İşçi Partisi Genel Başkan Yardımcısı Bayram Yurtçiçek, Van Depremi nedeniyle bir heyetle gittiği Van'daki izlenimlerini ve çözüm önerilerini bir basın açıklamasıyla kamuoyuna duyurdu. Basın açıklaması şöyle:
İşçi Partisi olarak, depremin haber alınmasından kısa bir süre sonra bölge örgütlerimiz, Malatya il başkanımız ve MKK üyemiz Arif Doğan başkanlığında, Erciş deprem bölgesine gönderilmiştir. Daha sonra Genel Başkan Yardımcımız Bayram Yurtçiçek başkanlığında merkezi heyetimiz de deprem bölgesini ziyaret etmiş ve aşağıdaki hususları kamuoyu ile paylaşmaya karar vermiştir.
Van-Erciş depremi, 30 yıldır sürdürülen devleti küçültme ve kamu hizmeti veren kurumların özelleştirilmesinin acı sonuçlarını göstermiştir. Kamu yararı gözetilmeyip, piyasa kurallarına göre kar hesapları yaparak yürütülen bir ekonomik ve sosyal düzenin büyük doğal afetler ve depremlerde nasıl çaresiz kaldığını göstermiştir.
AKP iktidarı döneminde Afet İşleri Genel Müdürlüğü, Ulusal Deprem Konseyi ve Köy Hizmetleri Kurumunun kaldırılmasının acı sonuçlarını, Erciş depreminde çarpıcı bir şekilde gördük. Köylere hizmet götüren bir kurum olmadığı için köyler sahipsizdi. Köylere jandarma dışında giden pek yoktu. Bu nedenle İşçi Partisi olarak yardım faaliyetlerimizi köylere kaydırdık. Bunların yanı sıra Türkiye Gençlik Birliği’ne mensup gençlerde köyleri geziyor, gelen yardımları köylülere dağıtmaya çalışıyorlardı.
Devleti küçültme, kamu hizmeti veren kurumların özelleştirilmesi veya kapatılması, ulusal devletin merkezi yapısının zayıflamasına yol açmış ve müdahalede yeterli olunamamıştır.
Merkezi ulusal devletin tasfiyesi, özerklik ve federasyon gibi taleplerin doğal afetler ve depremler karşısında nasıl çaresiz kalacağımızı göstermiştir. Dünyanın ve Türkiye’nin içinde yaşadığı ekonomik, sosyal ve kültürel hayatın doğal sonucu olarak özerk yerel yönetimler, zengin bölgelerin daha da zenginleşmesine, geri ve yoksul bölgelerin ise geriliğinin ve yoksulluğunun katmerleşeceği deprem nedeniyle bir kere daha görülmüştür.
99 depreminden sonra konulan halk arasında deprem vergisi olarak adlandırılan iletişim vergisi aracılığıyla toplanan paraların amacına uygun harcanmadığı da Van Depremi ile ortaya çıkmıştır. Toplanan bu paraların nerelere harcandığının hesabı mutlaka sorulmalıdır.
Ayrıca afet risklerinin giderilmesi ve iyileştirme programları için alınan dış kaynaklı kredi, borç ve hibelerin miktarı ne kadardır ve ne kadarı deprem ve diğer doğal afetlerde kullanılmıştır. AKP Hükümeti bunu açıklamak zorundadır.
Bütün bunların dışında somut gözlemlerimizi de kamuoyu ile paylaşmak istiyoruz.
Birinci olarak, özellikle ilk iki gün yardım ve arama kurtarma çalışmalarında koordinasyon bozukluğu, büyük bir kargaşa ve düzensizlik göze çarpmaktadır. Bunu, Başbakan bile bunu kabul etmek zorunda kaldı.
İkinci olarak, terörün azgınlaşması ve 24 şehit verdiğimiz ve halkın ayağa kalktığı bir ortamda meydana gelen deprem, buna rağmen hiçbir depremde görülmedik ölçüde bütün Türkiye’yi harekete geçirmiştir. Her enkazın üzerinde en az bir arama-kurtarma ekibinin çalıştığını ve enkaz altında kalanları canlı çıkarabilmek için canla başla çalıştıklarını gözlemledik.
Üçüncü olarak, yardımların dağıtımı Van merkez ile Erciş merkezde yoğunlaşmış, köyler neredeyse bir haftaya yakın kaderlerine terk edilmiştir. Heyetimizin gittiği köylerde ya yardımın gelmediği, ya da yeteri kadar gelmediği görülmüştür.
Erciş merkezde yıkılan binaların büyük çoğunluğu, son on yılda yapılan binalardır. Erciş deprem kuşağında sayıldığı için dört kattan fazla inşaata ruhsat verilmesinin yasak olmasına karşın, belediyelerin 7 kat, 8 kat inşaat ruhsatları verdiği ve bunların önemli bir kısmının yıkıldığı görülmüştür. Büyük can kaybı, özellikle 7 katlı iki binanın yıkılması sonucu oluşmuştur.
İki dönem AKP’den Erçiş Belediye Başkanı olan Fatih Çiftçi, şu anda AKP milletvekili olarak dokunulmazlık kazanmıştır.Bu olaylardan sorumlu değilmiş gibi, hükümet tarafından Van’da Deprem Koordinasyon Merkezi’nin başına getirilmiştir.
Dördüncüsü, 50 kadar bina tamamen, 200 bina ağır hasarlı oturulamaz, 300 civarında bina ise hasarlı durumdadır. Bu rakamlara köyler dahil değildir.
KÖYLERDE DURUM
Gezdiğimiz Van Merkez GedikBulak (Canikli) köyünde 12 can kaybının yanı sıra 50 civarında toprak evlerde kullanılmaz durumda.
Merkez Güveçli köyü 17 can kaybı var. Yaralı sayısı 40 evlerin %70’i yıkık.
Depremin en fazla can kaybına yol açtığı Dağönü köyünde ise 22 yurttaşımız hayatını kaybetti. Köy muhtarı enkaz altından sağ olarak kurtarıldı. Köy evleri oturulamaz durumda. Bu üç köy fay hattı üzerinde oldukları söyleniyor. En büyük hasar bu üç köyde.
Bunun dışında AKP Milletvekili Burhanettin Kayatürk’ün köyü olan Eğlencik can kaybı yok, ama hasar çok. Van Merkeze bağlı İncesu,Meydancık, Mollakasım, Tabanlı, Alaköy köylerinde can kaybı olmamakla birlikte evlerde hasar büyük.
Ayrıca Erciş’e bağlı Ulupamir beldesinde az miktarda ev hasarlı. Can kaybı yok. Haydarbey, Kadirasker, köylerinin de evleri oturulamaz durumda. Diğer köylerde de durumun çok farklı olmadığını rahatlıkla söyleyebiliriz.
ÖNERİLER
Kış koşullarının gittikçe kendini hissettirmesi, çadır hayatını dayanılmaz kılmaktadır. Yeni konutların yapımı da öyle anlaşılıyor ki, bahara kalmıştır. Bu nedenle “Mevlana” evler olarak adlandırılan prefabrik evlerin hızla yapılması gerekmektedir. Bugünkü hızla bunların yetişmesi zor görünmektedir.
Az hasarlı oturulabilir evlerin tamiri ve sağlamlaştırılması için gereken yardımlar bir an önce yurttaşlara ulaştırılmalıdır. Kullanılmaz durumdaki evler hızla yıkılmalı ve molozlar kaldırılmalıdır.
Ticaret durmuştur. Esnafın kendini toparlayabilmesi için bu yılki vergilerin ertelenmesi yeterli değildir, silinmelidir. Çünkü uğranılan zarar ve ziyan da hesap edildiğinde bir sonraki yılda da bu vergilerin ödenmesi mümkün değildir.
Bundan böyle Van ilinde çok katlı bina inşaatına kesinlikle ruhsat verilmemelidir. Yapı denetim firmaları ve müteahhitler sorumlu tutulmalı ve gerektiğinde ağır bir şekilde cezalandırılmalıdırlar. Yıkılan çok katlı binalara imar ruhsatı veren, şimdi AKP milletvekili olan Fatih Çiftçi ve belediye başkanları ile diğer yetkililer mutlaka yargılanmalıdır.