İşçi Partisi Genel Bşk. Yrd. Nusret Senem, AKP'nin devleti teslim alma, cumhuriyetçi kadroları bürokrasiden tasfiye etme ve parlamentoyu devre dışı bırakma amacıyla çıkarmış olduğu Kanun Hükmünde Kararnamelerle ilgili bir basın toplantısı yaptı. Senem, basın toplantısında şunları söyledi :
TBMM DEVRE DIŞI
AKP hükümeti, Haziran ayından bu yana, 34 adet Kanun Hükmünde Kararname çıkardı.
1 ve 2 Kasım 2011 tarihlerinde 11 adet KHK, Resmi Gazete’de yayımlandı. Hükümete tanınan 6 aylık KHK çıkarma yetki süresinin dolmasına saatler kala 6 adet kararname daha çıkarılarak, Resmi Gazete’nin mükerrer sayısında yayımlandı.
Parlamentonun açık olduğu şartlarda cumhuriyetin en temel kurumlarını ve milyonlarca kamu çalışanını ilgilendiren düzenlemeleri kararnamelerle yürürlüğe koymak, AKP’nin parlamentoyu devre dışı bırakmak isteğinin ve bunu gerçekleştirmesinin en önemli kanıtıdır.
BOP Eşbaşkanı Tayyip Erdoğanlar, artık, kendi belirledikleri ve millete seçtirdikleri milletvekillerine ve AKP grubuna bile güvenememektedirler.
Eroğanların bu kararnamelerle nasıl bir Türkiye özlemi içerisinde olduklarına bakacak olursak, karşımıza aşağıdaki tablo çıkmaktadır.
SAĞLIK ÖZELLEŞTİ
Sağlık alanında yaptıkları düzenleme ile yabancı doktor ve hemşire çalıştırmanın yolunu açtılar. Sağlık alanını, sosyal bir hak olmaktan çıkardılar.
Atayacakları 100 Genel Sekreter ile Hastane Birlikleri Kurumu ile özelleştirmenin yolunu sonuna kadar açtılar. İnsanlar artık her şeyden önce müşteri olarak algılanacaktır. Bundan böyle, özel hastaneler ve vakıf hastaneleri, kamu hastanelerinin yerini alacaktır. Serbest Sağlık Bölgeleri ise, özelleştirmeden ve yabancılara istediği sağlık kuruluşunu kurma hakkının verilmesinden başka anlam taşımamaktadır.
Artık bütün hastanelere istedikleri kişiyi atayabilecek, istedikleri hastaneleri kapatabilecek, başka kurumlara devredebilecek, satabileceklerdir.
Şehirlerin en değerli bölgelerindeki hastaneler ve arsaları, rant düşkünü AKP iktidarı yanlılarının iştahlarını kabartmaktadır. Yağmaya açılacak hastane arazileri ve binaları, bu kararnamenin temel konularından biridir.
EŞİT İŞE EŞİT ÜCRET ADI ALTINDA, YANDAŞ BÜROKRATA, KORUMAVE MAKAM PPERSONELİNE ULUFE DAĞITILACAK
Bu kararnameler ile, AKP iktidarına bağlı, çeşitli tarikatların müritlerinden oluşturulan üst bürokrasi arasındaki maaş farkları kaldırılmaktadır. Bu yolla, iktidara göbekten ve midesinden bağlı bürokrasi devrinde bir adım daha atılmaktadır.
Bununla da yetinilmemiştir. Kanun Hükmünde Kararname ile, Cumhurbaşkanı, Başbakan ve TBMM Başkanının koruma hizmetlerinde görev yapan ve makam hizmetlerini gören personele yüzde 200’e kadar ilave ek ödeme getirilmektedir.
Buna yetkili kişiler ise yalnızca Cumhurbaşkanı, Başbakan ve TBMM Başkanıdır.
Getirilen bu uygulama, Cumhuriyet kültürüne ve hukukuna aykırıdır. Osmanlı Padişahlarına özenmişler ve kullarına cülus törenleri ile para dağıtma devrini başlatmışlardır.
Uygulamanın adına eşit işe eşit ücret diyenler, milleti aldatmaktadırlar. Bu kararname ile yapılan düzenleme, Daire Başkanı, Genel Müdür, Müsteşar ve Yardımcıları gibi üst bürokrasi arasındaki ücret eşitsizliğini gidermekle birlikte, şube müdürü ve aşağıdaki kamu çalışanları arasındaki eşitsizliği hiçbir şekilde gidermemektedir.
KEMALİZMİ ÖĞRETMEK YASAK
Atatürk, Kültür Dil ve Tarih Yüksek Kurumu’nun “Atatürkçü düşünceyi, Atatürk ilke ve devrimlerini bilimsel yoldan araştırmak, tanıtmak, yaymak” görevini Kanun Hükmünde Kararnameyle kaldırılmaktadır. Kararname ile Kurum üyelerinin hükümet tarafından atanması düzenlemesi getirilmiştir ve önceki yöneticilerin görevlerine son verilmektedir. Kurum, kararname ile AKP’nin arka bahçesi yapılmaktadır.
Yine bu kararnameyle, Kurumun görevi, Atatürk’le ilgili bilimsel faaliyetleri planlamak, Atatürk’le ilgili eserlerin üzerinde çalışmalarda bulunmakla sınırlandırılmıştır.
BİLİMSEL ÖZERKLİĞE SON
Kararnameyle gündeme gelen diğer bir değişiklik ise, Türkiye Bilimler Akademisi’nin özerkliğine son verilmesidir.
Bu kararname ile bilimsel özerklikleri ellerinden alınan Akademiye üye 50 bilim adamı istifa ederek, dernek kuracaklarını ilan etmişlerdir. Yapılan, Akademinin bilimsel çalışma ve bilimsel özerkliğinin ortadan kaldırılmasıdır.
Bilim düşmanlığını ve bilimsel özerkliğin karşısında olduğunu ilan eden AKP iktidarı, bu kararname ile de gerçek niteliğini ortaya koymuştur.
FAŞİZMİN HUKUKSAL ALTYAPISI
Kanun Hükmünde Kararname çıkarmak, Nazi Almanyası’ndan miras kalan bir yöntemdir. Nazi diktatörlüğü, Hitler’e, Reichstag’a danışmaksızın kanun çıkarma yetkisi verilerek Mart 1933’te resmileşmiştir.
Ülkemizde ise Kanun Hükmünde Kararnamelerin ortaya çıkışı, ABD’nin icazeti ve teşviki ile gerçekleştirilen 12 Mart 1971 ve 12 Eylül 1980 faşist cuntalarının eseridir.
12 Mart darbesinin ardından Amerikancı Sunay-Tağmaç Cuntası Eylül 1971’de Hükümete Kanun Hükmünde Kararname çıkarma yetkisini tanıyan maddeyi Anayasa’ya koymuştur. 12 Eylül 1980 darbesinin ardından ise, ABD’nin bizim oğlanlar dediği Evren Cuntası da Anayasanın 87. Maddesine bu yetkiyi yerleştirmiştir.
AKP iktidarı, şimdi Amerikancı Faşist Cuntaların Anayasaya koyduğu bu yetkiye sarılmıştır. AKP’nin başındaki Erdoğanlar, kimin mirasçısı olduklarını da böylece kanıtlamışlardır.
12 Eylül Anayasasına karşı olmak sahte söyleminin cilasının döküldüğü nokta işte burasıdır.
PARLAMENTODAKİ MUHALEFETİN SEFALETİ
Ne yazık ki, Parlamentodaki muhalefet partileri, AKP’nin gerçekleştirdiği devleti teslim alma, parlamentoyu devre dışı bırakma girişimleri karşısında sessiz kalmış, sineye çekmiş durumdadırlar.
Yapısı AKP’nin 12 Eylül referandumu ile değiştirilen Anayasa Mahkemesi’ne başvurulacağı duyuruları dışında düzenlemelerden zarar gören ve görecek olan Kamu çalışanlarını ve milleti harekete geçiren bir duruş gösterememişlerdir. O Anayasa Mahkemesi ki, daha geçen hafta Hükümete Kanun Hükmünde Kararname çıkarma yetkisi veren kanunun Anayasa’ya aykırı olmadığına Başkan Haşim Kılıç’ın oyunun bulunduğu 7 üyesinin olumlu görüşü ile karar vermiştir.
AKP’nin bu hukuk tanımayan girişimlerinin karşısında anlayacağı tek dil, milletin gücünü harekete geçirmektir.
Sık sık sözün bittiği yerden söz eden parlamentodaki muhalefet partilerinin, ne yazık ki, millete önderlik etmek, halkın gücünü harekete geçirmek gibi kavramlar akıllarından hiç geçmemektedir.
Biz İşçi Partisi olarak milletimizi, kitle örgütlerimizi, kamu çalışanları örgütlerini birleştirerek, bu sürece karşı mücadeleyi sürdüreceğiz.