Tarihsel Gerçekler
Osmanlı Devleti döneminde genellikle Doğu Anadolu’da yaşayan Ermeniler, yaşamlarını güvenlik içerisinde sürdürüyorlardı. 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı’nın ardından İngiltere ve Rusya’nın bağımsızlık vaatlerine kanarak ayaklandılar. Dışarıdan yardım alarak Hınçak ve Taşnak derneklerini kurdular. Osmanlı birliklerine ve karakollarına saldırdılar. Köyleri basarak sivil halkı vahşice öldürdüler.
Osmanlı Dahiliye Nezareti, bu duruma son vermek için, 24 Nisan 1915'te yayınladığı genelge ile Hınçak, Taşnak ve benzeri Ermeni komitelerinin kapatılması, belgelerine el konulması, liderleri ile zararlı faaliyetleri bilinen Ermenilerin tutuklanması ve bunlardan bulundukları yerlerde kalmaları sakıncalı görülenlerin uygun yerlerde toplanmaları talimatı verdi.
Tehcir Kanunu (Sevk ve İskân Kanunu ) ise 27 Mayıs 1915 tarihinde kabul edilmiştir. Kanun, 1 Haziran 1915 günü dönemin resmi gazetesi Takvim-i Vekayi'de yayınlanarak yürürlüğe girmiştir.
Ermeniler, bulundukları yerlerden devletin gözetiminde iç bölgelere göç ettirildiler. Bu göçler sırasında, çeşitli nedenlerle birçok Ermeni yaşamını yitirdi. “soykırım” olarak yutturulmak istenen olayların aslı budur.
Ermeni Soykırımı Yalanı
‘Ermeni soykırımı' iddiası her yıl 24 Nisan günü, ABD Başkanı'nın yapacağı konuşma ile tekrar ısıtılıp piyasaya sürülen emperyalist bir yalandır.
Tehcir olayı meşrudur ve emeparyalist ülkelerin boş vaatlerine kanarak kendi ülkesini kana bulayan Ermeni çetelerine karşı vatanın savunulması için yapılmıştır.
Arkasında Kimler Var?
Bu uluslararası yalanın arkasında Kürt, Ermeni, Kıbrıs konuları başta olmak üzere Türkiye’yi tavize zorlayan ve bölmek isteyen emperyalist ülkeler, tazminat ve toprak beklentisi içinde olan Ermeniler ve emperyalizmin işbirlikçileri bulunmaktadır.
Yalanın dış destekçileri ABD, AB, Ermeni Diasporası ve Ermenistan yönetimi başta olmak üzere Türkiye’nin güçlenmesinden rahatsız olan diğer ülkelerdir.
Yalanın iç destekçileri ise başta AKP ve PKK olmak üzere emperyalizmin güdümünde Türkiyeyi bölmeye çalışan gerici ve bölücü güçlerdir.
Hükümetler Ne Yapıyor?
ABD ve AB’yi dost ve müttefik olarak tanımlayan AKP hükümeti bu düşmanca tavra karşı koymak yerine 'soykırım' dememesi için ABD Başkanına yalvarmaktadır. Bu yetmezmiş gibi oyunu bozmak isteyen yurtseverleri caydırmak, girişimlerini engellemek için elinden geleni yapmaktadır..
Doğu Perinçek, Talatpaşa Komitesi ve AİHM Kararı
2000’li yılların başında, AP, ABD Temsilciler Meclisi ve Fransa, ard arda Türkiye’yi soykırımcı ilan ettiler.
Hükümet, Avrupa Parlamentosu'na ters düşmeme ve 24 Nisan'ı kazasız belasız geçiştirme gafleti içinde sessiz kaldı.
Biraraya gelerek Lozan'a gitme kararı veren vatanseverler Talat Paşa Komitesini kurdu.
KKTC kurucu cumhurbakanı Rauf Denktaş'ın başkanlığında İsviçre'ye çıkartma yapan bir uçak dolusu vatansever ile Avrupa'nın dört bir yanından gelen binlerce Türk 24 Temmuz 2005 günü Lozan’da hep birlikte haykırdılar.
"Ermeni Soykırımı Uluslararası Bir Yalandır"
"Soykırım Yapmadık Vatanımızı Savunduk"
Doğu Perinçek, 2005 yılında İsviçre’de düzenlenen bir konferans sırasında “Ermeni soykırımı emperyalist bir yalandır” dedi. Lozan Mahkemesi bu sözleri nedeniylei Genel Başkanımıza 90 gün hapis cezası karşılığında, 9 bin İsviçre Frangı para cezası verdi. Yapılan itiraz sonucu değiştirmeyince dava 2008 yılında, hükümet ve muhalefet partilerinin engelleme çabalarına ragmen, AİHM’e taşıdı.
Doğu Perinçek Mart 2008 de "Ergenekon Davası" kapsamında gözaltına alındı. Ergenekon savcıları Talat Paşa Komitesi hakkında sordukları sorular ile "soykırıma karşı" verilen tarihsel önemdeki mücadeleyi bir terör faaliyeti olarak göstermeye çalıştılar. 2011 yılında Türk Dışişleri Bakanlığı'nın desteği ile Moskova arşivlerinde çalışan Mehmet Perinçek’de gözaltına alındı.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, 17 Aralık 2013 tarihinde ‘Ermeni soykırımını inkârı’ suç sayan ülkelere ‘emsal’ olabilecek tarihi bir karara imza attı.
• AİHM, ‘Ermeni Soykırımı’nın reddedilmesinin ‘ifade özgürlüğü’ kapsamına girdiğini hükme bağladı.
• AİHM, gerekçesinde soykırımı sözcüğünün hukuki bir tanımı olduğuna dikkat çekerek 1915 olaylarının bu tanıma uymadığını belirtti
• AİHM, İsviçre’nin, Doğu Perinçek’i mahkûm ederek , Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin ‘düşünce ve ifade özgürlüğü’nü güvence altına alan 10’uncu maddesini ihlâl ettiğine karar verdi.
Çok sayıda görevlisi Ermeni teröristler tarafından şehit edilen Dışişleri Bakanlığı AİHM’nin bu kararını milat olarak tanımladı.
Bu tarihi karadan sonra;
• Hiçbir meclis Ermeni soykırımı yalanını tanıyan kararlar alamaz, soykırım yoktur diyenleri cezalandıran kanunlar yapamaz
• Hiçbir mahkeme Ermeni soykırımı olduğuna hükmedemez
• Hiçbir ders kitabında Ermeni soykırımı yalanına yer verilemez
• Hiçbir devlet Ermeni soykırımını kabul etmemizi daytamaz
Başbakanın Açıklaması
Dün, Ermenistan’ın ilk Başbakanı Ovannes Kaçaznuni ' tehcir bir zorunluluktu, Türkler vatanları için gereğini yaptılar’ diyordu.
Bugün, Kandilli Ermeni Kilisesi Vakıf Başkanı Sayın Dikran Kevorkyan ‘Kilisemde Hıristiyanım, evimde Ermeniyim, kapının dışında Türküm. O Türk bayrağı hem kiliseyi hem evimi korur. Biz de Türküz. 100 sene önce olan olay bir kere soykırım değil, tehcir’ diyor.
Gerçekler böyle iken, Recep Tayyip Erdoğan, 24 Nisan 2014 tarihinde, Başbakanlık resmi internet sitesinde, 1915 olaylarına ilişkin bir basın açıklaması yaptı.
Tayyip Erdoğan açıklamasında, tehcirin insanlık dışı sonuçlara yol açtığına vurgu yaptıktan sonra, BOP eşbaşkanlığına yakışır bir uslupla ve sadece Ermenilerin ismini anarak hayatını kaybedenlerin huzur içinde yatmalarını diliyor, torunlarına taziyelerini iletiyor.
Bu açıklama, hem içerik hem de zamanlama açısından Türkiye’nin sırtından bıçaklanması anlamına gelmektedir.
Emperyalizmin sözcülüğünü yapan Tayip Erdoğan Başbakan koltuğunda oturmamalıdır. Tayyip Erdoğan hükümetinin yıkılması ve milli hükümetin kurulması bir vatan görevi haline gelmiştir.
Her 24 Nisan'da tekrarlanan yalana karşı gerçekleri bir daha haykırıyoruz !
Ermeni Soykırımı iddiası emperyalist bir yalandır !
Yapılan vatan savunmasıdır !
Sonuç
Türk’üyle Kürt’üyle Ermeni’siyle yüzyıllardır birlikte yaşayan Türk milleti bölünmeyecektir. Bugün vatanımızı bölmeye çalışanlar Ermenilerin, boş vaatlere kanarak düştüğü durumdan ders çıkarmalıdır.
Emperyalizmin güç kaybettiği günümüzde vatanımızın ve milletimizin birliğini sağlayarak güçleneceğiz. Emperyalizme direnen Suriye, Irak, İran ve Azerbaycan ile Batı Asya Birliğini kuracağız.
İşçi Partisi Türkiye’nin sorunlarını çözen partidir.
Halkımızın beklediği çözümler İşçi Partisinde, Milli Hükümet Programındadır.
Yaşasın Tam Bağımsız Türkiye
Yaşasın İşçi Partisi