İşçi Partisi Genel Başkan Yardımcısı Av. Mehmet Cengiz, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na başvurarak Jandarma Genel Komutanı Eşref Bitlis suikastini aydınlatılmasına yönelik yeni kanıtları sundu ve soruşturmanın zaman aşımına uğratılmamasını istedi.
Cengiz’in Başvurusu şöyle:
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na
Konu: Eşref Bitlis suikastını aydınlatacak yeni kanıtların sunulmasıdır.
Jandarma Genel Komutanı Org. Eşref Bitlis, 17 Şubat 1993 günü Diyarbakır’a gitmek üzere havalanan uçağına düzenlenen sabotaj sonunda yaşamını yitirmişti. Bu menfur suikastın üzerinden 20 yıl geçiyor, ancak olay aydınlatılamadı. Suç, “vaka-i adiye” olarak ele alındığında, zamanaşımına uğramak üzere.
Bu konuda ortaya çıkan, ancak değerlendirilmeyen bazı kanıtları Savcılığınıza sunuyoruz:
1. İşçi Partisi Genel Başkanı Sayın Doğu Perinçek’in, 13.02.2013 tarihli
Aydınlık gazetesinde yayınlanan yazısında belirtildiği gibi; bu suikastın gerçekleştirildiği tarihte ABD Büyükelçiliği Siyasi Komiseri olan John Kunststadter, katilleri bilmektedir. Kunststadter, kimliği Sayın Perinçek tarafından bilinen İstanbul Üniversitesi Profesörünü ziyaret ettiğinde, Eşref Bitlis’in MİT tarafından öldürtüldüğünü belirtmiştir (Ek-1).
2. Kunststadter’in bu açıklamaları, bir Tuğgeneral’in 25 Ağustos 1996 günlü Aydınlık’ta yayınlanan açıklamasıyla da örtüşüyor. General, iki albayın önünde, Org. Bitlis’in uçağının ABD emperyalistlerinin talimatıyla “Çiller Özel Örgütü” mensupları tarafından düşürüldüğünü belirtmişti (Ek-2). E. Tuğg. Veli Küçük, Eşref Bitlis suikastını soruşturan Ankara C. Başsavcılığına tanık sıfatıyla verdiği ifadesinde, bu açıklamanın kendisine ait olduğunu beyanla iddiaları teyit etmiştir.
“Çiller Özel Örgütü”nin, çoğunlukla MİT görevlilerinden oluştuğu ortaya çıkmıştır. Son olarak, MİT Başkanlığı’nın “TBMM Darbeleri Araştırma Komisyonu”na yolladığı “Çiller Özel Örgütü” dosyasında bu konuda geniş bilgi bulunmaktadır.
E. Tuğg. Veli Küçük’ün açıklamalarından şunları bir kez daha öğreniyoruz:
- Org. Bitlis, “Çekiç Güç”ün Türkiye aleyhindeki yasadışı faaliyetleri konusunda rapor hazırlatmıştır.
- “JUSMMAT” komutanı ABD’li Tümgeneral, 1992 Mart ayında -yani suikasttan 11 ay önce- Org. Bitlis’i “Çekiç Güç” hakkında bilgi topladığı için Genelkurmay Başkanlığı’na şikâyet etmiştir.
- Org. Bitlis, Jandarma Genel Komutanlığı’ndaki özel harp uzmanı ABD’li subayları kovmuştur.
- Kuzey Irak ve Güneydoğu’da faaliyet yürüten “CIA’cı” ve “Özel Harpçiler”i de engellemiştir. Bunların, Kuzey Irak’a Silopi’den giriş çıkışlarını önlemiştir. “Gıda yardımı” adı altında konteynırlarla Barzani’ye ve Talabani’ye verilen silahları ilk yakalatan da Eşref Bitlis’tir.
- Org. Bitlis’in çözümünde Irak-İran-Suriye ile birlikte davranmak vardı. Irak’ın toprak bütünlüğünü savunuyordu.
İşte, Org. Eşref Bitlis, bunun için hedef seçilmiştir. Onun yaptığı proje, Irak’ın toprak bütünlüğünü korumaya ve Türkiye’de Kürdümüzün kazanılmasına yönelikti. Gerçekçi bir plandı. Bu plan uygulanabilseydi, ABD’nin bölge ülkelerini Irak’tan başlayarak bölme girişimi başarısızlığa uğrayacaktı.
Bugün gelinen noktada Eşref Bitlis suikastını aydınlatmak, devlet içine yuvalanmış karanlık güçleri açığa çıkarmak ve temizlemekle eşanlamlı hale gelmiştir. “Kavimler Kapısı”nda, kardeşlik ve barış sorunudur.
Öte yandan, soruşturma konusu suikast bir kontrgerilla eylemidir, örgütlü suçtur. Gerek fiilin işlendiği tarihte yürürlükte bulunan 765 sayılı Türk Ceza Kanunu ve gerekse daha sonra yürürlüğe gren 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu, bu eylemi “mütemadi ve müteselsil suçlar” / “zincirleme suçlar” kapsamında değerlendirmekte; zamanaşımı süresinin, “temadi ve teselsülün bittiği günden” / “son suçun işlendiği günden” başlayacağını öngörmektedir. Suçu işleyen örgüt daha sonra da faaliyetini sürdürdüğüne ve halen de sürdürmekte olduğuna göre zamanaşımı süresi başlamamıştır dahi.
Onun için, soruşturmanın zamanaşımına uğratılmamasını, mevcut kanıtlar değerlendirilerek suikastın faillerinin saptanmasını ve cezalandırılmalarını talep ediyoruz.
Saygılarımızla.
Av. Mehmet Cengiz
İşçi Partisi
Genel Başkan Yardımcısı