İşçi Partisi Genel Başkan Yardımcısı (E) Tuğgeneral Servet Cömert: TÜRKİYEMİZ HER CEPHEDEN GELEN O “HAYÂSIZ AKIN”LA KARŞI KARŞIYADIR

İşçi Partisi Genel Genel Başkan Yardımcısı (E) Tuğgeneral Servet Cömert Balyoz Davasından verilen mahkumiyet kararlarının ardından bir basın açıklaması yaptı. Cömert’in açıklaması şöyle;

Dünyanın hiçbir ülkesinde, hiçbir yerinde görülmemiş bir olayla k...

Tarih:

İşçi Partisi Genel Genel Başkan Yardımcısı (E) Tuğgeneral Servet Cömert Balyoz Davasından verilen mahkumiyet kararlarının ardından bir basın açıklaması yaptı. Cömert’in açıklaması şöyle;

Dünyanın hiçbir ülkesinde, hiçbir yerinde görülmemiş bir olayla karşılaştınız siz değerli milletimiz! Neydi bu görülmemiş olay? Hükümetimiz ve yargı organlarımız, Silahlı Kuvvetlerimizin General/Amirallerini, Albaylarını Astsubaylarını tutuklamaya başlamıştı. İnanılır şey değildi. Münferit 3-5 kişi de değildi, kitleler halinde tutuklanan yüzlerce emekli ve muvazzaf askeri personel nasıl bir suç işlemiş olabilirlerdi? 2003 yılında, Birinci Ordu bölgesini kapsayan ve ilgili kademelerin onaylarını almış bir plan çalışması yapmışlar. Planın kod adı BALYOZ! Aradan yıllar geçtikten sonra, BALYOZ planı üzerinde çalışanlar tutuklanıyordu. Neydi suçları, darbe planı hazırlamışlardı. Uygulama teşebbüsüne geçilmiş mi? Hayır. Çünkü bu plan Birinci Ordu bölgesinde olası bir geniş çaplı asayişsizliğe karşı hazırlanmış bir Emniyet Asayiş planı idi. Bu yıllar içerisinde söz konusu bölgede yani İstanbul ve çevresinde önemli addedilecek bir asayişsizlik olmamıştır.
Planın belli parçalarını veya tümünü ele geçiren hainler, planın üzerinde bir takım ilaveler yapılarak bir darbe planı şekline getirerek bir suç unsuru halinde ilgili makamlara ulaştırıyorlar. Uzun zamandan beri sürdürülen davanın kararı dün saat 17.30 açıkladı. 330 kişi cezalandırılıyor, 34 kişi berat ediyor ve 250 kişinin tutukluluğu devam ediyor.
Muhterem halkımız…
Türk ordusu görevinin kapsamını çok iyi bilir ve ölünceye kadar sadık kalacağına yemin eder. Ülkemiz hemen hemen her yönüyle tehdide maruz kalabilecek konumda ve değerler taşıyan bir coğrafyadır. Bu nedenle güvenliğimizi sağlayacak güçlü bir orduya her zaman muhtacız ve bu amaçla da daha yüksek fatura ödemeye de hazır olmamız gerekir.
Bu güzel yurdumuz, bir iç hesaplaşma ortamına sürüklenmektedir. Önümüzdeki dönem muhtemeldir ki hesaplaşan tarafların anayasaları çarpışacaktır.
Türkiyemiz her cepheden gelen o “HAYÂSIZ AKIN”la karşı karşıyadır.
Bölücü terörün arkasında ABD vardır. Çareyi ABD’de arayanlar, ABD’ye hizmet etmektedirler.
Günün görevi vatan savunmasıdır. Geleceğimiz bu görevin başarıyla yerine getirilmesine bağlıdır.
Türkiye, Türkiye’den yönetilmiyor. Türkiye Washington’dan, Brüksel’den yönetiliyor.
Devlet çaresizlikten kurtarılacak, Atatürk’ün Cumhuriyeti yeniden örgütlenecektir.
Bir ülkede sorulması gereken en önemli soru: Ordu kimin ordusudur? Kime hizmet etmektedir? Kimlerden oluşmaktadır? Eğer bir ordunun gücü halka dayanmıyorsa ya da halk gücünü ordusundan almıyorsa her iki tarafında kaybedeceği çok şey vardır. Halkların ordusu yoksa hiçbir şeyleri yok demektir.
Dünyada kırmızı çizgisi olmayan bir ordu yoktur. Kırmızı çizgiyi bekleyen silahlı güçtür. Türk Silahlı Kuvvetleri’nin “kırmızı çizgileri” de Cumhuriyetin temel kuruluş felsefesidir. Yani Mustafa Kemal çizgisidir.
Ordu mensupları, kendi içindeki ideolojik denetimi elinde tutarak mesleki profillerini ve değerlerini savunurlar. Askeri ahlâk somut, kalıcı ve evrenseldir.
Silahlı Kuvvetler devlet yönetiminin bir parçasıdır.
Mustafa Kemal Paşa, tam istiklal sahibi, güçlü ve onurlu bir devlet ve çağdaş bir Türkiye’nin güvencesi olacak ulusal bir ordu vaat etmişti. O’nun dediği gibi; Türk Milleti Ordusunu, kendi idealinin muhafızı olarak görmektedir.