Görev, Cumhuriyet Hareketini ekonomik Emekçi Hareketi düzlemine indirmek değil, Emek Hareketini Cumhuriyet Hareketi düzlemine çıkarmaktır. Bu açıdan Emek Hareketi içinde çalışmak çok çok önemlidir. Ancak bu çalışma, ekonomik kuyrukçuluk için değil, emekçilere siyasal bilinç taşımak için olmalıdır. Öncülerin görevi budur.
1 Mayıs’a yürüyoruz.
Bugün Türkiye’de halk hareketi iki yatakta ilerliyor: Cumhuriyet ve Emek dinamikleri.
Bu iki dinamiği anlamak konusunda kafalar bulanık.
Sınıfsal nitelikleri
Cumhuriyet Hareketi de, Emek Hareketi de emekçi sınıfların hareketleridir.
Cumhuriyet Hareketine bakalım somut olarak! 19 Mayıs’ta, TGB’nin gençlik yürüyüşünde, 29 Ekim Ulus Meydanı’nda, 10 Kasım Tandoğan Meydanı’nda, 13 Aralık ve 8 Nisan’da Silivri barikatlarında, 23 Aralık’ta Menemen yürüyüşünde kimler vardı: Kafa ve kol emekçileri, kamu emekçileri, gençler, meslek sahibi çalışanlar, küçük esnaf ve zanaatkârlar, aydınlar ve sanatçılar… Cumhuriyet Hareketi, bütünüyle emekçi karakterdedir. İçlerinde büyük burjuvazi yok.
Peki, Emek Hareketinde kimler var: Sendikalı işçiler, taşeronlaşmaya karşı mücadele eden çoğu sendikasız mevsimlik işçiler, 2B’ye karşı ayağa kalkan orman köylüleri, HES’lere karşı direnen köylüler ve kasabalılar, kamu çalışanları.
Sonuç olarak Cumhuriyet ve Emek Hareketlerinin her ikisinin de kitlesini emekçi sınıflar oluşturmaktadır.
Biri siyasal
diğeri ekonomik
Peki, bu iki hareket niçin birbirinden farklı yataklarda?
İkisi de emekçi karakterde olduğu halde, biz onları niçin iki ayrı başlık altında ele alıyoruz?
Aralarındaki temel fark şudur:
Cumhuriyet Hareketi, siyasal karakterdedir; emekçi halkın siyasal hareketidir.
Emek Hareketi ise ekonomik karakterdedir.
Cumhuriyet Hareketinin programı, hedefleri, sloganları hep siyasaldır. İktidar hedeflerini ortaya koymaktadır. Programı, Türkiye’nin önündeki Devrimci Cumhuriyet programıdır. Başka deyişle: Kemalist Devrimi tamamlamak! Bu hareketin Türk bayrağı altında ilerlemesi dahi siyasal hedefini yansıtıyor: Millî Devlet, Millî Hükümet!
Emek Hareketinin programı, hedefleri, talepleri ve sloganları ise, ekonomiktir. Taşeronlaşmaya karşıdır, sendika özgürlüğü ve iş güvenliğini savunur, daha iyi yaşam şartları ve soluk alacağınız bir çevre talep eder.
Birisinin önderliği siyasal devrimci
diğerinin sendikal-düzen içi
Siyasal ve ekonomik karakterleri, iki hareketin önderliğinde de kendisini gösterir.
Cumhuriyet Hareketinin önderliği, siyasaldır. Emekçi halkın siyasal öncüsü, Cumhuriyet Hareketinin önderi konumundadır. 2007 tecrübesinden sonra 2012-2013 yıllarında gelinen aşamanın önemi buradadır. Barikatlar o nedenle yıkılmaktadır.
Emek Hareketinin önderliği ise sendikacılardan oluşuyor. Ve esas olarak da Türk-İş yönetimindeki sendikaların yöneticileri! Bunun yanında KESK ve kitlesel gücü sınırlı olsa da DİSK sendikaları var.
Türk-İş genel merkezi, AKP eğilimindedir ve AKP-PKK ortaklığının “Barış Açılımı” içindeki “Âkil Adamları” arasındadır.
KESK ve bir kısım DİSK yöneticileri de, AKP-PKK ortaklığının kuyruğundalar. Onlar da “Barış Açılımının” hizmetindeler ve “Âkil Adamlar” içindeler. Solcu geçinen bu sendikacılar ile Türk-İş yönetimi, aynı projede görev yapıyorlar.
Türk-İş yönetimine karşı olan Sendikal Güçbirliği ise, işçi sınıfının çıkarlarına daha bağlı, daha yurtsever bir konumda. Buna bağlı olarak AKP iktidarına karşı mevzileniyor. Sendikal Güçbirliği içinde olmasalar da bazı Türk-İş sendikaları, AKP iktidarına tavır alıyorlar ve en azından Türk bayrağı altında mücadele ediyorlar.
Kamu-Sen ve Birleşik Kamu-İş ise, AKP iktidarına cepheden karşılar ve yurtsever çizgide mücadele ediyorlar.
Biri “kendisi için”
diğeri kendiliğindenci
Cumhuriyet Hareketi, çalışan halkın “kendisi için” (Klasse für sich) hareketidir. Hâkim sınıflardan bağımsızdır. Kendi bağımsız devrimci siyaseti ve hedefi vardır. AKP’nin ve TÜSİAD’ın kontrol edemeyeceği bir önderliğe sahiptir.
Emek Hareketi ise, çalışanların “kendiliğinden” (Klasse an sich) hareketidir. Başka deyişle talepleri sistemin içindedir, son tahlilde hâkim sınıfların denetimi altındadır. O nedenle AKP iktidarına tavır alamaz. TÜSİAD ile ve PKK ile “Barış Açılımı” içindedir.
Bu açıdan baktığımız zaman, Cumhuriyet Hareketi, yalnız nesnel olarak değil, siyasal karakteri nedeniyle de emekçidir.
Kendiliğinden, ekonomik ve sendikalist karakterdeki Emek Hareketi ise emekçi sınıfların burjuva hareketidir. Marx ve Leninler, işçi sınıfının ekonomik mücadelesinin, aynen bu ifadeyle “işçi sınıfının burjuva hareketi” olduğunu yüz yıl önce saptamışlardır ve çok önemlidir.
Görev, Cumhuriyet Hareketini ekonomik Emekçi Hareketi düzlemine indirmek değil, Emek Hareketini Cumhuriyet Hareketi düzlemine çıkarmaktır. Bu açıdan Emek Hareketi içinde çalışmak çok çok önemlidir. Ancak bu çalışma, ekonomik kuyrukçuluk için değil emekçilere siyasal bilinç taşımak için olmalıdır. Öncülerin görevi budur.
Biri yükseliyor
diğeri çırpınıyor
Cumhuriyet Hareketi, 2012-2013 yıllarında kazandığı siyasal-devrimci niteliğiyle olağanüstü bir yükseliş içindedir. Milyonları harekete geçirmektedir. Disiplinlidir, cesurdur ve ufku açıktır. Çünkü Türkiye’nin yüz yüze geldiği yıkım tehdidi karşısında emekçi sınıflar ile milleti birleştirerek büyük devrimci çıkışı hayata geçiriyor.
Emek Hareketi ise, ekonomizmin çıkmazı içindedir. 1989 İşçi Baharı’ndaki siyasallaşma atağı geri çekildikten sonra, işçi hareketleri sendika ve fabrika sınırları içinde sıkışarak başarısız kalmıştır ve bugünlere gelinmiştir.
Dar Sendikacılık ve Sarı Sendikacılık, Emek Hareketini yokuşlara sürerek yorma işlevi görüyor. İşçiyi önce yoruyor, sonra büyük sermayeye teslim ediyor. Tekel Direnişi gibi kahramanca eylemler de bu çemberi parçalayamıyor. Çünkü ekonomik taleplerin duvarları içinde yapılan kahramanlık, yenilenlerin kahramanlığı oluyor.
Vatan Emek ve Cumhuriyet Birlikteliği
Bu durumda, emekçi halk için tek ama tek çözüm siyasallaşmaktır; Millî Hükümet hedefine yönelmektir.
Emekçiler, artık iktidara atak yapmadan taleplerine ulaşamazlar. Sistemin sahipleri devleti ve vatanı satarken, emekçilere verecek şey kalmıyor.
O halde emekçi sınıflar, taleplerini elde edebilmek için, önce vatanını satılmaktan ve bölünmekten ve Cumhuriyeti yine satılmaktan ve yıkımdan kurtaracaklar, başka deyişle siyasallaşacaklar. Somut olarak söylersek, Cumhuriyet Hareketiyle bütünleşecekler.
Emekçilerin ve vatanın kurtuluşu birleşmiştir. Emek Hareketi Cumhuriyet Hareketine dönüştüğü ölçüde, hem ekonomik hem de siyasal başarılar kazanacaktır. Bu sürecin doruğu, iktidarın fethedilmesi ve Millî Hükümetin kurulmasıdır.
Elbette emekçi halkın her zaman siyasal ve ekonomik hareketleri olacaktır. Mesele siyasallaşan kesimin büyümesidir.
Ve gidiş, Emek Hareketinin Cumhuriyet Hareketine katılması yönündedir. Emekçiler siyasallaştıkları oranda Cumhuriyet Hareketinde yer alacaklardır.
Cumhuriyet Hareketi ise emekçi sınıflardan beslendiği oranda güçlenecek ve hedefe ilerleyecektir.
Bu olay, emekçi halkın çözümsüzlükler içinde kıvranmaktan kurtulup çözüme yönelmesidir.
Vatan Cumhuriyet ve Emek Birlikteliği, işlevi üstleniyor ve çok hızlı büyüyecektir. Birlikteliğin 1 Mayıs mücadelesi için, Ankara Tandoğan, İzmir Bornova ve İstanbul Dolmabahçe Meydanlarında bayrak açması, emekçileri AKP’nin bölücülüğün denetiminden kurtaracak çok kuvvetli bir girişimdir.
Not: Bu yazı için bana esin veren Kerem Yıldırım ve Emrah Maraşo arkadaşlarıma selamlar.