İşçi Partisi İzmir İl Kurultayı yapıldıVATAN SAVUNMASINDA ÖNCÜ İZMİR ÖNCÜ PARTİ!

İşçi Partisi İzmir İl Örgütü 8. Olağan Kurultayı "Muhyettin Öksün Kurultayı", 4 Nisan 2010 günü Efes Oteli toplantı salonunda yapıldı. İşçi Genel Başkan Vekili Mehmet Bedri Gültekin'in katılarak bir konuşma yaptığı Kurultay'a 500'ü aşkın delege ve konuk katıldı. ...

Tarih:

İşçi Partisi İzmir İl Örgütü 8. Olağan Kurultayı "Muhyettin Öksün Kurultayı", 4 Nisan 2010 günü Efes Oteli toplantı salonunda yapıldı. İşçi Genel Başkan Vekili Mehmet Bedri Gültekin'in katılarak bir konuşma yaptığı Kurultay'a 500'ü aşkın delege ve konuk katıldı. Konuklar arasında TEKEL işçileri, aralarında TÜRK-İŞ Bölge Temsilcisinin de bulunduğu sendikacılar, çeşitli kitle örgütü yöneticileri de yer aldı.
Kurultay sonunda yapılan seçimlerde Av. Tugay Şen, yeniden il başkanlığına seçildi.
İzmir İl Örgütümüzün çalışma raporunu aşağıda sunuyoruz.

İŞÇİ PARTİSİ 8. İZMİR İL KURULTAYI ÇALIŞMA RAPORU
VATAN SAVUNMASINDA ÖNCÜ İZMİR ÖNCÜ PARTİ
MİLLİ HÜKÜMET İÇİN HALK HAREKETİNİN BAŞINA!

GİRİŞ
7. Genel Kurultayımızın kabul ettiği MKK Raporumuzda şu saptamada bulunmuştuk:
“Türkiyemiz bir vatan savunması dönemine girmiştir.
“Önümüzdeki yıllarda, Türkiye’yi ya bölenler yönetmeye devam edecektir; ya da birleştirenler yönetecektir.
“Türkiye’yi artık yalnız ve yalnız devrim birleştirir. Devrimden vazgeçmek, Türkiye’nin dağılmasına razı olmaktır.
“Bu devrim programını İşçi Partisi yapmıştır. Adı, Millî Hükümet Programı’dır.”
Bu saptama, 2006 yılından bu yana yaşanan süreçte doğrulanmış ve Partimizin doğru mevzilendiği görülmüştür. Partimiz doğru mevzilendiği için, Ergenekon tertibini yürütenler “Egenekonun merkezinde İşçi Partisi var” dediler. Tertibi yürütenler, Partimizin yaptığı ve yapacağı büyük işleri belirlemişlerdir.
22 Temmuz 2007 genel seçiminden sonra halk hareketinde yaşanan gerileme, 2009 yılı içerisinde tersine döndü. AKP’nin Mart 2009 yerel seçimlerinde yaşadığı düşüşün de etkisiyle, vatan savunması ekseninde gelişen halk hareketinde yükseliş yaşandı. Bu süreçte özellikle Ergenekon tertibine ve ABD açılımlarına karşı mücadele başta olmak üzere milli meseleler ön planda oldu. Son dönemde kamu çalışanlarının grevi ile başlayıp, TEKEL ve TARİŞ işçilerinin yürüttüğü ve dalga dalga yayılan emekçi mücadeleleri, halk hareketinin en önemli eksikliğini tamamladı. Bu gelişmeyle vatan savunmasının öncü sınıfı, ayağa kalkmış oldu. Partimizin saptadığı ve merkezinde yer aldığı bu vatan savunması sürecinde, İzmir tarihi bir rol oynamıştır. Halk hareketinin zayıf olduğu dönemde bile, İzmir’de önemli konularda miting vb. mücadeleler yürütüldü. Özellikle son bir yıldır İzmir’de yaşanan kitle mücadeleleri, halk hareketinde ülke çapında yaşanan yükselişin motoru durumunda oldu. Bu mücadeleler, her cepheden gözlerin İzmir’e çevrilmesine neden oldu. Yurtsever kesimler, İzmir’de yürütülen mücadeleleri örnek alırken; ihanet içerisindekiler de İzmir’i hedef alma yoluna gittiler.
Kimi yandaş köşe yazarları, İzmir’i Ergenekoncu ilan etti, bunun en basit nedeni olarak, İzmir’de evlere asılan Atatürk resimli Türk bayraklarını gösterdi. Oysa İzmirlilerin evlerine astıkları bayraklar, AKP hükümetinin gayrı-milli politikalarına tepkiyi ve vatanına, cumhuriyetine sahip çıkma bilincini göstermekteydi. İzmir’e yönelik saldırılar bununla da kalmadı. Özellikle, Üçyol semtinde yaşanan kışkırtmanın ardından İzmir’imiz faşist ilan edildi. Holding medyasında ve yandaş basında İzmir’e saldıran yazılar, röportajlar yayınlandı.
Gerçek şudur ki; İzmir, faşist veya gavur olduğu için değil, vatansever olduğunu gösterdiği için hedef alınmıştır. Zaten İzmir’i hedef alanlar, ulusalcılığın baş şehri olduğunu yazdılar. İzmirli olmaktan utandığını söyleyenler Türk milletinden olmaktan, Türkiye’de yaşamaktan da utandığını söyleyenlerdir.
İzmir’in vatan savunmasında bulunduğu öncü konumda, Partimizin büyük rolü bulunmaktadır. Aşağıda buna ilişkin saptamaları okuyacaksınız. Zaten Türkiye karşıtı güçler, bunu bildiği için İzmir’de yürütülen önemli mücadeleler esnasında Partimizi hedef almışlardır. Üçyol semtindeki kışkırtmada İşçi Partililerin bulunduğundan, ihanet açılımlarına karşı yapılan mitingi Partimizin düzenlediğine kadar çeşitli vesilelerle hedef alındık. Bu psikolojik savaş, İzmir’in vatansever konumundan olduğu kadar, İşçi Partisi’nin İzmir’deki öncü konumundan da duyulan rahatsızlığı göstermektedir.
Bu nedenle, 8. il kurultayımızı “Vatan Savunmasında Öncü İzmir, Öncü Parti” sloganıyla gerçekleştiriyoruz. İşçi Partisi İzmir il örgütü, vatan savunmasında İzmir’in oynadığı ve oynayacağı rolün bilincindedir. Milli hükümetin kurulması sürecinde İzmir’e ve İzmir’de halk hareketine öncülük edecek parti örgütümüze büyük görevler düştüğünün farkındayız. Kurultayımızı il başkanından en yeni üyemize kadar, bu sorumluluğun heyecanıyla gerçekleştiriyoruz.
GEÇEN DÖNEMDE HALK HAREKETİNİN ve PARTİNİN GENEL DURUMU
“Tarih, bir önderlik misyonunu getirip önüne koyduğuna göre, bugün en çok eleştirilmesi gereken parti, İşçi Partisi’dir.” Doğu Perinçek, Aydınlık başyazı, 24.05.2009
Genel Başkanımızın 17 Mayıs 2009’da Ankara’da yapılan Cumhuriyet mitinginin ardından yazdığı başyazı, böyle sona eriyordu. Bu tespit, içinde bulunduğumuz 8. kurultay sürecinin nasıl ele alınması gerektiğini ve Partimizde yürütülecek tartışmaların hangi eksende olması gerektiğini ortaya koyuyor.
Partimizin 8. kurultay için belirlediği sloganlar ve hedefler özetlendiğinde ortaya çıkan sonuç, HALK HAREKETİNE ÖNDERLİK ve bunun için BÜYÜMEK’tir. Bu temel görevi yerine getirebilmek bakımından, bazen açık bazen de zihinlerde kalma şeklinde yürüyen tartışma şudur: “Partimizin bu görevleri yerine getirmesi bakımından koşullar uygun mudur?”
Genel Başkan ve diğer yöneticilerimizin Ergenekon tertibi ile tutuklanmasının ardından, Partimizde gücünü koruma eğilimi yükseldi. Bu durumun oluşmasında temel neden, Ergenekon tertibi kapsamındaki psikolojik savaşın halk kitleleri üzerinde etkili olmasıydı. Partimize en yakın kesimlerde bile bir bekleme ve izleme tavrı gelişmişti. Halk hareketi de, 2007 Cumhuriyet mitinglerinin ardından yaşanan seçim sonuçlarının etkisiyle neredeyse dibe vurmuştu. Ergenekon tertibi, Cumhuriyet mitinglerine katılan o yurtsever kesimlerde moral bozukluğunu ve tedirginliği artırdı. Bu süreçte, en başta İşçi Partisi’nin tertiplerin karşısında kaya gibi durmasının, yeni bir sürece girilmesinin önünü açtığını belirtmek gerekir.
Partimiz için yeni dönemin başlangıcı olarak 29 Mart yerel seçimlerini kabul edebiliriz. Türkiye çapında AKP’nin yaşadığı oy kaybı, birçok il ve ilçede Partimizin dile getirdiği AKP ve DTP karşısındaki en güçlü adayda oyları birleştirme politikasının seçmenlerce hayata geçirilmesi sonucunda AKP’nin belediye başkanlıklarını kaybetmesi gibi gelişmeler, kitlelerin tavrında değişiklikler sağladı. İl genel meclisi seçimlerine katılarak İşçi Partisi’nin dimdik ayakta olduğunu milletimize göstermiş olduk.
29 Mart yerel seçimlerinin ardından kitlelerin tavrında görülen değişiklikler nelerdi? Bunun en somut örneğini 17 Mayıs Ankara ve 21 Haziran İzmir Cumhuriyet mitinglerinde yaşadık. Yaklaşık iki yıldır kabuğuna çekilmiş olan insanlar, kendilerinde yeniden tarih sahnesine çıkma cesaretini görmüşlerdi. Bu iki mitingin dışında da bu gelişmeye ilişkin birçok örnek sayılabilir.
Bu yeni süreçte Partimizin yönelimi gücünü korumak mı, büyümek mi olacaktı? Bu noktada yürütülen tartışmalarda, bugünkü koşulların Partimizin büyümesine uygun olmadığını ileri süren çok yöneticimiz vardı. Bu görüşteki arkadaşlara göre, Ergenekon tertibinin psikolojik etkisi aynı şekilde devam ediyordu ve bir atak yapmanın nesnelliği bulunmamaktaydı. Hatta bu görüşteki bazı yönetici ve kadrolarımız, yapılacak bir öznelcilik (subjektivizm) hatasının Partimize zarar vereceği kanısındaydılar. Bu görüşün aksine, aşağıda sıralanan olgulardan farklı bir tablo çıkıyordu:
1)Partimizin Ergenekon tertibine karşı başı dik mücadelesi, etrafımızda büyük bir saygınlık oluşturmuştu. Bu daha çok tertibin farkında olan, ama mücadeleden çekinen insanlardan oluşan bir kesimdi. AKP’nin düşüşü, halk hareketindeki canlılık gibi etkenlerle birleşince, bu kesimde Partimize bir yönelim başladı.
2)AKP hükümetinin uygulamaya koyduğu ihanet açılımları ise, çok daha geniş bir kitlenin Ergenekon tertibinin neden yapıldığını anlamasını sağladı. Genel Başkanımızın hangi nedenden dolayı cezaevinde tutulduğu, bu kesimce artık daha kolay anlaşılıyordu. Bu gelişmenin en iyi örneği, “yurtseverlik suçsa beni de alın” imza kampanyasına masalarda yaşanan yoğun katılımdır. Sadece İzmir’de açılan imza masalarında 15 bine yakın imza toplandı. İmza kampanyasına olan ilginin yanı sıra masalarda Partiye üye kaydedilmeye başlanması, bahsettiğimiz büyüme sürecinin en büyük göstergelerinden birisiydi.
3)Son olarak başta TEKEL mücadelesi olmak üzere yükselen emekçi hareketi de, Partimize olan ilgiyi artırdı. Daha da önemlisi, Cumhuriyet mitinglerine katılan kitlenin yanında emekçi kitlesinde de İşçi Partisi’nin alternatif olduğu konuşulmaya başlandı.
Bu olgular, belli oranda Partimizde sürecin değiştiğinin kavranmaya başlamasını sağladı. Artık yöneticilerimizin ve üyelerimizin ciddi bir kesimi, eskisine oranla daha istekli ve atak durumda. Ancak Partimizin büyük çoğunluğunda yukarıdan aşağıya bu sürecin kavrandığı, daha da önemlisi buna uygun tedbirler alındığı söylenemez. Parti örgütlerimizin önemli bir kesiminde hala bir büyüme yaşanması için Genel Başkanımızın tahliyesini bekleme eğilimi yüksektir. Elbette Genel Başkanımızın ve diğer yöneticilerimizin tahliyesi, tertibin tamamen çökertilmesi ve Partimizin gücünü katlaması bakımından büyük önem taşımaktadır. Fakat bu gerçek, Partimizin bugünkü koşullarda da büyüyebileceği gerçeğini değiştirmez. Ayrıca Genel Başkanımız ve yöneticilerimizin tahliyesi de, halk hareketinin yükselmesine ve Partimizin büyümesine bağlıdır.
1) HALK HAREKETİ VE KİTLE MÜCADELELERİ
A)ULUSAL-YURTSEVER HAREKET
İşsizliğe, Yoksulluğa, Yolsuzluğa karşı Ulusal Birlik Mitingi
Cumhuriyet için Güçbirliği’nin düzenlediği bu miting, ekonomik krizin etkilerinin yoğun yaşanmaya başladığı bir dönemde yapıldı. 7 Şubat 2009 tarihinde yapılan mitingte siyasi parti temsilcileri konuştu. Partimiz adına Genel Başkan Vekilimiz M. Bedri Gültekin konuşma yaptı. 29 Mart yerel seçimleri öncesine denk gelen mitinge katılım, daha sonra yapılan mitinglerle kıyaslandığında daha zayıftı. Ancak aynı günlerde KESK, DİSK ve başka birçok örgütün krize karşı yaptıkları mitinge 500 kişinin katıldığı düşünülürse, 7 Şubat mitingi amacına ulaşmıştır. Yaklaşık 5.000 kişinin katıldığı miting, özellikle sonrasında yapılacak çok güçlü mitinglerin önünü açmıştır.

Ermenistan Kapısı Açılamaz-Talat Paşa Komitesi Yürüyüşü
Emperyalist ülkelerde soykırım yalanının günü kabul edilen 24 Nisan’da, Türkiye’de de Ermenistan sınır kapısının açılması tartışılıyordu. Hem soykırım iddialarının emperyalist bir yalan olduğunu, hem de Ermenistan sınır kapısının açılmaması gerektiğini belirtmek için Talat Paşa Komitesi İzmir Yürütme Kurulu tarafından bir yürüyüş düzenlendi. Bostanlı iskelesinden Şehit Diplomatlar Anıtına yapılan yürüyüşe, Azerbaycan derneklerinin İzmir ve Manisa şubeleri başta olmak üzere çok sayıda kitle örgütü katıldı. Partimizin de katıldığı yürüyüşün sonunda basın açıklaması yapıldı.
İzmir Cumhuriyet Mitingi
21 Haziran 2009 tarihinde yapılan Cumhuriyet mitingine yaklaşık 100 bin kişi katıldı. Haziran’ın sonunda yapılıyor olması, okulların kapanması, Atatürkçü kitle örgütleri içerisindeki bir grubun İzmir dışından katılımın zayıf olmasına neden olması gibi sıkıntılara rağmen, mitinge katılım oldukça iyiydi. Mitinge katılımın tamamına yakınının İzmirli yurttaşlardan olduğunu tespit ettik.
Bu miting, 2007 yılındakiler de dahil önceki mitinglerle karşılaştırıldığında siyaseten en net ve en devrimci miting olmuştur. Kürsü ile mitinge katılan halk aynı çizgideydi. Tam bağımsızlık, devrimcilik ve Ergenekon tertibine karşı mücadele, öne çıkan vurgulardı. 2007’deki mitinglerde görülen sözde laiklik savunucusu tavır, doğru önderlik sayesinde etkisiz kılındı.
Mitingde Partimizi temsilen Genel Başkan Yardımcımız E. Korgeneral Yaşar Müjdeci konuşma yaptı. Aynı zamanda Silivri’den yeni çıkmış olan MKK üyemiz Adnan Akfırat da katılımcılara seslendi.
Miting öncesi duyuru çalışmasında Parti örgütlerimiz büyük rol oynadı. Dükkanlara çok sayıda afiş asıldı, yüz binlerce el ilanı dağıtıldı, anons aracı dolaştırıldı. Mitinge katılımda da Partimiz en güçlü katılan örgüttü. Mitingden bir önce İzmir’de toplanan MKK üyelerimizin en başında yer aldığı Parti korteji, son yıllardaki en kalabalık kortejdi. Bu çalışmalar, ilçe örgütlerimiz için önemli bir kitle çalışması pratiği oldu.
Bu miting, Partimiz açısından büyük bir deneyim oldu. Halk hareketine önderlik görevi bakımından başarılı olundu. Görüldü ki, mitinge katılan on binler, Partimizin potansiyel kitlesidir. Bu bakış açısıyla, kitlenin tamamına önderliği esas aldığımız müddetçe, bu başarıyı geliştireceğimizi anladık.
Çeşitli bahanelerle mitingin karşısında yer alanlar, hatta başarısızlığı için uğraşanlar tecrit oldu. Bu odakların kitle örgütleri üzerindeki etkisinin kırılması gerektiği, daha da net görüldü.
İhanet Açılımlarına Hayır! Millete Birlik Vatana Bütünlük Mitingi
AKP hükümeti tarafından ABD menşeli olarak gündeme getirilen açılımlar, milletin büyük tepkisine neden oldu. Kürt ve Ermeni açılımı denilen ihanet açılımları, şehit ailelerinin isyanına, gazilerimizin madalyalarını söküp atmalarına neden oldu. Bir de bu süreçte açılımın bir adımı olarak PKK’lıların Habur’da törenlerle karşılanması ve AKP tarafından kurulan “özel yargılama” ile serbest bırakılmaları, yurdun dört bir yanında protesto edildi. Bu sürece doğru bir önderlik yapmak ve tepki içindeki kitleleri doğru politikalar etrafında birleştirmek esastı.
8 Kasım 2009 tarihinde yapılan miting, mitingden önceki on gün boyunca sürekli hedef alındı. AKP ve Gladyo’nun psikolojik savaş merkezi, mitinge katılımı engellemek için harekete geçti. Bunun en somut örneği şehit aileleri üzerinden yaşandı. İzmir Şehit Aileleri Derneği başkanı mitinge katılacaklarını açıkladıktan sonra hedef alındı. Birkaç gün içinde Zaman gazetesine mitinge İşçi Partisi’nin mitingi olacağı için katılmayacaklarını açıkladı. Bu değişikliğin neden kaynaklandığı mitingden bir gün önce anlaşıldı. AKP İzmir İl Başkanı, mitingden bir gün önce gazetelerde çıkan demecinde “şehit aileleri açılım karşıtı mitinge katılmayacak” dedi. Demek ki Şehit Aileleri Derneği’nin hükümet tarafından kulağı çekilmişti.
Psikolojik savaş bununla kalmadı. Başta Zaman gazetesi olmak üzere tarikat basını, İşçi Partisi’yle ilgili klasikleşmiş psikolojik savaş unsurlarını tekrardan öne sürdü. Bunun yanında miting toplantılarına katılan veya mitinge katılmayı düşünen kuruluş başkanlarından demeçler yayınladılar. Mitingin ön çalışmasını adım adım takip ettiler, istihbarat yürüttüler. Ancak ortaya çıktı ki, yayınladıkları demeçlerin çoğu gerçekdışıydı.
Mitingi etkisiz kılmayı görev edinen Zaman gazetesi, miting günü çare olarak CHP’ye dayandı. CHP İzmir İl Başkanı, Zaman’a mitinge parti olarak katılmayacaklarını, ama bireysel olarak katılacağını açıklamıştı. Tabii ki CHP’nin İzmir’deki bu tavrı, ayrı bir değerlendirme konusudur.
Bütün bu karşı faaliyete rağmen, İhanet Açılımlarına Hayır mitingi son derece başarılı oldu. Yağmura rağmen katılım, Haziran ayındaki Cumhuriyet mitingiyle aynı seviyedeydi. Ayrıca AKP il başkanının katılmayacaklarını iddia ettiği şehit aileleri, miting alanının en önünde yerlerini aldılar ve şehit aileleri adına Ahmet Aydın konuşma yaptı. Mitingde düzenleyici kuruluş başkanlarının konuşmalarının yanı sıra, Genel Başkanımız Doğu Perinçek’in mesajı okundu.
Bu miting, açılımların arkasında ABD’nin olduğunu ve Ergenekon tertibinin açılımlar uygulanabilsin diye gerçekleştirildiğini göstermek bakımından da çok başarılı oldu. Nato’dan çıkılması gerektiği konuşmalarda dile getirildi.
Miting öncesi duyuru çalışmalarında Parti örgütlerimiz yoğun bir çalışma yürüttü. Yine dükkanlara afişler ve şehir merkezine pankartlar asıldı, yüz binlerce el ilanı dağıtıldı, anons aracı dolaştırıldı. Bu çalışmalar, ilçe örgütlerimiz için önemli bir kitle çalışması pratiği oldu. Partimiz mitinge çok kalabalık bir kortejle katıldı. Mitinge gelen yurtseverler, İşçi Partisi’nin gücünü bir kez daha görmüş oldular.
Geçen dönemde yapılan bu üç mitinge katılan yurtsever kitleyi Partide örgütlemek temel görevimizdir. Bu mitinglere katılanların tamamına yakını, fikren İşçi Partili, ama örgütsel olarak başka yerde ya da boşta duranlardır. Bu kitleyle buluşmamızı, örgütsel birlikteliğe dönüştürdüğümüz an Partimizi etkisine uygun güce kavuşturmuş olacağız.
Güçbirliği ve kitle örgütleri çalışması
İzmir’deki güçbirliği çalışması, Türkiye çapında bir örnektir. AKP hükümetini yıkmanın ve milli hükümeti kurmanın tek yolu olan halk hareketine önderliğin nasıl yapılabileceğini göstermektedir. İl örgütümüz bu alandaki başarısı takdir edilen bir örgüttür. İzmir İl Örgütü, halk hareketine önderlik edebilmek için, halk hareketini örgütleyen kitle örgütlerinde söz sahibi olmak gerektiğini kavramıştır. Bu kavrayışın sonucu olarak, on yılı aşkın bir zamandır kitle örgütlerinde sabırla çalışmayı ilke edinmiştir. Bu birikimle bugün, önemli sendika, meslek odası ve kitle örgütlerinin yönetimlerinde Parti üyelerimiz bulunmaktadır. İzmir’de 2007 yılındaki Cumhuriyet mitingiyle başlayan ulusalcı mitinglerdeki doğru önderlik bu birikimin eseridir.
Bu güçbirliği, bugün İzmir’de halk hareketinin merkezi durumundadır. Bunu iki noktayla açıklayabiliriz. Birincisi, İzmir’de bu güçbirliğinin merkezinde yer almadığı bir kitle hareketi yaratılamamaktadır. Artık mücadele etmek isteyen kuvvetlerin başvurduğu bir adres durumundadır. İkincisi, İzmir’deki önemli siyasi saflaşma unsurlarından biri, bu güçbirliğinin içinde yer alıp alınmadığıdır.
Bu güçbirliği çalışmasında gelinen başarılı noktanın temelinde, Partili arkadaşlarımızın çeşitli meslek odası, dernek vb. kuruluşlarda yürüttükleri çalışma ve bunun sonucunda yönetici görevler almaları bulunuyor. Kitle örgütlerinde yürütülecek çalışmanın önemi ve nasıl yürütülmesi gerektiği hakkında İzmir pratiği öğreticidir. İzmir’de bulunan belli başlı kitle örgütlerinde, uzun yıllara dayanan örgütlü bir çalışma söz konusudur. Bu çalışmaların sonucunda, etkili bir güçbirliğinin inşası ve yaşatılması için gerekli çekirdek oluşturulmuştur.
Bütün üyelerimizin kendi mesleklerine veya sosyal durumlarına göre bir kitle örgütünde çalışması, uzun yıllardır Partimizde dile getirilen bir gerçekliktir. Tabii ki bunun örgütlenmesi de genel merkez, il ve ilçe önderliklerine düşmektedir. Bu türden güçbirliği girişimleri, yurt çapında sık sık görülmüştür. Bazıları hali hazırda devam etmektedir. Ancak İzmir örneğinin farklı olmasını sağlayan noktalar, bize çalışma tarzı anlamında yol göstermelidir. Bunlardan en önemlisi, var olan güçbirliğinin sürekli bir çalışma yürütmesidir. Bu devamlılığı sağlayan da, güçbirliğinde yer alan kuruluşların doğru bir önderlik oluşturmasıdır. Doğru bir önderlik, siyasi hattın doğruluğunun yanı sıra etkili kitle örgütlerinin mücadelenin başında yer almasıyla oluşmaktadır. Sayıca çok kuruluşun bir araya gelmesinden öte, yerel kamuoyunda etkin kuruluşların işin başında olması belirleyicidir. Doğru bir merkez etrafında oluşan güçbirliği, hem her önemli gelişmeye müdahale edebilmekte, hem de bunun etkisiyle genişlemektedir.
Geçen dönemde güçbirliği çalışmasının eksikliklerini gidererek, güçbirliğinin halk hareketine önderlik bakımından öncü niteliğini artırmak gerekiyordu. Bunun için de en başta işçi sendikalarının ve dahil olmayan meslek odalarının güçbirliğine katılımı önemliydi. İşçi sendikalarıyla kurulan bağ aşağıda ayrıca ele alınacaktır. Bunun yanında güçbirliğine bu sayılan örgütler başta olmak üzere dahil olan kurum sayısı artmıştır. Bu gelişmeyi sağlayan iki önemli çalışma olmuştur: “İhanet açılımlarına hayır” mitingi ve krize çözüm kurultayı.
Güçbirliğinin düzenlediği mitingler, onun bir siyasi merkez olmasını sağlamıştır. Güçbirliğinin her mitinginde yeni kuruluşlarla ilişkiye geçilmiştir. Ancak “İhanet açılımlarına hayır” mitinginde yaşanan gelişme daha ileri boyutta olmuştur. Bu mitingin konusu, zamanlaması gibi etkenler sonucunda da güçbirliği toplantılarına ve mitinge katılan kuruluş sayısı artmıştır. İlk defa belli meslek odaları (esnaf ve serbest meslek kesimlerinden), güçbirliği çalışmalarına dahil olmuştur. Aynı zamanda güçbirliği, ilk defa hemşeri dernekleriyle ilişki kurmuş ve toplantılarına katmıştır.
Krize Çözüm Kurultayı
Ulusal Kanal tarafından 19 Aralık 2009’ta yapılan Krize Çözüm kurultayı da, değişik kesimlerden önderlerle ilk defa bir araya gelinmesini sağlamıştır. Kurultaya İzmir Esnaf ve Sanatkarlar Odası Başkanı, İzmir Ziraat Odası Başkanı, İzmir Eczacı Odası Başkanı, Eğitim-İş Şube Başkanı, TMMOB dönem sözcülüğünü yürüten Ziraat Mühendisleri Odası İzmir Şubesi yöneticisi konuşmacı olarak katılmışlardır.
Bu kurultay, konuşmacılar ve fikirler bakımından niteliği çok yüksek şekilde gerçekleşti. Bundan daha önemlisi, sayılan kuruluş başkanlarıyla kalıcı olabilecek ilişki kurulmasıydı. Diğer illerde kurultaylar sonrası çeşitli birlikler kurulması hedefleniyordu. İzmir’de etkili bir güçbirliği bulunduğundan dolayı, bu ilişkileri güçbirliğine taşıma ve güçlendirme imkanı doğdu.
B)EMEKÇİ HAREKETİ
1 Mayıs İşçi Bayramı yürüyüş ve mitingi
1 Mayıs mitingi öncesi, işçi bayramına yakışır bir miting düzenlenmesi için Türk-İş yönetimiyle görüşmelerde bulunduk. Türk-İş’in miting düzenlemesinde ve miting esnasında inisiyatif koymayacağının anlaşılması üzerine, yapılacak mitingin işçi sınıfına yakışır olmayacağı sonucuna vararak mitinge katılmama kararı aldık. Bu kararımızın nedenlerini, yazılı bir açıklamayla duyurduk. 1 Mayıs günü, Alsancak yönünden Türk-İş ve Birleşik Kamu-İş’in oluşturduğu kortejle birlikte yürüdük. Yürüyüşün ardından Gündoğdu meydanının girişinde bir açıklama yaparak mitinge neden katılmadığımızı açıkladık.
Kent AŞ mücadelesi
1 Mayıs 2009 tarihinde 260 kadar Kent AŞ işçisi, işten çıkarıldı. Kent AŞ’nin bağlı bulunduğu Karşıyaka Belediyesi, gerekçe olarak Karşıyaka’nın bölünmesinden sonra oluşan işçi fazlalılığını gösterdi. İşçiler ve üyesi oldukları DİSK’e bağlı Genel-İş sendikası ise, asıl nedenin belediyenin hizmetlerinin taşerona verilmek istenmesi olduğunu açıkladı. İşten çıkarılan işçilerin yürüttüğü temizlik işleri için birkaç taşeron firmaya ihale verildiği anlaşıldı. Karşıyaka’nın bölünmesi, bu planın görüntüsü olarak değerlendirildi.
İşçi Partisi olarak, 1 Mayıs İşçi Bayramı günü işten çıkarılan Kent AŞ işçilerini aynı gün ziyaret ettik. Sonraki süreçte işçiler, Örnekköy şantiyesini işgal ettiler ve taşeron firmanın temizlik araçlarını kullanmasına izin vermediler. Kamuoyunun gündeminde gittikçe daha fazla yer alan ve haklı bulunan Kent AŞ mücadelesi, hem Karşıyaka Belediyesi’nin hem de DİSK yöneticilerinin yanlışlarıyla çıkmaza girdi. Yaşanan sorunun birincil sorumlusu, işçileri işten çıkaran Karşıyaka Belediyesi ve soruna çözüm bulmamakta ısrar eden CHP yönetimidir. İşçi Partisi olarak, hem belediye ve CHP yönetimi, hem de sendika nezdinde girişimlerde bulunduk. Bu arada işçilerin düzenlediği eylemlere katıldık. Bu girişimlerimiz sonuç vermediği gibi, sendikacıların işçileri yönlendirdiği yol, sorunu çözmeme tavrını güçlendirdi. Sendika önderliği mücadelenin hedefini yanlış belirlediği için, işçilerin haklı mücadelesi belli bir süre sonra AKP’nin İzmir’deki politik argümanı haline geldi. Hatta AKP tarafından, TEKEL mücadelesine karşı kullanılmaya çalışıldı. Yine işçilerin mücadelesine sahte “sol” ve bölücü unsurların abanmasına izin verilmesi, Kent AŞ işçilerinin İzmirlilerden gördüğü desteği azalttı. Kent AŞ mücadelesi, kitle desteğinin nasıl kazanılacağı veya yitirileceği konusunda TEKEL mücadelesi örneğinin tam tersi özelliklere büründürüldü. Oysa 21 Haziran 2009’daki İzmir Cumhuriyet mitingine çocuklarıyla birlikte ellerinde “Cumhuriyeti savunmam için okumam, okumam için de babamın işi olması lazım” dövizleriyle katılan Kent AŞ işçileri, mitingdeki yurtsever kitlenin büyük sempatisini kazanmıştı.
İşçi Partisi olarak, Kent AŞ işçilerinin derhal işlerine geri dönmesi gerektiğini savunuyoruz. Çiğli İlçe Başkanımız ve eski Kent AŞ Genel Müdürü Rıfat Korur’un işçilerin lehine tanıklık yaptığı davanın neticesinde mahkemece işçilerin işe iadesine karar verilmiştir. Kurultayımızda Kent AŞ işçilerinin işe iadesinin bir an önce yapılması gerektiğini bir kez daha ifade ediyoruz.
Taşeron işçilerinin mücadeleleri
Büyükşehir belediyesi ve ilçe belediyelerinde çalışan taşeron işçileri, geçen dönemde çeşitli defalar işten çıkarıldılar. İşten çıkarılan taşeron işçilerinin mücadelelerine Partimiz hep destek verdi ve vermeye devam edecektir. İşçi Partisi’nin yerel yönetim politikalarının ilki taşeron çalışma sistemine son vermektir. Bu sorunun başka bir çözümü yoktur. Taşeron sistemine son vereceğini açıklayan yetkililere sözlerini hatırlatıyor ve sendikalaşma ile toplu sözleşmelerde belirlenen işçi ücretlerinin taşeron sisteminin mazereti olamayacağını belirtiyoruz.
Kamu çalışanları grevi ve mücadelesi
Türkiye’de TEKEL işçilerinin tarihi mücadelesi ile masaya yumruğunu vuran emekçi hareketinin başlangıç noktası, 25 Kasım 2009 tarihinde yapılan kamu çalışanlarının bir günlük grevi olmuştur. Üç kamu çalışanları konfederasyonun örgütlediği genel grev, kamu çalışanları mücadelesinin ve bu alanda yürütülecek çalışmanın önemini bir kez daha gösterdi. İzmir’de birbirine yakın üç ayrı noktada düzenlenen eylemlerden Birleşik Kamu-İş’in yaptığı açıklama ve yürüyüşe, bu konfederasyonun il temsilciliğinin çağrısı üzerine katıldık. Toplam olarak greve ve yapılan eylemlere katılım beklenenden üst düzeyde oldu. Bu başarı, sonradan yükselen işçi hareketini ateşledi.
Tekel işçilerinin mücadelesi
Tekel işçilerinin 4/C denilen kölelik düzenlemesine karşı yürüttüğü mücadele, emekçi hareketi ve Türkiye’nin çıkış yolunun belirmesi bakımından bir dönüm noktası oldu. Tekel işçilerinin tarihi direnişinden çıkan temel sonuçlar şöyle sıralanabilir: İşçi ve kamu emekçisi konfederasyonlarının bir araya gelmesi, işçi sınıfının sonuç alıcı gücünün uzun bir aradan sonra ortaya konması, AKP dışında kalan bütün güçlerin mücadelenin yanında bir araya gelmesi, ihanet açılımlarına karşı etnik ve mezhepsel farklar gözetilmeden işçilerin ortak mücadelesi, sınıf bilinci ve milli bilincin bir arada gelişmesi ve haklı zeminde vatana sahip çıkma tavrıyla gelişen mücadelenin milletin tamamına yakınının desteğini kazanması.
Tekel işçilerinin mücadelesi, ilk etapta Ankara merkezli yaşandıysa da tüm illerde olduğu gibi İzmir’de de çok sayıda eylem yapıldı. İzmir’de gerçekleştirilen Tekel işçilerine destek eylemlerinin tamamına Parti olarak kitlesel şekilde katıldık.
İzmir’de 5 adet yaprak tütün işletmesi bulunuyordu. Bunlardan Çiğli Balatçık’ta bulunan işletme, Türkiye’nin en büyük ve dolayısıyla en çok işçi çalışan yaprak tütün işletmesi durumundaydı. Yaprak tütün işletmelerinin birçoğunun kapatılmasına ve işçilerin önemli kısmının iş akitleri sona ermesine rağmen, Balatçık’ta bulunun İzmir Yaprak Tütün İşletmesi, 700 işçiyle faaliyetine devam ediyor. İzmir’de bulunan diğer işletmeler (Kemalpaşa, Yazıbaşı, Menderes ve Tuzla) ise kapanmış durumda ve şimdi haraç mezat satılmaları için çalışmalar başlatılmıştır.
İzmir işletmesinde işçilerin bir kısmının çalışmaya devam etmesi ve dolayısıyla bir arada bulunmaları, İzmir’de yapılan ve yapılacak eylemler açısından öneme sahiptir. Buna iş akdi feshedilen işçileri de dahil ettiğinizde İzmir’deki Tekel işçileri, önümüzdeki süreçte de emekçi hareketinin motor gücünü oluşturacaktır. İzmir’den Ankara’ya giderek direnişe katılan Tekel işçilerinin, oradaki mücadelede de öncü roller oynadıkları belirtiliyor.
İzmirli Tekel işçileriyle Partimizin bağını geliştirmek ve mücadelenin tecrübelerini ele almak üzere, İşçi-sendika büromuzun önderliğinde bir toplantı yapıldı. 50 işçinin katıldığı toplantıda Yıldırım Koç ve MKK üyemiz Mehmet Akkaya konuşma yaptı. İşçilerle Teori dergisinde yayınlanan yazıları kapsamında tartışma yürütüldü.
Tekel işçilerinin başlattığı imza kampanyası kapsamında Konak YKM önünde açtıkları imza masasında Konak ilçe örgütümüzce çay ocağı kuruldu.
Bu mücadelenin ve Partimizin mücadelede oynadığı rolün bir sonucu da işçilerden Partiye üye kazanmaktır. İşçi sınıfının kendi öncü partisiyle buluşması ve orada örgütlenmesi, emekçi hareketinin gelişmesi ve Türkiye’nin çözümü için zorunludur. Bu konuda ilerlemeler yaşandığını gözlemliyoruz. Bu süreçte Partimize üye olan İzmirli Tekel işçileri oldu. Ancak bugünkü durum, olması gerekenle kıyaslandığında sudaki damla gibidir. Önümüzde duran temel görevlerden biri budur.
4 Şubat Genel Eylemi
Tekel işçilerinin kararlı mücadelelerinin etkisiyle bir araya gelen konfederasyonlar, 4 Şubat 2010’da bir günlük genel eylem düzenlediler. Türkiye çapında genel eylem, en etkili şekilde İzmir’de yaşandı. Bütün basın bu gerçeği yansıttı. İzmir’de otobüsler ve trenler çalışmadı, birçok işyerinde (hastaneler, devlet daireleri vb.) iş bırakıldı. Bunun yanı sıra Konak meydanındaki eyleme çok büyük bir kitle katıldı.
İzmir’deki genel eylemin başarısının nedenlerinden başta geleni, İzmir’de ulusalcı-yurtsever hareket ile emekçi hareketi arasında kurulan sağlam bağdır. Bu gelişmeyi aşağıda açıklayacağız. Ancak bu bölümde belirtmek gerekir ki, hem iki hareketin arasındaki bağın kurulmasında hem de genel eylemin etkili olmasının örgütlenmesinde Partimizin katkısı büyüktür. Türkiye’de trenlerin bir tek İzmir’de çalışmamasını sağlayan demiryolu işçisi arkadaşlarımız Partimize örnektir. Partimiz, genel eylem günü yapılan eyleme de kitlesel şekilde katıldı. Bütün bu gelişmeler rahatsız etmiş olacak ki; Fettullahçı Zaman ve Vakit gazeteleri, İzmir’deki genel eylem haberini “İşçi Partisi’nin gövde gösterisi oldu” şeklinde verdiler.
Tariş mücadelesi
Çiğli’de bulunan Tariş iplik fabrikasının 600 işçisinin işten çıkarılması sonucu Teksif İzmir Şubesi önderliğinde başlayan mücadele, 35 gündür devam ediyor. İşten çıkarılmalarına rağmen kıdem tazminatlarını alamayan işçiler, 35 gündür işlerine, fabrikalarına ve Tariş’e sahip çıkma mücadelesi veriyorlar. Tariş işçileri, “Tariş halkındır, Tariş İplik’e sahip çık” sloganıyla ve verdikleri mücadeleyle Tariş’e, Türk tarımıma, kısacası vatanına sahip çıkmaktadır.
Tariş iplik işçilerinin bu mücadelesi, Tariş’te ve tarımda neler oluyor sorusunu gündeme getirdi. Tariş, 1980 sonrasında izlenen IMF ve Dünya Bankası politikalarının sonucu çaresizliğe mahkum edilmiştir. Bu çaresizliğin faturası da Tariş’in ortaklarına ve çalışanlarına çıkarılmaktadır.
Tariş’i özerkleştirme adı altında serbest piyasaya teslim ettiler. 4572 sayılı yasa ile birlikler kendi kaderlerine terk edildi. Tariş, hammadde alımından işlenmiş ürün satışına uzanan “dikey bütünleşme”nin güzel bir örneği idi. Bu özelliklere sahip Tariş’e ne dayatıldı: “Üretmeyin, satmayın, yabancı şirketlerle rekabet etmeyin ve sanayi tesislerini elinizden çıkarın.”Aynı zamanda “yapılandırma” adı altında bağlı fabrikaları şirketleştirdiler ve uluslararası sermaye karşısında yem haline getirdiler.
AKP İzmir Milletvekilleri, “biz yeterince destekledik, Tariş yanlış yönetildi” demektedir. Tek başına Tariş yönetimini suçlamak, işin kolayına kaçmaktır. Suçlanacakların başında ihanet içindeki iktidarlar gelmektedir. Tariş Pamuk Birliği Genel Kurulu’na iplik fabrikasının ve diğer gayrimenkullerin satılması önergesini gönderen, AKP hükümetinin Sanayi ve Ticaret Bakanlığı’dır. Hem satın talimatı vereceksiniz, hem de “bizle alakası yok” diyeceksiniz.
On yıl öncesine göre Ege Bölgesi’nde her dört kişiden üçü pamuk üretimini bırakmış. Tarımda desteklemeye son veren, Türk tarımını ithal ürünler karşısında çaresiz bırakan ve çiftçiyi üretemez hale getiren AKP hükümeti, Tariş’in girdiği bu krizin de baş sorumlusudur.
Tariş işçileri, gün geçtikçe Tariş’e sahip çıkma tavrını güçlendirmektedir. Tariş’e, tarıma ve Türkiye’ye sahip çıkmak için Tariş Genel Müdürlüğü önünde mücadelelerini sürdüren Tariş işçileri, tıpkı Tekel işçileri gibi halkımızın gönlünü kazanmıştır. Mücadeleye doğru önderlik, hedefleri doğru belirlemek, çiftçiler başta olmak üzere halkı kazanma çizgisini hayata geçirmek şeklinde sayılabilecek nitelikler Tariş mücadelesini güçlendirmektedir.
Tariş işçilerine kamuoyu desteği sağlanmasında, Tekel mücadelesi esnasından gelişen ulusalcı hareket-emekçi hareketi bağının önemli etkisi olmuştur. Aynı zamanda Partimiz başından bu yana Tariş işçilerinin yanındadır. Tariş işçileri, Tariş önünde ilk basın açıklamalarını yapacakları gün yanlarında sadece İşçi Partisi vardı. Genel müdürlük önünde düzenli eyleme başlamalarından bu yana hem ziyaretler düzenleyerek, hem de çay ocağı açarak İşçi Partisi, işçilerin yanındadır.
İşçi-Sendika Bürosu
İl örgütümüzün işçi-sendika bürosu, faaliyette değildi. Büronun yönetimi bulunmamaktaydı. İlk olarak işçi-sendika bürosunun kuruluşunu gerçekleştirdik. İl yöneticimiz Şenay Ersu’nun başkanlığında yedi kişilik bir büro yönetimi atadık. Bundan sonraki süreçte, işçi-sendika büromuz düzenli toplantılarını yapan, kendi çalışma planını uygulayan bir yapı oldu. İşçi-sendika büro başkanımızın ısrarlı tavrı sonucunda, geçmiş dönemde de bu büroda yöneticilik yapan kadrolarımız, büro çalışmalarında daha fazla yer aldılar.
İşçi-sendika bürosu bünyesinde, iki büyük işkoluna ait iki temel örgüt bulunuyor. Bu temel örgütlerin başkanları, büro yönetiminde de yer alıyor.
İşçi-sendika bürosu yöneticilerinin önderliğinde İzmir merkezli bir işçi derneği kuruldu. Bu dernek çalışması, sendikasız işçilerin işkollarına göre örgütlenmesi bakımından önemli bir deney niteliğindedir.
İşçi-sendika büromuz, işçi mücadelesinin yükselişiyle birlikte daha da aktif hale geldi. Düzenli toplanan ve yukarıda belirtilen emekçi mücadelelerine ilişkin taktikler belirleyen bir büro oldu. Tekel mücadelesiyle birlikte işçi-sendika bürosunu başka kadrolarımızın katılımıyla güçlendirdik.
Büro başkanımızın yakın zamanda Seferihisar’a taşınacak olması ve işçi-sendika çalışmasının Partimizin birinci görevi haline gelmesi nedeniyle, büro başkanlığına MKK üyemiz Ali Karşılayan atandı.
Kamu Emekçileri Bürosu
Halk hareketine önderlik bakımından emek örgütlerinin durumu belirleyicidir. Hem bu görev, hem de ulusal hareket-emekçi hareketinin birleşmesini sağlamak bakımından kamu emekçileri örgütlerinin gücünü ve etkisini artırması önem taşımaktadır. Bu bağlamda sağlık ve büro işkollarında düzenli çalışma başlatıldı ve gelişme kaydedildi. Eğitim işkolu ve belli ölçüde yerel hizmet işkolunda da büyüme yaşandı.
Bu görevlerin yerine getirilebilmesi için, her işkolundan önder arkadaşların yer alacağı şekilde kamu emekçileri bürosu yeniden düzenlendi.
C)ULUSAL HAREKET İLE EMEKÇİ HAREKETİNİ BİRLEŞTİRME
İzmir’de güçbirliği ile kendi önderliğini oluşturan ve gücünü ispatlayan ulusal hareket ile emekçi hareketini birleştirmek temel görevdi. Güçbirliğinin önderliği, Tekel mücadelesi boyunca sendika önderleriyle temas halinde oldu. Bu temasların ilk sonucu, Türk-iş temsilciliğinin güçbirliği toplantılarına katılması oldu. Sonrasında çeşitli toplantılarla ortak etkinlikler planlandı. Sendikaların eylemlerinin tamamında güçbirliğinde yer alan kuruluşlar bulundu. Bu gelişmelerin sonucunda güçbirliği, eylemlerde 4 konfederasyonun yanında ismi belirtilen beşinci kurum oldu.
Güçbirliğinin düzenlediği yemeğe sendika başkanlarının katılması ve konuşma yapmaları, bu birleşmenin başka bir göstergesi ve aracıydı.
Ulusal hareket ile emekçi hareketinin birleşmesinin en somut örneği, 4 Şubat 2010’da yapılan genel eylemdi. Bu iki hareket arasında kurulan bağın sonucu İzmir’deki genel eylem, yukarıda açıklandığı gibi etkili ve kitlesel oldu.
Güçbirliğinin Şubat 2010’da yaptığı ve ordu ile yargıya yönelik Ergenekon tertibinin protesto edildiği kitlesel eyleme Tekel işçileri de katıldı. Aynı zamanda Tekel işçilerinin temsilcisi, eylemde bir konuşma yaptı; işçilerin ordusuna ve yargısına sahip çıkmaya devam edeceğini söyledi.
Ayrıca Tariş işçileri mücadeleye geçmeden önce, sendika önderliği güçbirliği toplantısına katılmış ve ortak ne yapılabileceği konuşulmuştur. Tariş işçilerinin mücadelesinde de güçbirliği yerini almıştır.
Bu örnekler, İzmir’de Partimizin belirlediği temel görevin büyük oranda yerine getirildiğini göstermektedir. Bu pratik, önümüzdeki dönem için yol göstericidir. Unutulmamalıdır ki, ulusal hareket ile emekçi hareketi sadece Partimizin önderliğinde birleştirilebilir. İki hareket içerisinde de etkili olan tek siyasi kuvvet İşçi Partisi’dir.
2)PARTİNİN YÜRÜTTÜĞÜ MÜCADELELER VE KAMPANYALAR
A) ERGENEKON TERTİBİNE KARŞI MÜCADELE
Basın açıklamaları
Ergenekon tertibinin en başından beri İzmir il örgütü, yürüyüşler ve kitlesel basın açıklamaları yaparak kanunsuzluğu protesto etmiştir. Ergenekon tertibinin her dalgasında sokaklardaydık. Hatta tertipte hedef alınan diğer kurumların önünde, aranan kuvvet haline geldik. Bunda Partimizin devrimci ve disiplinli karakteri etkili olmuştur.
Partimiz tertip kapsamında her hedef alındığında, İşçi Partisi olarak kararlı tavrımızı gösterdik. Basın açıklamalarımızın çoğunu yürüyüşler yaparak gerçekleştirdik.
Konferans ve paneller
Ergenekon tertibi hakkında konferans ve paneller düzenledik. Temmuz 2009’da Genel Başkan Yardımcımız Ferit İlsever’in konuşmacı olduğu bir konferans, 22 Mart 2010’da Genel Başkan Yardımcımız Mehmet Cengiz ile Manisa Milletvekili Şahin Mengü’nün konuşmacı oldukları bir panel düzenledik. Ayrıca Genel Başkan Yardımcımız Mehmet Cengiz, İzmir Barosu’nun düzenlediği “Yargı Bağımsızlığı” paneline konuşmacı olarak katıldı.
“Nato’dan Çıkalım, Gladyo’dan Kurtulalım” Kampanyası
Nato’nun 50. kuruluş yılı olması ve aynı dönemde ABD Başkanı Obama’nın Türkiye’ye gelecek olması sebebiyle, Partimiz “Nato’dan Çıkalım, Gladyo’dan Kurtulalım” kampanyası başlattı. Bu kampanya kapsamında İzmir’de imza masaları açıldı, basın açıklamaları yapıldı.
Bunların yanı sıra Buca ilçe örgütümüz “Nato, Gladyo ve Ergenekon tertibi” paneli düzenledi. Panele konuşmacı olarak Genel Başkan Yardımcımız Ceyhan Mumcu ile araştırmacı-yazar Erol Bilbilik katıldı.
“Yurtseverlik Suçsa Beni de Alın” Kampanyası
Temmuz ayında İzmir’de “Doğu Perinçek ve Yurtsever Aydınlara Özgürlük” konulu imza kampanyası başlattık. Bu kampanya boyunca metropol ilçelerin tamamında imza masaları açıldı. Daha sonra bu kampanya Genel Merkezce başlatılan “Yurtseverlik Suçsa Beni de Alın” kampanyasıyla birleştirildi. Bu kampanya yurttaşlardan yoğun ilgi gördü ve 15 bine yakın imza toplandı. Masalarda çok sayıda dergi ve kitap satıldı. Daha da önemlisi masalarda Partiye üye yapılmaya başlandı.
Bu kampanya, İzmir Valiliği tarafından kanunsuzca yasaklandı. Bu yasaklama kararına karşı İzmir 4. İdare Mahkemesi’nde dava açtık. Henüz karar verilmedi.
“Doğu Perinçek ve Yurtseverlere Özgürlük” Yürüyüşleri
İl yönetimi olarak, ilçe kurultayları sürecini Ergenekon tertibine karşı eylem sürecine dönüştürme kararı aldık. Bu kapsamda, Karşıyaka, Bayraklı, Menemen ve Buca ilçe kurultaylarının ardından kitlesel yürüyüş ve basın açıklamaları yaptık. Bu eylemler, halka Ergenekon tertibini anlatmak ve Partimizin kaya gibi durduğunu göstermek bakımından çok başarılı oldu.
Bunların dışında bastırdığımız “Türkiye’nin O’na İhtiyacı Var-Doğu Perinçek’e Özgürlük” yazılı afişler, yaygın bir şekilde asıldı. Çeşitli dönemlerde Ergenekon tertibi hakkında bastırılan bildiriler, yaygın şekilde dağıtıldı.
Silivri ziyaretleri
İzmir il örgütü olarak, 5 defa Silivri’de yapılan duruşmalara katıldık. Bu duruşmalara kattığımız üye ve dostlarımız için büyük bir eğitim çalışması oldu. Partimizin gücü ve önderliği, somut olarak görüldü.
“Doğu Perinçek ve Yurtseverlere Özgürlük” Haftası
Kanunsuzluğun ikinci yıldönümüne denk gelen 14-22 Mart 2010 günleri arasını “Doğu Perinçek ve Yurtseverlere Özgürlük” haftası ilan ettik. Bu hafta boyunca, 20 Mart 2010 tarihinde Karşıyaka çarşısında büyük bir yürüyüş ve basın açıklaması yaptık. 21 Mart 2010 tarihinde Öncü Kadın Genel Başkanımız Pınar Gül, Öncü Kadın İzmir il kongresinde Partili kadınlarla birlikte bir basın açıklaması yaptı. Hafta boyunca ilçelerde imza masaları açıldı. Bu masalarda soykırım yalanını kabul eden ABD ve İsveç’i kınayan bir metne imza toplandı. Aynı zamanda masalarda Genel Başkanımızın soykırım yalanına karşı mücadelesini gösterir gazete kupürleri sergilendi.
22 Mart 2010’da Genel Başkan Yardımcımız Mehmet Cengiz ile Manisa Milletvekili Şahin Mengü’nün konuşmacı oldukları “kanunsuzluğun ikinci yılında Ergenekon tertibi” paneli düzenlendi.
Bu hafta kapsamında USMER tarafından “Kitaplar tutuklanamaz” sergisi açıldı. Bu sergide, tutuklu yurtsever aydınların kitapları sergilendi ve satışa sunuldu.

B)MAYINLARI TÜRKİYE TEMİZLESİN,
TOPRAKLAR KÖYLÜLERE DAĞITILSIN KAMPANYASI
Suriye sınırındaki mayınlı arazideki mayınların temizlenmesinin kamuoyunda tartışılması üzerine, Partimiz “Mayınları Türkiye Temizlesin, Topraklar Köylülere Dağıtılsın” kampanyası başlattı. Bu kampanya İşçi Partisi’nin çözüm partisi olduğunu gösteriyordu.
Kampanya kapsamında ilçelerde imza masaları açıldı. Genel Başkan Yardımcımız E. Korgeneral Yaşar Müjdeci, bir basın toplantısı yaptı. İl örgütü olarak basın açıklamaları yapıldı. Ayrıca Bornova’da Genel Başkan Yardımcımız E. Korgeneral Yaşar Müjdeci’nin konuşmacı olduğu bir konferans düzenlendi.
C)İHANET AÇILIMLARINA KARŞI MÜCADELE
AKP’nin ihanet açılımlarına karşı, düzenlenen miting vb. eylemlerin yanında İşçi Partisi olarak da imza kampanyası yürüttük, basın açıklamaları yaptık ve Ergenekon tertibinin ihanet açılımları için yapıldığını anlatır bildiriyi yaygın dağıttık.
9 Eylül İzmir’in kurtuluşu gününde “Emepryalistler Denize, Eşbaşkanlar Yüce Divan’a” konulu bir yürüyüş ve basın açıklaması düzenledik.
Cumhuriyet için Güçbirliği’nin Karşıyaka’da düzenlediği “İhanet Açılımları ve Türkiye’nin Çözümü” panelinde Genel Başkan Vekilimiz M. Bedri Gültekin konuşmacı oldu.
D)29 MART 2009 YEREL SEÇİMLERİ
a)Belediye başkanlığı seçimleri
İzmir’de Büyükşehir Belediye başkanlığı ve ilçe belediye başkanlıkları seçimlerinde oluşan tablo, AKP’nin yenilgisi şeklinde oldu. 30 ilçe belediyesinin sadece bir tanesi AKP tarafından kazanıldı. İzmir’de AKP’nin belediye başkanlıklarında yaşadığı gerilemenin temel etkeni, seçmenlerin oylarını AKP karşısındaki en güçlü adayda birleştirmesiydi. Seçmenlerin bu tavrında, Partimizin AKP ve DTP karşısındaki en güçlü adayda oyları birleştirme şeklindeki seçim politikasının önemli bir etkisi olmuştur.
Belediye seçimlerinde Kiraz ilçemizde Parti üyemiz Muammer Karatepe, yapılan güçbirliği sonucunda CHP listesinden belediye meclis üyesi seçildi.
b)İl genel meclisi seçimi
İl genel meclisi seçimlerinde İzmir’de Partimiz 13.654 (% 0.6) oy aldı. Böylece 2007 genel seçiminde aldığımız oyu 1809 oy artırmış olduk. Otuz ilçenin on beşinde oylarımızı artırdık. Bu artışın en önemlisi Urla’da gerçekleşti ve oylarımızı dört katına çıkararak, % 3.7 oy aldık. Urla’nın yanında Kiraz ve Güzelbahçe ilçelerinde de % 1’in üstünde oy aldık. Oylarımızı yaklaşık 2000 oy artırmamız başarıdır.
20.000 oy almayı hedeflediğimiz bu seçimde, başarıya rağmen hedefimizi yakalamamamızın nedenleri şunlardır:
Oylarımız esas olarak örgütümüzün olmadığı ilçelerde düştü. Bunun nedeni de, bu seçimlerde oy almamızın insanlara ulaşmaya ve birebir oy örgütlenmesine dayanıyor olmasıydı.
Birkaç ilçede güçbirliği kurulması veya bu şansın son ana kadar zorlanması, bu örgütlerde ve üyelerin bilincinde çarpıklığa neden olduğu söylenebilir.
Seçime kısa süre kalan çeşitli anketler üzerinden yapılan “il genel meclisi sonuçları genel durumu yansıtır” propagandası, oylar bölünmesin korkusunu yarattı. Partimize oy verme eğilimindeki seçmenlerin bir kısmı, bu propagandadan etkilendi.
Ergenekon tertibi kapsamında Partimize yönelik psikolojik savaşın da kısmen etkili olduğu söylenebilir.
Partimizin başarılı olduğu noktalar ise şunlar olmuştur:
Öncelikle İzmir’in toplamında ve özellikle yoğun nüfuslu metropol ilçelerin büyük kısmında oylarımız arttı.
Urla ilçesi ve Bornova’nın Naldöken mahallesinde elde edilen başarılı sonuçlar, dersler barındırmaktadır. Urla örgütümüz, seçime etkili ve tanınan adaylarla girdi. Seçim aracını, bildirisini birinci sıra adayının resmiyle düzenledi. Daha da önemlisi üye ve dostlarını il genel meclisine girme hedefine kilitledi. Bu hedefle yürütülen yoğun propaganda çalışmasının sonucunda % 3.7 oy aldık. Urla ilçe örgütümüzün bu pratiği örnektir.
Bornova’nın Naldöken mahallesi de, 2-3 yıldır çalışma yürüttüğümüz bir mahalledir. Bornova ilçe örgütümüz, bu mahallenin taş ocakları ve hava kirliliği sorunlarına karşı mücadele yürüttü. Sağlık taraması yaptı. 2007 Aralık’ında Genel Başkanımız mahalleyi ziyaret etti. Bu çalışmaların yarattığı birikim, sevilen bir adayla birleşince iddialı bir seçim çalışması yürütüldü. Sonuç olarak, Naldöken mahallesinde oyumuzu dört katının üstüne çıkardık ve 357 oy (%8.5) ile mahallede üçüncü parti olduk. Naldöken mahallesindeki başarıdan çıkan sonuç, mahalle düzeyinde çalışma yapabilecek sayıda üyemizin ve yaygın örgütlenmemizin bulunmasının başarı için gerektiğidir.
İzmir’de Türk Kadınlar Birliği’nin beş şubesi, Emekli Subay Eşleri Derneği ve CKD’nin beş şubesi ortak açıklama yaparak, il genel meclisi seçiminde Partimizi desteklediklerini açıkladılar. Öncü Kadın önderliğinde yapılan bu açıklama, Partimizin kitle örgütleri tarafından seçimde açıktan desteklenmesi bakımından önemlidir.
Seçim çalışmaları boyunca, 9 seçim aracı dolaştırıldı, her ilçe için hazırlanmış 160 bin bildiri dağıtıldı, 250 pankart asıldı. Ayrıca Bornova meydanında 1100 kişinin katıldığı seçim mitingi yapıldı.
Bu seçimlerde ilk defa birebir oy örgütleme ve listeme yöntemini uyguladık. Bu çalışmayla 314 üyemiz liste doldurdu ve 13.709 kişiden oy sözü alındı. İzmir’de yaşanan oy artışında bu çalışmanın etkisi büyüktür.
Sonuç olarak, Partimizin seçimden yara almadan ve oylarından ülke çapında ciddi bir düşüş olmadan çıkmıştır. Yerel seçimlerden sonra, 2002 veya 2007 seçimlerinde görülenin aksine üyelerimizde bir duraksama, isteksizlik yaşanmamıştır. Genel durumdaki olumlu gelişmelerin etkisiyle de Partimizde bir canlanma yaşanmıştır.
E)YEREL KONULARDA MÜCADELE ve İNİSİYATİF
Partimizdeki en önemli sorun, örgütlerimizin inisiyatifinin gelişmemesi ve genel merkezden gelen talimat ve açıklamalarla yetinilmesidir. Şunu söyleyebiliriz ki; İzmir il örgütü, çeşitli kampanyalar yürütmekle birlikte bir kampanya örgütü olmamıştır. Hiçbir zaman Genel merkezin açıklamalarını tekrarlamakla yetinilmemiş ve sadece genelgeler gelince harekete geçilmemiştir. Partimizin siyasetlerini yerele indirgemek noktasında başarılı olduk. Hem genel politikaları İzmir’e uygun şekilde ifade ettik, hem de belli oranda yerel konularda Partimizin politikalarını açıkladık. Bunda İzmir gündeminin düzenli takip edilmesinin etkisi büyüktür.
AB’nin Kalkınma Ajansı ve Projelerine Karşı Mücadele
Türkiye’yi eyaletlere bölme planı olan Kalkınma Ajansları açısından İzmir pilot bölge seçildi ve ilk olarak İzmir’de kuruldu. 2002 yılında AB ile anlaşması yapılan ve 2006’da yasalaşan Kalkınma Ajansları, il özel idarelerinin tasfiyesini ve yerel iktidarların el değiştirmesini doğuracaktır.
İzmir İl Özel İdaresi’nin bütçesi 100 milyon TL iken ve bunun 60 milyonunu yatırıma ayırabilirken, kurulalı iki yıl olan İzmir Kalkınma Ajansı 178 projeye 29 milyon TL dağıtmıştır. Bu rakamlar, yerel yönetimlerin yerine yeni bir mekanizma kurulmak istendiğini göstermektedir. Kalkınma Ajansınca fonlanan projelerle amaçlanan, merkezin, dikkatin ve umudun Brüksel’e yönlenmesini sağlamaktır.
İzmir’de bir çılgınlık halinde bütün kurumları etkisi altına alan Kalkınma Ajansı tezgahına karşı mücadele kararı aldık. İlk olarak Kalkınma Ajansı gerçeğini ortaya koymak için, Prof. Dr. Birgül Ayman Güler’in konuşmacı olduğu konferans USMER tarafından düzenlendi. Ayrıca AB parasıyla Karşıyaka’daki Roman kökenli çocuklarımıza yönelik hazırlanan projeye karşı basın açıklaması yaptık.
Kalkınma Ajansı tezgahına karşı mücadelenin hızını yeni dönemde artıracağız.
Belediye hizmetleri
Büyükşehir Belediyesi’nin yargının ulaşım zamlarına iptal kararını fiilen hükümsüz kılmasına karşı basın açıklaması yaptık ve yargı kararına uyulması gerektiğini belirttik. Aynı zamanda 65 yaş üstü yurttaşlara ve engelli yurttaşlara yönelik ulaşımdaki hakların kısıtlanmasına karşı olduğumuzu basın kanalıyla açıkladık.
Bunların yanında Büyükşehir Belediyesince kendilerine yer gösterilmeden dükkanlarını boşaltmaları istenen Kemeraltı balık hali esnafına Konak ilçe örgütümüz destek ziyaretlerinde bulundu.
İzmir’de talana karşı mücadele
Alsancak limanının özelleştirilmesine karşı çıkan tek siyasi parti olduk. İzmir basınında limanın nasıl özelleştirilmesi gerektiği tartışılırken; kar eden ve stratejik öneme sahip Alsancak limanının özelleştirilmesinin doğuracağı sonuçları açıkladık. Konuyla ilgili olarak Liman-İş sendikasıyla temaslarda bulunduk.
İzmir Kuş Cenneti’nin içinde yer alan Çamaltı tuzlasının özelleştirilmesine karşı basın açıklamaları yaptık. Çamaltı tuzlasının peşkeş çekildiğini ve kuş cennetini olumsuz etkileyeceğini ortaya koyduk. Konuyla ilgili olarak Maden-İş sendikasıyla temaslarda bulunduk. Alsancak limanı ve Çamaltı tuzlasıyla ilgili açıklamalarımız basında geniş yer aldı.
İl başkanlığının yönlendirmesiyle Bayraklı ilçe örgütümüz, Bayraklı merkezinde bulunan ve denize yakınlığı nedeniyle değerli olan Tekel depolarının satılmasına karşı mücadele başlattı. Tekel depolarının mülki idare tarafından kullanılmasını talep eden ve Bayraklı’daki mahalle muhtarlarının başlattığı imza kampanyasına destek olundu. Bu kapsamda mahalle muhtarları ziyaret edildi. Ayrıca ilçe örgütümüzce bildiri basılıp, Bayraklılara yoğun olarak dağıtıldı.
3)PARTİYİ BÜYÜTME VE ÖRGÜTLEME
ÖNCÜLERİ KAZANMA VE YENİ ÜYELERLE BÜYÜMEK
Ocak 2009’dan bu yana İzmir’de Partimize 327 üye yapıldı. 2009 yılının ilk yarısında (Ocak-Mayıs 2009 arası) yapılan üye sayısının toplam yeni üye sayısının içindeki payı çok azdır. 2009 başından bu yana yapılan üyelerin çok büyük kısmı, 2009 Mayıs’ında yaptığımız toplantı ve tartışmalardan sonra kazanılmıştır.
Mayıs 2009’da yaptığımız İl Meclisi toplantısında, MKK, il, ilçe ve büro yöneticileriyle birlikte bir örgütsel atılım kampanyası başlatılması kararlaştırıldı. Bu kampanyanın en önemli hedefini 1000 yeni üye yapmak olarak belirledik, ancak hedefimizi yakalayamadık. Bunun öznel ve nesnel nedenleri bulunmaktadır. Yine de 327 yeni üyenin tamamına yakını Mayıs 2009’dan sonra yapıldığına göre, örgütümüzün örgütsel açıdan bir atağa geçtiğini tespit etmek gerekir. Bu süreçte bazı ilçe örgütlerimiz imza masası açarak üye yazdılar, Ergenekon tertibine karşı düzenlenen mitinglerde İşçi Partisi’nin öncü ve önder tavrından, medyadan etkilenen öncüler kendiliğinden üye oldular. Zamanla ilçe örgütlerimizin bu konuya planlı eğilmesi ile yeni üye kazanmak düzenli bir hale girdi.
27 Eylül 2009 ve 14 Şubat 2010 tarihlerinde 100’er kişinin katılımı için tören düzenledik. Bu katılımları basına duyurduk.
Türkiye çapındaki durum düşünüldüğünde İzmir, Partimizin en ciddi şekilde büyüdüğü ildir. Partinin gücünü koruma evresinden büyüme evresine fiilen geçmiştir. Bu başarıda, büyüme meselesine özel olarak kafa yormanın ve bunun üzerine tartışmanın etkisi büyüktür. Aynı zamanda İzmir’de atak ve etkili bir çalışmanın yürütülmesinin de bu büyümede etkili olduğu unutulmamalıdır.
İLÇE ÖRGÜTLENMESİ
İzmir’in toplam 3 milyon 868 bin olan nüfusunun % 75.8’i Narlıdere-Kemalpaşa-Menemen üçgeninde yer alan metropol ilçelerde oturuyor. Nüfusun % 13.8’i Menderes, Selçuk, Torbalı, Bayındır, Tire, Ödemiş, Kiraz ve Beydağ ilçelerinin bulunduğu Menderes havzasında oturuyor. Nüfusun % 6.6’sı Aliağa, Foça, Dikili, Bergama ve Kınık ilçelerinin bulunduğu Bakırçay havzasında oturuyor. Nüfusun % 3.7’si de Güzelbahçe, Seferihisar, Urla, Çeşme ve Karaburun’dan oluşan Yarımada bölgesinde oturuyor. Partimizin 11 metropol ilçenin tamamında ilçe örgütü bulunuyor. Metropol ilçelerin dışındaki 19 ilçenin 10’unda ilçe örgütümüz bulunuyor. 9 ilçede henüz ilçe örgütümüz bulunmamaktadır.
Yeni ilçe örgütleri kurulması
Ocak 2009’dan bu yana Karabağlar, Bayraklı, Gaziemir, Menemen, Torbalı, Bayındır, Karaburun ve Kemalpaşa (ilçe yönetimi olmasına rağmen parti tabelası yoktu ve ilçe binası kullanılmaz durumdaydı) ilçe örgütleri kurulmuştur. 14 ay gibi bir sürede 8 ilçe örgütünün kurulması, bu alandaki başarımızı gösterir. Tabii ki bu başarı yeterli değildir; çünkü kalan ilçelerde de örgütlenmenin koşulları bulunmaktadır.
YENİ İL MERKEZİ
Var olan il binası, hem çalışma koşulları bakımından, hem de büyüyecek parti görünümü bakımından yeterli ve uygun değildi. Bu nedenle, yeni bir il merkezi arayışına girdik. Araştırmaların sonunda şu anda içinde bulunduğumuz il binasında karar kıldık ve çalışmalara başladık.
300 metrekare büyüklüğündeki il merkezimiz, 9 oda ve 1 salondan oluşuyor. Ayrıca bulunduğu mevki itibariyle de İzmir’in merkezinde bulunuyor. Yeni il merkezini, tamamı yeni alınan mobilyalarla, kurulan iletişim sistemleriyle, yeniliklere uygun ve verimli çalışılabilecek şekilde düzenledik. Bütün bu düzenlemelerdeki ilkemiz, Parti’nin her işinin iktidar olma ölçütüne göre yapılmasıydı.
Yeni il merkezine taşınılması için gerekli kaynağı, bir bağış kampanyasıyla yarattık. Haziran 2009’da başladığımız kampanya sonunda 52.000 TL bağış toplandı. Bu vesileyle bu kampanyaya katılan herkese bir kez daha teşekkür ederiz. Bu kampanya ve sonunda taşındığımız yeni il merkezi, içinde bulunduğumuz koşullarda neler yapılabileceğini göstermiştir.
ÖNCÜ GENÇLİK
Geçen dönemde İzmir Öncü Gençlik önderliğindeki kadrolarımızın okullarını bitirmesi veya başka görevler alması nedeniyle, Öncü Gençlik’te yeni bir önderlik oluşturuldu. Başkanlık ve yöneticilik görevleri, nispeten daha genç kadrolar tarafından yürütülmeye başlandı. Bu durum, Öncü Gençlik çalışmalarının uzun süre gençlik mücadelesinde bulunacak bir önderliğe kavuşması bakımından olumludur.
Öncü Gençlik, gençlik kitle örgütünde yürüttüğü çalışmanın yanı sıra üniversitelerde topluluk çalışmaları yürütüyor. Öncü Gençlik’in önderlik ettiği topluluklara 700’e yakın genç üyedir. Öncü Gençlik, kitle örgütü çalışmalarında da yaklaşık 300 gençle ilişkidedir. Öncü Gençlik, geçen dönemde Bornova ve Buca yapılanmasını tamamlamış, bu ilçelerde kitle örgütünün şubelerinin kurulmasına önderlik etmiştir. Aynı zamanda kitle örgütü çalışmalarını beş çevre ilçede de yürütmektedir.
Öncü Gençlik üyelerinin yaptığı cesur eylemler, gençliğin ve milletin çoğunluğunun gönlünü kazanmıştır. Öncü Gençlik, gençlik mücadelesini gözüpek ve yaratıcı eylemlerle sürdürmekte kararlıdır.
ÖNCÜ KADIN
Öncü Kadın İzmir İl Kongresi, il kurultayının ardından 31 Ocak 2009 tarihinde gerçekleştirildi. Seçilen yönetim kurulu, görev dağılımını yaptı ve çalışmalarını artırdı.
Öncü Kadın, kadın hareketine önderlik etmek için kitle örgütlerinde çalışmaktadır ve kitle örgütlerinin yönetim kurullarında görev alan Öncü Kadın üyelerinin sayısı fazladır. İzmir’de bir şubesi bulunan kadın kitle örgütünün şube sayısı, geçen dönemde sekiz şubeye çıkarıldı. Sekiz şubenin yönetimlerinde Parti üyelerimiz bulunmaktadır. Altı şubede üyelerimiz, başkanlık düzeyinde görev almaktadır. Öncü Kadın, kadın kitle örgütlerinin düzenlediği etkinliklere bütün üyelerini seferber etmiştir. Böylece bu etkinliklerin başarısında önemli bir rol oynamıştır.
29 Mart yerel seçimleri öncesi 21 Mart 2009 tarihinde Öncü Kadın, belediye başkanlıklarında AKP ve bölücülük karşısındaki en güçlü adayın, il genel meclisi seçiminde ise İşçi Partisi’nin desteklenmesi için Türk Kadınlar Birliği İzmir şubeleri, Ulusal Eğitim Derneği, Emekli Subay Eşleri Derneği ve Cumhuriyet Kadınları Derneği şubeleri gibi çok sayıdaki kadın kitle örgütünü bir araya getirdi. Toplantının ardından bu derneklerin başkanları, il genel meclisi seçimlerinde İşçi Partisi’ne oy verilmesi çağrısında bulunulan ortak bir açıklama yaptılar. Bu açıklama, Öncü Kadın’ın kadın hareketin önderleri ve kadın örgütleri üzerindeki öncülüğünü göstermesi bakımından son derece önemlidir. Kile örgütlerinin seçimlerde Partimize destek vermeleri bakımından da yeni bir örnektir.
Öncü Kadın, geçen dönemde İzmir’in metropol ilçelerinde (Karşıyaka, Gaziemir, Buca, Karabağlar, Bornova, Konak, Bayraklı) Öncü Kadın ilçe örgütlerini kurdu. Yedi ilçemizde Öncü Kadın ilçe yönetim kurulları bulunmakta ve aktif olarak çalışmaktadır. Narlıdere, Foça ve Çiğli ilçelerinde de Öncü Kadın ilçe sorumluları bulunmaktadır.
ULUSAL STRATEJİ MERKEZİ (USMER)
İzmir USMER, son 2,5 yılda 54 etkinlik yaparak, en aktif ve üretken örgütlerimizin başında gelmektedir. Partili veya Parti dostu çok sayıda aydının katıldığı konferanslar düzenlemiş, Lozan Anlaşması’nın yıldönümünde bir yemek düzenlemiş ve Sivas Kongresi’nin yıldönümünde de bir panel gerçekleştirmiştir. Lozan yemeğine Genel Başkan Yardımcımız Prof. Dr. Semih Koray, Sivas Kongresi anısına yapılan panele de İl Başkanı Tugay Şen, konuşmacı olarak katılmışlardır.
Yürüttüğü bu çalışmalarla, İzmir USMER bilinen ve tanınan bir örgüt haline gelmiştir. Harekete geçirdiği kendi çevresini yaratabilmiştir.
USMER çalışması, Partimize öncü kazanma çalışmasının en önemli ayaklarından biridir. Toplumun öncülerini ve konularının uzmanlarını bir araya getirmek, onlarla temas kurmak bakımından çok elverişlidir. Bu yönleriyle USMER’i daha fazla değerlendirmemiz ve desteklememiz gerekmektedir. Aynı zamanda USMER’in de daha kolektif bir yapıya kavuşmasını sağlamalıyız.
KÜLTÜR ve SANAT MERKEZİ
Kurulmasını kararlaştırdığımız Kültür ve Sanat Merkezi çalışmaları kapsamında ilk olarak, bir Ege yöresi halk oyunları ekibi oluşturuldu. Halk oyunları ekibimiz, ilk gösterilerini gerçekleştirdi.
Halk oyunlarının yanında genç üyelerimizden oluşan bir müzik grubu çalışması da yürütülmektedir. Bu çalışmanın da halk oyunları ekibinin düzeyine getirilmesi gerekiyor. Bu çalışmaların yarattığı etkiyle Kültür ve Sanat Merkezi’ni kurmamız daha kolay olacaktır.
Bunların dışında geçen dönem Özlem Dede’nin “Kurtuluş Savaşı Kadınları” adlı tek kişilik oyunu ile Ankara Ekin Tiyatrosu’nun “Heccav” adlı oyunu Partimiz tarafından seyircilerle buluşturuldu.
YAYIN ÇALIŞMASI
Yayın çalışması, siyasi, örgütsel ve mali sonuçları olan bir çalışmadır. İzmir çapında kitap satışları, düşük seviyededir. Kitap satışlarını il merkezi ve ilçe örgütleri olarak yeniden düzenlememiz gerekiyordu. İl çapında yayın çalışmasını yeniden örgütlemek için ilk tedbir olarak, Pelin Turan adlı kadromuzu, il yayın sorumlusu olarak görevlendirdik.
İzmir çapında Genel Başkanımız Doğu Perinçek’in “Gladyo ve Ergenekon” adlı kitabından 1295 adet, “Ergenekon Savunması” adlı kitabından da 534 adet satıldı.
Aydınlık satışları, Ocak 2009’da 1000 adet iken Ekim 2009’a gelindiğinde 700’e geriledi. Şimdi ise İzmir’de 1100 adet Aydınlık satılıyor. Hedefimiz 17 Nisan 2010’a kadar MYK kararı uyarınca Aydınlık satışını 1200 adete çıkarmaktır.
Aydınlık satışında geçen dönemde dikkate değer gelişme, ilçe örgütlerimizin kurduğu masalarda yapılan satışlardır. Özellikle Konak ve Karşıyaka örgütlerimiz, bu konuda örnektir. Masaların düzenli açılmasıyla kendi dergi aboneleri oluşmuştur. Bu iki örgütümüz, abone sayısından daha fazla sayıda dergiyi masalarda satmaktadır. Bunların yanında masalar bir Parti temsilciliği işlevi görmektedir.
Teori dergisi, Ocak 2009’da 200 adet satılırken, bugün 250 adet satılmaktadır. Bilim Ütopya dergisi de, Ocak 2009’da 130 adet satılırken, bugün 180 adet satılmaktadır.
EĞİTİM
Eğitim Bürosu, Ali Karşılayan’ın başkanlığında kuruldu. Eğitim çalışmaları kapsamında Haziran ayında Ürkmez’de Dinçer Kömek Parti Okulu düzenlendi. Parti Okulunda Genel Başkan Vekilimiz M. Bedri Gültekin, Genel Sayman Kamil Dede, Öncü Kadın Genel Başkanı Pınar Gül, Genel Sekreter Yardımcıları Hüseyin Karanlık ile Bayram Yurtçiçek, MKK üyeleri Mehmet Akkaya ve Ali Karşılayan, İl Başkanı Tugay Şen, İl yöneticisi Atilla Türköz ve Öncü Gençlik MYK üyesi İlker Yücel ders verdiler. Parti okuluna İzmir’den 37 yönetici veya kadromuz katıldı. Parti okuluna son dönemde görev alan veya alacak olan, daha önce de böyle bir eğitimden geçmemiş kadrolarımızı kattık. Dinçer Kömek Parti Okulu, son derece yararlı oldu. Bu okula katılan kadrolarımızın önemli bir kısmı, bu kurultaylarda yönetici görevler aldılar.
Eğitim Bürosu ile İşçi-sendika Bürosu birlikte “Emekçi hareketinin durumu ve görevlerimiz” konulu bir eğitim düzenledi. Eğitime konuşmacı olarak Yıldırım Koç ve MKK üyemiz Mehmet Akkaya katıldılar.
Kurultaylar sürecinin öncesinde de ilçe yöneticilerimize ve kadrolarımıza yönelik bir “Kurultay eğitimi” düzenledik. Bu eğitim çalışmasında, MKK rapor taslağı, kurultaylar ve örgütlenme, kurultaylar sürecinde uygulanacak kurallar ve yapılacak işler ele alındı.
KURUMSALLAŞMA ve SİSTEMLİ ÇALIŞMA
İl merkezinde ve genel olarak İzmir il örgütünde, sistemli çalışma ve kurumsallaşma noktasında gerilerdeydik. İl merkezinde dosyalama ve arşiv sistemi kalmamış durumdaydı. Yine başta üye fişleri ve kayıtları, geçmiş döneme ait raporlar olmak üzere önemli belgeler çok dağınık durumdaydı. İl merkezinin taşınmasından yararlanarak, bütün belge ve kayıtlar elden geçirildi ve ayrıştırıldı. Üye kayıtları, ilçe ilçe dosyalandı. Yeni dönem için görsel arşiv oluşturuldu. İl merkezindeki personel sayısı artırılarak, kurumsal bir yapı kazandırıldı. Yine yeni il merkezinde kitap ve dergi arşivi kullanılabilecek hale getirildi.
Teknolojinin geldiği noktalardan yararlanmak gereğinden dolayı, Parti iletişim ağını genişlettik ve düzenli hale getirdik. Şu anda 500 kişiye SMS yoluyla, 3000 kişiye de e-posta yoluyla ulaşmaktayız.
“Parti” adındaki üye kayıt programını Buca, Konak ve Karşıyaka ilçe örgütlerimiz değerlendirdi. Üye bilgilerini bu bilgisayar programına girdiler. Diğer ilçelerde bu programı kullanıma sokamadık.
KURULTAYLAR SÜRECİ
Kurultay hedefleri
MKK, 8. Kurultay sürecinin hedeflerini devrimcileşme, emekçileşme, gençleşme ve büyüme olarak belirledi.
Devrimcileşme, 1920’den bu yana ilk defa devrimci durum koşullarında bulunduğumuz gerçeğinden hareketle, devrime göre örgütlenme ve biçimlenme anlamını taşıyor. Emekçileşme, emekçi sınıflara yönelmek ve partinin emekçi karakterini geliştirmek anlamına geliyor. Gençleşme, Öncü Gençlik ve Emekçi Gençlik’in büyümesiyle sağlanacaktır. Aynı zamanda bu örgütlerin dışındaki genç kadroların il ve ilçe yönetimlerinde görev almasıyla gerçekleşecektir. Bu hedeflerin hepsi, büyüme hedefine odaklanmıştır.
İlçe örgütleri, Öncü Gençlik ve Öncü Kadın kurultaylarında seçilen yönetimlerin bu hedeflere uygun olması için çalıştık. İlçe yönetimlerinde ve Öncü Kadın ile Öncü Gençlik il yönetimlerinde görev alan arkadaşların içinde işçi oranı % 13.8’’dir. Belirtilen yönetimlerde 28 genç kadro (% 16.8) görev aldı. Ayrıca yönetim kurullarında yer alan kadınların oranı % 28.9’dur. Bunların dışında yönetim kurullarında görev alanların % 25’i 2008 yılı ve sonrasında, yani Ergenekon tertibi sürecinde Partimize katılanlardan oluşmuştur. Bu önemli bir orandır.
Tabii ki bu gelişmeler, devrimcileşme, emekçileşme, gençleşme ve büyüme hedefleri için yeterli değildir. Bundan sonra da, bu hedeflere uygun bir örgütlenme modeli uygulayacağız.
İlçe kurultayları
Bu süreçte 18 ilçede kurultay yaptık. Bunların 16’sı ilçe örgütlerimizce dışarıda salon tutularak yapıldı. İlçe kurultaylarının 15’ine Genel Başkan Yardımlarımız katıldı. Bu durum, ilçe kurultaylarımızın siyasi düzeyini yükseltmiş ve katılımı olumlu etkilemiştir.
Son altı aydır aidat ödemeyenlerin kurultaylarda delege olmamasına ilişkin MKK kararı, 11 ilçede düzenli şekilde uygulandı. Aidat alınan üye sayısını artırmak bakımından başarılı sonuçlar alındı. Bu çalışma hakkıyla yapan örgütlerimiz için bir yanıyla üye taraması da oldu.
İlçe kurultaylarında toplam 547 delege oy kullandı. Oy kullanmadan kurultaydan ayrılan delegeler de hesap edildiğinde, kurultaylara katılan delege sayısı 670 olmuştur. Kurultaylar sürecinde Torbalı, Bayındır ve Karaburun ilçe örgütleri kuruldu.
İlçe kurultaylarında canlı bir tartışma yaşanmadı. Bunun birinci nedeni, ilçe önderliklerimizin fikri hazırlığındaki zayıflık ve çalışma raporunun önceden delegelere ulaştırılmaması gibi etkenlerdir. İkincisi de üyelerimizin kurultaylarda fikir söyleme ve eleştirme konusundaki tutuculuğudur.
4) ÖNÜMÜZDEKİ GÖREVLER VE ÖNERİLER:
“MİLLİ HÜKÜMET İÇİN HALK HAREKETİNİN BAŞINA!”
Partimizin halk hareketine önderlik görevini yerine getirmesi için üç koşul vardır:
a) Ulusal hareket-emekçi hareketi birleşimini sağlamak ve güçbirliğini güçlendirmek
b) Sendikalar, meslek odaları ve halk örgütlerinde iktidar hedefli çalışma
c)Büyük ve örgütlü parti
İzmir’de siyasi durum
İzmir’de siyasi bakımdan üç etkin merkez bulunmaktadır: Merkezi iktidar durumundaki AKP, yerel iktidar durumundaki CHP, devrimci odak ve kitle mücadelelerinin merkezi olması itibariyle İşçi Partisi. İşçi Partisi İzmir il örgütünün yapması gerekenleri, eksikliklerini ve görevlerini, bu bakış açısıyla ele almak gereklidir.
A)ULUSAL HAREKET-EMEKÇİ HAREKETİ BİRLEŞİMİNİ SAĞLAMAK
ve GÜÇBİRLİĞİNİ GÜÇLENDİRMEK
a)EMEKÇİ HAREKETİ VE GÖREVLERİMİZ
Önümüzdeki dönemin emekçi mücadelesi takviminde iki önemli gün vardır: 1 Mayıs ve 26 Mayıs 2010.
1 Mayıs
Bu seneki 1 Mayıs, son yılların en önemlisi ve görkemlisi olacaktır. Partimiz 1 Mayıs’ın, Taksim meydanı vb. saplantılardan kurtularak etkili bir şekilde değerlendirilmesi için çalışmaktadır. İstanbul veya Ankara’da yurt çapında bir emekçi mitingi yapılması için çalışmalar sürdürülmektedir. Bu gerçekleştiği takdirde, İzmir’den en yüksek emekçi katılımını sağlamak göreviyle karşı karşıya kalacağız.
Merkezi 1 Mayıs mitingi düzenlenemezse, İzmir’de yapılacak 1 Mayıs mitingi için;
-Mitingin emekçi hareketinin ihtiyaçlarına uygun olması için çalışılmalı,
-Ulusal hareket-emekçi hareketi birleşiminin mitinge yansıması sağlanmalı,
-Mitinge en yüksek halk katılımı için çalışılmalı,
-Güçlü bir İşçi Partisi katılımı örgütlenmelidir.
26 Mayıs Genel Grevi
1 Mayıs mitinginden daha önemlisi 26 Mayıs’ta yapılacak genel grevin başarılı geçmesidir. Bunun için de hem sendikaların işçiler arasında ciddi bir çalışma yürütmesi, hem de halkın yoğun katılımının sağlanması gerekiyor. Önemli işkollarında üretimin duracağı bir genel grev, AKP hükümetinin çöküş fermanını imzalar.
26 Mayıs genel grevinin İzmir’deki motor gücü, Tekel ve Tariş işçileri olacaktır. Bu kitleyle birlikte planlanacak çalışmalar, greve emekçi katılımını olumlu etkiler. 26 Mayıs genel grevinin örgütlenmesi bağlamında Partimize düşen görevler olarak;
-Sendika önderlikleriyle görüşmeler yapılmalı, etkili bir genel grevin yaratılmasına ikna edilmeli ve birlikte planlamalı,
-Emekçiler arasında çalışma yürütülmeli, genel greve yüksek katılım sağlanmalı,
-Tekel ve Tariş işçileriyle birlikte, emekçilere ve genel olarak halka yönelik çağrı çalışması yürütülmeli,
- Kamu emekçileri sendikaları, meslek odaları vb. kuruluşlar başta olmak üzere ulusal hareketin güçlü katılımı ve ortaklaşmayı sağlanmalıdır.
4 Şubat’ta İzmir’de yakalanan başarının daha büyüğü 26 Mayıs’ta yakalanabilir ve yakalanmalıdır.
Tekel mücadelesi
1 Mayıs eylemi ve 26 Mayıs genel grevi dışında, Tekel işçilerinin belirleyeceği eylem takvimine harfiyen uyulmalı ve işçilerle omuz omuza çalışılmalıdır. İşçi okulu vb. etkinlikler planlanmalı, işçilerle olan bağımız kuvvetlendirilmelidir. İşçilerin içinden üye kazanılmalı ve güçlü bir Tekel temel örgütü kurulmalıdır.
Tariş mücadelesi
Tariş’e sahip çıkma zemininde hazırlanan imza metni üzerinden “Tariş’e sahip çıkma” komitesi kurulmalıdır. Aynı zamanda “Tariş’e ne oluyor” konulu bir panel düzenlenmelidir. Bunların yanında Tariş işçilerinin mücadelesinin en büyük ihtiyacı olan çiftçi desteği, bölge il örgütleriyle birlikte acilen sağlanmalıdır. Bu çalışmaları yürütürken, bir Tariş temel örgütü kurma hedeflenmelidir.
Gediz AŞ’nin özelleştirilmesine karşı mücadele
İzmir ve Manisa’da hizmet veren Gediz AŞ’nin özelleştirilmesi süreci başlatıldı. Buna karşı yürütülecek mücadelede başta Tes-iş olmak üzere, ilgili kurumlarla ortak hareket edilmelidir. Gediz AŞ’nin özelleştirilmesine karşı halk bilgilendirilmeli ve mücadeleye destek vermesi sağlanmalıdır.
b)ULUSAL HAREKET İLE EMEKÇİ HAREKETİNİ BİRLEŞTİRME
Bu görev kapsamında, iki hareket arasında kurulan bağın güçlendirilmesi ve kurumsallaştırılması için çalışılmalıdır. Önümüzdeki sürecin mücadele takvimi, bu görevin pekiştirilmesi açısından son derece uygundur. 1 Mayıs, 26 Mayıs genel grevi ve diğer mücadelelerin planlanmasında ve önderliğinde güçbirliğinin yer alması sağlanmalıdır.
Bu görevi yerine getirmek bakımından, Mayıs ayı içinde İzmir’de bir Vatan ve Emek kurultayı düzenlenmelidir. Bu kurultaya ulusal hareketin ve emekçi hareketinin her türden önderlerinin katılması sağlanmalıdır.
c)GÜÇBİRLİĞİNİ GÜÇLENDİRMEK
Güçbirliğini güçlendirmek için Atatürkçü kitle örgütlerini de kapsamasını sağlamak gerekiyor. Bunun gerçekleşmesini engellemek için uğraşan merkeze karşı da bir siyasi mücadele yürütülmelidir. Atatürkçü kitle örgütlerini etkin ve önder kılmak, biz dahil tüm yurtseverlerin görevidir. Bu kapsamda yürütülecek çalışmalar için bir komite oluşturulmalıdır.
İzmir’deki güçbirliği çalışmasını güçlendirmenin ve önderlik seviyemizi yükseltmenin bir yolu da, ilçelerde güçbirliği çalışmaları yürütmektir. Buca ilçe örgütümüzün bu alandaki çalışması örnek alınmalıdır. Aynı çalışmayı metropoldeki ilçelerin tamamında ve bazı çevre ilçelerde kolaylıkla yapabiliriz. İlçe örgütlerimizin çoğu hem parti teşkilatı olarak, hem de kitle örgütleri içerisindeki etkisi dikkate alındığında bu görevi yerine getirebilecek güçtedir. Bunun için bazı ilçe yöneticilerinin ve kadrolarının özel olarak görevlendirilmesi gerekmektedir.
B)SENDİKALAR, MESLEK ODALARI VE HALK ÖRGÜTLERİNDE
İKTİDAR HEDEFLİ ÇALIŞMA
Bu görevle ilgili Parti bürolarını daha düzenli ve verimli çalışan bir noktaya taşımalıyız. Kitle örgütlerinde çalışan parti üyelerimizin örgütlenmesi, yani temel örgütlerin veya çalışma komitelerinin kurulması, işletilmesi için gerekli tedbirler alınmalıdır.
Çalışma düzeyimizin görece zayıf olduğu işçi sendikalarında, mühendis ve mimar odalarında, esnaf odalarında yürütülecek çalışmayı daha örgütlü hale getirmemiz ve bu alanlardaki üyelerimizi çalışmaya seferber etmemiz gerekiyor.
İşçi-Sendika Bürosu
Bu büro, önümüzdeki dönemin en önemli görevinden sorumlu olacaktır. İşçi hareketine önderlik için gerekli tedbirleri almalı, Partili işçileri bu göreve uygun şekilde örgütlemeli, il veya ilçeler bazında temel örgütler kurulmasına ve çalışmasına önderlik etmelidir.
Kamu Emekçileri Bürosu
Kamu emekçileri alanında sağlanacak gelişme, ulusal hareket-emekçi hareketini birleştirme görevi açısından belirleyicidir. Bu kapsamda kısa sürede çalışma yürütülen işkollarında kurumsal nitelik kazanmaya önderlik edilmelidir. Aynı zamanda kültür işkolunda da çalışma başlatılmalıdır. Bu görevlerin yerine getirilmesi için İzmir’de gerekli nesnel olanaklar ve kadro birikimi mevcuttur.
Kamu emekçisi örgütlerinin hem kendi alanlarında, hem de toplu olarak genel meselelerde alacakları atak tutumlar, büyümelerinin ve etkinliğinin artmasının önünü açacaktır.
Tarım ve Köylü Bürosu
Geçen dönemin en büyük eksikliği olan köylü çalışmasına hızla başlanmalıdır. Tariş mücadelesi, tarım ve köylü sorununu gündeme tekrardan getirmiştir. Öncelikle bu yöndeki tarım bölgelerinde bir çalışma planlanmalıdır.
Bunların dışında köylerde banka kredileri nedeniyle arazilere konan ipotekler, büyük bir sorun haline gelmiştir. Bölgemizde Belçikalılara satılmış bir bankanın koyduğu ipotekler son derece yaygındır. Üretemeyen ve kazanamayan çiftçi, arazisinden olma tehdidiyle karşı karşıyadır. Bu durum da, önümüzdeki dönem köy çalışmasında üzerinde düşünülmesi gereken konulardan biridir.
Köy çalışmalarının bir hedefi de, tarımın yoğun olduğu ilçelerde köylü kurultayları düzenlemek olmalıdır. Köylü kurultaylarının nerelerde yapılacağı, il yönetim kurulu ile tarım ve köylü bürosu tarafından belirlenmelidir.
Tarımın ve köylülerin diğer sorunlarıyla ilgili daha etkin bir çalışma yürütülmelidir.
Köy çalışmasında uzun süreli sorumlu görev alacak en az bir kadro tahsis edilmeli ve yetiştirilmelidir. Köy çalışmalarına İzmir merkezinden il ve ilçe yöneticilerinin katılması sağlanmalıdır.
Esnaf/Zanaatkâr Bürosu
Bu alanda çok sayıda üyemiz bulunmasına rağmen, örgütlü bir çalışma uzun yıllardır başlatılamamıştır. Oysa esnaf mücadelesinin ekonomik krizin yoğunlaşmasına paralel olarak artacağı görülmektedir. 2001 yılındaki esnaf eylemleri unutulmamalıdır. Bugün de benzeri bir sürecin küçük örnekleri görülüyor. Kemeraltı Esnaf Derneği’nin yaptığı basın açıklamaları ve esnafların eylemlere başlayacakları yönündeki ifadeler, Esnaf Odaları Birliği’nin açıklamaları, bu gelişmenin örnekleridir.
Esnaf ve zanaatkar üyelerimizi, bağlı oldukları odaya göre temel örgütlerde örgütlemeli ve hem il hem de ilçeler çapında görevler vermeliyiz. Bu temel örgütlerin yöneticilerinden de büronun yönetimi oluşturulmalıdır. Aynı zamanda esnaf ve zanaatkar üyelerimizi kendi bölgelerindeki esnaf derneklerinde de çalışmaya sevk etmeliyiz.
Bu alanda ısrarlı bir çalışmayla sonuçlar alınabileceğinin bir örneği, Selçuk’ta yaşanmıştır. Partimizin Selçuk temsilcisi Özgür Aydoğan, son kongrede Selçuk Esnaf ve Sanatkarlar Odası’nın yönetimine girmiştir. Bu tecrübeler, yürüteceğimiz çalışmalarda yol gösterecektir.

Meslek Odaları Bürosu
İşçi ve kamu çalışanları sendikaları dışında kalan diğer meslek örgütlerinde yürütülen Parti çalışmasından sorumlu büro olmalıdır. Bu büroya bağlı olarak aşağıda sayılan temel örgütler çalışma yürütmelidir.
a)Mühendis-Mimar Temel Örgütü
Mühendis-Mimar temel örgütüne bağlı olarak odalar bazında temel örgütlerin kurulması tamamlanmalıdır. Bu temel örgütlerin yöneticilerinden oluşacak olan Mühendis-Mimar temel örgütü yönetimi, İzmir çapındaki çalışmaya önderlik etmelidir. Böylece hem özel, hem de genel politikalar belirlemek ve bu şekilde çalışma yürütmek mümkün olacaktır. Mühendis ve mimar üyelerimiz, alanlarına göre bu örgütlenmede görevlendirilmelidir.
Bu temel örgüt, uzun vadeli bir çalışma yürütmeli ve geleceğe yatırım yapmalıdır. Son oda kongreleri süreci, kısa süreli girişimlerle sonuç alınamayacağını göstermiştir. Bu alandaki kadrolarımız öncelikle odalarının bir parçası olmalıdır.
Temel örgütümüz, yabancı mühendis ve mimarlara çalışma hakkı verilmesine karşı başlattığı mücadeleyi büyütmelidir. Bu konuda imza kampanyası, forum vb. etkinlikler düzenleyecektir.
b)Hekim temel örgütü
Hekim temel örgütü, oda ve sendika çalışmalarında başarılıdır. Son dönemde yeni üyelerle temel örgütü de büyütmüştür ve diğer bu türdeki örgütlerimize örnek olmuştur.
Bu temel örgüt, ilk olarak önümüzdeki seçimlerden iyi bir sonuç almayı hedeflemelidir. Bunun yanında sendikal çalışmayı desteklemeli ve temel örgütü büyütmeye devam etmelidir.
c)Avukat temel örgütü
Avukat temel örgütü ile Hukuk Bürosu ayrılmalıdır. Temel örgüt, meslek odasında yapılacak çalışmayı yürütmeli ve avukatlar içinde Partiyi büyütmelidir. Avukat temel örgütü, ilk olarak önündeki seçim dönemini iyi yönetmeyi ve olumlu sonuç almayı hedeflemelidir. Bunların yanında etrafımızda oluşan avukat birikimini Partiye kazanmaya çalışmalıdır.
d)Eczacı temel örgütü
Bu alanda il yöneticimiz Levent Budak sorumluluğunda çalışma yürütüyoruz. Ancak eczacı mücadelesinin gelişeceği de düşünülürse, bu alandaki örgütlü gücümüzü artırmak için il çapında bir temel örgüt kurulmalıdır. Bu temel örgüt, eczacı alanındaki mücadelede önder görevler almayı hedeflemeli ve meslektaşları içinde Partiyi örgütlemelidir.
Halk Örgütleri Bürosu
İşçi ve kamu çalışanları sendikaları ve meslek örgütleri dışında kalan her türlü kitle örgütünde yürütülen Parti çalışmasından bu büro sorumlu olmalıdır. Anlaşıldığı üzere, bugüne kadarki kitle örgütleri bürosunu, meslek odaları bürosu ve halk örgütleri bürosu olarak ayırmayı öneriyoruz. Bu düzenleme, merkezi bürolar yönetmeliğine uygun ve pratikte de daha anlamlıdır. Bir meslek odasındaki çalışmayla, bir hemşeri derneğindeki çalışma benzer değildir. Bu açıdan böyle bir ayrıştırma, çalışmaları derinleştirme imkanı sağlayacaktır.


Güçbirliği Komitesi
İzmir’de yürütülen güçbirliği çalışmasına önderlik etmekle görevli komite olmalıdır. Bu komitede, güçbirliğinde yer alan kuruluşlarda başkan veya yönetici olan kadrolarımız görev almalıdır. Böyle bir ayrı komiteye ihtiyaç duyulmasının nedeni, güçbirliğinde yukarıda sayılan bütün çalışma alanlarından kadrolarımızın yer almasıdır. Bu komite, kadrolarımızın kendi alanlarındaki çalışmaya önderlik etmekle görevli olmamalıdır. Komitenin görevi, güçbirliği çalışması kapsamında politikalar belirlemek ve eşgüdümü sağlamak olmalıdır.
3)BÜYÜK VE ÖRGÜTLÜ PARTİ
ÖNCÜLERİ KAZANMA VE ÜYE SAYISINI ARTIRMA
Önümüzdeki dönemin birinci örgütsel görevi öncüleri kazanmak ve üye sayısını artırmak olmalıdır. Öncü tanımından anlaşılması gereken, her toplumsal kesimde bulunabilen, ancak alanında önder niteliklere sahip insanlardır.
Ulusal hareket ile emekçi hareketini birleştirecek tek kuvvet olan Partimizin, vatan ve emek mücadelesinin öncülerini Parti bünyesinde birleştirmesi ve örgütlemesi zorunludur.
Öncüleri kazanma ve üye sayısını artırmak için şu yöntemlere öncelik verilmelidir:
-Aydınlık aboneleri ile son dönemde yaptığımız gönüllülere üyelik teklif edilmeli,
-Başta yöneticiler olmak üzere üyelerimizin çalışma alanlarında ilişki kurdukları kişileri listelemeleri sağlanmalı ve bu kişilerle görüşülmeli,
-Partinin yaptığı veya katıldığı her türlü eylem ve etkinlik bu açıdan değerlendirilmelidir.
Örgütlerimizin sistemli ve planlı olarak üye kazanma çalışmasına girmeleri gerekiyor. Üye kazanmak, ilçe örgütlerinin, temel örgütlerin, mahalle ve köy temsilciliklerinin esas görevi olmalıdır. Her örgütün başarısı kazandıkları üye sayısıyla ölçülecektir. Üye kazanma işi kampanyalara bağlı bir iş olmaktan çıkmalı, düzenli bir iş haline gelmelidir.
ULUSALCILARIN MERKEZİ İŞÇİ PARTİSİ
Son yıllarda çok sayıda yurtsever, çeşitli partilerde yer aldı, kuruluşlarına katıldı. Sonradan bu partiler veya örgütlenmeler, ya dağıldı ya da bitme noktasına geldi. Bu kişileri Partimizde örgütlemek, kadro sorunumuzun da en önemli çözüm yollarından biridir. Bunu gerçekleştirmek mümkündür. Çünkü Partimiz, özellikle de Ergenekon tertibine karşı mücadelesinin etkisiyle, bir çekim merkezi haline gelmektedir. İşçi Partisi olarak, bu tür girişimlerde bulunmuş, bulunduğu mevziden memnun olmayan her yurtseveri göreve çağırıyoruz. Kurultayımızdan sonra da çağırmaya devam etmeliyiz.
YENİ İLÇE ÖRGÜTLERİ KURMA
İzmir’in 30 ilçesinden kalan 9 ilçede de örgütlenilmelidir. Bu ilçelerin çoğunluğunda örgütlerimizi 2010 yılı bitmeden kurabiliriz. Bergama, Kınık, Dikili, Aliağa, Selçuk, Ödemiş, Menderes, Çeşme, Beydağ ilçelerinde bu kapsamda çalışmalar yürütülmelidir. Bu görevin gerçekleştirilmesi için gerekli kadro planlaması yapılmalı ve bu ilçelerle bağı olan yönetici kadrolarımız görevlendirilmelidir.
İlimizde 22 belde bulunuyor. Bu beldelerin hiçbirinde örgütümüz bulunmamaktadır. Belde örgütlerinin kuruluş çalışmaları, ilçe örgütleri kuruluş çalışmasına paralel şekilde yürütülmelidir.
PARTİ ÜYELERİNİ ÖRGÜTLEME
Yeni üyelerimizin eğitilmesi ve örgütlenmesi gibi çok önemli bir görev var ki, bu konuda istediğimiz noktada değiliz. Tüzüğümüzün üyelik şartlarında belirtildiği gibi her üyenin çalışacağı bir Parti örgütü olmalıdır. Üye kendisi çalışma yürüteceği Parti örgütünü bulamaz. Üyelerimize bu konuda önderlik edecek olan il ve ilçe yönetim kurullarıdır. İl yönetim kurulunun doğru bir önderlikle ilçe yönetim kurullarına bu görevi kavratması ve denetlemesi gerekiyor. Bu konuda temel ilkemiz şu olmalıdır: “Örgütsüz üye, gerçek üye değildir. Örgütsüz üye kalmamalıdır.”
Örgütlenme, öncelikle halk hareketinin, emekçi hareketinin gelişimine, mücadelenin ihtiyaçlarına cevap vermelidir. Halkın mücadelesinin ihtiyaçlarına cevap verecek şekilde örgütlenme, öncelikli olmalıdır. Bu da ilçelerde derinlemesine örgütlenmeyi gerektiriyor.
İşyeri, işkolu veya meslek bazında temel örgütlerin kurulmasına önderlik edilmelidir. Bazı temel örgütler il başkanlığına, bazıları da ilçe örgütlerine bağlı şekilde kurulmalıdır. İşçi sınıfının içinde, özellikle işyerlerinde temel örgütlerimizin sayısı çok azdır. Bu çalışmaya öncelik verilmelidir.
Mahalle temsilcilikleri kurulması için, her ilçe örgütüyle birlikte yoğunlaşılacak mahalleler belirlenmelidir. Mümkün olan yerlerde temsilcilik binası açılması teşvik edilmelidir. Mahalle temsilcilikleri kurma çalışmasında son genel ve yerel seçimde iyi oy aldığımız şu mahallelere önem verilmelidir: Naldöken (Bornova) (Temsilciliğimiz bulunmaktadır, temsilcilik binası açılması hedeflenecektir), Çelebi, Kahramandere, Yaka (Güzelbahçe), İskele (Karaburun), Cumhuriyet, İstiklal, Yeni (Kiraz), Göllüce (Torbalı), Hacıisa, Yaka, Yelaltı, Yenice, Yenikent (Urla)
Köy temsilciliklerinin kurulması için ilçe örgütleriyle birlikte yoğunlaşılacak köyler tespit edilmeldir. Belirlenen köylerde propagandayı değil, örgütlenmeyi esas alan çalışmalar yapılmalıdır. Köy temsilcilikleri kurma çalışmasında son genel ve yerel seçimde iyi oy aldığımız şu köylere öncelik verilmelidir: Çınardibi, Yakapınar (Bayındır), Topallar, Yukarıbey, Örlemiş (Bergama), Alakeçili (Beydağ), Tepeboz (Karaburun), Sarılar (Kemalpaşa), Ceritler, Çömlekçi, Doğancılar, Hisarköy, Kaleköy, Karaman, Suludere, Şemsiler, Veliler, Yenişehir (Kiraz), Acarlar (Selçuk), Kaplan (Tire), Zeytinler (Urla)
Bazı özel görevler ve belli çalışmalar için, çalışma komiteleri kurulmalıdır. Örneğin bir dernekte çalışan kadrolarımız, çalışma komitesi olarak örgütlenmeldir.
Kurultayımızın ardından ilçe örgütleriyle birlikte hazırlanacak çalışma planında nerelerde ilçe örgütü, belde örgütü, temel örgüt, mahalle ve köy temsilciliği, çalışma komitesi kurulacağı belirlenmelidir. Örgütlenme çalışmalarının denetimi bu plan üzerinden yapılmalıdır.
Geçen dönemde başlatılan üyelik güncelleme çalışması tamamlanmalı, özellikle örgütümüzün olmadığı ilçelerdeki üyelik güncellemeleri il merkezinden yapılmaya devam edilmelidir. Bunların sonucunda İzmir’deki gerçek üye sayısı tespit edilmelidir.
Örgütlenme Bürosu
Örgütlenme Bürosu, İzmir çapındaki örgütlenme çalışmasının yürütülmesinden sorumlu büro olmalıdır. Partinin örgütlenme ve kadro politikalarını oluşturacak, yoğunlaşma alanlarını belirleyecek ve uygulayacaktır. Aynı zamanda yeni ilçe ve belde örgütlerinin kurulmasına önderlik etmelidir. Örgütlenme Bürosu, belirtilen bu görevlere uygun şekilde yeniden düzenlenmelidir.
ÖNCÜ GENÇLİK
Gençlik birliği çalışması, halk hareketine önderlik ve Partinin örgütlenmesi açısından tarihi önemdedir. Bu çalışmanın İzmir çapında yayılması ve ilçelerde şubeler açması gerekmektedir. Bu yaygınlığa ulaşabilmek için gerekli kaynağın sağlanılmasında Öncü Gençlik’e yardımcı olunmalıdır. Öncü Gençlik yöneticileriyle birlikte bir örgütlenme planı çıkarılmalıdır.
Öncü Gençlik’in okul merkezli çalışma yürütmesi esastır. Bu bağlamda topluluk çalışmaları hızlandırılmalıdır. Topluluklara önderlik etmek, gençlik kitlelerine önderlik için kritik bir görevdir. Bu çerçevede temel örgütler yeniden düzenlenmeli ve görevlendirilmelidir.
Öncü Gençlik’in asıl görevi, gençlik kitleleri içinde Parti çalışmasıdır. Öncü Gençlik’e başka görevler verilirken, bu asli görev unutulmadan hareket edilmelidir.
Öncü Gençlik, üye sayısını hızla artırmalıdır. Partinin gençleşmesinin birinci yolu, Öncü Gençlik’in büyümesidir. Öncü Gençlik, üyelerinin partililik bilincini geliştirmeyi ve partizanlaşmayı önüne görev olarak koymuştur. Daha fazla üyeyi harekete geçirerek gerçekleştirmek, sokakta yayın satışını her hafta düzenli hale getirmek, yayın tartışmalarını düzenlileştirmek, parti eğitimlerini sıklaştırmak, Öncü Gençlik’in bu kapsamdaki hedefleridir.
Öncü Gençlik, devrimci yaşam tarzını hakim kılmak için ideolojik bir mücadele başlatmalıdır. Emperyalist-kapitalist sistemin getirdiği çarpık anlayış ve yaşayışa karşı mücadele edilmelidir. Bu süreçte ideolojik mücadele ve kazanma çizgisi esas alınmalıdır.
EMEKÇİ GENÇLİK
Öncü Gençlik, öğrenci olan Partili gençliğin örgütüdür. Öğrenci olmayan Partili gençlerin örgütlenmesi açısından uygun ilçelerden başlayarak Emekçi Gençlik örgütleri kurulmalıdır. Buna paralel olarak il çapında Emekçi Gençlik yönetimi oluşturlmalıdır.
Emekçi Gençlik örgütlenmesi, hem Partinin gençleşmesi, hem de geleceğin emekçi önderlerinin yetiştirilmesi açısından önem taşımaktadır. Genel kurultayda Emekçi Gençlik’in kol statüsü kazanmasının ardından, Emekçi Gençlik yöneticilerine il ve ilçe yönetim kurullarında yer verilmelidir.
ÖNCÜ KADIN
Öncü Kadın, kadın kitlesine önderlik yeteneğini güçlendirmek için; bir yandan Öncü Kadın ilçe örgütlerinin sayısını artırmalı, diğer yandan kitle örgütü çalışmalarına öncülük etmelidir. İlçe örgütlerimizin bulunduğu bütün ilçelerde Öncü Kadın ilçe örgütlerinin kuruluşu tamamlanmalıdır. Aynı zamanda uygun ilçelerde kadın kitle örgütünün kuruluşuna önderlik edilmelidir. Bu süreçte Öncü Kadın il örgütü ve ilçe örgütlerinin, Öncü Kadın adına eylem ve etkinlerin sayısını ve çeşidini artırması önem taşımaktadır.
Bir yılda Öncü Kadın kongresine katılan üye sayısının iki katına çıkması, Öncü Kadın’ın büyüme ve güçlenme yolunda ilerlediğinin en büyük kanıtıdır. Bu büyüme ile yetinmeyip, daha büyük kadın kitlelerine önderliği Öncü Kadın örgütümüz başaracaktır.
ULUSAL STRATEJİ MERKEZİ (USMER)
USMER, kolektif bir önderliğe kavuşturulmalıdır. Ancak kolektif bir önderlik, USMER’in olmazsa olmazı olan komisyonlara önderlik edebilir. Bunun için MKK üyemiz Orhan Ayber’in başkanlığında USMER İzmir yönetimi yeniden kurulmalıdır. Bu yönetim, bütün USMER çalışmalarından sorumlu olmalıdır.
İzmir USMER bünyesinde aşağıdaki komisyonların kurulmasına önderlik edilmelidir:
Hukuk komisyonu, Milli güvenlik komisyonu, Dış politika komisyonu, Yerel yönetimler komisyonu, Ekonomi komisyonu, Enerji ve doğal kaynaklar komisyonu, Bayındırlık komisyonu, Ulaştırma komisyonu, Sanayi komisyonu, Tarım Komisyonu, Çevre komisyonu, Denizcilik komisyonu, Turizm komisyonu, Eğitim komisyonu, Kültür komisyonu, Bilim komisyonu, İletişim ve Medya komisyonu, Spor komisyonu ve Sağlık komisyonu.
Bu komisyonlar, Partimiz üyeleri ve dostlarından konuların uzmanlarının katılımıyla kurulmalıdır. Belirli dönemlerde toplanmalı ve çeşitli etkinlikler planlamalıdır. Bu komisyonların araştırma ve çalışmaları, Partimizin genel politikalarının yanında yerel politikalarının da şekillenmesini sağlayacaktır. Gündemde olan birçok konu, USMER tarafından ele alınmalı ve Partimiz buradan çıkan sonuçları, sorunlara çözümleri olarak ortaya koymalıdır.
KÜLTÜR VE SANAT MERKEZİ
Kültür ve sanat merkezinin kurumsallaşması sağlanmalıdır. Bunun için ilk adım olarak, belirlenen görevlere uygun bir yönetim oluşturulmalıdır. Bu yönetim, çeşitli alanlarda yürütülecek kültür-sanat çalışmalarına önderlik etmelidir. Partimizin kültür hayatı canlandırılmalıdır. Devrimci cumhuriyetin toplumunu kuracak öncüleri yetiştirecek kültür ve sanat çalışmaları yürütülmelidir. Kültür çalışması, bir yönüyle de devrimci ahlak ve kültür bakımından bir eğitim çalışmasıdır.
Orta vadede İzmir’e ve Partimize yakışan bir kültür ve sanat merkezinin açılmasını hedeflemeliyiz. İzmir’in aydın birikimiyle buluşmayı sağlayacak böyle bir merkez, çeşitli kurs vb. etkinliklerle gençlik içinde de bir çalışma olanağı sağlayacaktır.
YAYIN BÜROSU
İl çapında çalışacak bir yayın bürosu kurulmalıdır. Bu büroda yer alacak satış elemanları bulunmalıdır. Bu büro, kitap ve dergilerin satışının artırılmasından ve buna uygun çalışmalar örgütlemekten sorumlu olmalıdır.
Dergi ve kitap satışı, yayın sorumlusunun işi olmaktan çıkarılıp, bütün örgütün işi haline getirilmelidir. Temel örgütlerde, temsilciliklerde örgütlü üyelerimiz yayın satışını siyasi çalışmanın bir parçası haline getirmelidir. Ama bu işin ateşleyicisi, yayınları okumak ve tartışmaktır. Dergiler ve kitaplar okunmadan, canlı bir fikir hayatı yaratılamaz. Böyle bir fikir canlılığı olmadan da üyelerimiz yayın satışında başarılı olamaz.
YEREL YÖNETİM BÜROSU
İzmir’in yerel sorunlarına ilişkin Partimizin çözümlerini oluşturmaya ve kamuoyuna açıklamaya yönelik çalışmalar için Yerel yönetim bürosu kurulmalıdır. Bu büro, USMER ve araştırma birimi ile eşgüdümlü çalışmalıdır. Yerel sorunlara, özellikle belediyeciliğe ilişkin Parti politikalarını belirlemelidir. Bu büro, yerel yönetimlerin icraatlarını takip etmeli, Partimizin politikalarını oluşturmalı ve çözümlerimizi somutlaştırmalıdır.
Yerel sorunlarla ilgili olarak Ulusal Strateji Merkezi de görevlendirilmelidir. USMER bünyesinde kurulacak çeşitli komisyonlar kanalıyla konular ele alınmalı ve çözüm önerileri belirlenmelidir.
Araştırma birimi
İl başkanlığına bağlı oluşturulacak bu birim, gündeme göre belirlenecek çeşitli konularda inceleme-araştırma çalışması yapıp, il başkanlığını donanımlı kılmalıdır.
BASIN ve BİLGİLENDİRME BÜROSU
Basın çalışması, bir sekreterlik çalışması olmaktan çıkarılmalıdır. Genel ve yerel basına daha fazla girmenin yolları bulunmalıdır. Yurt çapındaki basının yanı sıra İzmir basınındaki ambargo düşünüldüğünde, özel bir çalışma yürütülmesi zorunludur. Basın ve bilgilendirme bürosu, bu göreve uygun şekilde örgütlenmelidir.
Parti örgütlerinin kitleye açık ve yönelik bütün çalışmaları bilgilendirme (propaganda) çalışması kapsamına girer. Konferans veya panel düzenlemek, yürüyüş veya miting yapmak, imza masaları açmak, bildiri dağıtmak, afiş asmak vb. çalışmalar bu kapsamdadır. Bu çalışmalar genellikle il yönetimince yürütülmektedir.
Bu çalışmaları, ilçeler düzeyine indirmeliyiz. İlçe örgütlerimiz, imza masaları çalışmasında gösterdikleri başarıyı, diğer bilgilendirme çalışmalarında da gösterebilir. Bu tür çalışmalar, ilçe örgütlerimizin siyasi önderlik görevini yerine getirmesini, yerel önderlerle ilişkiye geçmesini ve öncüleri kazanmasını sağlayacaktır.


EĞİTİM BÜROSU
Eğitim çalışmaları, en çok talep edilen çalışmadır. Başta yöneticiler eğitimi olmak üzere, kadro eğitimi ve üye eğitimine yönelik programlar belirlenmeli; hem il çapında hem de ilçeler bazında eğitim çalışmaları yapılmalıdır. Eğitim bürosu, bu görevlere uygun şekilde örgütlenmelidir.
Üye Eğitimi
Parti önderlerinin kitapları, Teori ve Bilim Ütopya dergilerindeki çeşitli yazılar, eğitim konusu olarak değerlendirilmelidir. Ayrıca ilçelerde Aydınlık tartışmaları düzenlenmelidir. Ayrıca üyelerimize yönelik Tüzük ve Milli Hükümet Programı eğitimi planlanmalıdır. Bugün bütün üyelerimizin Milli Hükümet Programı’nı bilmesi, anlatabilmesi ile üyelik görevlerini kavraması, en acil ihtiyaçlardır.
Yönetici Eğitimi
Haziran ayında Yöneticiler Okulu açılmalıdır. Bu okulda, kurultaylarda seçilen ilçe yöneticilerine, halk hareketine önderlik ve Partiyi büyütmek ekseninde örgütlenmenin esas alındığı bir eğitim programı uygulanmalıdır.
HUKUK BÜROSU
Avukat temel örgütü ile Hukuk bürosunu ayrılmalıdır. Hukuk bürosu, Partimizin karşılaştığı hukuki meselelerle ilgilenmekten sorumlu olmalıdır. Çeşitli konularda hukuksal araştırmalar yapmalıdır. Parti üyelerine, devrimcilere ve emekçi halka uygulanan baskılara karşı hukuksal alanda mücadele yürütmelidir. Kanunsuzluğun bu denli yoğunlaştığı bir dönemde, faal bir Hukuk bürosuna ihtiyaç vardır. Hukuk Bürosunda görev alacaklar, avukatlar temel örgütü tarafından belirlenmelidir.
SİYASAL YAYINLAR BÜROSU
Siyasal Yayınlar bürosu, Partinin belirlediği politikalar ve yürüttüğü çalışmalar açısından, bağlı kurum ve yayınlar arasında işbölümünü, eşgüdümü ve kolektif çalışmayı sağlamalıdır. Bu büro kapsamında İzmir’de Teori yazı kurulu oluşturulmalıdır. Aynı zamanda Bilim ve Ütopya dergisinin İzmir temsilciliği çalışmaları desteklenmelidir.
İL YÖNETİM KURULU
İzmir İl Örgütü’nün teşkilat şemasının günün ihtiyaçlarına göre yeniden düzenlenmesi ve görevlerin belirlenmesi gerekmektedir. Seçilecek yönetim kurulu da, görev dağılımını bu şema üzerinden gerçekleştirmelidir.
Metropol ilçeler dışındaki ilçe örgütlerine daha sık ulaşmalı, yerinden önderlik yapmayı sağlayacak örgütsel tedbirleri almalıyız. Bunun için Menderes, Bakırçay ve Yarımada bölgelerindeki ilçe örgütlerinin çalışmalarıyla ilgilenecek üç ayrı yönetici kadro görevlendirilmelidir.
Metropol ilçelerde de ilçe yönetim kurullarına daha yakın ve öğretici bir önderlik yapmalıyız. İlçe yönetimlerinin doğal olarak önderliğe ve denetime ihtiyacı var. Bu önderlik görevlerinin yerine getirilebilmesi için, il sekreterliğinin bir büro halinde daha güçlü ve kolektif çalışması gerekiyor.
Bilgi-sistem bürosu çalıştırılamamıştır. Bu büronun yapması planlanan görevler (üye kayıtlarının dijital ortama geçirilmesi gibi), il sekreterliği tarafından yerine getirilmelidir.
KURUMSALLAŞMA ve SİSTEMLİ ÇALIŞMA
Parti örgütlerinin teknolojiyi kullanması sağlanmalıdır. Bilgisayarı bulunmayan ve internete bağlanmayan ilçe örgütü kalmamalıdır.
Rapor sistemi düzene kavuşturulmalı ve alt örgütlerin raporları incelenip yanıtlanmalıdır. Aylık olarak örgütlenmeye, siyasi çalışmalara ve mali çalışmaya ilişkin raporlar, düzenli olarak il yönetim kuruluna sunulmalıdır. Düzenli raporların dışında, her örgüt veya yönetici, kadro ve üye, kendisine verilen görevle ilgili olarak görevi veren makama rapor vermelidir. Verilen işin sonunu takip etmek kadar verimsiz bir çalışma tarzı olamaz.
İl yönetim kurulu, en az ayda bir kez ilçe başkanlarının katılımıyla toplanmalıdır. Ayrıca il meclisi toplantıları, ayda bir yapılmalıdır. Üç ayda bir il meclisi toplantıları, Parti örgütlerinin raporlarını sunması ve tartışılması şeklinde yapılmalıdır.
Üye kayıtlarının Parti adlı program vasıtasıyla dijital ortama geçirilmesi işi tamamlanmalıdır. Bu çalışma, üyelerimizi Parti içinde örgütlemek ve görevlendirmek bakımından da büyük kolaylık sağlayacaktır.
Çalışma planları hazırlama
Kurultayın ardından İzmir çapında üç aylık bir çalışma planı ve hedeflenen bütçe hazırlanmalıdır. Bu plana, ilçe örgütlerinin ve diğer alt örgütlerin üç aylık planlarının birlikte hazırlanmasından sonra son hali verilmelidir.
4)TUTUCULUĞA VE BİREYSEL ÇALIŞMAYA KARŞI
DÜZELTME KAMPANYASI
İdeolojik alanda tutuculuğu yenmek
Yurtsever saflarda devrimcilikten koparılmış bir “Atatürkçülüğün” ve emperyalizme karşı mücadeleden çıkarılmış bir “ulusalcılığın” etkilerini görüyoruz. Bu ideolojik bozulma, Partimize de sirayet etmiştir. Partimizde sözü edilen fikirlerle uzlaşma eğilimi bulunmaktadır.
Partimizde ve kazanacağımız yurtsever kesimlerdeki bu ideolojik zaafa karşı mücadele edilmelidir. Devrimcilik olmadan Atatürkçülük olmayacağını, Kemalist Devrimi tamamlayıp Atatürk’ün öngördüğü arasız devrimlerle geleceğe ilerlemeyi amaçlayan İşçi Partisi olarak ortaya koymalıyız. Bu konuyla ilgili bir “Nasıl Atatürkçülük” sempozyumu düzenlenmelidir. Sempozyumda Atatürk’ün devrimcilik başta olmak üzere, gizlenmeye ve yozlaştırılmaya çalışılan yönleri tartışılmalıdır.
Siyasi alanda tutuculuğu yenmek
Bugün savunulacak bir Cumhuriyet kalmamıştır. Rejim, Mafya-Gladyo-Tarikat rejimi haline gelmiştir. Türkiye’nin yeniden Atatürk Cumhuriyeti olabilmesi için devrim şarttır. Atatürkçülük adına düzen savunulamaz. Devrimcileşmeli ve Partimiz ile etrafımızdaki yurtsever kitleyi bu gerici siyasetlerden arındırmalıyız.
Vatan savunmasında öncü konumunu saptadığımız İzmir’de, bu noktalarda büyük yozlaşmalar yaşanmaktadır. Atatürkçülüğü laiklikle, laikliği yaşam tarzıyla (örneğin kordonda rakı içebilmekle) sınırlandıran; Cumhuriyeti korumak adı altında düzen bekçiliği ve devrim kaçkınlığı yapan görüşler ilimizde yaygındır. Bu görüşler, Partimizi de olumsuz anlamda etkilemektedir. Bu nedenlerle, İzmir’de ideolojik ve siyasal alanda tutuculuğa karşı mücadele daha da önem kazanmaktadır.
Örgütsel alanda tutuculuğu yenmek
7. Genel Kurultay’da benimsenen Yeni Örgütlenme Çizgisi’ni hayata geçirmek, kurumsallaşma ve eleştiri noktalarında tutuculuk sürmektedir. Propaganda çapından örgütlenme çağına geçmekte işin en başındayız. Zamanla Partimizde derebeylikler oluşmakta ve Parti hukuku, üst-ast ilişkisi uygulanmamaktadır. Bu duruma bir örnek, İzmir il örgütü algılamasıdır. İzmir il örgütü, Kınık’tan Beydağ’a kadar İzmir’in bütününden oluşan Parti örgütüdür. Dolayısıyla İzmir il örgütü tanımına, bütün ilçe örgütleri ve diğer Parti örgütleri girmektedir. Oysa bazı örgütlerimizde geçmişten gelen anlayış sürüyor ve il örgütü, il merkezinde çalışan bir örgüt gibi görülüyor. Bir takım çalışmalarda, bazı yöneticilerimizin ağzından “bu ilin çalışması” gibi kelimeler çıkabilmektedir. Oysa il örgütünün işi, kurulu 21 ilçe örgütümüz ve diğer örgütlerimizin işi demektir. Bu anlayış, üst-ast ilişkisini de zedelemektedir. Rapor vermekten verilen talimatı özenle yerine getirmeye kadar, genel merkez ile il örgütü, il örgütü ile de ilçe örgütleri ve kollar arasında üst-ast ilişkisi olduğu unutulmadan hareket edilmelidir. Bu durum, diğer bir yandan dışa kapalılığı da ifade etmektedir. Üst örgütünün müdahalesinden rahatsız olan örgüt, tabanını da işe katmakta zorlanır. Çünkü üyelerinden gelen eleştirilere ve müdahalelere de kapalıdır. Bu gibi tutumlar da, sadece yönetim kurulu üyelerini ve bunun yanında birkaç kişiyi harekete geçirebilen örgütlerin oluşmasına neden olur.
Eleştiride bulunma ve eleştiriye muhatap olmada devrimci olmayan fikirler hakim olmaktadır. Eleştiri-özeleştiri gündemi, toplantı gündemlerinde bile yer almamaktadır. Bu zaaflarımıza karşı mücadele edilmelidir.
Örgütsel alanda karşılaştığımız tutuculuğun bir şekli de “olmaz”cılıktır. Partimizde yaygın olan bu eğilim, her yeni öneri ve plan karşısında kendini gösteriyor. İradi kuvveti hesaba katmayan, bardağın hep boş tarafından balan bu tutum, büyümenin önünde engeldir. Örneğin yazın İzmir’de ciddi çalışmalar yapılamaz fikri, bir tutuculuk örneğidir. Öyle olduğu da, son iki yıldır yapılan önemli çalışmalarla (Cumhuriyet mitingi, il merkezinin taşınması gibi) görülmüştür. “Olmaz”cılığa karşı atak olacağız, büyümek için risk almasını bileceğiz.
Bulunduğumuz toplumsal ortamdaki tutucu veya liberal anlayışlar, çalışma tarzımızı da etkilemektedir. Örneğin Pazar günleri, il ve ilçe örgütlerimizin tamamına yakını kapalıdır. Kitlelerdeki “Pazarıma dokunma” anlayışı, bizim çalışmamıza da sirayet etmektedir. Bu durum, eylem ve etkinliklere zamanında gelme, Parti çalışmalarının önüne günlük işleri koyma gibi örneklerle de yaşanmaktadır.
FEDA OLSUN!
Türkiye ancak devrimle çözebileceği sorunlarla karşı karşıyadır. Bu tür dönemlerde öncülerin fedakârlığı belirleyicidir. Genel kurultayımıza adını verdiğimiz Aslanoğlu köyü temsilcimiz Muhyettin Öksün, toprak ağalığına karşı Cumhuriyet mücadelesinde hayatını feda etti. MKK üyemiz Prof. Dr. Uçkun Geray, Ergenekon tertibi karşısında bir fedai olarak durdu. MKK üyemiz E. Albay Dinçer Kömek, hayatını milletine ve davasına feda etmenin nasıl olacağını mücadelesiyle bizlere gösterdi. Eski İzmir Tabip Odası Genel Sekreteri Ertuğrul Erdem, 1950’lerden gelen devrimci mücadelesinin son yıllarında devrim davasına malını mülkünü feda etti. Kurultayımız aracılığıyla son dönemde yitirdiğimiz bu fedaileri, bir kez daha anıyoruz ve onlardan örnek alıyoruz.
İzmir il örgütünün her kademedeki yöneticileri ve üyeleri, devrimcilikte Atatürk’ü örnek alacaktır. Atatürk, Anadolu’ya çıkarak devrime kendi hayatında başladı. Bizler de kendi hayatımızda devrim yaparak, görevlerimize sarılacağız.
Biliyoruz, başaracağız! Çünkü BİZ YAPARIZ!