İşçi Partisi Genel Başkan Vekili Mehmet Bedri Gültekin: Amerika’nın Irak’ta gerçekleştirdiği kukla devlet modeli Türkiye’ye dayatılıyor!

İşçi Partisi Genel Başkan Vekili Mehmet Bedri Gültekin, bugün (27 Aralık 2010) Antalya il merkezinde bir basın toplantısı yaptı. Gültekin son günlerde Kürt sorunu ile ilgili olarak yoğunlaşan “Demokratik Özerklik” tartışmaları ile ilgili olarak şunları belirtti:
Tarih:

İşçi Partisi Genel Başkan Vekili Mehmet Bedri Gültekin, bugün (27 Aralık 2010) Antalya il merkezinde bir basın toplantısı yaptı. Gültekin son günlerde Kürt sorunu ile ilgili olarak yoğunlaşan “Demokratik Özerklik” tartışmaları ile ilgili olarak şunları belirtti:

Türkiye tam bir haftadır DTK eşbaşkanı Ahmet Türk’ün 20 Aralık günü Diyarbakır’da açıkladığı “Demokratik Özerklik Çözümü”nü tartışıyor.
Bu öneri daha önce Abdullah Öcalan tarafında ileri sürülmüştü. Ama önerinin gerçek sahibi ise Amerika’dır.
Ahmet Türk’ün, “Kürt sorununa çözüm” adı altında dillendirdiği program, Amerika tarafından 1991 yılından bu yana Kuzey Irak’ta harfi harfine uygulanmaktadır.
Abdullah Öcalanlar ve Ahmet Türk’ler, dünyanın en zalim emperyalistinin Irak’ta uyguladığı, bugüne kadar milyonlarca Iraklının hayatına mal olan ve sonuç olarak Irak’ı mezhepler ve etnik farklılıklar temelinde parçalayan “modeli”; şimdi “çözüm” adına Türkiye’nin önüne koymuşlardır.

ÖNERİLEN “ÇÖZÜM”DE KÜRTLERİN BİR ÇIKARI YOKTUR
Bu çözümün esası, Türkiye’nin etnik ve dinsel farklılıklar temelinde yeniden örgütlenmesidir. Emperyalizmin ezilen dünyaya yönelik yüzyıllık projesi bu şekilde hayata geçirilmek istenmektedir.
Batı destekli bölücülük, ancak bu emperyalist proje içinde yer alarak hedeflerine ulaşacağını bildiği için gönüllü işbirlikçiliğe soyunmuş durumdadır.
Yani Ahmet Türkler tarafından dilendirilen “proje”nin Kürt asıllı yurttaşlarımızın çıkarları ve talepleri ile bir ilgisi yoktur.
Söz konusu olan Amerika’nın çıkarlarıdır.
Emperyalistlerin çıkarlarının söz konusu olduğu yerde ise, bir ezilen halkın lehine bir gelişmenin olması beklenemez. Kürtler, mazlum bir halk olarak bu tecrübeyi büyük bedeller ödeyerek yaşamışlardır.

AKP’NİN İTİRAZI ZAMANLAMAYA
BDP’nin çıkışına, AKP’nin yaptığı itiraz tamamen zamanlama ile ilgilidir. AKP’nin de bilindiği üzere gerçek düşüncesi; Türkiye’nin etnik ve inanç farklılıkları temelinde yeniden örgütlenmesinden yanadır.
Ama AKP, Türkiye bir seçime giderken bu konuda halkın tepkisini çekecek bir düzenleme yapılmasını erken bulmaktadır.
Gerçekte PKK ile AKP, Kemalist Devrimin ve ulusal devletin mahkûm edilmesi konusunda hem fikirdirler.
Onun için Türkiye’nin AKP belasından kurtulması bu ülkenin varlığı, bütünlüğü ve geleceği açısından hayati önem taşımaktadır.

YUGOSLAVYA VE IRAK DERSLERİ
ABD’nin Kuzey Irak modelinin kabul edilmesi, Türkiye Kürtleri için gerçekten bir çözüm olabilir mi?
Öncelikle bu modelin uygulandığı Irak ve Yugoslavya modellerine bakmak gerekiyor: Yugoslavya’da yüzbinlerce, Irak’ta milyonlarca insan öldü. Üçüncü Dünya Ülkeleri içinde eskiden saygın bir konuma sahip olan eski Yugoslavya’nın yerini bugün, emperyalist merkezlere bağlanmış olan küçük küçük vilayetçikler almıştır.
Irak ise, sorunu çözümü bir yana, eskisi ile kıyaslanmayacak daha büyük sorunların içine yuvarlanmıştır.
Türkiye gibi, Türklerin ve Kürtlerin dünyanın başka bir yerinde görülmedik biçimde iç içe geçmiş olması, ulusal devletin tasfiye edilerek etnik temelde yeniden yapılandırılması, sınırların yeniden çizilmeye kalkışılması, ancak büyük iç çatışmaların ardından mümkün olabilir.
Yani “Demokratik Özerklik” adı altında sözümona “çözüm” önerenler, en başta Kürtler olmak üzere bu ülkenin bütün insanlarına; Amerikan çıkarları için milyonların kurban edilmesini önermektedirler.

ÇÖZÜM
1. Anti emperyalizm temelinde Türk ve Kürt bütün milletimizin en sıkı birliği hareket noktasıdır. AB’ne üyelik başvurusu geri çekilmeli, NATO’dan çıkılmalıdır. Amerika’nın Bölge devletlerini ve Türkiye’yi hedef alan emperyalist projelerine karşı çıkılmalıdır.
Tam bağımsızlığın gerçekleştiği koşullarda Türkiye; Kürt yurttaşları ile bütün sorunlarını, kendi özgür iradesiyle konuşur ve çözer.
2. 1960 yılından bu yana verilen mücadelenin sonucunda, özellikle son yirmi yılda yaşanan gelişmelerle birlikte Kürt sorunu demokratik haklar açısından esas olarak çözülmüştür. Bu konuda gereken yasal düzenlemelerde eksiklik varsa giderilebilir. Kürt dili ve kültürü, bizim dilimiz ve kültürümüzdür.
Kürt yurttaşlarımız, ulusal sınırlarımız içinde yaşayan bütün insanlarımızı kapsayan “büyük millet kültürü” ile kucaklanmalıdır.
3. Etnik temelde örgütlenme, Ortaçağ’a ait bir yapılanmanın ifadesidir. Türkiye’nin bugünkü koşullarında etnik temelde örgütlenme, sadece ve sadece bölünme ve iç çatışmalara hizmet eder
4. Ortaçağ’a ait toprak ağalığı, tarikat ve aşiret ilişkileri, Kürt yurttaşlarımızın yaşadığı illerde yoğun olarak varlığını devam ettirmektedir. Bu kurumlar ve ilişkiler kişi hak ve özgürlüklerinin önündeki en büyük engeller olarak durmaktadır.
5. Resmi dilimiz Türkçe’dir. Türkçe bugün etnik kökeni ne olursa olsun bütün yurttaşlarımız tarafından kullanılan dildir. Bunun yanı sıra Kürtçenin öğrenilmesi, öğretilmesi ve kullanılması ile ilgili olarak bir baskı ve engelleme söz konusu olamaz..
6. Türkiye komşuları ile Batı Asya Birliği’ni kurmalıdır. Böyle bir Birlik, aynı zamanda Kürtlerin dört ülke arasında bölünmesi ile ortaya çıkan sorunun da köklü çözümü anlamına gelecektir.