İŞÇİ PARTİSİ'NDEN ATASAGUN’A ÇAĞRI: GÖREVİNİZİ YAPINIZ! ŞEMA TERTİBİNDE BİLDİKLERİNİZİ AÇIKLAYINIZ!

*VİDEO HABER*
İşçi Partisi Genel Başkan Yardımcıları Mehmet Cengiz ve Hasan Basri Özbey, Parti Genel Merkezi’nde bugün (20 Mart 2009) yaptıkları basın toplantısında, MİT’in “Ergenekon Şeması” konusunda Ankara C. Başsavcılığı’nca başlatılan soruşturmayı de...

Tarih:

*VİDEO HABER*
İşçi Partisi Genel Başkan Yardımcıları Mehmet Cengiz ve Hasan Basri Özbey, Parti Genel Merkezi’nde bugün (20 Mart 2009) yaptıkları basın toplantısında, MİT’in “Ergenekon Şeması” konusunda Ankara C. Başsavcılığı’nca başlatılan soruşturmayı değerlendirdiler ve hakkında soruşturma izni istenen MİT eski Müsteşarı Şenkal Atasagun’a çağrıda bulundular. Cengiz ve Özbey'in açıklamaları ile Gazeteci Kurtul Altuğ'un konuyla ilgili değerlendirmelerini aşağıda sunuyoruz.

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nca 2002-2003’te MİT tarafından hazırlanan “Ergenekon Şeması” ile ilgili şikâyetimiz üzerine başlatılan soruşturmada, hakkında Başbakanlık’tan soruşturma izni istenen Sayın Şenkal Atasagun, “Soruşturma açılsın. Açılması belki de herkes için daha faydalı olur. Sayın Savcı çağırır, gider bildiklerimi anlatırım” diyor (Haber Türk, 17.03.2009). Ayrıca Başbakan’ın mutlaka soruşturma izni vermesini istiyor (Milliyet, 17.03.2009).
Sayın Atasagun’un bu tavrını çok yerinde buluyoruz ve kendisini kutluyoruz.
Evet! Şema’nın, Tuncay Güney’e dayanan MİT raporlarının ve “MİT çalışmalarının” üzeri kapatılamaz!
Araştırılmalı, soruşturulmalıdır!


“İDDİALAR SAÇMA”!
Sayın Atasagun; “Tuncay Güney saçma sapan, ciddiye alınmayacak iddialarda bulunuyordu. Ancak raporu tutamazdım. Sumenaltı yapsam, o zaman suç işlemiş olurdum” diyor (Milliyet, 17.03.2009).
Doğru! İddialar saçma sapan! Ama Ergenekon tertibi ve davası bu saçma sapan iddialar ve yalanlar üzerine kurulu!
Ancak Sayın Atasagun, 10 Temmuz 2003’te “Şema”ya yazdığı “Önyazı”da “saçma” demiyor. “Önyazı”da; “İddia niteliğindeki bu bilgilerin, birbirinden müstakil değişik kanallardan gelmesi ve birbirini büyük ölçüde teyit eder olması, olaya dedikodu çizgisinin ötesinde bir anlam kazandırmakta ve yönlendirilmiş organize bir faaliyetin işaretlerini taşımaktadır” deniliyor. Bu faaliyetin, “asker orijinli yönetici bir kadronun kontrolünde” yürütüldüğü söyleniyor ve Türk Silahlı Kuvvetleri’nin komuta kademesi hedef gösteriliyor.
Sayın Atasagun ya 2003’te yalan söyledi, ya da bugün yalan söylüyor! Veya istemeyerek de olsa o dönemde tertibe alet oldu ve yalanın altına imzasını attı! Böylece asker babasına da ihanet etti!

ATASAGUN’UN ERGENEKONCU OLMA KORKUSU!
Sayın Atasagun; “Raporu vermesek bize de ‘Ergenekoncu’, ‘Ergenekonu kurdular’ diyeceklerdi” diyor (Haber Türk, 17.03.2009).
Anlaşılıyor ki, korkmuş ve boyun eğmiş!

ATASAGUN, “SAÇMA” İDDİALARA DAYANAN TERTİBİ
NİÇİN BİLDİRMEDİ?
Sayın Atasagun’a göre iddialar saçma!
Ama bu saçmaları Genelkurmay’a ve Başbakanlığa bildirirken, “saçma” demiyor!
“Saçma” ise belli ki bir tertip var! 2001’den beri bildiği ve belgelerini elinde bulundurduğu bu tertibi bildirmiyor. Aksine ciddileştiriyor! Şemalaştırıyor!
Sayın Atasagun, bu tertibe neden alet olmuştur?
Çünkü tertibin arkasında ABD var, CIA var, MOSSAD var!
Bunlara boyun eğiyor!
Bari bugünden sonra tertibin ortaya çıkartılmasına katkıda bulunsun. O’ndan beklenen budur artık!

“BEN YAPMADIM, KURUM İÇİNDE YAPTILAR” DİYOR.
KİMLER, HANGİ EKİP?
Sayın Atasagun; “Bir istihbarat gelmiştir, değerlendirilmiştir. En sonunda da bana gelmiştir. Bana göre saçma bir şemaydı. Ama kurum içinde hazırlanmıştı. Saçma da olsa görmezden gelemezdim. Yukarıya ilettim” (Haber Türk, 17.03.2009); “Ben değil, MİT hazırladı” (Yeni Şafak 17.03.2009) diyor.
O zaman Kurum içinde kimler hazırladı, hangi ekip düzenledi?
Esas bunu araştırmalı ve yukarıya bunu duyurmalıydı!
Şimdi yapılması gereken, bunun derhal soruşturulması ve tertipçilerin bulunarak yargılanmalarıdır.

MADEM “ŞÜPHELİ FAALİYETİ” VARDI,
TUNCAY GÜNEY’İ NİÇİN ABD’YE KAÇIRDINIZ?
NİÇİN BİR YIL NEW YORK’TA MİT’İN GÜVENLİ EVİNDE BARINDIRDINIZ?
Tuncay Güney, “izlenen, şüpheli bir adam”! MİT böyle söylüyor!
O’nu 2001 Temmuzunda ABD’ye kim kaçırdı?
MİT kaçırdı! Kaçırdığı belli! 2001 Temmuz - 2002 Temmuz arası, New York’ta MİT evinde ağırlanmış!
Sayın Atasagun, Tuncay Güney’in kaçırılması için talimat verdi mi?
Sayın Atasagun, daha önce “ilgim yok” demişti.
Peki, kim yaptı?
Sayın Atasagun, Tuncay Güney’in MİT evinde konuk edilmesi için talimat verdi mi?
O vermediyse, talimatı MİT’ten kimler verdi?
Niçin soruşturmadı, araştırmadı?

ATASAGUN, “KUBİLAY GÜNAY’IN EKİBİ KAÇIRDI” İDDİASINA
CEVAP VERMEDİ!
Sabah gazetesi, 26 Kasım 2008’de Tuncay Güney’i, MİT İstanbul Bölge Başkanı Kubilay Günay ekibinin kaçırdığını yazmıştı.
Sayın Atasagun, 6 Şubat 2009’da bir açıklama yaptı. Sabah gazetesinde yayımlanan bu açıklamasında, Kubilay Günay sorusunu atlıyor!
O tarihte Kubilay Günay kendisinin emrinde değil miydi? Tuncay Güney’i, Atasagun’un denetimi dışında mı kaçırdı?

ATASAGUN, ŞEMAYI YÜKSEK ASKERİ ŞÛRA ÖNCESİ
EL ALTINDAN KULLANDIĞINI İTİRAF EDİYOR!
MİT, bu “şema”ya esas olan bilgi ve belgeleri niçin hemen Sayın Hüseyin Kıvrıkoğlu’na vermiyor?
Veremez! Çünkü verirse tertip bozulur! Bu nedenle Yüksek Askeri Şûra öncesinde dönemin Cumhurbaşkanı’na sözlü olarak aktarılmakla yetiniliyor

Atasagun; “Şema hakkında, dönemin Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’e de sözlü olarak bilgi verdim” diyor (Yeni Şafak, 17.03.2009).
İşte tertibin püf noktası ve itirafı!
Cumhurbaşkanı’na yazılı bilgi vermiyor. Çünkü bu suçunun kanıtı olur!
Gayri resmi yönlendiriyor! Çünkü 2002 yılında, TSK’ndeki tayin ve terfilerde Sayın Sezer’in onayı gerekli. Sayın Sezer’in, Hüseyin Kıvrıkoğlu’nun görev süresinin bir hafta uzatılması ve böylece Hilmi Özkök’ün emekli olması önerisine karşı çıktığı ise Fikret Bila ve bazı yazarlarca yazılıp çizilmişti.
Sayın Doğu Perinçek, bu hususu “Gladyo ve Ergenekon” kitabında; “Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’in bu belgelerle [Şema ve Tuncay Güney Mülâkatı] ve uydurma senaryolarla yönlendirilmiş olması büyük bir olasılıktır” diyerek açıklamıştı (s. 127). Bu, doğru çıktı!

ŞEMAYI VERMEK İÇİN
HİLMİ ÖZKÖK’Ü BEKLEDİ!
“Şema”, 10 Temmuz 2003’e kadar el altından, tertiplerde kullanıldı.
2–5 Mart 2001’de yapılan “Tuncay Güney Mülakatı”nı, MİT ilk günden beri biliyor. Zaten Tuncay Güney’i kullanan kendileri.
Tuncay Güney mülakat ve belgelerinin MİT’e 3 Temmuz 2002’de imzasız bir mektupla yollandığı iddia ediliyor. Oysa belgeleri yollayan da, alan da MİT’in kendisidir.

RAPOR, HİLMİ ÖZKÖK’Ü GENELKURMAY BAŞKANI
YAPMAK İÇİN KULLANILDI!
Atasagun: “Raporun yollandığı tarih ile Özkök Paşa’nın Genelkurmay Başkanı olduğu tarih birbirini tutmuyor”, “Bu şema, Hilmi Özkök’ün tayininde kullanılmış olamaz. Çünkü 10.07.2003’te yollandı Genelkurmay’a ve o tarihten bir yıl önce Özkök tayin edilmişti” diyor (Milliyet, 17.03.2009).
Bu, doğru değildir. Raporun resmen yollandığı tarih, 10 Temmuz 2003. Ancak MİT’e geldiği söylenen tarih, 3 Temmuz 2002’dir. Yani Yüksek Askeri Şûra toplantısından önce. Böylece el altında tutulan bu rapor, Hilmi Özkök’ün Genelkurmay Başkanı yapıldığı 2002 YAŞ toplantısı öncesinde resmileştiriliyor. Kaldı ki; bu belgeler, 2001’den beri MİT’in elindedir ve el altından kullanılmıştır. Atasagun, bunu “Cumhurbaşkanı’na sözlü söyledim” diyerek de itiraf etmiştir.
Acaba, bunu başka kimlere söylemiştir? Atasagun, bunu da açıklamalıdır.

ÖZKÖK, NASIL GENELKURMAY BAŞKANI OLDU?
Hilmi Özkök, bu tertiple Genelkurmay Başkanı yapılmıştır! Sayın Hüseyin Kıvrıkoğlu aleyhine, dönemin Başbakanı Bülent Ecevit ve Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer katında çalışmalar yapılmıştır. İşte bu çalışmalarda,Tuncay Güney, “mülakat” ve “şema” kullanılmıştır.
Bülent Ecevit bunu biliyordu. O dönemde, İşçi Partisi Genel Başkanı Sayın Doğu Perinçek’e yazdığı mektupta bunu ifade ediyordu.

AMAÇ: TÜRK ORDUSU’NU KUZEY IRAK’TAN ÇEKMEK!
Abdullah Gül, Dışişleri Bakanlığı’nda bulunduğu sırada, 2 Nisan 2003 günü Ankara’da ABD Dışişleri Bakanı Powell ile “2 Sayfa 9 maddelik gizli bir plan” üzerinde anlaştığını, Vatan gazetesi yazarı Sedat Sertoğlu’na açıklamıştır. Bu gizli anlaşmanın en önemli maddelerinden biri, Türk Ordusu’nun Kuzey Irak’tan çekilmesidir.
İşte bu “şema”, Türk Ordusu’nun ve özellikle Özel Kuvvetler Komutanlığı’na bağlı birliklerin Kuzey Irak’taki varlığına son verilmesinde de kullanılmıştır.
Dikkat ediniz! “Şema”nın Özkök’e verildiği tarih: 10 Temmuz 2003! İki yıldır MİT’in elinde tutulan bu belgeler, ne olmuş da o tarihte şemalaştırılarak devreye sokulmuş?
4 Temmuz 2003 günü Süleymaniye’de Türk subay ve astsubaylarının başına ABD silahlı birlikleri çuval geçiriyor. İşte bu ortamda, dönemin MİT Müsteşarı Atasagun devreye giriyor. Altı gün sonra “şema” Özkök’e gönderiliyor.

2006’DA RAPOR YENİDEN İSTENMİŞ!
AKP, 2006 yılında “Ergenekon Operasyonu”na hazırlanıyor. İşte bu dönemde Atasagun’un açıklamalarına göre MİT raporu yeniden istenmiş. Ümraniye tertibi önceden hazırlanmış. Ortaya çıkan kanıtlar bunu açıkça gösteriyor.

ERGENEKON TERTİBİ
Bu “şema”, bugün de Ergenekon tertibinde kullanılmaktadır. Ancak suçu ele verdiği için inkâr edilmiş, gizlenmeye çalışılmış, savunmanın kanıtı haline dönüşmüştür.
Sayın Atasagun’un, “saçma sapan” dediği bu rapor ve şema nedeniyle başta İşçi Partisi Genel Başkanı Sayın Doğu Perinçek olmak üzere, Türkiye’nin değerli aydınları, Türk Ordusu’nun değerli komutanları hapislere atılmıştır. Türk Silahlı Kuvvetleri, suç örgütü olarak gösterilmeye çalışılmaktadır.

“O RAPOR DA, ŞİMDİ OLANLAR DA SAÇMA”!
Sayın Atasagun; “O rapor da, şimdi olanlar da saçma” diyor (Haber Türk, 17.03.2009). Sayın Atasagun’un bu açıklaması, Ergenekon davasının temelini yıkmıştır!

ALET OLANLAR, HESABINI VERİR!
MİT’in görevi “saçma sapan” şemalar yapmak değildir. Bu yapılmışsa, bunu yapanlar ve alet olanlar bunun hesabını vermek zorundadırlar.
Sayın Atasagun’u, tertibi ayrıntılarıyla açıklamaya davet ediyoruz.

ATASAGUN, AKP HÜKÜMETİ’NDEN YOLUNU AYIRDIĞINI SÖYLÜYOR!
Sayın Atasagun; “Yaş haddim dolmadan, 14 ay önce emeklilik dilekçesi verdim” diyor. Kendisi, 1998-2005 arası MİT Müsteşarı idi. 2005’te, 14 ay önceden ayrılmış!
Ya kendisine “ayrıl” dediler; ya da kendisi ayrıldı!
Her iki olasılık da anlamlıdır.
Atasagun, MİT Müsteşarlığından ayrıldıktan sonra, Devlet Bahçeli’nin yanına gitti, danışmanı oldu. Bu da dikkat çekicidir.

“RAHATSIZ OLAN BAZILARI” KİM?
Sayın Atasagun; “Belli ki bazılarının rahatsızlığı var” diyor (Haber Türk, 17.03.2009).
Rahatsız olanlar kimlerdir? Atasagun bunu açıklamalıdır.

KONU SORUŞTURULSUN!
Şimdi şu soruların cevabı bulunmalıdır:
• “Şema tertibi”ni kimler tezgâhladı?
• Kimler Tuncay Güney’i yönlendirdi, kaçırdı, korudu?
• MİT içindeki CIA-MOSSAD işbirlikçileri kimlerdir?
• Atasagun’u da bu tertibin içine kimler itti?

ATASAGUN’A ÇAĞRI!
Sayın Atasagun’un önünde, Türkiye Cumhuriyeti’ne hizmet için bir fırsat doğmuştur.
Bu soruların yanıtlanmasına katkıda bulunmalıdır.
Açıklamalarındaki yaklaşımının da gereği olarak, bildiklerini kamuoyuyla paylaşmalı, tertibin ortaya çıkarılması, tertipçilerden yargı önünde hesap sorulması için üzerine düşen görevi yerine getirmelidir.

GAZETECİ KURTUL ALTUĞ'UN DEĞERLENDİRMESİ