Ankara’da düzenlediği basın toplantısında, AKP’nin Adalet Bakanlığı bünyesinde hazırlattığı yeni anayasa paketinin hükümlerini açıklayan İşçi Partisi Genel Başkan Yardımcısı Av. Mehmet Cengiz şunları söyledi:
AKP’nin Referandum öncesinde “Başbakan Recep Tayyip Erdoğan” imzasıyla yayımlanan “Anayasa Değişiklik Paketi ile İlgili Sorular ve Cevaplar” başlıklı broşüründe şöyle deniliyordu:
“2011 yazında yapılacak milletvekilliği genel seçimlerinden sonra, halkımızdan Anayasa’nın tümünü değiştirecek yetkiyi almamız halinde, halkımıza…yeni bir Anayasa sunmayı hedefliyoruz”.
Tayyip Erdoğan, şimdi seçim meydanlarında da aynı hedefi tekrarlıyor. Yargıyı ele geçiren AKP, planladığı Anayasa değişikliği ile Cumhuriyet’in “kırmızı çizgileri”ni kaldırmak ve bu mayınları temizlenmiş bölgeden yoluna devam etmek istemektedir.
Esas hedefi, bugün değiştirilmesi dahi teklif edilemeyecek olan Devletin şeklinin Cumhuriyet olduğu, Cumhuriyetin belirlenen nitelikleri ve Devletin bütünlüğüne ilişkin hükümlerini değiştirmektir.
Anayasalar, devletin stratejik hedeflerini belirleyen temel hukuk belgeleridir. Bu nedenle, AKP’nin Anayasa’da yapmayı planladığı değişiklikleri, Tayyip Erdoğan’ın “BOP Eşbaşkanlığı” görevi, Abdullah Gül’ün itiraf ettiği “2 sayfa 9 maddelik hizmet sözleşmesi”, bunlar temelinde sergilenen “açılımlar” ve her biri ihanet belgesi olan imzaladıkları uluslararası sözleşmelerle birlikte değerlendirmek gerekir.
Anayasa Mahkemesi’nce “Cumhuriyet karşıtı faaliyetlerin odağı“ olduğu hükmen saptanmış bulunan AKP’nin, devletimizi ve milletimizi parçalama girişiminin önemli bir parçası olan bu “yeni Anayasa” projesinin hazırlıkları yıllar öncesinden beri sürdürülmektedir.
AKP’nin gerçek niyetini ve bundan sonra atmayı planladığı adımları saptayabilmek için 2005 yılından beri yedekte bekletilen paketin Adalet Bakanlığı Avrupa Birliği Genel Müdürlüğü’nce hazırlanan bazı bölümlerini ekte sunuyoruz.
Egemenliğin kullanımı, yasama, yürütme ve yargının AB’ye uyumu, AB hukukunun üstünlüğü, yabancıların hakları gibi temel hükümlerde öngörülen yeni düzenlemeler gerçekleşecek olursa:
Ulusal egemenlik AB ile paylaşılacak, hatta ona devredilecektir.
Yasama yetkisi de AB ile paylaşılacak, temel yasalarda bu yetki AB’ne
devredilecektir.
Cumhurbaşkanı ve Hükümet, yürütme yetkisini kullanırken AB hukukuna uymak
zorunda olacaklardır.
Türkiye Cumhuriyeti mahkemeleri, yargı yetkisini uluslararası mahkemeler ve diğer
yargı organlarıyla birlikte kullanacaklardır.
AB vatandaşları yabancı sayılmayacaklar, tüm temel hak ve hürriyetlerden aynen
Türkiye Cumhuriyeti yurttaşları gibi yararlanacaklardır. Bu hakları hiçbir şekilde kısıtlanamayacaktır. Bunun için karşılıklılık ilkesi dahi aranmayacaktır.
AB hukuku gerektiriyorsa, herhangi bir suç işlediği ileri sürülen vatandaşlarımız,
yargılanıp cezalandırılabilmesi için isteyen yabancı ülkeye teslim edilecektir.
AB vatandaşları Türkiye’de Belediye Başkanı seçilebilecek, diğer yerel organlarda
Görev alabilecek, bu amaçla siyasi partilere girip faaliyette bulunabileceklerdir.
AB vatandaşları, dilekçe hakkından da karşılıklılık koşulu aranmaksızın, aynen
Türkiye Cumhuriyeti yurttaşları gibi yararlanacaklardır. Kamu ile ilgili konularda başvuru hakkını kullanabileceklerdir.
AB mevzuatı, tümüyle ulusal kanunlarımızın üstünde olacak, AB mevzuatına
uymayan kanunlarımızın yerine AB hukuku uygulanacaktır. Yani, TBMM’nin yasama yetkisi bundan böyle AB mevzuatına uygun “tüzük” ve “yönetmelik”ler yapmakla sınırlı olacaktır.
Türkiye Cumhuriyeti’nde yargıçlar, bundan böyle AB hukukuna göre karar
vereceklerdir.
Bu düzenlemeleri, Anayasa’nın değiştirilmesi dahi teklif edilemeyecek ilk 3 maddesinde belirlenen Cumhuriyet’in temel nitelikleri, millet tanımı ve üniter devlet yapısının değiştirilmesi planlarıyla birlikte değerlendirdiğimizde tehlikenin boyutları daha iyi anlaşılmaktadır.
Üstelik bu proje, yeni CHP yönetiminin “Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı”nın çekincesiz uygulanacağı, “BM Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklar Sözleşmesi”nin “asgari standart" olarak dikkate alınacağı taahhütleri ve “Atatürk ideolojisinin Anayasa’dan çıkarılması”, “Anayasa’nın değiştirilemez hükümlerinin yeniden yazılması” gibi söylemleriyle birleşince tehlikenin boyutları daha da büyümektedir.
Bu nedenle, 12 Haziran seçimlerinde bu tehlikeye ve aymazlığa karşı duyarlı olmak, Meclis’te buna karşı bir direnme mevzisi oluşturmak zorundayız.
Milletimizi bu bilinçle, başta Sayın Doğu Perinçek olmak üzere Cumhuriyet Güçbirliği’nin bölgelerindeki bağımsız adaylarını desteklemeye çağırıyoruz!
AKP’nin “Anayasa Paketi”nde neler var?
AKP’nin Adalet Bakanlığı bünyesinde hazırlattığı ve 2005 yılından beri yedekte beklettiği “Anayasa Paketi”nde şunlar var:
Egemenlik
Anayasa’nın “Egemenlik, kayıtsız şartsız Milletindir” denilen 6. maddesinde, bu egemenliğin nasıl kullanılacağına ilişkin hüküm, “Egemenliğin kullanılması, AB üyeliğinin gerektirdiği haller dışında hiçbir surette hiçbir kişiye, zümreye veya sınıfa bırakılamaz…” şeklinde değiştiriliyor.
Yasama Yetkisi
Anayasa’nın 7. maddesinde yer alan “Yasama yetkisi, Türk Milleti adına TBMM’nindir. AB üyeliğinin gerektirdiği haller dışında bu yetkilinin kullanılması devredilemez” biçiminde değiştirilmesi öneriliyor.
Yürütme Yetkisi ve Görevi
Anayasa’nın 9. maddesi; “Yürütme yetkisi ve görevi, Cumhurbaşkanı ve Bakanlar Kurulu tarafından, Anayasaya, kanunlara ve AB hukukuna uygun olarak kullanılır ve yerine getirilir” şeklinde değiştiriliyor.
Yargı Yetkisi
Anayasa’nın, yargı yetkisinin Türk Milleti adına bağımsız mahkemelerce kullanılacağına ilişkin 9. maddesi için geliştirilen öneri ise şöyle: “Yargı yetkisi, Türkiye’nin taraf olduğu anlaşma gerekleri saklı kalmak kaydıyla Türk Milleti adına bağımsız mahkemelerce kullanılır”.
Yabancıların Durumu
“Temel hak ve hürriyetler, yabancılar için, milletlerarası hukuka uygun olarak kanunla sınırlanabilir” denilen Anayasa’nın 16. maddesi; “Temel hak ve hürriyetler, AB vatandaşları dışındaki yabancılar için milletlerarası hukuka uygun olarak kanunla sınırlanabilir” şeklinde değiştiriliyor.
Suç ve Cezalara İlişkin Esaslar
“Vatandaş, suç sebebiyle yabancı bir ülkeye geri verilemez” denilen ve AB’ye uyum anlayışıyla 7 Mayıs 2004 tarihinde “Uluslararası Ceza Divanına taraf olmanın gerektirdiği yükümlülükler hariç olmak üzere vatandaş, suç sebebiyle yabancı bir ülkeye verilemez” şeklinde değiştirilmiş bulunan Anayasa’nın 38. maddesinin son fıkrasının, bu kez de “Vatandaş, usulünce onaylanmış uluslararası anlaşmalar ve AB müktesebatının gerektirdiği haller dışında, suç sebebiyle yabancı bir ülkeye iade edilemez” biçiminde değiştirilmesi öneriliyor.
Seçme, Seçilme ve Siyasi Faaliyette Bulunma Hakları
Anayasa’nın 67. maddesine şu fıkranın eklenmesi isteniyor: “Türkiye’de yaşayan AB vatandaşları, yerel seçimlerde; seçme seçilme, bu amaçla bağımsız olarak veya bir siyasi parti içinde siyasi faaliyette bulunma hakkına sahiptir”.
Dilekçe Hakkı
Anayasa’nın dilekçe hakkına ilişkin 74. maddesinin 1 fıkrasındaki “vatandaşlar” sözcüğünün “AB ve Türk vatandaşları” şeklinde değiştirilmesi öneriliyor. Bu fıkranın, önerilen yeni şekli şöyle: “AB ve Türk vatandaşları, kendileriyle veya kamu ile ilgili dilek ve şikâyetleri hakkında, yetkili makamlara ve TBMM’ne yazı ile başvurma hakkına sahiptir”.
Milletlerarası Antlaşmaları Uygun Bulma
Anayasa’nın 90. maddesi, 7 Mayıs 2004 tarihinde değiştirilerek, “Usulüne göre yürürlüğe konulmuş milletlerarası antlaşmalar kanun hükmündedir. Bunlar hakkında Anayasaya aykırılık iddiası ile Anayasa Mahkemesine başvurulamaz” biçimindeki son fıkrasına; “Usulüne göre yürürlüğe konulmuş bulunan temel hak ve özgürlüklere ilişkin milletlerarası antlaşmalarla kanunların aynı konudaki farklı hükümler içermesi nedeniyle çıkabilecek uyuşmazlıklarda milletlerarası antlaşma hükümleri esas alınır” cümlesi eklenmişti. Düzenleme, bu biçimiyle dahi AB’yi tatmin etmemiş olacak ki, eklenen cümle bu kez “AB müktesebatı ulusal mevzuatın üzerindedir” şeklinde değiştirilmek isteniyor.
Mahkemelerin Bağımsızlığı
Anayasa’nın 138. maddesinin 1. fıkrasının şu şekilde değiştirilmesi öneriliyor: “Hâkimler, görevlerinde bağımsızdırlar; Anayasaya, kanuna ve AB müktesebatı dâhil hukuka uygun olarak vicdani kanaatlerine göre hüküm verirler”.
İşte, Cumhuriyet hukukunun denetim mekanizmaları berhava edildikten sonra ikinci aşamada yapılmak istenen esas değişiklikler bunlar.
Dikkat ediniz! Bunlar, bir köşe yazarının gazete makalesinde yer alan fanteziler değil, Türkiye Cumhuriyeti Adalet Bakanlığı’nın hazırladığı Anayasa değişiklik önerileridir.