İŞÇİ PARTİSİ GENEL BAŞKANI DOĞU PERİNÇEK’İN SANATÇILARIMIZ SAYIN MÜJDE AR, SAYIN CAHİT BERKAY, SAYIN TARIK AKAN VE SAYIN KADİR İNANIR’A MEKTUBU

İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek’in 12 Haziran 2012 (Bugün) sanatçılarımıza gönderdiği mektubu kamuoyunun bilgisine sunuyoruz:

Bu mektubu sizlerin kişiliğinizde 9 Haziran 2012 günü basında yayımlanan “Sinemacılardan Çağrı” başlıklı bildiriyi imz...

Tarih:

İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek’in 12 Haziran 2012 (Bugün) sanatçılarımıza gönderdiği mektubu kamuoyunun bilgisine sunuyoruz:

Bu mektubu sizlerin kişiliğinizde 9 Haziran 2012 günü basında yayımlanan “Sinemacılardan Çağrı” başlıklı bildiriyi imzalayan saygın sinema sanatçılarımızın değerlendirmesine sunuyorum.

Somut girişim ile umutlarımız arasındaki uyum
“Bu toprakların her bir köşesinde yaşanan acıların son bulması ve ortak geleceğimizin inşası”, kuşkusuz bütün milletin özlemidir. Sizler, yaptığınız işle her zaman halkımızın vicdanını temsil eden yaratıcılarsınız. Bildiriyi ülkemiz için beslediğiniz her zamanki umutlarınızla ve iyi niyetinizle imzaladığınızdan hiç kimse kuşku duyamaz.
Soru, sizin özlemleriniz ile desteklediğiniz somut girişim arasında ne kadar uyum bulunduğudur.

Hangi plan içinde yan yana geldiler?
İktidar ve ana muhalefet partilerinin hangi plan içinde “yan yana” gelmiş oldukları, özlem ve iyi niyetlerimizden bağımsızdır. O projenin ana çizgileri, yakın dönemde iktidar ve ana muhalefet partilerinin adım adım ve uyum halinde yürüttükleri pratikle belirlidir. Dersim Açılımı, Bölgesel Özerklik, Türk Yurttaşlığı ile Türk Milleti kavramlarının Anayasa dışına sürülmesi ve Oslo’da yapılan bölünme anayasasının meşrulaştırılmasında gösterilen uyumdan sonra şimdi sonuç alıcı hamle gündemdedir.
Değerli arkadaşlar,
Bu planın tepesinde ABD emperyalizmi bulunmaktadır. Tayyip Erdoğan, kamuoyu önünde 36 kez ABD’nin Büyük Ortadoğu Projesi (BOP)’nin görevlisi olduğunu açıklamıştır. Görevini de açıkça dile getirmiştir: “ABD Projesi içinde Diyarbakır’ı merkez yapmak.”
Bu proje, sizin içtenlikle umut ettiğiniz gibi, “ortak geleceğimizi inşa etmek” için yürütülmüyor. Bu proje, ABD’nin Birinci ve İkinci Irak savaşıyla adım adım kurduğu İkinci İsrail’i, bugün Suriye’de tertiplediği yıkıcı faaliyetlerle Akdeniz’e doğru ve Diyarbakırımıza doğru genişletmek için yürütülüyor. İnşa edilen, “Ortak gelecek” değil, bölgesel ve iç çatışmalardan geçerek ayrılmadır. Bizim iyi niyetli çağrılarımız, bu planı değiştirmiyor, fakat kendimizi gerçekçi olmayan beklentilerin kollarına bırakmış oluyoruz. Daha ürkütücü olanı, bizlere güvenen halkımız içinde de ham hayallerin ve aymazlıkların yayılmasına katkıda bulunmuş oluyoruz.

İç cepheden bakarsak
İç cepheden bakarsak, bu proje, ABD sözcülerinin onyıllardan beri açık açık dile getirdikleri “Türkiye’de Kemalist Devrimi tasfiye” programının bir parçasıdır ve bu plan da bir anayasayla taçlandırılma aşamasına gelmiş bulunmaktadır.
Yürüttükleri sürece ve sizin umut bağladığınız “aktörlerin” yaptıkları faaliyete baktığımız zaman, iktidar ve ana muhalefet partilerinin yan yana gelmesinden “barış ve ortak gelecek” beklemek, Tayip Erdoğan’ın “ucube” diyerek yıktığı Mehmet Aksoy dostumuzun Barış heykelini yeniden dikmesini beklemek kadar temiz yürekli bir umuttur. Bu bildiriniz, Tayip Erdoğan yönetiminden Devlet Opera ve Balesini özgürleştirmesini ve Türkiye’de eğitimi laikleştirmesini dilemek kadar gerçekçidir.

Barış ancak güçle sağlanabilir
AKP’nin ve AKCHP’nin bu girişimleri, sizlerin beklediği gibi “kirpiklerden gözyaşlarını toplamaya” değil, ABD’nin BOP sürecinin derinleşmesine, Suriye’ye yönelik yıkıcılığın yoğunlaşmasına, Kuzey Irak’taki ABD ve İsrail üssünün Kuzey Suriye’yi ve Diyarbakır’ı da kapsayacak yönde genişlemesine, bölgesel çapta kanlı çatışmalara yol verecektir.
ABD’nin BOP Eşbaşkanı’nın başında olduğu ve ABD’den açıkça rol talep eden PKK ve BDP’nin desteklediği bir girişim, Washington yönetiminin bölgemizi biçimlendirmek için kışkırttığı savaşlara hizmet edecektir. ABD’nin stratejik piyonu olduklarını her gün yeniden ilan eden AKP ve PKK’nin içinde bulunduğu bir uygulamadan, yalnız ve yalnız Kemalist Devrimin yıkımını ve Türkiye’nin parçalanmasını umut edebiliriz. ABD’den rol alan AKP ile ve ABD’den rol talep eden PKK/BDP ile el ele vererek, barış değil, ancak kan ve gözyaşı üretilir.
Tarihte “Bütün silahları bir meydanda yakalım” türünden çağrılar, her zaman edebiyat sayfalarında kalmıştır. Sizin bu çağrınızın ABD’yi ve PKK’yi ikna edemeyeceğini siz de biliyor olmalısınız. Bugünün dünyasında ve bölgemizde, bu hayallerle silahları değil, ancak kendimizi yakabiliriz.
Barış, ancak emperyalizme karşı mücadele edenlerin birleşmesi ve gücüyle getirilebilir. Bizim İstiklal Savaşımızda Mustafa Kemal Paşa önderliğinde yaptığımız gibi.
Bugün de barışı, yurtta Türk ve Kürdümüzü, bölgede Türkiye, Suriye, Irak ve İran’ı ABD planlarına karşı birleştirerek sağlayabiliriz. Bunun koşulları hızla gelişmektedir.

Zor ama gerçekçi olana çağrı
Türk de biziz, Kürt de biziz, hepimiz Türkiye Cumhuriyetini kuran Türk milletiyiz. Türk Devriminin bu temeliyle oynayan girişimler. Türkiye’de tiyatronun da sinemanın da, kardeşliğin de ve aşkın da tepesine çuvalı geçirir; geçirmektedir.
Bizler, en başta siz Türkiye’nin yaratıcıları ve erdemli sanatçıları, yurdun her bir köşesinde pusuların atıldığı, mayınların patladığı, kahpe tuzakların kurulduğu bu ortamda, barışın ancak kuvvetle sağlanabileceğini çok iyi bilmeliyiz.
Önümüzde “acıları aşka çevirecek” sihirli ve kolay çözümler bulunmuyor. Zor olana emek vermek ve baş koymak zorundayız. Sizlerin başı dik ve çetin kişilikleriniz, sanatınızla temsil ettiğiniz mertlik ve dürüstlük, bu açıdan milletimizin esin kaynağıdır.
Türkiyemizde barış, İstiklal Savaşıyla ve devrimle kuruldu. Bugün de Türk ve Kürdü, yani tekmil milletimizi ABD emperyalizminden bağımsız, ortak vatanımızda halk hükümeti kurmak için özgürlük ve gönüllü birlik temelinde birleştirmek, yeniden Yurtta Barış ve Bölgede Barışı sağlayacak, dünya barışına katkıda bulunacak biricik çözümdür.
19 Mayıs 2012 günü yalnız Beyoğlu’nda 250 bin yurttaşımızın Atatürk’te birleşerek ve AKP iktidarını yıkma kakarıyla yürümesi, bize Türkiye’yi birleştirecek ve Kemalist Devrimi kesin zafere ulaştıracak birlik ve kardeşlik çözümünün gündeme girdiğini gösteriyor.
Milletler zor koşullarda zor olan çözümü seçer ve zor sanılan çözüm, kolay sanılan hayallerden daha gerçekçidir.
Siz bu milletin büyük yaratıcılarını, erdemli sanatçılarımızı, sizlere yakışan, zor olan ama kesinlikle gerçekleşecek olan Kemalist Devrimi tamamlamayı amaçlayan kardeşlik çözümüne davet ediyorum ve sizlere yürekten arkadaşlık duygularıyla selam ve saygılar yolluyorum.