İşçi Partililerin avukatları, tarafsızlıklarını yitiren Ergenekon hâkimleri Hasan Hüseyin Özese ve Sedat Sami Haşıloğlu’nun davadan çekilmelerini istedi

I. Ergenekon Davasına devam edildi. Duruşma başladığında söz alan İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek ve Genel Başkan Yardımcısı Ferid İlsever'in avukatları Mehmet Cengiz, heyet üyeleri Hakim Hasan Hüseyin Özese ve Hakim Sedat Sami Haşıloğlu'nun iş ve işlemleri i...

Tarih:

I. Ergenekon Davasına devam edildi. Duruşma başladığında söz alan İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek ve Genel Başkan Yardımcısı Ferid İlsever'in avukatları Mehmet Cengiz, heyet üyeleri Hakim Hasan Hüseyin Özese ve Hakim Sedat Sami Haşıloğlu'nun iş ve işlemleri ile tarafsızlıklarını yitirdiklerini, kendilerine olan güvenin kaybolduğunu ve adil yargılama yapmaları olanağının kalmadığını belirterek davadan çekilmeye çağırdı. Cengiz'in konuşmasının ardından talebi incelemek üzere duruşmaya ara veren mahkeme aranın ardından Haşıloğlu ve Özese'nin çekilmeyi kabul etmediklerini açıkladı. Çekilme istemli dilekçeyi aşapıda sunuyoruz.

İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanlığı’na,

Esas no : 2008/209
Konu :
Hâkimler Hasan Hüseyin Özese ve Sedat Sami Haşıloğlu’nun davadan çekilmeleri istemidir.

Heyetiniz üyelerinden Sayın Hasan Hüseyin Özese ve Sayın Sedat Sami Haşıloğlu’nun yasaya aykırı iş ve işlemlerde bulunmuş olmaları nedeniyle, tarafsızlıklarını yitirdikleri kanaatindeyiz. Şöyle ki;

I. Hâkim Hasan Hüseyin Özese:
Soruşturma evresinde, müvekkiller Sayın Doğu Perinçek ve Sayın Ferid İlsever ile Cumhuriyet Gazetesi imtiyaz sahibi Sayın İlhan Selçuk’un ev telefonlarının “terör örgütlerinin legal veya illegal alanda faaliyet gösterdikleri” iddiasıyla “gerçekleştirmeyi planladıkları eylemlerin önceden tespit edilerek engellenmesi amacıyla” 01.02.2008 tarihinde 3 ay süre ile dinlenmesine karar verilmiştir.
Müvekkiller, 24.03.2008 tarihinde bu soruşturma kapsamında tutuklanmışlardır. Bu karar, müvekkillerin tutuklanmasından sonra 30.4.2008 tarihinde 3 ay süreyle uzatılmıştır .
Bu süre içinde soruşturma tamamlanmış, 10.07.2008 günü dava açılmış; hazırlanan İddianame, Sayın Hasan Hüseyin Özese’nin de içinde yer aldığı Heyetiniz tarafından 24.07.2008 tarihinde kabul edilmiş, duruşma günü tensip edilerek müvekkillerin tutukluluklarının devamına karar verilmiştir.
Bu şekilde kovuşturma evresine geçilmiş iken, davaya bakan Heyetinizin üyesi Sayın Hasan Hüseyin Özese tarafından İstanbul Emniyet Müdürlüğü İstihbarat Şube Müdürlüğü’nün isteği üzerine 29.07.2008 günü, tutuklu olarak cezaevinde bulunan müvekkiller Sayın Doğu Perinçek ve Sayın Ferid İlsever’in evlerindeki sabit telefonların dinlenmesinin 3 ay süre ile ikinci kez uzatılmasına karar verilmiştir. Kararın örneği ektedir.
Anılan kararda da müvekkiller Sayın Doğu Perinçek ve Sayın Ferid İlsever’in, “terör örgütlerinin legal veya illegal alanda faaliyet gösterdikleri” iddia edilmekte, “gerçekleştirmeyi planladıkları eylemlerin önceden tespit edilerek engellenmesi amacıyla”, -kendileri cezaevinde oldukları halde- ev telefonlarının dinlenmesi karara bağlanmaktadır.
Cezaevinde bulunan kişiler hakkında, evlerindeki telefonların dinlenmesine karar verilmesini, hukukla, akılla, izanla açıklamak mümkün değildir.
Müvekkiller Sayın Doğu Perinçek ve Sayın Ferid İlsever o tarihte cezaevinde olduklarına göre, evlerindeki telefonların dinlenmesi, doğal olarak orada ikamet etmekte olan Sayın Doğu Perinçek’in eşi Şule Perinçek ve Sayın Ferid İlsever’in oğlu Ceyhun İlsever’in telefon görüşmelerinin aylar boyunca yasaya aykırı biçimde dinlenmesi anlamına gelmektedir.
Öte yandan Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 23. Maddesinde, “aynı işte soruşturma evresinde görev yapmış bulunan hâkim, kovuşturma evresinde görev yapamaz” denilmiş ve bu durum hâkimin yargılamaya katılamayacağı haller arasında sayılmış iken; kovuşturmada görevli bir yargıcın, o davada yargılanan sanıkların ev telefonlarının dinlenmesine polisin isteğiyle karar vermesi kabul edilemez. Kovuşturma aşamasında delil toplama yetkisi davaya bakan mahkemeye aittir. Bu kararla, yetki polise devredilmiş olmaktadır.
Üstelik Sayın Hasan Hüseyin Özese’nin imzasını taşıyan bu kararda; ev telefonlarının dinlenme amacının, Sayın Doğu Perinçek, Sayın Ferid İlsever ve Sayın İlhan Selçuk’un “terör örgütünün faaliyetleri” kapsamında “gerçekleştirmeyi planladıkları eylemlerin önceden tespit edilmesi” olduğu söylenmektedir. Bu “ihsas-ı rey”dir. İkisi cezaevinde tutuklu bulunan ve kimlikleri kamuoyunca bilinen bu seçkin şahsiyetlerin “terör örgütünün faaliyetleri kapsamında eylem gerçekleştirmeyi planladıkları”nı söyleyen ve bu gerekçeyle ev telefonlarının dinlenmesine karar veren bu yargıç, nasıl bir adil yargılama yürütecektir?
Cezaevinde tutuklu bulunan ve yaklaşık bir hafta önce haklarındaki iddianamenin kabulü ile kovuşturmasına başladıkları kişilerin ev telefonlarının dinlenmesi istemi önüne gelen yargıcın, Emniyet Müdürlüğü’nden gelen bu talep karşısında;
- ‘Biz bir hafta önce yaptığımız tensiple bu sanıklardan ikisinin tutukluluklarının devamına karar verdik; cezaevinde bulunan bu kişilerin ev telefonlarının –üstelik bu gerekçeyle- dinlenmesi anlamsızdır’,
- ‘Kovuşturmasına başlanmış bir iddia ve sanıklar hakkında soruşturma yürütülemez’,
- ‘Ben bu davaya bakıyorum; bakmakta olduğum bu dava kapsamında soruşturma işlemi yapamam, bu konuda karar veremem; aksi halde ihsas-ı reyde bulunmuş olurum’ demesi gerekirken bu şekilde karar almasını hâkimlik mesleğiyle ve yargının güvenilirliğiyle bağdaştırmak mümkün değildir.

II. Hâkim Sedat Sami Haşıloğlu:
Bilindiği gibi, 25 Ağustos 2009 günlü duruşmada; tutuklu sanık eski polis memuru Aydın Yüksek, Mahkeme üyesi Sayın Sedat Sami Haşıloğlu’nun “seninle konuşmamız lazım” diyerek kendisini odasına çağırdığını, odada “Mahkeme Başkanı da konuşmanı istiyor, duruşmada açıklamalar yapmanı istiyoruz” dediğini belirtti.
Tutanakları geçen bu beyan üzerine, Heyetinizden ve Sayın Sedat Sami Haşıloğlu’ndan açıklama yapmasını istedik.
Konuyla ilgili bir açıklama yapılmadı. Aydın Yüksek’in bu tehdit ve şantajına yanıt onun derhal tahliye edilmesi oldu.
Daha önce, savunma hakkı kapsamında İddianameye ve Mahkemenin uygulamalarına eleştirilerde bulunan sanıklar ve avukatlar hakkında suç duyurularında bulunan Mahkemenin, Aydın Yüksek’in bu somut beyanları hakkında suskun kalması anlamlıdır. Aydın Yüksek’in bu açıklaması, yoruma yer bırakmayacak kadar açık ve net olup tutanaklara geçmiştir. Mahkeme heyeti ve Sayın Haşıloğlu bu beyana hiçbir yanıt verememiştir.
Bu, üstü örtülebilecek, suskunlukla geçiştirilebilecek bir konu değildir. Aydın Yüksek’in bu açıklaması, yargılama boyunca ortaya çıkan somut gelişmelerle de doğrulanmıştır. Aydın Yüksek’in kendisine verilen destek ve yardımla, kaldığı cezaevinde adeta bir savcı gibi Sayın Doğu Perinçek hakkında belge ve bilgi toplama çalışmaları yürüttüğünü biliyorduk. Zaman zaman da Mahkemeye dilekçeler vererek İşçi Partisi ve Sayın Doğu Perinçek’e yönelik iftiralarda bulunmaktaydı. Şimdi Aydın Yüksek’in son açıklamasından, bu çalışmalarının sebebi anlaşılmaktadır.
Sayın Sedat Sami Haşıloğlu’nun bu eylemi hâkimlik mesleği ve yargının güvenilirliği ile bağdaşmamakta, güveni ortadan kaldırmakta ve tarafsızlığı hakkında ciddi kuşku yaratmaktadır.

III. HSYK’ya Şikâyetimiz:
Her iki sayın hâkim hakkında saptanan bu olgular üzerine, 1 Eylül 2009 tarihli duruşmada adı geçen üyelerin adil bir yargılama sürdüremeyecekleri konusunda kuşkularımızı dile getirdik ve zedelenen güvenimizi tazeleyecek açıklamalar yapmalarını istedik.
Aynı hususu 9 Eylül 2009 tarihli dilekçemizde de yineledik.
Mahkemeniz, 9 Eylül 2009 tarihli ara kararlarının 23. maddesinde açıklama istemimize yönelik “vaki talebin yasada yeri olmadığından reddine” karar verdi.
Konuyu ekte birer örnekleri sunulan dilekçeler ile Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’na intikal ettirdik ve adı geçen üyeler hakkında şikâyette bulunduk. Şikâyetimiz inceleme aşamasındadır.

IV. Tarafsızlıklarını Yitiren Üyeler Çekilmelidirler
Heyet üyesi olarak görev yaptığı kovuşturma sürdürülürken, buna paralel yürütülen soruşturmada da görev almak yasaya açıkça aykırı olduğu gibi; yargılanmakta olan sanıklar hakkında “terör örgütlerinin legal veya illegal alanda faaliyet gösterdikleri”, “gerçekleştirmeyi planladıkları eylemlerin önceden tespit edilerek engellenmesi amacıyla” gibi gerekçelerle karar vermek de ihsas-ı reydir.
Görmekte olduğu dava sırasında duruşma dışı ilişkilere girerek, sanıkları yönlendirmeye çalışmak, adil ve tarafsız bir yargılamayla bağdaşmadığı gibi, görevin kötüye kullanılmasıdır ve suçtur.
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 22 ve devamı maddelerinde hâkimin davaya bakamayacağı haller düzenlenmiştir. 24. maddede “hâkimin… tarafsızlığını şüpheye düşürecek … sebeplerden dolayı da reddi istenebilir” denilmektedir. 30. maddede ise hâkimin kendiliğinden “tarafsızlığını şüpheye düşürecek sebeplerle çekinmesi” hali düzenlenmiştir.
Tarafsızlığı konusunda şüphe doğan “hâkimin reddi” gibi “hâkimin çekinmesi” de usul mevzuatımızda öngörülen bir müessesedir.
Yukarıda özetlediğimiz olgular adı geçen üyelerin tarafsız bir yargılama yapamayacaklarını gösterdiği gibi, bu konuda haklarında HSYK’na şikâyette bulunmamız nedeniyle aramızda husumet oluşmuştur. Bu da tek başına çekilme nedenidir.

Sonuç :
Açıklanan nedenlerle tarafsızlıkları konusunda yoğun şüphe oluşan Mahkemeniz üyeleri Sayın Hasan Hüseyin Özese ve Sayın Sedat Sami Haşıloğlu’nun Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 30. maddesi uyarınca davadan çekilmelerini talep ediyoruz.

İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek ve
İşçi Partisi Genel Başkan Yardımcısı Ferid İlsever Vekilleri:
Av. Mehmet Cengiz
Av. Hasan Basri Özbey
Av. Servet Bora
Av. Osman Aydın Şahin
Av. Ayşegül Şahin
Av. Ali Cafer Baş
Av. H. Fırat Arslan