İşçi Partisi Genel Başkan Vekili Gültekin: Suriye’ye karşı savaş çığırtkanlığı yapanlar, Türkiye’yi bölüyorlar

İşçi Partisi Genel Başkan Vekili Mehmet Bedri Gültekin bugün (9 Ağustos 2011) Partisinin İstanbul İl Merkezi’nde bir basın toplantısı düzenleyerek; Tayyip Erdoğan’ın, dostumuz ve komşumuz Suriye’ye yönelik savaş tehdidinin perde arkasındaki gerçekleri açıkladı. Gült...

Tarih:

İşçi Partisi Genel Başkan Vekili Mehmet Bedri Gültekin bugün (9 Ağustos 2011) Partisinin İstanbul İl Merkezi’nde bir basın toplantısı düzenleyerek; Tayyip Erdoğan’ın, dostumuz ve komşumuz Suriye’ye yönelik savaş tehdidinin perde arkasındaki gerçekleri açıkladı. Gültekin’in açıklaması şöyle:

Tam sekiz yıldır, silahlı gruplar Amerika Birleşik Devletleri’nin hakimiyet alanından Türkiye’ye sızmakta, yollara mayın döşemekte, karakolları basmakta, yollara pusular kurmakta ve Güneydoğu’da şehirlerin orta yerinde güpegündüz silahsız kamu görevlilerini vurmaktadırlar.
Bütün bu saldırılar sonucunda ülke olarak verdiğimiz şehit sayısı, 1 100’ün üzerindedir. AKP iktidarı 1 100 şehide sesini çıkarmamıştır.
Türk Silahlı Kuvvetleri, tam sekiz yıldır, toprak bütünlüğüne ve güvenliğine yönelik bu saldırılara karşı sınır ötesi operasyon yapamamaktadır.
2008 yılında AKP’ye rağmen yapılan biricik harekât ise ABD’nin tepkisi, Tayyip Erdoğanların da ABD ile beraber hareket etmesinden dolayı yarım bırakılmıştır.
Kendi ülkesine yönelik saldırılar karşısında çıtı çıkmayan Tayyip Erdoğan, şimdi Suriye’de sivil halktan insanların öldüğünü söyleyerek “sabrımız tükeniyor” diyor.

SURİYE’YE KARŞI EMPERYALİST FAALİYET
Açıklıkla belirtelim:
AKP Hükümeti’nin Suriye’ye karşı uyguladığı politikanın, Türkiye’nin çıkarları ile bir ilgisi yoktur. Söz konusu olan Amerikan çıkarlarıdır. Olgulara bakalım:
- Amerika ve Avrupa derin bir ekonomik kriz içinde bulunuyorlar. Amerika eski Hazine Bakan yardımcısı Paul Craig Roberts, krizi aşmak için tek çarelerinin “savaş çıkarmak” olduğunu söyledi.
Libya’da olduğu gibi sınırlı bir çatışma, emperyalizmin derdine deva olamaz. Ama Türkiye ve İran’ın dahil olduğu bir savaşın etkileri dünya çapında olur. Emperyalist ekonomilerin can damarı olan savaş makinesi, ancak böylesine bir çatışma ile canlanabilir.
- Suriye, Türkiye ile İran’ı karşı karşıya getirmek için en ideal hedeftir. Bu amaçla bu ülkede iç kargaşalık örgütlenmiş, Türkiye’ye göç teşvik edilmiş, emperyalist yalan makinesi, Suriye’ye karşı harekete geçirilmiştir.
AKP iktidarı, bütün bu yıkıcı faaliyetlerin örgütlenmesinde başrolü oynamıştır.
- Suudi Arabistan, Kuveyt, Katar, Bahreyn ve Birleşik Arap Emirlikleri gibi Amerikan işbirlikçisi devletler, Suriye’ye karşı harekete geçirilmiştir.
- Eşzamanlı olarak Tayyip Erdoğan “Suriye bizim iç işimizdir. Sabrımızın sonuna geldik” demiştir.
- Bu arada AKP’nin Dışişleri Bakanı Davutoğlu, Amerikan Dışişleri Bakanı Clinton’un mesajını iletmek üzere bugün Şam’a gitmektedir.

TÜRKİYE EZİLEN BİR DÜNYA ÜLKESİDİR
Tayyip Erdoğan’ın “Suriye bizim iç işimizdir” şeklindeki açıklaması, devletler hukuku içinde açıklanamaz.
Suriye bağımsız ve egemen bir ülkedir. “İçişlerine karışmamak”, devletlerarası ilişkilerin temel ilkesidir. Ancak emperyalist devletler, dünyanın her yerinde çıkarları olduğundan hareketle bütün ülkelerin içişlerini, kendi içişleri olarak görürler ve bu gerekçeyle bütün ülkelere müdahale ederler.
Türkiye emperyalist bir ülke değildir. Dolayısı ile Türkiye’nin çıkarlarından hareketle başka bir ülkenin içişlerine müdahale etmesi düşünülemez.
Tayyip Erdoğan, Suriye’ye müdahale edilmesini dillendirirken, Amerikan çıkarlarından hareket etmektedir.

GERÇEK HEDEF TÜRKİYE’DİR
Gerçekte ise Suriye’ye yönelik düşmanca faaliyetlerin gerçek hedefi Türkiye’dir.
Amerika’nın Bölgemize yönelik planının esas hedefi, Irak’ın kuzeyindeki kukla devleti Türkiye’nin Güneydoğusu ve Doğusuna doğru genişletmektir.
Suriye ile savaşacak olan Türkiye; İran, Arap Dünyası, Rusya ve Çin ile karşı karşıya gelecektir.
Bütün dostları ile kavgalı hale gelen bir Türkiye, Amerika’nın bölme planlarına kaçınılmaz olarak teslim olacaktır.
Onun için Suriye ile savaş demek, sonuç olarak Diyarbakır’ın 2. İsrail’in merkezi olmasının yolunu açmak demektir.
Tayyip Erdoğan, Amerika’nın Bölge planlarında görevli “Eşbaşkan” olarak daha 2004 yılında Kanal D ekranından Diyarbakır’ı Büyük Ortadoğu Projesi’nde bir merkez yapacağını ilan etmişti.
Tayyip Erdoğan kendisine verilen görevin gereğini yapmaktadır.

TAYYİP-GÜL İKTİDARININ BÖLGE POLİTİKASI EKONOMİK YIKIM GETİRİYOR
Peki bu politikanın daha şimdiden ortaya çıkmış olan ekonomik sonuçları nelerdir?
Türkiye’nin komşuları ve ezilen dünya ülkeleri nezdinde yok olan itibarını bir yana bırakıyoruz. Bu en büyük kayıptır ve değeri herhangi bir maddi karşılıkla ölçülemez.
Ama Tayyip Erdoğanlar açısından önemli olduğunu bildiğimiz parasal karşılık açısından duruma bakacak olursak:
Libya’da iş yapan müteahhitlerimizin 20 milyar dolarlık işi durmuştur. Ve Libya’nın emperyalist saldırıyı alt etmekte olduğunu da düşünürsek, Libya kapıları Türkiye’ye kapanmıştır.
23 milyonluk nüfusu ile son yıllarda Türkiye ekonomisinin adeta bir parçası haline gelme yolunda ilerleyen Suriye, AKP’nin son aylarda izlediği politikanın ardından ilişkileri doğal olarak gözden geçirecektir.
Libya ve Suriye ile ilişkilerimizin seyri, İran başta olmak üzere bütün Bölge devletleri ile olan ilişkilerimizi de belirleyecektir.
Batı dünyasının ağır bir kriz içinde olduğu koşullarda Türkiye’nin Bölge ülkeleri ile ilişkilerini dinamitlemek ülkeye en büyük zararı vermekten başka bir anlama gelmez.

AKP İKTİDARI GERÇEKTE TÜRKİYE’YE DÜŞMANLIK YAPIYOR
Camdan evde oturan, Komşusunun penceresine taş atmaz.
Türkiye bugün, Kürt sorunuyla, toplumsal çelişmeleriyle, kırılgan ekonomisiyle camdan bir ev gibidir.
Bütün bunların yanı sıra Suriye’nin toplumsal ve siyasal fay kırıkları Türkiye’nin içinde devam etmektedir.
Onun için Suriye’nin güvenliği Türkiye’nin güvenliğidir.
Suriye’nin toprak bütünlüğü, Türkiye’nin toprak bütünlüğüdür.
Suriye’nin Milli Birliği, Türkiye’nin milli Birliğidir.
Onun için Suriye’ye düşmanlık, gerçekte Türkiye’ye düşmanlıktır. Tayyip Erdoğanlar aslında Türkiye’ye düşmanlık yapmaktadırlar.
Bu düşmanlığı yapanlar, tarih ve millet önünde işledikleri suçların hesabını vereceklerdir.