Siyasetçiler ve Milletvekilleri
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu: AKP baskı ile yoluna devam ediyor. Ama unutmamak gerekir ki baskınlar her zaman özgürlük taleplerini arttırır. Bu yapılanları normal görmek mümkün değil.
ÖDP Genel Başkanı Alper Taş: AKP susturma operasyonlarına devam ediyor. İşçi Partisi’ne, Aydınlık ve Ulusal Kanal’a saldırıları bir bütün olarak görüyor ve protesto ediyoruz. AKP’ye karşı her fikre terör örgütü muamelesi yapılıyor. Bu saldırılar AKP’nin kendisini vuracaktır. Burada herkese düşen görev baskılar karşında ortak tutum alabilmektir. Aramızdaki farklılıklar ne olursa olsun AKP’nin karşında durmalıyız. Başta muhalefet partileri olmak üzere hepimize görev düşüyor.
MHP Grup Başkanvekili Mehmet Şandır: Siyasi iktidar malesef kendisine rakip gördüğü herkesi hedef gösteriyor.(...)
CHP Grup Başkan Vekili Emine Ülker Tarhan: (..) Bu yaşananları emperyalistlerin Türkiye’ye karşı topyekün savaşı olarak görüyorum. (...)Demokratik güçleri dayanışmaya çağırıyorum.
DSP Genel Başkanı Masum Türker: Aydınlık gazetesinin basılma gerekçesi olan konular 3 yıldır devam ediyor. Bilgilerin ve delillerin bu zamana kadar çoktan toplanması gerekirdi. Aydınlık gazetesinin yaptığı haberlerden dolayı arandığı ve bunun basın özgürlüğünü tehdit ettiğini düşünüyorum. İşçi Partisi’nin aranması da örgütlenme özgürlüğüne ciddi bir saldırıdır.
Türkiye Partisi Genel Başkanı Abdüllatif Şener: (...)Bugün Kuzey Afrika’da, Ortadoğu’da ve bazı bölgelerde küresel merkezlerin arzusu doğrultusunda yapılandırılma çalışması var. Meydana gelen hadise, bu kurgularla ve bu senaryolarla bağlantılı olabilecek özellikler taşıyor.
CHP Tunceli Milletvekili Kamer Genç: Muhalif olan Aydınlık gazetesi, Ulusal Kanal’ı susturmaya çalışıyorlar. Yok etmeye çalışıyorlar. İçeri alıyorlar. (..)Aydınlık var olan gerçekleri yazıyor. Rahatsız oluyorlar. Neden bu operasyonların yapıldığını soracağız.
CHP Milletvekili Adnan Keskin: Bu operasyon Tayyip Erdoğan ve şürekasının kendisine karşı olan kurum ve kuruluşları yok etmek için kullandığı bir silahtır. Değişik isimler ile ortaya konulan davalarda iktidar partisine muhalif görülen kusumlar susturulmaya, devre dışına bırakılmaya çalışılıyor. İşçi Partisi ve Ulusal Kanal ve aydınlık’a karşı yürütülen operasyon bunun en sıcak ve en somut kanıtlarından birisidir.
CHP Milletvekili Atilla Kart: Başbakanlık, İçişleri ve adalet Bakanlığı bbünyesinde illegal bir yapılanmanın olduğunu beş-altı yıldır söylüyoruz. (...) Medyanın bunu haber yapmasından daha doğal bir şey olamaz. Kendi sorumluluklarını bertaraf etmek gayretiyle muhalfeti sindirmek amacıyla faşizan bir süreç işliyor.(...)
CHP Milletvekili Oğuz Oyan: (...) Yapılan tipik bir baskı rejimi yöntemidir, Faşist bir yöntemdir. Ancak, Türkiye bu otoriter gömleği giymiyecektir.
CHP Milletvekili Mahmut Tanal: Vatandaşın bilgilenme hakkı vardır. Bunun için Başbakan’ın kasetlerinin gizlenmemesi lazım. (...) benim öğrenme hakkıma mahkeme kararı ile hukuksuzluk örneği işlenmiştir.
Sendikalar ve Kitle Örgütleri
Basın-İş sendikası Genel Başkanı Yakup Akkaya: Aramaları anlamakta güçlük çekmiyorum. Ülkemizde ileri demokrasinin geldiği nokta bu. Özgür basın halkın gözü kulağıdır. Baskılar halkın gözünü kulağını dağlamıştır.
Belediye-İş Genel Başkanı Nihat Yurdakul: İnsanlar haksızlıklara karşı çıktıkları zaman susturulmak isteniyorlar. Ülke tam bir kaos içinde Son dönemde yaşananlardan endişeliyiz. El ele, gönül gönüle verilerek bu kaostan çıkılmalıdır.
Hava-İş Sendikası Genel Başkanı Atilay Ayçin: Baskını onaylamak mümkün değil. (...) AKP kendi sentezlerine model bir ülke yaratmaya çalışıyor. Tam bağımsız ve demokratik Türkiye hayali ile bunlar bağdaşmıyor. Ancak, emperyalizmin Ortadoğu’ya biçtiği rollerle örtüşüyor.(...) Baskını redddeiyorum, kabul etmiyorum. Ulusal Kanal ve Aydınlık AKP’ye uygun yayın yapsaydı bugün bunları yaşamazdı. Aydınlık ve Ulusal Kanal, saklanmış belgeleri ortaya çıkarıyor. Halka doğru kaynaklarla, belgelerle bilgi ulşatırdığından bunları yaşıyor. Bu ülke en büyük cezaevi en büyük adalet sarayı ile övünüyor ama en büyük adaletsizlik yaşanıyor.
Deri- İş Sendikası Genel Başkanı Musa Servi: AKP iktidarı muhalif kesim istemiyor. (...) Aydınlık ve Ulusal Kanal, gerçekleri kamuoyu ile paylaştığından sesini kesmek istiyorlar. Halkın gerçeği öğrenmesini istemiyorlar.
ADD Genel Başkanı Tansel Çölaşan: Türkiye’nin son görünüşüdür. Muhalfet istemiyorlar. Muhalif olan herkes bir sebep yaratılarak hapse tıkılıyor. Basın özgürlüğü yok. Burada devlet terörü var. Bu herhangi bir savcılığın ya da mahkemenin kararıyla yapılmıyor. Burada resmen bir devlet terörü söz konusu.
Gazeteciler ve Yazarlar
Gazeteci Yazar Ferit İlsever: 4 yıldır tanık olduğumuz faşist saldırılardan bir tanesiyle daha karşılaştık. Bu saldırının merkezi Beşiktaş’tır. Türkiye’nin öncülerini, devrimcilerini yıldırmak için 4 yıldır Ergenekon, Balyoz diye sistemli bir saldırı düzenliyorlar. Beşiktaş’ta hak, hukuk, adalet yoktur. ABD emperyalizminin hedefi Cumhuriyetimizi parçalamaktır. 2 yıl önceki palavraları tekrar gündeme getiriyorlar. İşçi Partisi, 90 yıllık devrimci bayrağın temsilcisidir. Yurtseverlerin kalesidir. Kendilerine en sert cevabı biz vereceğiz, görecekler! Bu kahpe diktatörlük halkımızın, emekçilerin, işçi sınıfının gücüyle yıkılacaktır. Göreceksiniz! Ulusal Kanal’ı susturamayacaklar, Aydınlık’ı susturamayacaklar!
Gazeteci Yazar Banu Avar: Baskının önceki günkü yayınla alakalı olduğunu düşünüyorum. Özellikle Aydınlık’ın 18 Ağustos günlü “Esad, PKK’ya karşı 3’lü operasyon önerdi, Tayyip-Gül reddetti.” Haberi çok rahatsız edici oldu. Bu yönetimi ve dış istihbaratı çok sıkıntıya soktu. (...) Türkiye bölge ülkeleri ile el ele verirse ABD’ye karşı direnç oluşabilir. Buna değindiği için bu baskının gerçekleştiğini düşünüyorum ve bunu kınıyorum. Büyük geçmiş olsun.
Cumhuriyet Gazetesi Yazarı Ali Sirmen: Bu basın ve ifade özgürlüğüne indirilmiş bir darbedir. Türkiyenin bütün demokratları bu darbeye maruz kalanlarla dayanışma halinde olmalıdır. Etnik gerginliği fırsat bilenler demokrasiyi de rafa kaldırmak gibi bir bahane içinde olabilirler. Bugün Aydınlık, yarın başka muhalifler...
Vatan Gazetesi Yazarı Can Ataklı:(...) Neden Aydınlık? Çünkü Aydınlık yayınları bazılarını rahatsız etti. Ağır eleştirmesi ve belgeleri ortaya çıkartması sonucu bu durum oluşmuş olabilir.
Cumhuriyet Gazetesi Yazarı Ümit Zileli: Zamanlama son derece manidardır. (...) Hükümetin, ABD ile perde arkasında bir anlaşma sağladığını düşünüyorum. Ön cephede Türkiye öne sürülüp önce Suriye’ye saldırtıp, Türkiye’de de PKK’ya operasyon yapılmasına izin verilecek. Önümüzdeki günlerde göreceğiz. Buna karşı çıkanların susuturlması ve engellenmesi gerekiyor. Aydınlık buna karşı olduğun için baskın gerçekleştiriliyor. Bu son derece açık.
Gazeteci Sabahattin Önkibar: Ulusal Kanal’a Aydnlık gazetesi’ne ve İşçi Partisi’ne yapılan bu operasyon Amerikan operasyonudur. Medya da tek bayrak, tek vatan diyen Ulusal Kanal ve Aydınlık gazetesidir. Basını enforme ediyorlar. Bu yüzden yapılıyor bu operasyonlar. Dik duracağız ve moralimizi bozmayacağız.
Gazeteci-Yazar Cüneyt Ülsever: Şaşkınlıkla izliyorum. Web sayfalarına bakıyorum, ancak hiçbiri bu konuya dair bir şey paylaşmadı. Türkiye’nin hazin bir tablosu bu durum. Türkiye medyası görmezden geliyor. Ortaya çıkan otokrat iklime karşı çıkmak gerekiyor. Biz bu yüzden bu mesleği seçtik. Kendi mesleğine ihanet ediyorsunuz. Türk basının tepki vermesi gerekirdi. Kim neyi söyledi, neyi söylemedi diye tarih önünde hesap vereceğiz.
Türkiye Gazeteciler Sendikası Başkanı Ercan İpekçi: Gerçekleştirilen bir gazetecilik faaliyetiyle ilgili olarak belge bilgi toplamaya, haber kaynaklarını ortaya çıkarmaya yönelik bu antidemokratik uygulama basın ve ifade özgürlüğünün ağır bir ihlalidir.
Çağdaş Gazeteciler Derneği Başkanı Ertuğrul Abakay: Muhalif haber yapmayın uyarısıdır. Bugüne kadar basın özgürlüğüne yönelik saldırılara net bir tavır alınmadığı için saldırılar artmıştır. Zamanında tepki gösterilmediği için arkadaşlarımız hapisteler. Bütün basın çalışanları, basın kuruluşları ayağa kalkmalıdır. Hangi görüşten olursa olsun, tüm basın emekçileri ortak hareket etmeli, dayanışma içinde olmalı ve tepki göstermelidir.
Sanatçılar ve Aydınlar
Müzik Eleştirmeni Ahmet Say:Şiddetle kınıyorum, çok karşı çıkıyorum, reddediyorum.(...) Türkiye giderek daha karanlık günlere yürüyor.
Şair Ataol Behramoğlu: (...) Aydınlık’tan korkuyorlar tabii ki, tirajı gittikçe yükselen çok ciddi muhalif bir gazete Aydınlık. Bütün bunların hesabı ille de sorulacak. Bu arada bize düşen bir görev varsa yapmaya hazırız.
Müzisyen Cahit Berkay: Alışık olduğumuz bir şey artık, yeni hiç bir şey yok. Muhalefete karşı çok hoyratça bir tavır bu. Ürküyorum, gidişattan ürküyorum.
Tiyatrocu Dilek Türker: Bu tür şeylerde büyük bir üzüntü duyuyorum. (...) İçeri alınan gazeteciler var, yazılarından ötürü soruşturma açılanlar var bildiğimiz gibi, bunlar bizim hayal ettiğimiz demokrat ve özgür bir toplum kavramıyla örtüşmüyor, uyuşmuyor, bunun için de sıkıntı içindeyim.
Tiyatrocu Ferhan Şensoy: Aydınlık susturulmak isteniyor. Bu konuda Aydınlık’ın genel bir tavrı vardır, Aydınlık’ta yazmış biri olarak tamamıyla katılıyorum, bu susturulma hareketini kınıyorum.
Oyuncu Füsun Demirel: Sıra Aydınlık’a mı geldi? Ne denilebilir bilmiyorum, müthiş bir dönemden geçiyor ülke. Hitler Almanyası’na benzerlikler taşıyor bazı yaşadıklarımız. Kınıyoruz diyeceğim ama kınıyoruz da ne oluyor? Bu kınamalar ne işe yarıyor? Bütün bu antidemokratik uygulamalar için bizsim aciliyetimiz var., Türk solunun, demokratların, aydınların bir aciliyeti var.
Türkiye Yazarlar Sendikası Başkanı Mustafa Köz: (...) Her gün demokrasinin zorunluluğundan, düşünce özgürlüğünden söz ediyoruz. Ötekisi ise uçsuz bucaksız faşizm. (...) Dergiler , gazeteler toplatılıyor. Televizyolar basılıyor, bu bzulümle hangi basın özgürlüğünü Konuşabilirz ki?(...) Aydınlık’a ve Ulusal Kanal’a geçmiş olsun diyorum.
Muzisyen Gülsin Onay: (...)Korkunç bir şey. Üzüntü ve esefle karşılıyorum. Hiç hakedilmeyen bir durumla karşı karşıya kalınmasını, kendime yapılmış addediyorum(...)
Müzisyen İdil Biret: Çok üzüldük ama beklenmedik bir şey değil. Etrafı görünce olağandışı olmuyor, Türkiye’nin düzeni içinde . Türkiye’nin gisişine bakınca, başka bir şey kalmamıştı demek ki, sıra buna geldi.
Yazar İnci Aral: Çok olumsuz bir gelişme olarak değerlendiriyorum bunu. Olup bitene karşı duran, tek haber alabileceğimiz, gerçek ve doğru haber alabileceğimiz tek televizyon kanalı ve tek basın organı da susturulmaya çalışılıyor.(...)
Tiyatrocu Levent Kırca: Hiç demokratik bir tutum değil bu. Dürüst, gerçekleri yazan bir gazetenin yayınını durdurma çabasından başka bir şey değildir. Özgürlüğe, demokratik haklara karşı bir harekettir. Doğru haberleri alabileceğimiz, dürüst habercilik yapan bu gazetenin ve kanalın politikasına yönelik bir davranıştır, demokratik bir hareket değildir.
Heykeltraş Mehmet Aksoy: Özgür düşünceye, farklı düşünceye söz hakkı tanımak istemiyorlar. Ülke olarak çok kötü zamanlardan geçiyoruz.
PEN Türkiye Merkezi Başkanı Tarık Günersel: Türkiye’de azgınlaşan dinci faşizmin tezahürleri bunlar. Demokrasi ve barıştan söz edenlerin yaptıklarıyla söyledikleri arasında uyuşma olması gerekir.
Tiyatro Eleştirmenler Birliği Türkiye Başkanı Üstün Akmen: İşçi Partisi, Ulusal Kanal ve Aydınlık gazetesinin dün sabah polis tarafından basılması ve aranması; İşçi Partisi Genel Başkan Yardımcıları ve Ulusal Kanal Genel Yayın Yönetmeni’nde evlerinin aranması , yayın organları ve partilileri suçun merkeziymiş gibi göstermek anlamına gelmektedir. (...) Çözüm mü üretilmek isteniyor yoksa kaos mu? Diğer taraftan, devlete olan güvenimizin günbegün kaybolmasına üzülüyorum ve geleceğimizden korkuyorum.