19 Mayıs, söylendiği gibi Samsun’a çıkış değildir, teşkilâtlanmaya çıkıştır.
Samsun, bir eylemde bir kıyı kenti değil, teşkilâtlanmanın kıyısıdır. Bandırma vapuru, teşkilâtlanmanın limanına ulaşmıştır.
Mustafa Kemal Paşa’nın 19 Mayıs öncesi ve sonrası eylemini dikkatle inceleyelim. Bu eylemin özü, teşkilâtlanmadır.
Atatürkçü, yurtsever, ilerici örgütlerin mücadelelerini dikkatle izliyorum. Bu tür örgütler adına, kitle toplantılarında yapılan konuşmaları inceliyorum. Bu konuşmalar, genellikle “ayağa kalkın” “isyan edin” gibi çağrılarla bitiyor.
Örgütsüzlüğe hayranlık
Bu çağrıları yapan arkadaşların ortak kimliği, partisiz olmalarıdır. Örgütsüz kitle hareketlerine temelsiz bir hayranlık ve bel bağlama, bugünün Atatürkçülerinde çok rastlanan bir özellik.
“Bugünün Atatürkçüleri” diyoruz, çünkü yakın tarihimizin devrimcilerine ve Atatürk’e hiç benzemiyorlar.
Samsun’a adım:
Teşkilâtlanmaya adım
Bugün Türkiye’nin her yerinde 19 Mayıs’ın “mânâ ve ehemmiyeti” üzerine konuşmalar yapılacak.
Ancak bu konuşmalarda, teşkilât meselesi üzerinde yoğunlaşılacağını pek ümit edemiyorum.
Oysa 19 Mayıs, söylendiği gibi Samsun’a çıkış değildir, teşkilâtlanmaya çıkıştır.
Samsun, bir eylemde bir kıyı kenti değil, teşkilâtlanmanın kıyısıdır. Bandırma vapuru, teşkilâtlanmanın limanına ulaşmıştır.
Nitekim yanlış hatırlamıyorsam, hemen sekiz gün sonra, İngiliz Generali Milne İstanbul’daki İngiliz Komiserliğine şu raporu yazmıştır: “Mustafa Kemal Paşa Samsun’a milli teşkilât yapmaya geldi.”
Komutanların teşkilâtlanma tartışması
Lütfen ama lütfen Mustafa Kemal Paşa’nın 19 Mayıs öncesi ve sonrası eylemini dikkatle inceleyelim. Bu eylemin özü, teşkilâtlanmadır; Millî Teşkilât’ın geliştirilmesidir.
1914-1922 arasındaki bağımsızlık savaşımızın ikinci aşamasının başlangıcı diye anılan 19 Mayıs 1919 günlerinde can alıcı bir tartışma var.
Komutanlar iki farklı teşkilâtlanma çizgisini savunuyorlar. O görüş ayrılığını Ali Fuat Paşa’nın “Bilinmeyen Hatıralar” kitabından okumanızı önemle salık veririm. (Temel Yayınları)
Hemen 19 Mayıs’tan sonra 18-22 Haziran arasında Amasya’da yapılan gizli komutanlar toplantısının gündemindeki merkezi sorun teşkilâtlanmadır.
Ali Fuat Paşa’nın da içinde bulunduğu çoğunluk, Ordunun örgütlenmesine öncelik verilmesini savunurlar.
Millî Hükümet için
Millî Teşkilât
Mustafa Kemal Paşa ise, Anadolu’daki öncüleri örgütleyecek Millî Teşkilâtın oluşturulmasına öncelik verilmesinin zafer için belirleyici olduğu görüşündedir. Çünkü o gün bütün mesele, Anadolu’da bir Geçici Hükümet (Hükümeti Muvakkate) kurulmasıdır. Padişah hükümeti İngiliz’in denetimindedir. Bu nedenle milletin bütün imkânlarını seferber edecek ve Orduya hükmedecek bir Millî Hükümet kurulmadan başarıya ulaşılamaz. O devrim hükümeti ise, ancak Millî Teşkilâtın mücadelesiyle kurulacaktır.
Atatürk, o gün azınlıktadır, çünkü silah arkadaşları İstanbul hükümetine asi konumda değillerdir. Bu nedenle onlar için mesele, silahlı gücü örgütlemekti. Oysa o silahlı güç, İstanbul hükümetinin emrinde emperyalizme karşı savaşabilecek miydi?
O tecrübe yaşandıktan sonra Ali Fuat Paşa, “Atatürk haklı çıktı” diye yazacaktır. Eğer Anadolu’da Millî Hükümetin kuruluşuna önderlik edecek bir Millî Teşkilât örgütlenmese, millet seferber edilemeyecek, Ordu örgütlenemeyecekti.
Anadolu’daki yol haritası:
Teşkilâtlanmanın rotası
Nitekim 19 Mayıs’tan sonra Mustafa Kemal Paşa’nın yolunu dikkatle izleyiniz: Havza, Amasya, Sivas, Erzurum, tekrar Sivas, tekrar Amasya ve Ankara.
Bu rota, teşkilâtçının rotasıdır ve teşkilâtlanmanın rotasıdır.
2 Aralık 1918 günü İstanbul’da Şark Vilayetleri Müdafaai Hukuk Teşkilâtı kurulmuş ve Anadolu’da örgütlenmeye başlamıştır. Mustafa Kemal Paşa, bu örgütün ne kuruluşunda vardır, ne programını yapmıştır. Ama işte devrimci öncüler bu örgütle toplanmaktadır. Yol haritası bu durumda, bu örgütü Millî Teşkilât haline getirme çizgisini izleyecektir. Sivas Kongresi, 1919 Eylül ayı başında Anadolu ve Rumeli’deki Millî Teşkilâtları birleştirerek, Devrimci Hükümetin kuruluşuna önderlik edecek Partiyi oluşturur. Atatürk, 1927 ve 1935’teki CHP Kongrelerinde Partinin Sivas Kongresi’nde kurulduğunu hep ısrarla vurgulayacaktır.
Öncü Parti
Millî Hükümet
Sivas’ta 16-29 Kasım 1919 günleri arasında yapılan İkinci Komutanlar Toplantısı (resmi adıyla Heyeti Temsiliye Toplantısı) tutanakları, İstiklâl Savaşımızın strateji ve teşkilâtlanmasını anlamak için en önemli metindir (Bkz. Atatürk’ün Bütün Eserleri, c,5, s. 163-317) Mustafa Kemal Paşa, o toplantıda, savaşı başarmak için siyasal partinin şart olduğunu vurgular ve yoğun bir tartışma yaşanır. (Bkz. Doğu Perinçek, Kemalist Devrim-4 Kurtuluş Savaşı’nda Kürt Politikası, s. 183-194)
Devrimin Öncü Partisi, 23 Nisan 1920 günü Ankara’da Cumhuriyetin eylemi olarak kuruluşuna önderlik eder ve arkasından Millî Hükümetin emrindeki Orduyu örgütler ve zafere ulaşır.
30 Ağustos 1922, teşkilâtlanmış bir milletin zaferidir. Millî Hükümet, Ordusunu kurmuştur. O Ordunun adı, “Büyük Millet Meclisi Orduları”dır ve “Akdeniz’e ileri” emrini uygulamıştır.
19 Mayıs dersi
19 Mayıs dersi şudur:
Teşkilâtsız bir halk kendiliğinden ayağa kalkmaz.
Kitle hareketinde tepki olarak ani parlamalar olur, ancak söner ve iktidar hedefine ilerlemez.
Ankara’da bir Millî Hükümet kuracaksak, ki kuracağız, siyasal partiyle olur bu iş.
O parti var: İşçi Partisi kendisini artık ispatlamıştır. Bundan sonra İşçi Partisi’nde rakip olacak veya onun yerini alabilecek bir teşkilât oluşturulamaz. O olasılık arkada kalmıştır.
Artık yapılacak iş, öncü birikimin anlamlı bir kesimini örgütleyen İşçi Partisi’ni büyütmek, mücadele yeteneğini güçlendirmek ve halkı seferber etmektir. CHP ve MHP gibi milletin cephesinde yer alan partilerimizin daha tutarlı ve daha kararlı olarak mevziiye girmeleri de, İşçi Partisi’nin güçlenmesiyle olacaktır.
19 Mayıs, teşkilâta çıkıştır.
Bugün Samsun’a çıkmak, İşçi Partisi’ne üye olmaktır.
Bandırma vapurunda yalnız bilinçli, namuslu, yürekli, erdemli fedailere yer vardır.
GÜNÜN KİTABI