İŞÇİ PARTİSİ’NE PSİKOLOJİK SAVAŞ

İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek'in Hakan Aksu isimli bir yurttaşın sorularına verdikleri, İşçi Partisi ve Genel Başkan Doğu Perinçek'e karşı 40 yıldır sürdürülen CİA merkezli psikolojik savaşı açıklayan yanıtı aşağıda sunuyoruz.

Soru: Belli merk...

Tarih:

İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek'in Hakan Aksu isimli bir yurttaşın sorularına verdikleri, İşçi Partisi ve Genel Başkan Doğu Perinçek'e karşı 40 yıldır sürdürülen CİA merkezli psikolojik savaşı açıklayan yanıtı aşağıda sunuyoruz.

Soru: Belli merkezlerden İşçi Partisi’ne ve genel başkanı Perinçek’e karşı ‘devletin bazı kesimleriyle ilişkileri var’ türünden psikolojik savaş yürütülmektedir. Bu konuda bizi aydınlatır mısınız?

Pratiğe bakmalı
Bir örgütün veya siyasal kişiliğin konumunu belirleyen, yürüttüğü pratiktir. işçi Partisi ve genel başkanının otuz yılı aşan süredir verdiği mücadele ortada. Sol içinde denebilir ki, işçi Partisi, emperyalizm ve işbirlikçileri tarafından kontrol edilemeyen tek örgüttür. Bunu devletin ilgili örgütleri sık sık itiraf etmişlerdir.

Partimiz, hep emekçi kitlelerle birleşmeyi, onları seferber etmeyi esas alan bir mücadele ve örgütlenme çizgisi izlemiştir. Askerî darbe tertiplerine alet edilememiştir.

Partimiz hiçbir zaman tertiplere alet olmadı, hep tertipleri göğüsledi
Partimiz, maceraya ve provokasyonlara hiçbir zaman karışmamış, bu eğilimlerle her zaman mücadele etmiştir. Kaçınılmaz olarak gizli servislerin denetimine düşen, halktan kopuk, bireysel terör faaliyetine hiçbir zaman girmemişiz. Tarihimizde tek bir provokasyon yok, bir tek tertibe bile alet edememişler bizi. Partimiz, her zaman emperyalizme karşı mücadeleye öncelik vermiştir. Uyuşturucu türünden CIA kontrollü "devrimci faaliyete" bulaştırılamamıştır. Yabancı kuvvetlerce denetlenemeyen ve kullanılamayan bağımsız emekçi örgütlenmesinin pratiğidir bu.
Bizim asıl cesaretimiz, her türden suçlamaya teslim olmayan, meydan okuyan kararlı tutumuzdadır. Onun için ayaktayız ve Türkiye’nin yaşadığı süreci etkileyen büyük bir güç haline geldik.

12 Mart döneminde Devlet Brifingi’ne verilen 12 Mart raporu
12 Mart yönetimi, 1972 yılının 13 Kasımında Ankara'da Atatürk Orman Çiftliği'nde MiT'in Marmara Köşkü'nde toplandı. Toplantıya Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay ve devlet büyükleri katıldı. MiT ve Kontrgerilla, bu toplantıya bir brifing sundu. Brifing'te Perinçek’in önderlik ettiği TiiKP hakkında şu değerlendirme yapılıyordu:
"Milli Demokratik Devrim stratejisini benimsemiş olmasına rağmen, diğer örgütlerin aksine, terörcü, kendiliğindenci ve aceleci eylemlerden kaçınarak, uzun devrede faaliyet gösteren bu örgüt, aynı zamanda militanı en çok, teşkilâtı en yaygın olanıdır. Aşırı sol cephenin genç teorisyenlerinin en azılısı, en teşkilatçısı Doğu Perinçek'tir."

Resmî adıyla "Devlet Brifingi"ne sunulan bu gizli rapor, 23 yıl sonra ele geçmiş ve yayımlanmıştır (Marmara Brifingi, Kaynak Yayınları, Nisan 1995, s. 70 vd).

12 Eylül döneminde Amerikancı güçlerin bir nolu hedefi
CIA istasyon şefi Paul Henze'nin "bizim çocuklar" dediği 12 Eylül cuntasının iktidara elkoyduğu gün kapattığı ilk gazete, Aydınlık’tır. 12 Eylül rejimi, soldaki siyasal partiler arasında öncelikle Doğu Perinçek’in genel başkanı olduğu Türkiye işçi Köylü Partisi’ne karşı bir tutuklama kampanyası başlatmış, TiKP’yi solda MHP’yi dengeleyen örgüt olarak değerlendirmiştir. Nedeni, TiKP ve Aydınlık’ın Kontrgerilla kampanyalarıyla ABD güdümlü karanlık güçlere indirdiği ağır darbelerdir.

MiT içindeki CIA kliği Partimiz hakkında neler dedi?
Bizzat MiT içindeki CIA kliği, Doğu Perinçek önderliğindeki Partinin, MiT’i 1980 öncesinde ve 1987’de iki kez felce uğrattığını belirtmişlerdir. Bizzat MiT’in eski Müsteşar Yardımcısı Hiram Abas’ın ağzından dinleyelim: “Maalesef Perinçek ve Aydınlık, MiT’i iki kez pasif duruma sokabildiler.” (Sabah, 8-9-10 Haziran 1988). MiT Daire Başkanı ünlü Mehmet Eymür de, Perinçek’in yönettiği örgütün 1987’de “MiT’i çökerttiğini” söylemiştir (Bulvar, 15-19 Haziran 1988)

En son MiT Müsteşarı şenkal Atasagun, Aydınlık’a karşı bir bildiri yayımlamış ve Aydınlık’ın temsil ettiği harekete karşı mücadeleyi sürdüreceklerini belirtmiştir. MiT Müsteşarı’nın aynı zamanda Avrupa Birliği cephesinden Türkiye’nin egemenlik ve bütünlüğüne karşı bir tavır içine girmesi anlamlıdır.

Perinçek bu sistem içinde yükselmeyi değil, emekçi halkın devrimcisi olmayı yeğledi
Perinçek teröre karışmadığı halde, sırf emekçi halkı örgütlediği ve etkili bir mücadele yürüttüğü için, 12 Mart’ta 20 yıl, 12 Eylül’de önce 12, sonra 8 yıl hapse mahkum edildi. 1990 Nisanı’nda Turgut Özal, Sansür-Sürgün kararnamesini Doğu Perinçek yönetimindeki 2000’e Doğru dergisini susturmak için çıkarttığını açıkça belirtti. Doğu Perinçek, o dönem hapse atılan tek basın yönetmenidir. 1971’den 1991’e kadar yalnız 2 yıl yasal politika yapma hakkına sahip oldu. Geri kalan 18 yılın 7 yıla yakınını cunta hapisanelerinde, 11 yılı da aranıyor veya siyasal yasaklı olarak yaşadı. 1998’de yeniden hapse atıldı. Bir yıl daha hapis yattı. Doğu Qerinçek, Türkiye’de dört kuşakla hapis yatan tek devrimci. toplam sekiz yılını hapiste geçirdi.
Amerikancı ve şeriatçı güçlerin, Perinçek’le ilgili olarak onlara çok yakışan çeşitli görevlerden söz etmeleri, ahlâk dışı olmak yanında, çok mantıksız. Çünkü Perinçek’in olanaklarına sahip olan bir insan, bu düzen içinde bir yerlere gelmek istese, herhalde ajan falan değil, onların Cumhurbaşkanı veya Başbakanı olmayı amaçlardı ve olurdu da. Son 20 yılın başbakanlarının birikim ve yeteneklerine bakın, bir de Perinçek’e.

Doğu Perinçek, bu sistemin içinde yükselmek için bütün olanaklarasahipti. Babası Sadık Perinçek, 1960’lı yıllarda Adalet Partisi Genel Başkan Yardımcısıydı. Dayısı Turhan Olcaytu siciline “Genelkurmay Başkanı olabilir” notu düşülmüş bir tüm generaldi. Doğu Perinçek ise Hukuk Fakültesi öğretim kadrosunda, geleceği çok parlak görülen bir konumdaydı. Bütün bu olanaklara rağmen, Perinçek, emekçi halkın devrimcisi olmayı yeğledi; bundan mutluluk duydu. Bu düzen içinde yükselme olanaklarını eliyle bir kenara ittiği gibi, babasının siyasal kariyerinin sona ermesine ve general olan dayısının Silahlı Kuvvetler’den emekli edilmesine neden oldu. iki kız kardeşi de kendisi gibi devrimci oldular ve üç kardeş, Küçük Amerika sisteminin işkencehanelerinden ve hapisanelerinden geçtiler. Doğu Perinçek, Türkiye’de, 1960, 1970, 1980 ve 1990 kuşağıyla, yani ülkemizin son dört kuşağının dördüyle de hapiste yatmış tek insandır.

Eşi şule Perinçek de, 1960’ların sonlarından beri örgütlü mücadelenin içinde, O da hapisanelerden ve işkencelerden geçti. Perinçeklerin çocukları da, devrimci harekete katıldılar, Bilimsel Sosyalizm davası için mücadele ediyorlar.
Perinçek, emekçi halkın devrimci mücadelesine, bugün ona saldıranların herşeylerini vermeye hazır olduğu olanakları, mevkileri, payeleri reddederek, bilinçli olarak ve severek girdi.

APO GÖRÜŞMESİ DEVLET GÖREVİ Mİ
Soru: Mehmet Eymür’ün internet sitesinde öne sürdüğü bir iddia, daha sonra Almanya’da yayımlanan Özgür Politika gazetesinin 26 Ekim 2000 günlü sayısında, Selim Ferat imzasıyla yayımlanan “Geleceğin kadroları” başlıklı köşe yazısında yer aldı. iddiaya göre, Doğu Perinçek, parti arkadaşlarına “Apo ile görüşme bir devlet göreviydi” demiş. Bu konuyu açıklar mısınız?

Doğu Perinçek, bu konuda Özgür Politika gazetesine, 10 Kasım 2000 günü yayımlanan aşağıdaki düzeltme yazısını yolladı:

1. Hiçbir yerde ve hiçbir zaman, “Apo ile yakınlaşma bir devlet göreviydi. Kardeş kanının durdurulması için bu görevi kabul ettim. Bu gizli bir görevdi,onun için fazla açıklama yapamam. Genelkurmay’ın konudan haber var.” diye bir açıklamada bulunmadım. Çünkü benim ağzımdan kaynak gösterilmeden yazılan bu lafların gerçekle en küçük bir ilgisi yoktur.
işçi Partisi’nin genel başkanıyım. 35 yılı aşan bir süreden beri üyesi olduğum parti dışında hiçbir örgüte ve disipline bağlı olmadım ve bağlı olmam. Kaldı ki, 1992 yılında genel başkanı olduğum parti, “Kürt sorununa kardeşlik çözümünü” savunduğu için kapatıldı. Hakkımda açılan ceza davası sonucunda 18 ay hapis cezasına mahkum oldum ve siyasal haklarımı kaybettim. 1991 yılında sistem, SHP-HEP ortaklığını benimsemiş ve başkanı olduğum partiyi tecrit etmeye çalışmıştır. Turgut Özal da, bazı HEP milletvekillerini çağırarak, “Doğu Perinçek ile işbirliği yapmayın, ne yaparsanız yapın” demiştir.
2. Yazar, kaynak göstermeye utanıyor, çünkü benim ağzımdan uydurulan bu sözleri, ABD’de bulunan MiT içindeki CIA kliğinin şeflerinden olan Mehmet Eymür’ün internet sitesinden almış. Amerikancı-gerici basında hemen her gün yayımlanan bu tür lafların, Türk-Kürt birliği ve kardeşliği sürecinden telaşa kapılan Batı istihbarat örgütlenri tarafından, Türk Silahlı Kuvvetleri’ni ve işçi Partisi’ni hedef alan tertipler bağlamında üretildiği biliniyor.
3. “Genelkurmay’ın adamı” olmadım ve olmam. Gerçek böyle olduğu için belirtiyorum, yoksa bugün Genelkurmay’ın komutası altında olan TSK mensupları onurlu bir görev yapıyorlar. 1996 sonbaharından ve 28 şubat’tan bu yana ABD’nin Kuzey Irak’ta kukla devlet kurma girişimini boşa çıkartan, “Batı destekli irticanın” üzerine yürüyen, “1923 rotasında bin yıllık mücadele kararlılığı” gösteren Genelkurmay’la aynı cephede yer almak, Türk-Kürt bütün yurtseverlerin ve devrimcilerin sorumluluğudur.
4. “Mustafa Kemal Arşivi’nin 2000’e Doğru’ya satıldığı” iddiası da doğru değildir.
5. ABD’nin ve AB’nin Orta Asya’yı ele geçirme girişimi karaya oturmuştur. Türkiye’yi “kriz bölgelerinde müdahale gücü” olarak sürme planı çökmüştür. Türkiye, Atatürk’ün Altı Ok programını uygulayacak ve Türk-Kürt birliğini gerçekleştirecek bir devrimci hükümet kurma sürecine girmiştir. işçi Partisi, Türk-Kürt bütün milletin birliğini ve kardeşliğini temsil eden bu hükümet içinde yer alacak ve tarihi görevini yerine getirecektir. Nitekim işçi Partisi’nin laiklik ve Ortadoğu’da bölgesel işbirliği programlarından sonra Avrasya Seçeneği, mafyalaşan sermayenin tasfiyesi ve “Kürt sorununa kardeşlik çözümü” programları da, Cumhuriyet Devrimi güçleri tarafından benimsenmektedir. Yazarın işçi Partisi’nin önümüzdeki dönemde iktidar ortaklarından biri olacağı yolundaki görüşleri gerçekçidir, fakat bunun nedenleriyle ilgili iddiaları baştan sona asılsızdır. işçi Partisi, 28 şubat sürecinin başarıyla devam ettiği ve ABD-AB planlarının Asya Kalesi’ne çarptığı elverişli koşullarda, bütün emperyalizm karşıtı ve halkçı güçleri birlikte iktidar olma mücadelesine çağırmaktadır.
Bu açıklamanın Özgür Politika gazetesinde yayımlanmasını rica ederim.
Dostluk duyguları ve selamlarımla.
Doğu Perinçek
İşçi Partisi Genel Başkanı