İşçi Partisi Genel Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Tülin Oygür:İLK ÖĞRETİMDEN ÜNİVERSİTEYE TÜRKÇE EĞİTİM VE ÖĞRETİM PROGRAMIMIZI TEKMİL MİLLETİMİZİ BİRLEŞTİREREK HAYATA GEÇİRECEĞİZ!

İŞTE APO!
VARAN – 8
TÜRKÇE BİRLEŞTİREN DİL

“Türk-Kürt kardeşliğini yeniden düzenleyelim… Mesela Hakkari’de eskisinden daha fazla Türkçe öğretilmeli, bakın Kürtçe değil, Türkçe diyorum. Her bakımdan İstanbul Türkçesi olsun.”
“Bir kısm...

Tarih:

İŞTE APO!
VARAN – 8
TÜRKÇE BİRLEŞTİREN DİL

“Türk-Kürt kardeşliğini yeniden düzenleyelim… Mesela Hakkari’de eskisinden daha fazla Türkçe öğretilmeli, bakın Kürtçe değil, Türkçe diyorum. Her bakımdan İstanbul Türkçesi olsun.”
“Bir kısmı şeyimizi istismar ediyorlar. Derler ki, dilimiz yasak, kültürümüz yasak. Aslında yasak değil… Bir engel var mı, yok.
“Mükemmel Türkçe merkezli, yani bir kısmı Arapça, bir kısmı Kürtçe bilen ana ekseni hepsinin Türkçe konuştuğu bir nüfus, bu Türkiye’nin en büyük zenginliği olacaktır”

İşçi Partisi Genel Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Tülin OYGÜR, bugün Ankara’da düzenlediği basın toplantısında Abdullah Öcalan’ın sorgu görüntülerinin Türkçe-Kürtçe dilleriyle ilgili bölümlerini basın mensuplarıyla paylaştı ve İşçi Partisi’nin İlk Öğretimden Üniversite Sonuna Kadar Türkçe Eğitim Ve Öğretim Programını açıkladı. Oygür’ün açıklaması şöyle;


“TÜRKÇE SADECE TÜRKİYE’DE DEĞİL,
BÜTÜN BATI ASYA’DA BİRLİĞİN DİLİ OLUR”
Bugün PKK’nın dillendirdiği taleplerin başında “Kürtçe anadilinde eğitim” talebi gelmektedir.
Oysa daha 10 yıl öncesine kadar Abdullah Öcalan Kürt yurttaşların “Kürtçe Eğitim” diye bir sorunlarının olmadığını söylüyordu. İmralı’da, başında bugün İşçi Partisi Merkez Karar Kurulu üyesi olan Em Alb. Hasan Atilla Uğur’un olduğu TSK subaylarına konuşan Öcalan, “Türk-Kürt kardeşliğinin yeniden düzenlenmesinin” en önemli aracı olarak bütün Kürt yurttaşların Türkçeyi hem de İstanbul Türkçesini öğrenmesi olarak gösteriyordu. “Hakkâri’de eskisinden daha fazla Türkçe öğretilmeli” diyordu.
Öcalan o tarihlerde “Kürt dili, kültürü yasak” diyenlerin bu konuyu “istismar” ettiğini söylüyordu.
Hatta Öcalan Türkçenin Orta Asya’ya kadar olan coğrafyada ortak dil olduğunu ve bunun Türkiye’nin büyük zenginliği olduğunu belirtiyordu.


“ORTAK DİL TÜRKÇE OLMALI”
Kendi sesinden dinlediğimiz Apo şunları söylüyor;
- “Türk-Kürt kardeşliğini yeniden düzenleyelim… Mesela Hakkari’de eskisinden daha fazla Türkçe öğretilmeli, bakın Kürtçe değil, Türkçe diyorum. Her bakımdan İstanbul Türkçesi olsun.”
- “Bir kısmı şeyimizi istismar ediyorlar. Derler ki, dilimiz yasak, kültürümüz yasak. Aslında yasak değil… Bir engel var mı, yok. Kürtçe konusu işte Mezopotamya derneği var… Enstitü kurulmuş, engel var mı yok.”
- “Mükemmel Türkçe merkezli, yani bir kısmı Arapça, bir kısmı Kürtçe bilen ana ekseni hepsinin Türkçe konuştuğu bir nüfus, bu Türkiye’nin en büyük zenginliği olacaktır.”

KÜRTÇE ÖĞRETİM DAYATMASI
Öcalan ve PKK şimdi bu görüşlerini değiştirmiş bulunuyorlar. Artık emperyalizmin önce etnik ayrıştırma, arkasından da siyasi bölme politikasına uygun olarak, Kürt yurttaşlarla Türkçe arasına duvarlar örme politikasını benimsemişlerdir. Bugün PKK’nın talebi, anadilini öğrenme hakkı değil, ki bu konu zaten çözülmüştür, okullarda öğretimin Kürtçe yapılması talebidir. Esasen talep safhası da bitti, artık icraata geçmekten söz ediyorlar. BDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş, Diyarbakır’da yaptığı basın toplantısında kendi eğitimlerini yapacaklarını, kendi ders kitaplarını basacaklarını ilan ediyor. Güneydoğu’daki çocuklarımızı, Türkçe’den koparma aşamasına geldiler.


OKULLARDA KÜRTÇE ÖĞRETİM,
ANCAK AYRI DEVLET AMACIYLA AÇIKLANABİLİR
Emperyalizm güdümlü AKP-PKK ittifakının yürüttüğü açılım programındaki “Okullarda Kürtçe Öğretim” talebi aslında, PKK’nın belki de yarım yüzyılı aşacak bir süre “ortak Kürtçe” yaratma ve yaratılacak “ortak Kürtçe”yi okullarda öğretme amacından başka bir şey değildir. Böylece, ulusumuzun temel harcı olan ortak dil terk edilecek ve Kürt yurttaşlarımız, kuruluşuna asli unsur olarak katıldıkları Türkiye Cumhuriyeti’nden ayrılmaya ve emperyalizmin güdümünde ayrı bir devlet kurmaya yöneltilecektir. Herkes bilmelidir ki, demokratik hakmış gibi ortaya konan Kürtçe öğretim görme talebinin varacağı yer, ülkemizin bölünmesidir.
Kürt yurttaşlarımız dâhil bütün Türkiye halkına, milli boğazlaşmalar, emperyalizme esir düşme, Ortaçağ karanlığı, felaket ve acıdan başka hiçbir şey getirmeyecek olan böyle bir faaliyete karşı sımsıkı kenetlenmek ve Türkiyemizin birliğini savunmak; her yurttaşımızın görevi ve sorumluluğudur.

KÜRT SORUNU DEMOKRATİK HAKLAR AÇISINDAN ÇÖZÜLMÜŞTÜR
Kürt dili, demokratik haklar açısından çözülmüştür. Kürtçe konuşma, yazma, öğrenme, yayın yapma, Kürt dilini, tarihini ve kültürünü araştırma gibi özgürlükler, Partimizin de verdiği uzun mücadeleler sonucunda Kürt yurttaşlarımıza kazandırılmıştır.
İşçi Partisi, milletimizin birliği için “isteyene Kürtçe öğrenme ve araştırma olanağının devletçe sağlanacağını” programına almıştır.
Partimiz, anadil konusunu bilimsel olarak açıklamıştır:
“Anadil, bir insanın ırksal kökenindeki dil değil, en iyi bildiği ve toplum hayatının her alanında en iyi konumda olmasını sağlayan dildir.”
Kürt yurttaşlarımız, toplum hayatının her alanında, çalışma hayatında, ekonomide, ticarette, siyasette, kültürde vb. Türkçe konuşarak ve yazarak yaşamakta, etkili olabilmekte, kendilerini geliştirebilmekte ve halkımızın geleceğine katkıda bulunmaktadırlar. Kürtçenin çeşitli lehçelerinin devlet okullarında öğretilmesinin, iş ve kamu hayatında bir karşılığı, uygulama kabiliyeti ve işlevi yoktur.
Bu nedenlerle bütün yurttaşlarımız gibi Kürt yurttaşlarımızın refahı, mutluluğu ve gelişmeleri de, her yurttaşın en iyi bildiği, ortak dilimiz Türkçe’yi daha iyi öğrenmelerine, daha iyi eğitilmelerine ve eşitliğin her alanda gerçekleştirilmesi için gerekli imkanların devletçe sağlanmasına bağlıdır.

EMPERYALİZMİN DAYATMASIYLA KÜRT AYRLIKÇILIĞI:
Türkiye’de yapılan dil tartışmalarının ardında emperyalizmin dayatması vardır. Mafya – Gladyo - Tarikat rejimi, Kürt ayrılıkçılığını ve Soros destekli sivil toplum kuruluşlarını devreye sokarak, Kürtçe eğitimi demokratik bir hakmış gibi, Türkiye’ye dayatmaktadır. Yapılan anadil - resmî dil tartışmaları bilimsel olmadığı gibi, milletin bölünmesini, devletin çözülmesini ve dağıtılmasını hedef almaktadır. Burada çözülen ve dağılan bütün temelleriyle Cumhuriyet ve Kemalist Devrim’dir. Devrimsiz kalmış bir devlet, elbette dağılır ve çözülür. Geriye kalan, tarikat ve cemaatlerden oluşan bir “çadır devlet” tir. Resmî dil - anadil tartışmaları bu kapsamdadır. Yoksa, “özgür Cumhuriyet yurttaşlarının kullanacağı dil” gibi bir konu değildir. Kürtçeyi öğretim dili veya resmi dil yapma tartışmaları feodalizme, cemaat ve aşiretlere, ağalara, maraba ve yanaşmalara ait bir dünyanın kurumlarının yeniden inşa edilmesiyle, kısaca, Cumhuriyet’in tasfiye edilmesiyle doğrudan bağlantılıdır.

ÇÖZÜM: İLK ÖĞRETİMDEN ÜNİVERSİTE SONUNA KADAR
TÜRKÇE EĞİTİM VE ÖĞRETİM
İşçi Partisi anadilde eğitim sorununu ele alıp bu konuda Türk’ü ve Kürt’ü birleştirecek çözüm programını üretmiş biricik partidir.
İşçi Partisi Merkez Karar Kurulu 10 Şubat 2002 tarihinde oybirliği ile “İlk Öğretimden Üniversite Sonuna Kadar Türkçe Eğitim Ve Öğretim” kararını almış ve bu kararı 3 Mart 2002 tarihinde Tevhid-i Tedrisat Kanunu’nun 78. yıldönümünde kamuoyuna ilan etmişti.
Bu karar 17 - 18 Nisan 2010 tarihlerinde Ankara’da toplanan İşçi Partisi’nin 8. Genel Kurultayı’nda oybirliği ile kabul edildi.
Partimizin kabul ve ilan ettiği bu kararda, tüm eğitim ve öğretimin Türkçe yapılacağı açık şekilde belirtilmekte, diğer yandan, isteyen yurttaşlarımızın Kürtçe konuşma, yazma, yayın yapma, öğrenme ve araştırma özgürlüklerini kullanmaları için gerekli yardım ve araçları sağlamak, bağımsızlıkçı ve halkçı hükümetin görevidir, denmektedir.

ANAOKULUNDAN ÜNİVERSİTE SONUNA KADAR BAĞIMSIZLIKÇI,
HALKÇI, AYDINLANMACI, KARDEŞLİKTEN YANA, DEVRİMCİ, PARASIZ
TÜRKÇE EĞİTİM VE ÖĞRETİM
İşçi Partisi önderliğinde kurulacak olan Milli Hükümet, Cumhuriyet Devrimimizin Tevhid-i Tedrisat (Öğretimin Birliği) ilkesini, anaokulundan üniversiteye kadar bütün okullarda yeniden hayata geçirecek; bugün İngilizce gibi yabancı dillerle öğretim yapan okul ve üniversiteler dâhil bütün eğitim ve öğretim kurumlarında Türkçe eğitim ve öğretimi gerçekleştirecek; yabancı dilleri öğretim kurumlarımızda en üst düzeyde öğretecek; holdinglere, vakıflara, tarikatlara, yabancı kuruluşlara ait bütün okul ve üniversiteleri kamulaştıracaktır.
Partimizin “Anaokulundan Üniversiteye Türkçe Eğitim Kararı”nı bütün milletimize bir kez daha ilan ediyoruz:
Milli Hükümeti kuracağız ve bu devrimci kararı uygulayacağız.

Ek: İşçi Partisi’nin Ana Okulundan Üniversiteye Türkçe Eğitim Ve Öğretim Kararı

İŞÇİ PARTİSİ MERKEZ KOMİTESİ’NİN
ANA OKULUNDAN ÜNİVERSİTEYE
TÜRKÇE EĞİTİM VE ÖĞRETİM KARARI

Kabul tarihi: 10 Şubat 2002
İlan tarihi: 3 Mart 2002, Tevhidi Tedrisat Kanunu’nun 78. yıldönümü

9-10 Şubat 2002 günleri, Ankara’da genişletilmiş olarak toplanan İşçi Partisi Merkez Komitesi, Batı devletlerinin güdümünde yürütülmeye çalışılan “Kürtçe Eğitim Kampanyası”nı ve bu yöndeki talepleri, bütün boyutlarıyla tartışmış ve aşağıdaki kararı, oybirliğiyle almıştır.

1. Kürt sorunu, demokratik haklar açısından fiilen çözüldü.
Türkiye’de Kürt sorunu, demokratik haklar açısından esas olarak fiilen çözülmüş bulunuyor. “Kürt gerçekliğinin” kabulü; Kürtçe konuşma, yazma, öğrenme, yayın yapma; Kürt dilini, tarihini ve kültürünü araştırma gibi özgürlükler; uzun ve çetin demokratik mücadelelerden sonra, Partimizin de önemli katkılarıyla artık esas olarak hayata geçmiştir. Öte yandan Kürt yurttaşlarımıza karşı eşitsiz uygulamalar ve çeşitli haksızlıklar, büyük ölçüde giderilmiştir ve Türk ve Kürt tekmil milletimizin birlik ve barış içinde ilerlemesinin koşulları özgürlükler açısından esas olarak sağlanmıştır. Türkiye halkının ortak demokratik mücadelesinin ürünü olan bütün bu kazanımların, önümüzdeki dönem pekiştirileceği ve hukuka geçirileceği bir sürece girilmiştir.

2. Kürt sorunu, artık emperyalizme karşı birlik ve mücadele sorunudur.
Demokratik hakların fiilen gerçekleşmesinden sonra, özellikle bugün ABD’nin Kuzey Irak’ta müdahaleye hazırlandığı ve Batı’lı emperyalistlerin ülkemizde ayrılıkçılığı kışkırttığı koşullarda, Kürt sorunu artık emperyalizme karşı birleşme ve mücadele sorunudur. Kazanılan özgürlükleri pekiştirecek tavır budur.

3. “Kürtçe eğitim” vb. kampanyalar Batı’da planlandı.
Kürt sorununun özgürlükler açısından esas olarak, fiilen çözüldüğü ve birlik ihtiyacının yakıcı olarak öne çıktığı bir ortamda, “Kürtlere özgürlük” sloganının emperyalist amaçlarla kullanıldığı açıkça görülmektedir. ABD ve AB işbirlikçiliğinde başı çeken ANAP ve AKP gibi mafya-tarikat rejimini savunan partiler yanında, TÜSİAD, Batı güdümlü Kürt ayrılıkçılığı ve NGO’lar; “Kürtlerin demokratik talepleri”ni Türkiye’de iç yıkıcılığı kışkırtma faaliyetinin bayrağı haline getirmişlerdir. “Kürtçe eğitim”, “PKK’yi yasallaştırma” ve “Kürt kimliğini istiyorum” türünden kampanyalar, bu amaçla Batı’da planlanmıştır ve Batı’nın güdümünde örgütlü olarak yürütülmektedir.

4. Anadil, herkesin en iyi bildiği ve toplum hayatının her alanında en iyi konumda olmasını sağlayan dildir.
Ana dille eğitim, kuşkusuz evrensel bir haktır. Ancak ana dil, bir insanın ırksal kökenindeki dil değil, en iyi bildiği ve toplum hayatının her alanında en iyi konumda olmasını sağlayan dildir.
Türkiye’de Kürt yurttaşlarımızın büyük çoğunluğunun en iyi bildiği dil, Kürtçe veya Zazaca veya bu dillerin çeşitli lehçeleri değil, Türkçedir.
Ayrıca Türkçe, hem Türkiye ölçeğinde bütün yurttaşlarımız arasındaki; hem de Kürt yurttaşlarımız arasındaki ortak anlaşma aracıdır. Türk-Kürt tekmil milletimizin anlaşma dili Türkçedir.
Kürt yurttaşlarımız, toplum hayatının her alanında, çalışma hayatında, ekonomide, ticarette, siyasette, kültürde vb Türkçe konuşarak ve yazarak yaşamakta, etkili olabilmekte, kendilerini geliştirebilmekte ve halkımızın geleceğine katkıda bulunmaktadırlar. Kürtçenin çeşitli lehçelerinin devlet okullarında öğretilmesinin, iş ve kamu hayatında bir karşılığı, uygulama kabiliyeti ve işlevi yoktur.
Bu nedenlerle bütün yurttaşlarımız gibi Kürt yurttaşlarımızın refahı, mutluluğu ve gelişmeleri de, her yurttaşın en iyi bildiği, ortak dilimiz Türkçeyi daha iyi öğrenmelerine, daha iyi eğitilmelerine ve eşitliğin her alanda gerçekleştirilmesi için gerekli imkanların devletçe sağlanmasına bağlıdır.

5. İsteyene Kürtçe öğrenme ve araştırma olanağı devletçe sağlanacaktır.
Bugün Türkiye’mizde Kürtçe konuşma, yazma, yayın yapma, öğrenme ve araştırma özgürlüğü vardır. İsteyen yurttaşlarımızın bu özgürlüklerini kullanmaları için gerekli yardım ve araçları sağlamak, bağımsızlıkçı ve halkçı hükümetin görevidir.

6. Okullarda Kürtçe öğretim imkânsız ve işlevsizdir.
Ancak okullarda Kürtçe öğretim sisteminin getirilmesi, hem mümkün değildir, hem de Kürt yurttaşlarımızın gelişmelerine hizmet etmez. Çünkü Kürtçe öğretim için, önce bütün Kürt yurttaşlarımızın bildiği ortak bir Kürt dilinin yaratılması, sonra bu ortak Kürtçenin geliştirilmesi ve öğretilmesi gerekir. Kabul edileceği varsayılan “ortak Kürtçe”, Kürt yurttaşlarımızın çoğunluğu açısından, anadil olmayacağı gibi, toplum hayatında da işlevsel olmayacaktır. Çünkü Türkiye’de Kürtçenin herhangi bir lehçesiyle iş hayatına katılmak, kamu hizmetinden yararlanmak ve kamu görevi yapmak, bugün için de yarın için de mümkün ve mantıklı değildir.

7. Okullarda Kürtçe öğretim, ancak ayrı devlet amacıyla açıklanabilir.
Bu gerçekler ışığında, “okullarda Kürtçe öğretim” talebi, aslında en azından yarım yüzyılı aşacak bir süre “ortak Kürtçe” yaratma ve yaratılacak “ortak Kürtçe”yi okullarda öğretme amacından başka bir şeye hizmet etmez. Böyle bir çaba içine girmek ise, Kürt yurttaşlarımızı kuruluşuna asli unsur olarak katıldıkları Türkiye Cumhuriyeti’nden ayırmaya ve emperyalizmin güdümünde ayrı bir devlet kurmaya yöneltmekten başka bir anlam taşımaz.
Kürtler dâhil bütün Türkiye halkına, milli boğazlaşmalar, emperyalizme esaret, Ortaçağ karanlığı, felaket ve acıdan başka hiçbir şey getirmeyecek olan böyle bir faaliyete karşı sımsıkı kenetlenmek ve Türkiyemizin birliğini savunmak; her yurttaşımızın görevi ve sorumluluğudur.

8. İlköğretimden üniversite sonuna kadar bağımsızlıkçı, halkçı, aydınlanmacı, kardeşlikten yana, devrimci, parasız Türkçe eğitim ve öğretim.
Bir erken seçimle İşçi Partisi önderliğinde kurulacak olan Milli Hükümet, Cumhuriyet Devrimimizin Tevhidi Tedrisat (Öğretimin Birliği) ilkesini, ilköğretimden üniversite sonuna kadar bütün okullarda yeniden hayata geçirecek; bugün İngilizce gibi yabancı dillerle öğretim yapan okul ve üniversiteler dâhil bütün eğitim ve öğretim kurumlarında Türkçe eğitim ve öğretimi gerçekleştirecek; yabancı dilleri öğretim kurumlarımızda en iyi bir şekilde öğretecek; holdinglere, vakıflara, tarikatlara, yabancı kuruluşlara ait bütün okul ve üniversiteleri kamulaştıracaktır.

9. Devrimci Eğitim ve Aydınlanma Seferberliği
Milli Hükümet; vatanımıza ve halkımıza hizmet ruhuyla dolu, ekonomide verimli, emeğe saygılı, kardeşlik bilinci sağlam, dayanışmacı, toplumcu ve devrimci bir gençlik yetiştirmek ve bütün yurttaşlarımızı bu temel ilkeler ışığında yeniden eğitmek için, devletin ve toplumun bütün imkânlarını seferber ederek Devrimci Eğitim ve Aydınlanma seferberliği yürütecektir.
Tekmil milletimizi emperyalizme karşı sımsıkı birleşmeye çağırıyoruz.
İşçi Partisi Merkez Komitesi’nin “İlk Öğretimden Üniversite Sonuna Kadar Türkçe Eğitim ve Öğretim Kararı”nı, Cumhuriyet Devrimimizin Tevhidi Tedrisat Kanunu’nun 78. yıldönümünde Türkiye halkına ilan ediyor; tekmil milletimizi emperyalizme karşı sımsıkı birleşmeye ve bu kararı hayata geçirmeye çağırıyoruz.