013).
ABD, bu süreçte Tayyip Erdoğan’ın kaçamaklar yapmasını istemiyor; Abdullah Öcalan’ın ele geçirilmiş olmasından bu nedenle kaygılanıyor.
ABD’nin Tayyip Erdoğan üzerinde çok kuvvetli kontrol araçları var. Her şeyden önce BOP Eşbaşkanıdır. Abdullah Öcalan’ın mektubunun Tayyip Erdoğan’ın elinde olması gibi, Tayyip Erdoğan’ın biat mektupları da Washington’un kasasında duruyor. Dahası 2 sayfa 9 maddelik gizli hizmet sözleşmeleri ve kasete çekilmiş biat görüntüleri de ABD servislerinin elindedir. Tayyip Erdoğan, “deliğe süpürülme” yetkisini Washington’a teslim etmiş, işi zor.
Oyun böyle oynanıyor.

Kandil ve BDP
Dahası ABD, Tayyip Erdoğan’ı ayarda tutmak için Kandil ve BDP’yi kullanma olanağına da sahiptir.
Bazı temiz yürekli kardeşlerimizin Aydınlık sayfalarında yazdıkları gibi, Kandil ABD’nin göreli olarak dahi denetimi dışında değildir. Kandil’in bir fiskelik canı vardır ve bu nedenle ABD’nin her istediğini yapmaya mecburdur. Bu nedenle Kandil, ABD’nin Ankara üzerindeki baskı aracıdır. Murat Karayılan da bunun bilincinde.
Her şey apaçık ortadadır. ABD ve AB, “yalnız Öcalan ile olmaz Kandil ve BDP’nin de razı olması gerekir” diyorlar. Bunun anlamı, ABD’nin razı olması gerekiyor.
Türkiye medyasında, Aslı Aydıntaşbaş, İsmet Berkan, Cengiz Çandar, Hasan Cemal, Şahin Alpay ve “Akil Adamlar” türünden Washington’u seslendiren yazarlar, Murat Karayılan’ın basın ajansı gibi faaliyet gösteriyorlar. Yazıları okunuyor.
“PKK da İmralı bölünmesi” türünden haberler, PKK’ya yöneltilen bir tehdit değil, ABD’nin bu gibi yazarlar üzerinden Tayyip Erdoğan’a yönelttiği tehdittir. Bugün PKK’nın birliği üzerinde Kandil değil, fakat Tayyip Erdoğan titriyor.

Hayal kırıklıkları kimleri bekliyor?
Kandil, kibarca söyleyelim ABD emperyalizminin “aktörü”dür.
Apo ise, Haklan Fidan’ın “aktörü”.
PKK içindeki hizip çatışmasında, şu anda İran ve Suriye devre dışındadır. Onların “aktörleri” varsa, onları şu anda sahnede göremiyoruz.
Halkımız çok iyi tanımalıdır, PKK enstrüman politikasıyla bugünlere gelmiştir. O nedenle PKK’dan bağımsızlık ve özgürlük adına beklentileri olanları, hayal kırıklıkları beklemektedir.


YARIN: SAKİNE CANSIZ’IN KATİLİNİ EN KOLAY KİM BULUR?