İŞÇİ PARTİSİ GENEL BAŞKANI DOĞU PERİNÇEK'İN DÖRT YAZISI

Anket verileri açık. Eğer muhalefet, AKP’nin andı kaldıran, anadilde eğitimi getiren, ülkeyi bölünmeye sürükleyen, PKK ile işbirliği yapan, Tunceli’yi Dersim yapmaya yönelik uygulamalarına karşı mücadele ederse, AKP oyları yüzde 20’lere, hatta daha aşağılara bile ine...

Tarih:

Anket verileri açık. Eğer muhalefet, AKP’nin andı kaldıran, anadilde eğitimi getiren, ülkeyi bölünmeye sürükleyen, PKK ile işbirliği yapan, Tunceli’yi Dersim yapmaya yönelik uygulamalarına karşı mücadele ederse, AKP oyları yüzde 20’lere, hatta daha aşağılara bile inebilir. BDP oylarının yarıya yakını da, PKK kuyrukçuluğuyla değil, bölücülük tehlikesi anlatılarak kazanılır.

Tablo çok açık
Bize ipucu veren önemli sonuçlar:

(Verileri Uğur Dündar’ın Sözcü gazetesindeki yazısından aldık, 6 Ekim 2013)
Gezici Araştırma Şirketi’nin Eylül ayında yaptığı kamuoyu yoklamasının sonuçları çok önemli. Bu yoklama gösteriyor ki, AKP oylarını kazanmak için sanılanın çok üstünde olanaklar var.
Tablonun Evet hanesi AKP+BDP’nin ortak oy birikimini yansıtıyor.
Hayır hanesi ise, AKP+PKK ortaklığına karşı oy birikiminin ne kadar büyük olduğunu gösteriyor.

AKP yüzde 20’nin altına dahi inebilir
Andımız, anadilde eğitim, bölünme tehlikesi, MİT’in Apo ile görüşmesi gibi AKP ile BDP’nin ortak cephe tuttuğu konularda bu iki partinin görüşlerini destekletenler, yüzde 11 ile 27 arasındadır.
Bu konularda BDP seçmeninin daha kararlı olduğu biliniyor. Yüzde 7’yi BDP oyu olarak düşünelim. AKP’ye yüzde 4 ile 20 arasında oy kalıyor.
Demek ki, Türkiye’nin milli birliği ve vatanın bütünlüğü konusunda karalı mücadelenin oy birikimi, yüzde 73 ile 89 arasındadır.

BDP oylarının yarısı kazanılabilir
Bölünme tehdidi ağırlaşıyor. O nedenle tablo AKP için daha ürkütücü yönde gelişebilir.
BDP seçmeninin yüzde 63’ü anadilde eğitimin ileriki süreçte ülkeyi bölebileceğini düşünmektedir. Demek ki BDP oylarının yarıya yakını milli güçler tarafından kazanılabilir.
Buradan da anlaşılıyor ki PKK/BDP oylarını kazanmanın yolu, anadille eğitimi savunmak değil, bunun yol açtığı tehlikeleri göstermektir. CHP bu açıdan da çok yanlış bir yoldadır. PKK’yı güçlendiren bir çizgide ısrar etmektedir.

Kararlı milli duruş AKP saltanatını yıkar
Bu verilerin ortaya koyduğu kesin sonuç açık: AKP, kararlı milli duruşla iktidardan indirilebilir.
Eğer muhalefet, AKP’nin andı kaldıran, anadilde eğitimi getiren, ülkeyi bölünmeye sürükleyen, PKK ile işbirliği yapan, Tunceli’yi Dersim yapmaya yönelik uygulamalarına karşı mücadele ederse, AKP oyları yüzde 20’lere, hatta daha aşağılara bile inebilir.
Bu tabloya ekonomik gidişin sonuçlarını da katarsak, AKP açısından çok daha ürkütücü olasılıklar gözüküyor.

AKP’nin zayıf karnı
Ancak ekonomik verileri şimdilik bir kenara koyalım.
Somut olarak bakarsak AKP ve PKK’nin Bölücülük Paketine odaklanan bir mücadele, AKP iktidarını devirir ve bu mücadeleyi yürüten partilerin oylarını yükseltir.
Böylece ortaya çok sık atılan AKP oyları nasıl kazanılır sorusunun cevabı 2013-2014 koşullarında ortaya çıkmaktadır:
“ Demokrasi Paketi”nin bölücü ve cumhuriyet yıkıcısı etkilerini göstermek, AKP iktidarını yıkmanın başlıca eylemidir.
Aydınlık, bu tavırla büyük gazete oluyor.
Sözcü gazetesi, bu tavırla okuyucu kazanıyor.
CHP bunları göremiyor.

CHP ne yapıyor
CHP ne yapıyor?
CHP, oy kazanmak adına, AKP-PKK paketine evet diyor, hatta bu paketteki programı yetersiz buluyor. Dersim harekâtında öne fırlıyor. Türk kavramından rahatsız. Başka deyişle AKP ve PKK ile bölücülük ve yıkıcılık yarışına giriyor. Kılıçdaroğlu’nun Paketin açıklanmasının ertesi günü yaptığı açıklamanın özü budur. CHP Genel Başkanı, Andımızın kaldırılmasına, Anadilde eğitime yönelik önlemlere, PKK ile işbirliğine karşı tavır almadı. Dabilyu özgürlüğü ve türban gibi konularda Pakete sahip çıktı ve bölünme tehlikesinden kaygılı değil. CHP milletvekillerine Dersim önergesi verdirtti. Laikliğin tehlikede olduğunu zaten eskiden beri kabul etmiyor.
Bu durumda CHP, AKP-BDP ittifakının oy potansiyelini oluşturan yüzde 11-27 arasındaki oylara ortak olma iddiasındadır. Başka deyişle, Kılıçdaroğlu CHP’yi barajın dahi altına itecek bir politika açıklamıştır. CHP, Dersim’de intihar ediyor.

Rengarenk Sorosçuluk yeni değil
Rengarenk Sorosçuluk diye özetlediğimiz bu siyaset yeni değil. Ama daha da katılaşıyor.
Kılıçdaroğlu, hatırlayacaksınız 2010 yılındaki referandumda ve 2011 genel seçiminde de bu çizgideydi. Cepheyi bağımsızlık, birlik ve bütünlük ihtiyacında kurmadı. AKP ve PKK’ya benzeyerek oy toplamaya yöneldi.
CHP yönetimi şunu görmedi: Türkiye’yi PKK ile birlikte bölen, Cumhuriyeti yıkan, Türk milletini hedef alan AKP bile, seçim ve halkoyu dönemlerinde sahte milli görüntüler vermeye çalışıyor.

MHP’nin milliyetçilik gürültüsü
MHP de her nazik durumda, Türkiye’yi bölen AKP’ye koltuk değneği olduğu halde, milliyetçilik gürültüsü yaparak oylarını çoğaltıyor. Milliyetçiliğin gürültüsü bile oy topluyor.
“Milliyetçilik gürültüsü” deyişi, yerinde bir uyarıdır. Çünkü Ortaçağa dönüşü destekleyen bir parti, milli birlik ve bütünlüğe hizmet etmez.
Laiklik olmadan millet olmaz. Millet, Ortaçağdan, tarikat ve cemaatlerden kurulmuş olan toplumun adıdır. Bütün bunlarla birlikte MHP, hiç olmazsa son Bölünme Paketine karşı açık tavır alarak, oylarını yükseltmektedir. CHP, bunu da göremiyor. Sorosçuluk görüş açısını o kadar daraltmış ki...

İP CHP’nin iyiliğini istiyor
İşçi Partisi açısından bakarsanız, ufku dar olanlar, CHP’nin Pakete “Evet ama yetmez” tavrını almasını bir fırsat olarak görebilirler. İşçi Partisi oyları, çok hızlı büyüyor ve daha da büyür.
Ancak biz, böyle bakmıyoruz. CHP gibi Cumhuriyet birikiminin güçlü olduğu büyük bir partinin milli duruş içinde olmasını istiyoruz. Çünkü CHP’nin bugünkü duruşu, AKP ve PKK’ya olanak sağlıyor. Milletin yüzde 80-90’ı AKP Paketine karşı eğilim içine girerken, CHP yönetimi bu eğilimi kırıyor ve AKP oylarının baş aşağı gidişini önleyen tavır sergiliyor.

CHP, MHP’nin AKP’ye destek rolünü devralıyor
Açıkçası, CHP, MHP’nin rolünü devralmış bulunmaktadır. Arkada kalan dönemde MHP, AKP iktidarının kurtarıcısı konumundaydı. Atatürk, Cumhuriyet ve laiklik konusunda milli olmayan, Ortaçağlı siyasetler, MHP’ye böyle bir görev yüklemişti.
Bu kez AKP iktidarına el uzatan CHP’dir. Ülke bölünürken, CHP bir “demokrasi” teranesi tutturmuştur.

CHP’nin AKP modeli “demokrasi” teranesi
“Terane” diyoruz çünkü milli devlet, demokrasinin biricik çerçevesidir.
Milli bağımsızlık, demokrasinin şartıdır; olmazsa olmazıdır.
CHP örgütlerini ve tabanını omuzlarından tutup sarsarak uyarıyoruz, her yerde, her beldede uyarmalıyız.
AKP oylarını düşürmek için, tarihi bir olanak önümüzdedir.
Anketler apaçık önümüzde koyuyor bu olanağı. Zaten günlük hayatımızda halkın ne beklediğini görüyoruz.

Türk olmaktan korkarsanız…
Rıza Türmen, Atilla Kart, Sezgin Tanrıkulu, bugün CHP’nin Genel Merkez görüşünü temsil ediyorlar. Kılıçdaroğlu onların lideridir.
CHP, Türk olmaktan korkmayı bıraksın.
Atatürk’ü ve Cumhuriyeti savunmasam oy kaybederim aldanışından kurtulsun.
Milli bir duruşu kararlı olarak benimsesin.
Andımız, Türkçe eğitim, Türk milleti, Türk vatandaşlığı, tekil devlet gibi konularda, AKP’ye karşı hep birlikte milleti ayağa kaldıralım.
- Peki CHP bu milli duruşu benimsemez, Soros’un Rengarenkçiliğinde diretirse ne olur?
AKP’ye yardımcı olur, bizim işimizi zorlaştırır ama en sonunda yine AKP’yi yıkar ve Milli Hükümeti kurarız. CHP’ye ise yazık olur!



İktidar stratejisi-2 -AKP HANGİ CEPHEDEN YIKILIR?
Adil Hacıömeroğlu dostumuz, bir soru atıyor ortaya:
“AKP sağdan mı, yoksa soldan mı yıkılır?”
Bu soru yanlıştır!
Bu soru, Solu çıkmaza sokan sorudur!
Soru yanlış konursa, cevap da yanlışa mahkûm edilir.

Sağ-Sol ayrımının açıklayamadığı kitle
Sorudaki yanlışı anlamak için, iktidara yakınlığıyla bilinen bir araştırma kuruluşunun Ağustos ayındaki anketine göz atalım.
Bu kuruluş, “Sağda mısın, Solda mısın” diye soruyor. Verilen yanıtlar çok uyarıcı:
Yüzde
Sağdayım : 49
Soldayım : 20
Yanıtsız : 31
Toplam : 100

Kuruluş, sonuç olarak “Sağ-Sol ayrımının açıklayamadığı” büyük bir kitlenin bulunduğuna dikkat çekiyor.
Sağ-Sol kavramlarının toplumda, bizim yüklediğimiz anlamlardan farklı algılandığını gösteren başka veriler de var. Partilerin seçmenleri bakın kendilerini nereye yerleştiriyor. Her partinin kendi içindeki oranlar şöyle:

Bu verilere göre, AKP seçmeninin yüzde 29’u kendini sağda tanımlamıyor. Yine MHP seçmeninin yüzde 40’ı kendini sağda görmüyor. CHP seçmeninin ise yüzde 39’u solcu tanımının içine koymuyor kendisini.
Sağ-Sol ayrımı, her partinin kendi seçmeni içinde de anlamını yitirmektedir. Başka bir hadise var, görelim bunu.

Yüzde 20’ye hapsolan anlayış
Özellikle CHP yönetiminin dikkatini çekmeliyiz. “Solda birleşme” diyerek yola çıktığınız zaman, kendinizi yüzde 20’nin içine kapatıyorsunuz ve CHP seçmeninin yüzde 39’unu dahi en baştan yitiriyorsunuz.
Kabahat Solda değil, soru yanlış konuyor. Kabahat, halkla birleşmeye yönelmeyen anlayışta! Nedeni, Türkiye’nin yaşadığı süreci doğru belirlememek.
Soruyu, kendi kafamızdaki kalıplara göre değil, Türkiye’nin yaşadığı sürece, yani toplumsal-siyasal pratiğe göre sormalıyız.

Gerçek soru: Millici misin yoksa gayrimillici mi?
Türk milletinin saldırı altında olduğu bir süreci yaşıyoruz. Türkiye bölünüyor. Atlantik emperyalistleri ile Millet cephe cepheye gelmiştir. Toplum, bu gerçeği yaşıyor ve varolan cepheleşmeyi Sağ-Sol ayrımı içinde açıklamayan büyük bir kitle var. AKP seçmeninin yüzde 30’u ve MHP’nin yüzde 40’ı da bu büyük kitlenin içinde.
Toplum, Sağ-Sol nedir, bu ayrımın algısında anlaşmış değil.
Ama toplum, vatan nedir, Cumhuriyet nedir, Atatürk nedir biliyor. Bu eksendeki saflaşmalarda herkesin kafası açık!
Toplumun yaşadığı süreci ve algılamasını dikkate alan soru şudur:
- Millet, vatan ve Cumhuriyet tehlikede mi?
- Tehlikede değil mi?
Veya:
- Millici misin?
- Atlantik dostu musun?

AKP ve BDP’nin çıkmazını yansıtan veriler
Soruyu bugün yaşanan gerçek saflaşmaya göre sorduğunuz an, toplumun yüzde 90’ı millî konumda buluşacaktır.
Nitekim Gezici Araştırma Şirketi’nin son “Demokrasi Paketi” ekseninde sorduğu sorulara yurttaşların yüzde 80-90’ı AKP ve BDP’yi çok üzen cevaplar vermiştir. Lütfen bu köşede 8 Ekim 2013 günü yayınladığımız verileri, CHP’nin genel merkez, il ve ilçe yöneticilerinin önlerine koyalım.

AKP’yi sandığa gömecek paket
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu çok yanlış bir değerlendirme yapıyor. “Demokrasi Paketi”ni “AKP’nin seçim paketi” diye yorumluyor.
Hayır, eğer biz doğru değerlendirirsek, o paket, AKP’nin sandığa gömülme paketidir. AKP, o paketi oy toplamak için değil, ABD dayatmasına mecbur olduğu için getirdi.
Lütfen görelim şu gerçekleri:
Milletimizin ezici çoğunluğu,
• Andımızın kaldırılmasına karşıdır.
• Anadille eğitimin kapısının açılmasına karşıdır.
• Abece’ye Q, X, W gibi harflerin eklenmesine karşıdır.
• Kamu hizmetinde türbana karşıdır.
• Tunceli’nin Dersim yapılmasına karşıdır.
• Atatürk Devrimi yıkıcılığına karşıdır.

Millî duruşun büyük oy birikimi
Karşı olanların oranı, bu somut konularda yüzde 70-90 arasında değişmektedir.
Millî duruşun oy birikimi, yüzde 90’a kadar uzanmaktadır.
Böyle tarihsel bir fırsat varken, CHP’nin Neoliberal takımının “Solda birleşelim” önerisi nedir?
“Solda birleşmek” dedikleri sağa yenilgide birleşmektir; bozgunda birleşmektir.
Adını koyalım: Bugün Solculuk, Milliciliktir; emperyalizme karşı bağımsızlık ve vatan bütünlüğünde saf tutmaktır.

BDP/PKK ile işbirliği stratejisi mi?
Ayakları havada olan saf yürekli “Solcular” yanında, bir de BDP/PKK işbirlikçileri var. Bunlar, PKK ile açık işbirliğini savunamıyorlar. “Sol ile birleşme”yi BDP/PKK ile işbirliğinin örtüsü olarak kullanıyorlar. Ve özellikle İstanbul’da BDP oylarına yönelme propagandası yapıyorlar.
Eğer gazetelerin yazdığı gibi, Sarıgül’ün BDP ile işbirliği stratejisi izleyeceği doğruysa, o zaman CHP, İstanbul üzerinden bütün Türkiye’de intihara gidiyor demektir.
O zaman, Sarıgül, İstanbul’da seçim kazanma formülü değil, CHP’nin Atlantik’te boğulması formülü olur.

Ümit Kocasakal ve Can Ataklı
İstanbul’da seçim, Ümit Kocasakal gibi millici adaylarla kazanılır. Sol-Sağ, bütün milletten oy alır. Kocasakal, yüzde 30’la başladığı seçim sürecinden yüzde 45-50’lere uzanan oyla çıkar. Çünkü Sol seçmenin oyları yanında MHP ve AKP seçmeninden de oy alır. Birikimli ve yetenekli gazeteci Can Ataklı da aynı başarıyı gösterebilecek bir seçenektir. Ataklı ve Kocasakal, küresel merkezlerin değil, halkın adayları olur ve Cumhuriyetin büyük gücünü seferber ederler.

CHP’ye birlikte iktidar olma stratejisi sunuyoruz
AKP, Atlantik cephesinde mevzilenerek yıkılmaz!
AKP, Fethullah Gülen işbirliğiyle yıkılmaz!
AKP, bölücülerle işbirliği cephesi oluşturarak yıkılmaz!
Bunlar dikkate alınmazsa, Mart ayında CHP bozgunla karşılaşır.
Biz CHP’nin iyiliğini istiyoruz.
CHP’ye birlikte iktidar olma stratejisini sunuyoruz.
Bütün veriler ortadadır:
AKP, Milli Cephede sağlam duruş ve kararlı mücadeleyle yıkılır.



İktidar stratejisi-3 SAĞA YELKEN AÇMANIN “SOL” GÖRÜNTÜLÜ FORMÜLÜ
CHP’nin Neoliberallerine Atlantik medyası, “Sol” madalyası taktı. Rıza Türmen, Atilla Kart, Sezgin Tanrıkulu, Faik Tunay gibi milletvekilleri Sağdan aldıkları “Sol” kimliklerle politika yapıyorlar. CHP’de AKP’lileşmiş bir grup var. Bu grubun en önemli özelliği, Kemalist Devrimin yıkılmasında, millî devletin dağıtılmasında, Türkiye’yi bölen süreçte AKP ve BDP ile aynı mevzilerde cephe tutmasıdır.

Sarıgül açıklamalı: BDP ile işbirliği yapacak mı?
CHP’nin Neoliberalleri yerel seçimlerde BDP ile işbirliğine yöneldiler. Özellikle İstanbul’da bu yönde hummalı bir faaliyet yürütüldüğü biliniyor. Bu çalışmanın “Sola açılıyoruz” perdesi altında yürütülmesi, avlanacak kuşları da tanımlıyor.
Şu anda İstanbul’da Mustafa Sarıgül formülü de bu planın içinde gözüküyor. Gazeteler Sarıgül’ün BDP ile işbirliği halinde olduğu haberleri yayınlıyorlar ve Sarıgül’den bir yalanlama gelmiyor.

Çatır çatır konuşmak zorundayız
Bu arada CHP’deki bazı değer verdiğim, içtenliklerine güvendiğim Solcular da ciddi yanılgı içindeler.
Kusura bakılmasın, böyle çatır çatır konuşmak zorundayız. Çünkü CHP’deki “ulusalcı” olduğunu söyleyen arkadaşların mız mız halleriyle veya Deniz Baykalların yenilginin pususuna yatan ürkütücü yanlışlarıyla bu tabloyu düzeltemeyiz.

Hangi açmaza giriyorsunuz?
İşte o samimi solcularımızdan Malatya Milletvekili Veli Ağbaba bakın CHP’yi çıkmaza sokan formülü nasıl seslendirmiş. Cumhuriyet gazetesi, sekiz sütun manşetten vererek bu oyuna dahil olduğunu yeniden ilan ediyor:

İşte bizim, Sağa açılmanın “Sol” görüntülü formülü dediğimiz tam da budur!
Sonuç, CHP için yıkım olur!
AKP’nin başarısına ancak böyle hizmet edilir.

Yüzde 20’ye hapsolmanın neresi solculuk?
İktidara yakın bir araştırma kuruluşunun yaptığı araştırmanın verilerini dün bu köşede gördünüz. CHP yönetiminin de önemle değerlendirmesini dilerim.
Toplumun ancak yüzde 20’si kendisini “Solcu” diye tanımlıyor.
Yüzde 31 ise, sağcı mısın, solcu musun sorusunu anlamlı bulmuyor. Bu yüzde 31, Türkiye’nin nereye gittiğini gören kesimdir. Cumhuriyet ve vatan duyarlılığı ağır basanlar böyle büyük bir küme oluşturuyor. Sol, bu kesimle birleşerek büyür.
İkisinin toplamı, yüzde 20 + 31 = Yüzde 51’dir.
Kaldı ki saflaşmayı millî-gayrimillî diye gerçekler zemininde belirlersek, bu oran yüzde 90’lara kadar genişler.

Vatansever seçmen belirleyici
Önümüzde çok açık bir soru var:
BDP seçmenine mi yöneleceğiz, yoksa vatansever seçmene mi?
BDP seçmenine yönelmek, yüzde 20’nin altına yuvarlanmaktır!
Vatansever seçmene yönelmek, iktidara yürümektir ve BDP seçmeninin bir kısmı da öyle kazanılacaktır. Birleşen Türkiye, herkesi kazanır.
Veriler ortada:
AKP tabanında kendisini sağcı olarak görmeyenlerin oranı, yüzde 29’dur, yuvarlak hesap yüzde 30’dur.
MHP tabanında sağcı tanımını kabul etmeyenler yüzde 40’tır.
Bu büyük oy birikimi, Sol gevezelikle değil, vatan bütünlüğü, Cumhuriyet kararlılığı ve halkçı ekonomik çözümlerle kazanılır.
Vatansever seçmeni birleştirmek, seçim başarısının anahtarıdır. Eğer vatansever kitle, AKP’nin halk avcılığına terk edilirse, sonuçları çok ağır olur.
Vatansever seçmeni birleştirmek için, MHP ile güçbirliği girişiminde bulunmanın hiçbir olumsuz sonucu yoktur. Eğer MHP yönetimi bu yöndeki yapıcı ve samimi çabaları geri çevirirse, sonuçlarına katlanır. Dün verilerini paylaştığımız araştırmaya göre, MHP seçmeninin yüzde 70’i farklı partiye oy verebileceğini söylüyor.
Bütün mesele, vatansever kitleye güven veren, tutarlı ve kararlı siyasetler izlemektir.

Seçim kazanmanın tek yolu: Millî olana açılmak!
Seçimleri kazanmanın tek ama tek bir yolu vardır:
• Millî olana açılmak!
• Bölücülükle aramıza kesin sınır çekmek!
• Andımıza sahip çıkmak!
• AKP’nin Dersim Harekâtında piyon görevi yapmaktan derhal vazgeçmek!
• Özgürlükleri “dabilyu” özgürlüğüne indirgeyen sahte demokratlığa, bölücü yardakçılığına son vermek!

Dört madde uygulanırsa
Bu durumda,
1. Öncelikle CHP+İP derhal bir seçim ittifakı yapmalıdır. Vatansever seçmen için çekim merkezi yaratmanın öncelikli şartı budur. İşçi Partisi Haziran Ayaklanmasını, Türk bayrağı altında ve “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” sloganında birleştiren partidir.
2. Bu ittifak, millî bağımsızlık ve ülke bütünlüğünü esas almalı, Kemalist Devrimi tamamlama programına dayanmalıdır. Önümüzdeki krize millî direnme ekonomisiyle halkı gözeten çözümleri benimsemelidir. Bu program, Türkiye’nin krizden çıkış programıdır.
3. Hedef, Türkiyemizi AKP’den kurtarmak, millî sınıfların hükümetini kurmaktır.
4. MHP ile milletin cephesinde birleşerek Millî Hükümeti kurmak için görüşmeler yapılmalı, bu amaçla samimi ve yapıcı bir çalışma yürütülmelidir.
Bu dört madde uygulanırsa, önümüzdeki üç aşamalı seçimlerde kesin sonuca ulaşırız.
Eğer CHP ve MHP bu Millî Stratejiyi reddeder, Millî Güçleri bölerlerse, millet herhalde bölünmeyi kabul etmeyecektir.

Millî Hükümet için anahtar görev
Milletin öncülerine düşen görev, Cumhuriyetin yıkıldığı bu koşullarda sorumsuz tavırları, bireysel kaygıları derhal terk etmek ve İşçi Partisi’ne katılmaktır.
Millî Güçbirliği’ne ve Millî Hükümete giden yol, İşçi Partisi’nin güçlenmesinden geçiyor.
Ve İşçi Partisi olağanüstü hızla büyüyor.
Mesele, bu görevde sen var mısın, işte odur.



İktidar stratejisi-4 BU TABLODA HER ŞEY VAR!

Kendinizi aşağıdaki siyasi kimliklerden hangisi veya hangileri ile tanımlamayı uygun bulursunuz?” sorusuna yukarıdaki yanıtlar verilmiş.
Yukarıdaki veriler, iki gündür diğer başka sonuçlarını irdelediğimiz araştırmaya ait. Araştırma Ağustos 2013’te yapılmış. İki ayda bir şey değişmedi.
Bu tabloda, seçim siyasetine ışık tutan her şey var.

İktidar anahtarı: Atatürkçü + Milliyetçi
Millî Güçbirliği için iktidar anahtarı apaçık gözüküyor.

Yüzde
Atatürkçü 24.1
Milliyetçi 15.0
Sosyaldemokrat 8.2
Kemalist 2.7
Ulusalcı 2.2
Sosyalist 2.2
Ülkücü 1.8
Toplam 56.2

Atatürkçü + Milliyetçi eksenli oylar kuşkusuz demokrat kümeden ve diğer kümelerden de oy alacaktır.

MHP yöneticilerinin itirazları geçersiz
Bu tablo, CHP+MHP+İP’nin oluşturacağı Millî Güçbirliği’nin iktidar hedefine ulaşabileceğini gösteriyor.
MHP yöneticilerinin “Güçbirliği yaparsak muhafazakâr ve İslamcı oyları kaybederiz” yolundaki itirazın cevabı da bu tablodadır.
Muhafazakâr oylar sanılanın çok altındadır.
İkincisi, Millî eksen, muhafazakâr milliyetçileri de çekecektir.
MHP’nin itirazının millilik dışı bir nedeni olsa gerek.

Sosyal demokratlığın iktidarsızlık açmazı
Sosyal demokrat eksenli oyların çekirdeği, yüzde 8’dir. Hadi bu yüzde 8’e demokrat ve liberalleri de ekleyin, eder, hepsi yüzde 18.
CHP’nin Atatürkçülüğe karşı Sosyal demokrat vurgusu yapan Neoliberallerinin açmazı buradadır. Zaten onların meselesi, AKP’yi iktidarda tutmaktır. Sosyal demokrasiye tam gaz devam edilerek varılacak istasyon, AKP iktidarını yenilemektir.

Milliyetçiliğe evet
Ulusalcılığa hayır

Milliyetçi = Yüzde 15
Ulusalcı = Yüzde 2

Tayyip Erdoğan, Ulusalcılarımızı niçin yüzde 2’lik “Ulusalcılık” kapanına sokuyor, şimdi anladınız mı?
Ve Aydınlık 12 Ekim günlü birinci sayfa manşetinde “Ulusalcı” kimliğine sahip çıkarak hangi çıkmazlara girebileceğimizi kuşkusuz fark etmiştir.

Milliyetçiliğe evet
Ülkücülüğe hayır

Milliyetçi = Yüzde 15
Ülkücü = Yüzde 2

Ülkücüyüm kimliğini benimseyenler, kendilerini büyük vatansever kitleden koparıyor. Çok öğretici olmalı.

Atatürkçülüğe evet
Kemalistliğe hayır
Kimi “İlericilerimiz”, kendilerini özel kimliklerle çoğunluktan ayırmaya bayılırlar.

Atatürkçü = Yüzde 24.1
Kemalist = Yüzde 2.7

Arada on misli fark var. Kemalistim diyenler mi daha devrimci, Atatürkçüyüm diyenler mi?
Halksız devrimcilik ise muradınız, söylenecek söz yok!

Liberalizm masalı
Millicilik gerçeği

Liberaller = Yüzde 1.2
Kürt Milliyetçisi = Yüzde 0.9
Toplam Yüzde 2.1

Beyoğlu’nun arka sokaklarına yönelik siyasetlerin Türkiye’de karşılığı yoktur. Herkesin ve hepimizin kulağına küpe olmalıdır. “Azınlıkçı”, “çokçu” vb. adlarla anılan sözde “özgürlükçülük” geçersizdir. Özgürlük, tarikatlara, cemaatlere, mezheplere, marjinallere özgürlük değil, halka özgürlüktür. Ve özgürlüklere ancak millî devlet çerçevesi içinde ulaşılır.

AKP’ye iktidar nasıl armağan edilir?
AKP’nin çekirdek seçmeni ile birlikte bütün muhafazakâr ve İslamcı oyların toplamı şöyle:
Yüzde
Dindar muhafazakâr = 8.7
Geleneksel muhafazakâr = 4.9
Siyasal İslamcı = 2.9
Toplam = 16.5

Muhafazakâr + İslamcı oyların toplamı yüzde 16.5 iken, AKP nasıl oluyor da yüzde 49 oy alabiliyor?
Demek ki birileri, yanlış politikalarla AKP’ye ek seçmen sunuyor. CHP’nin millî olan her şeye sırtını dönmesinin sonuçları yaşanıyor.
AKP’nin ihtiyacı, vatansever oylardır. Tayyip Erdoğan, CHP’nin teslim ettiği bu alanda halkı avlıyor. İşçi Partisi, CHP ve MHP ile birlikte ya da tek başına, buna izin vermeyecektir.

AKP ile dincilik yarışının yanlışlığı
Yukarıdaki tablo, AKP ile dincilik yarışına giren MHP yönetiminin nasıl büyük bir yanılgı içinde olduğunu ortaya koyuyor.
Tabloda türban ve laiklik konusunda veriler yok. Ancak “Muhafazakâr” başlıklı kümeler, sanılanın çok altındadır.
AKP ile cemaat ve tarikatları kazanma yarışı, MHP’ye de CHP’ye de bir şey kazandırmıyor. O yarışın galibi bellidir. Ama bu yüzden millet, Cumhuriyetini ve vatanını kaybediyor.

Merkezi sorun: Demokrasi değil bağımsızlık
Kimlik tanımlamaları, liberal ve demokrat söylemde değil, bağımsızlığa yönelik belirlemelerde yoğunlaşıyor. Çünkü Türkiye’nin bugünkü birinci meselesi, bağımsızlıktır.
Bağımsızlık, demokrasiyi getirecektir. Yoksa demokrasi, bağımsızlığı değil.
Bağımsızlığı es geçen CHP ve MHP’nin “demokrasi” adına sözümona “darbecilik” karşıtı söylemleri, seçmenin taleplerinden kaynaklanmıyor, Atlantik sistemine selam çakma anlamına geliyor.

Sandıkta zaferin anahtarı
Tablodaki kimlik tanımlamaları, Türkiyemizin bugün yaşadığı süreci yansıtıyor.
Kimlikler, Atatürkçülük ve Milliyetçilikte yoğunlaşıyor. Aslında ikisi aynıdır. Atatürk’te birleşmek, Millicilikte birleşmektir, bağımsızlık ve millî egemenlikte birleşmektir.
Bu tablo, Haziran Ayaklanmasında da doğrulanmıştır. Ayağa kalkan halkı, İşçi Partisi Türk bayrağı altında ve “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” sloganında birleştirdi. CHP’nin karşı koymasına rağmen, halk İşçi Partisi’nin kararlı duruşunu benimsedi.
Türk bayrağının temsil ettiği millî bağımsızlık ve Atatürk, yalnız halk hareketinin parolası olmakla kalmıyor, sandıkta zaferin de anahtarını veriyor.



İktidar stratejisi-5 “YANDAŞ MUHALEFETE” SEÇMENLERİNDEN ŞİDDETLİ İHTAR!
Yandaş Muhalefet” değerlendirmesi, Eski Donanma Komutanı Ora. Nusret Güner’in. Meclisteki CHP ve MHP “muhalefeti” ancak bu kadar özlü anlatılabilir.
AKP iktidarının basın sözcülerinden Taha Akyol, “Kılıçdaroğlu’nun ‘Yeni CHP’ çabasını ben ilke olarak doğru buluyorum.” diyor. Taha Akyol’un doğru yolundan giden CHP yönetimine, seçmenleri ne diyecektir, bunun yanıtını araştırmalarda buluyoruz.
“Yandaş muhalefetin” diğer ayağı olan MHP yönetimine, Milliyetçi seçmenin mesajı da çarpıcıdır.

“Farklı partiye oy veririm” diyen seçmenlerin oranı
Bu yazı dizisinde araştırma verilerine yer verdiğimiz kuruluş, iki ay önce, Ağustos ayında yaptığı araştırmada seçmene şu soruyu soruyor: “Önümüzdeki yerel seçim ve milletvekili seçimlerinde farklı partiye oy verebilir misiniz?”
Cevaplar oran olarak şöyle:

Farklı partiye evet
MHP seçmeni 70.8
CHP seçmeni 63.7
BDP seçmeni 55.9
AKP seçmeni 31.6

“Fikrim yok” diyenleri de kattığınız zaman bu oranlar daha da yükseliyor:

Evet + Fikrim yok
MHP seçmeni 77
CHP seçmeni 72.7
BDP seçmeni 67.7
AKP seçmeni 37.9

Seçmenin yarısı farklı parti arayışında
Partilerin 2011 seçimlerindeki oy oranlarını esas alırsak, şu anda farklı partiye oy verebilirim diyen seçmenlerin Türkiye genelindeki oranı şöyle oluyor:

Seçmenin yarıdan fazlası oy verdiği partiyi sorguluyor
Araştırmaya göre, yerel seçimde kazanmasını istemediği partiye karşı en güçlü adaya oy veririm diyenlerin oranı da dikkat çekicidir.
CHP’lilerde yüzde 33
MHP’lilerde yüzde 29
CHP ve MHP seçmeninin partiye bağlılıkları da belirtilen verilerle uyumludur. Esnek bağlıların oranı:
CHP’lilerde yüzde 53
MHP’lilerde yüzde 45
AKP’lilerde yüzde 35
CHP ve MHP seçmeninin yarısı, bu partilere bağlılığını sorgulamaktadır.

AKP vatansever seçmenle yıkılır
AKP seçmeninin yüzde 31’i farklı partiye oy verebilirim diyor. Bu oranla uyumlu olarak yüzde 35, AKP’ye esnek bağlıyım diyor.
Eğer, farklı parti düşünen (veya esnek bağlı) AKP seçmeni, başka bir partiye oy verirse, AKP oyları yüzde 31’e düşüyor.
Bu açıdan öncelikli mesele, AKP’yi sorgulayan seçmeni anlamaktır.
Sorgulama konusu, AKP’nin dışa bağımlılığıdır; ülkeyi bölmesidir. Başka deyişle AKP vatansever seçmenle yıkılır.

Veriler gösteriyor ki
Bu veriler gösteriyor ki:
1. AKP iktidardan devrilebilir.
2. MHP ve CHP eğer tabanlarının özlemlerine cevap vermezlerse, barajın dahi çok altında düşebilirler.
3. BDP ise çok küçülebilir.

Seçim sonucunu Atatürkçü+Milliyetçi seçmen belirleyecek
Bu durumda seçim sonuçlarını belirleyecek olan nedir?
Araştırma verilerine göre, seçmenlerin büyük çoğunluğu Atatürkçü+Milliyetçi kimliğine sahip çıkıyor. Atatürkçü, Milliyetçi, Kemalist, Ulusalcı toplamı yüzde 46’dır. Sosyal demokratları ve sosyalistleri de kattığınız zaman yüzde 56 oluyor.
Muhafazakârlar ve İslamcılar, iktidar olmak için çok yetersiz. Toplamı = Yüzde 16.5.
Demek ki, Muhafazakâr + İslamcı oylar, AKP’ye yetmiyor.
Sosyal demokratlar, yüzde 8.
Ülkücüler ise, yüzde 1.8.
Seçim sonuçlarını Atatürkçü +Vatansever seçmen belirleyecektir.

CHP ve MHP seçmenlerini dikkate almazsa
CHP, Dersim Partisi olursa, barajın altına doğru seyreder.
MHP, bağımsızlık isteyen ve Cumhuriyeti savunan seçmene sırtını dönmeye devam ederse, oy kaybeder.
MHP, CHP ve BDP’de arayış içindeki seçmen oranı o kadar yüksektir ki, eğer farklı partiye oy verirlerse, CHP de MHP de barajın çok altında kalır. Farklı partiye verebilirim diyenleri çıkardığınız zaman, MHP oyları yüzde 4’e, CHP oyları yüzde 7’ye kadar düşebiliyor.

BDP seçmeninin yüzde 37’si bölünme tehlikesinden kaygılı
BDP bölücü çizgisini sürdürürse olumsuz sonuçlarını görür. Çünkü BDP seçmeninin yüzde 37’si anadilde eğitimin ülkeyi bölebileceği tehlikesinin farkındadır (Gezici Araştırma Şirketi’nin Eylül ayı araştırması).
Farklı partiye oy verebilirim diyen seçmeni çıkardığınız zaman, BDP oyları yüzde 2’ye kadar düşüyor.

Şiddetli uyarı bağımsızlık ve Cumhuriyet cephesinden
CHP seçmeninin farklı parti düşünen yüzde 64’ünü oluşturan yüzde 17 oranındaki oy ve MHP seçmeninin yüzde 71’ini oluşturan yüzde 9 oranındaki oyun Türkiye ölçeğindeki toplamı yüzde 26’dır. Buna BDP tabanında sallantıda olan yüzde 4’ü eklerseniz, toplamı yüzde 30 olur. Bu yüzde 30’un AKP’nin kararsızları olan yüzde 20’yi nasıl etkileyeceği de önemli bir konudur.
Bütün bu veriler, MHP, CHP ve BDP seçmeninin, bu partilerin yönetimlerine şiddetli bir ültimatom verdiklerine işaret ediyor.
Bu uyarı, bağımsızlık ve Cumhuriyet cephesindendir.
CHP ve MHP seçmeni, yerel seçimlerde Güçbirliği istiyor. Araştırmada bu talebin ne kadar güçlü olduğunu kanıtlayan başka veriler de var. Onları da başka bir yazıda inceleyeceğiz.

CHP ve MHP seçmeni Millî Hükümet için Güçbirliği istiyor
Seçmen, AKP karşısında “yandaş muhalefet” istemiyor.
Denizli’nin Çivril ilçesinde AKP’ye karşı Andımız protestosu yapanlar, Türkiye’de yükselen eğilimi temsil ediyorlar.



İP, CHP, MHP seçmeni, Haziran Halk Ayaklanmasında omuz omuza mücadele etmiş ve Türk bayrağı altında birleşmiştir.
Türkiye’nin Millî güçleri, AKP iktidarını yıkarak Millî Hükümeti kurmak için birleşmek istiyor.
Bu güçlü rüzgârla siyaset yapan parti, İşçi Partisi’dir.
Bu açıdan Sonar Araştırma Şirketi Başkanı Hakan Bayrakçı’nın şu saptaması çok önemlidir: “İşçi Partisi bir volkan gibi her an patlayabilir. İşçi Partisi’nin oyları yüzde 14-15, hatta yüzde 24-25’e kadar uzanan bir potansiyele sahip.”
Sonar’ın bu saptamaları, yukarıda verileri paylaşılan araştırmanın sonuçlarıyla da doğrulanıyor.



İktidar stratejisi-6 KÜRDÜMÜZ NASIL KAZANILIR NASIL KAYBEDİLİR?

İşte bu tutum, Kürdümüzü de kaybeder, “Dersimliyim” diyen yurttaşlarımızı da.
Bu tutum, Cumhuriyet yıkıcısı AKP+PKK ortaklığını güçlendiriyor. Çünkü Tunceli’yi Dersim yapma programı, uzun yıllardan beri PKK ve AKP’nin programıdır. Hiçbir parti, başka partilerin önündeki mayınları temizleyerek büyümemiştir. Oy da toplayamamıştır.

Türk milletini kaybeden Kürdümüzü de kaybeder
AKP-PKK ortaklığının Dersim Harekâtının basit bir isim değiştirme girişimi olmadığını farketmeyecek kadar bu ülke gerçeğinin dışında olamayız.
Bu aymazlıkla CHP, bütün Türk milletini kaybeder. Türk milletini kaybedince, Kürdü kazanma olanağını da hepten kaybeder.
Yalnız Dersim mi?
CHP yıllardan beri,
- Özerklik Şartı’ndaki çekincelerin kaldırılmasını savunuyor.
- Anayasa Uzlaşma Komisyonundaki CHP Temsilcileri Rıza Türmen ve Atilla Kart, CHP Genel Merkezi adına Türk milletini “ahali” haline getirme gayretinde.
- CHP Meclis Grubunda, anadilde eğitim konusunda bölücü talepleri yüksek sesle savunan bir kesim var.
Başta Kılıçdaroğlu olmak üzere CHP yönetimi, sanıyor ki, bölücü örgütün taleplerini ne kadar gayretli savunursa, “Kürt oylarını” da o kadar çok kazanacak!
Bu tavrın, Türkiye’nin bölünmesine katkısı bir yana, oy kazanma şansı da yok. Çünkü bu tavır, oyları PKK’nin kucağına itiyor. CHP, Türk milletinin güvenini kaybetmenin ötesinde, Kürdümüzü de kazanamıyor.

Kürdümüzün oyları nasıl kazanılır
Kürdümüzün oylarını kazanmanın biricik yolu, bölücü taleplerin tehlikesini anlatmak ve Türkiye’nin birliğini kararlı olarak savunmaktır.
Buna dudak bükenler büyük yanılgı içinde.
CHP yönetimi farkında değil, bölünme tehlikesi Kürt yurttaşlarımızın büyük çoğunluğu tarafından ciddiye alınmaktadır ve kaygı konusudur.
Gezici Araştırma Şirketi’nin yaptığı araştırmada, çok önemli bir gerçek belirlenmiş: BDP’ye oy verenlerin yüzde 37’si anadille eğitimin bölünmeye yol açabileceği tehlikesini görüyor.
[8 Ekim 2013 günlü Rota’da bir dizgi hatası nedeniyle yüzde 63 olarak yazılan bu oran yüzde 37’dir. Yazıyı saklayan okuyucu varsa, düzeltmesini diliyorum.]

Birliğin değerini herkes kendi deneyimiyle anlayacak
Bizim Türkiye’nin birliğini savunma görevimizin ötesinde, Kürdümüzü kazanmak için de, millî bütünlüğümüzün değerini anlatmamız gerekiyor.
Bölünme, Kürdümüzü Ortaçağın mağaralarına kapatır. Mağaranın sahibi dahi, kendisi olmaz, İsrail o mağaranın ağasıdır. ABD’ye gedikli askerlik de Kürdün görevi olur.
Türkiye’nin birliği, Kürdümüz için biricik özgürleşme ve çağdaşlaşma zeminidir.
Biz Kürdümüze birlik vaat ediyoruz. Halk hükümeti kurmayı vaat ediyoruz. Kürdümüze milletin parçası olarak hem merkezde, hem yerel düzlemde hep birlikte hükümet olmayı vaat ediyoruz.

Türk bayrağı altındaki eşitlik, özgürlük ve kardeşlik
Bunlar, boş vaatler değildir. Haziran-Temmuz Halk Ayaklanması, Kürt yurttaşlarımız arasında büyük umut yarattı. O ayaklanmada Türk bayrağı altındaki eşitliği, özgürlüğü, kardeşliği yaşadı. Kimsenin Kürde göz ucuyla bile yan bakmadığını gördü. İşte Kürdümüzü kazanma çizgisi budur.
Kürt, Türk bayrağıyla kazanılır.
Kürdümüz, Dersim özürleriyle değil, Atatürk’le kazanılır. Bu, çok değerli bir tarihsel deneyimdir.
Diğer ülkelerdeki Kürtlerin Ortaçağ koşullarındaki durumu ile Türkiye Kürtlerinin koşulları karşılaştırılınca çağ farkı görülür. Bunu bizzat PKK yöneticileri kabul ederler. Kemalist Devrim farkı, Kürdümüz için çağdaşlaşma ve özgürleşme farkıdır. Kadının kurtuluşu farkıdır.
Öte yandan Türk Kürt birbirine karışmıştır.

Millî Hükümet, gerçekleşebilir bir seçenek olarak görülsün, Kürdümüzün nasıl Türk milleti içinde kararlı olarak yer alacağını göreceğiz.
Kürdümüzü, milleti bölerek değil, milleti birleştirerek kazanırız. Bunu ispatlayacağız.