İran’daki Cumhurbaşkanlığı seçimleri; özetle söyleyecek olursak, Batı Dünyası karşısında tam bağımsızlığı savunan ve yüzü Asya’ya dönük Ahmedinecad ile Batı Dünyası ile ilişkileri daha da ileri götürmek yanlısı Mir Hüseyin Müsavi arasında cereyan etti.
Ve Ahmedinecad yüzde 60’ın üzerindeki oy oranıyla ezici bir zafer kazandı. Seçim sonuçlarının ne anlama geldiğini, belki de en iyi, İsrail’in gösterdiği tepkiye bakarak anlayabiliriz. İsrail Başbakan Yardımcısı Sivan Şalom; “sonuçların, İran’ın özgür dünya ile gerçek bir diyalog kurmaya hazır olduğuna ve nükleer programını durduracağına inananların yüzünde patlayan bir tokat olduğunu” söyledi.
Amerika’nın değerlendirmesinin de çok farklı olmadığını söyleyebiliriz.
Türkiye’deki Amerikancı neoliberaller, seçim kampanyası boyunca ateşli bir Müsavici kesilmişler, sanki seçim Türkiye’de yapılıyormuşçasına çırpınmışlardı.
Seçim sonuçlarının, Amerika’dan daha çok Amerikancı olan bu zatları, en az Sivan Şalom kadar kederlendirdiğinden hiç şüphe yok.
ANTİEMPERYALİZM
Ahmedinecad önderliğindeki İran, “zor yılları”, tam bağımsızlık politikasına sıkı sıkıya sarılarak geride bıraktı. Hatırlanacağı üzere Irak’ın işgalinden sonra bütün Dünya, Amerika’nın İran’a ne zaman gireceğini konuşuyordu.
Amerikan propaganda mekanizması harekete geçmişti. İran’ın ne kadar “şeytan” olduğu anlatılıyordu her yolla. Holivut, kendisine verilen görev üzerine kolları sıvamıştı. 2496 yıl önce, Perslerle Yunanlılar arasında cereyan eden Termofil Savaşı hatırlandı. Holivut tarihinin en çok reklamı yapılan filmlerinden olan “300 Spartalı” çekildi.
Aynı propaganda makinesi daha önce de Büyük İskender’i çekmişti. ‘Persler, (İranlılar) kötü, hain, çirkin, barbar ve korkaktı.’
‘Batılılar ise uygar, cesur, iyi ve güzel insanlardı’.
Şimdi Nükleer silah üretmek isteyen ‘İran, o 2500 yıl önceki kötü Perslerin mirasçısıydı.’
İşte İran, Ahmedinecad’ın önderliğinde bu emperyalist kuşatmayı yardı. Tehditlere aldırmadı. Bir yanda dünya çapında akıllı bir ittifak politikası ile Amerika ve İsrail’in tecrit politikasını boşa çıkardı. Rusya, Hindistan ve Çin ile ilişkilerini geliştirdi.
Hugo Chavez ve Ahmedinecad kolkola çıktılar Amerikan emperyalizminin karşısına.
Bu arada milli savunmasını güçlendirdi. Uzaya uydu gönderdi. En son teknoloji ile üretilmiş savaş uçaklarını geliştirdi.
Uzun menzilli füze denemelerinde yeni başarılar elde etti.
Gazeteler sık sık İran’ın savunma sanayinde kaydettiği “mucizeleri” yazdılar.
ULUSAL BİRLİK
Savunma sanayinde elde edilen başarılardan daha da önemli olan İran’ın izlediği anti emperyalist politika sonucunda ülke içinde sağladığı ulusal birliktir.
İran, Türkiye ile kıyaslandığında etnik bakımdan çok daha parçalı bir görünüme sahiptir. Türkiye’de yaşayan insanların yüzde 90’ından daha fazlası kendini Türk olarak tanımladığı halde, ciddi bir etnik problemin varlığı malum.
Bölücü terör ve ayrılıkçılık en önemli gündem maddelerimizden biri olmaya devam ediyor.
Oysa İran nüfusunun yüzde 40’ı Fars, yüzde 35 kadarı Azeri, yüzde 7’si Kürt’tür. Arap ve Beluci nüfus yüzde 10’un üzerindedir. Ayrıca başka azınlıklar da bulunmaktadır.
Amerika’nın Büyük Ortadoğu Projesi’nde İran toprakları üzerinde Kürdistan ve Belucistan devletleri kurulmuştur. İran’a yönelik bölücü faaliyetler bu ülke tarafından açıkça desteklenmektedir.
Bütün bunlara rağmen Terör, İran için bir iç sorun değil, Amerikanın hakimiyet alanından gerçekleştirilen dış saldırı boyutundadır.
Ahmedinecad, antiemperyalizm politikası sayesinde çok milliyetli İran toplumunu ulusal birlik içinde tutabilmektedir.
Ve elbette ekonomik sıkıntılar yaşanmasına rağmen, gene bağımsızlık politikası sayesinde İran, Batı dünyasını ve Türkiye’yi kasıp kavuran krizin dışındadır.
Son olarak Amerika, İran karşısında pes ettiğini resmen açıkladı. 4 Temmuzdaki Bağımsızlık günü kutlamalarına dünyanın her tarafında İran elçiliklerini resmen davet edeceklerini açıkladı.
Ve Amerika 1953 yılında Başbakan Musaddık’a karşı gerçekleştirilen darbenin kendi işi olduğunu itiraf ederek özür diledi.
İşte İran halkı bu politikanın mimarı olan Ahmedinecad’a oy verdi.
SADE, MÜTEVAZI VE DÜRÜST
Dört yıl önce sürpriz bir şekilde Cumhurbaşkanı seçildiğinde, İran’ı yakından izleyen herkes, halkın; kendinden biri olarak gördüğü için Ahmedinecad’a oy verdiği tespitinde birleşmişti.
Aradan geçen dört yıl içinde Ahmedinecad bu tespiti yapanları yanıltmadı. Sade yaşadı. Yolsuzluklara bulaşmadı.
Oğlunun düğün görüntüleri, dar gelirli bir İran yurttaşının düğün görüntülerinden farklı değildi.
İranlılar, bir kez daha kendilerinden olan birine oy verdiler.
Ve bizim; dostumuz, kardeşimiz ve komşumuz olan İran’dan öğreneceğimiz çok şey olduğu anlaşılıyor.
mbgultekin@ip.org.tr