İP Sendika Bürosu Başkanı Mehmet Akkaya:BOP’un sosyal projesi, bölgesel asgari ücret.

Bir yıldır Zafer Çağlayan gibi işveren temsilcilerince ısıtılan istekler, şimdi IMF tarafından hükümetin önüne talimat olarak kondu. IMF 1. Başkan Yardımcısı Anne Krueger, geçtiğimiz hafta buyurdular:
İşten çıkarmalar kolaylaştırılsın,
Asgari ücret aşağı ...

Tarih:

Bir yıldır Zafer Çağlayan gibi işveren temsilcilerince ısıtılan istekler, şimdi IMF tarafından hükümetin önüne talimat olarak kondu. IMF 1. Başkan Yardımcısı Anne Krueger, geçtiğimiz hafta buyurdular:
İşten çıkarmalar kolaylaştırılsın,
Asgari ücret aşağı çekilsin.
Milli tip yerine, bölgesel asgari ücrete geçilsin.
Esnek çalışma yaygınlaşsın.
İşsizliğin sebebini yüksek kıdem tazminatlardır, kıdem tazminatları düşürülsün.
Sendikaların ve Türkiye’nin, yeni dönemde karşı karşıya oldukları işte bunlar.

Krueger Kimdir:
2001’de IMF Birinci Başkan Yardımcısı olan Krueger, ABD’nin üçüncü dünya ülkeleri için yetiştirdiği operasyonculardan. Amerikan Ekonomi Derneği'nin eski Başkanı ve onursal üyesi. George W. Bush'un yakın kadrolarından. 1982 ile 1986 yılları arasında Dünya Bankası'nda Başkan Yardımcılığı yapıyor. Ülke ülke dolaşarak üniversitelerde ABD politikalarına uygun hocalar avlıyor. Boğaziçi Üniversitesine bu amaç için sık sık geliyor. Krueger'e Hacettepe Üniversitesi, onursal doktora unvanı bile vermiş.

Patronların ve IMF’nin mızrağı Çağlayan.
ASO Başkanı ve TOBB Başkan Yardımcısı Zafer Çağlayan, 08. 04. 2005 tarihinde Tayyip Erdoğan'la görüşerek bölgesel asgari ücret uygulamasına geçilmesini istiyor. Erdoğan’a verdiği raporun İngilizce metnini IMF’ye de ileten Çağlayan, Türkiye’nin üç bölgeye ayrılmasını istiyor. Gelişmişlik açısından sıralamada en altta bulunan 19 il için asgari ücretin net 250 YTL, daha sonra gelen 30 il için, net asgari ücretin bugünkü (2005) düzeyde, yaklaşık 350 YTL olarak kalması, vergi ve sigorta prim oranlarının yüzde 1’e indirilmesi, diğer iller için ise, asgari ücret düzeyinin korunması, ancak vergi ve sigorta prim oranlarının düşürülmesini istiyor.
Eski hükümlü ve sakat çalıştırma zorunluluğunun kalkmasını da istiyor. “Ey devlet sen bana niye karışıyorsun, onu al bunu al diye.” diyor.

AKP ve Çalışma Bakanı hazır
Tayip Erdoğan’dan da destek alan ÇSG Bakanı Murat Başesgioğlu, “asgari ücretin bölgesel olması konusunda bizim yaklaşımımız müspet olur. Bu konu gelecek günlerdeki sıcak gündem maddelerinden biridir. Tartışılmaya değer bir konudur.'' diyor.

TİSK Başkanı rüzgara göre görüş değiştiriyor.
2005 yılında TİSK Başkanı sıfatı ile konuşan Kutadkobilik, “Bölgesel asgari ücretin ülkemiz için ciddi sakıncalar yaratacağını, 49 ilimizdeki maliyet azaltıcı vergi, SSK primi ve enerji teşvikleri uygulanması yüzünden” zaten “yatırım hızını kesildiğini, buna bölgesel asgari ücretin eklenmesi halinde, işyerleri ve iller arasındaki haksız rekabet sorunlarının çıkacağını” belirtiyor. “Bölgesel asgari ücretin Anayasanın eşitlik ilkesine uymayacağını”, bunun yerine “asgari ücret üzerindeki ağır vergi ve SSK pirim yükünün ülke çapında azaltılmasının doğru olacağını, net asgari ücretin azaltılmasının ise, iç göç sorununu daha da azdıracağını söylüyor.”
Kutadkobilik, Krueger’in talimatlarından sonra görüşünü değiştiriyor, IMF’nin açıklamalarına destek veriyor. “ücretler üzerindeki yüklerin azaltılması, esnek işgücü piyasası uygulamalarına gidilmesi, kıdem tazminatı ve diğer maliyet unsurlarının Türkiye’nin rekabet ettiği diğer ülkeler düzeyine indirilmesinin” gerekli olduğunu söylüyor.

İşkoluna, yöresine ve yaşına göre farklı ücret
Yerel ve sektörel asgari ücret uygulaması Türkiye’de 1960’lı yıllarda vardı. Çeşitli işkollarında kamuda ve özel sektörde, illere göre, gençler ve yetişkinler için farklı asgari ücretler uygulanırdı. Madeni eşya sanayinde İstanbul’da 16.9.1964 tarihinde yapılan tespite göre, kamu sektöründe çalışan genç işçinin yevmiyesi 900 kuruş iken, yetişkin işçinin yevmiyesi 1100 kuruştu; özel sektörde çalışan genç işçinin yevmiyesi 1100 kuruş iken yetişkin işçinin yevmiyesi 1300 kuruştu. Buna karşılık, İzmir’de 20.9.1961 tarihinde yapılan tespite göre, madeni eşya sanayinde özel sektörde çalışan genç işçi 750 kuruş yevmiye alırken, yetişkin işçi 1250 kuruş alıyordu. Kocaeli’de gıda sanayinde özel sektörde çalışan genç işçinin yevmiyesi 650 kuruş, yetişkin işçinin yevmiyesi de 830 kuruştu.

Ücretleri mahalli komisyonlar belirliyordu.
Anayasa mahkemesi bu uygulamayı iptal etti. İptal kararında 931 ve 1475 sayılı kanunların gerekçesinde, bölgesel asgari ücretten vazgeçilmesinin nedenleri olarak "3008 sayılı İş Kanunu'nun 32. maddesine göre, mahalli komisyonlarca verilen asgari ücret kararlarına bir itiraz olursa karar ikinci derecede Çalışma Bakanlığı'nda incelenmekte ve nihai karara” bağlanmamasına rağmen, “mahalli komisyonların seçimleri ve toplanmaları çok geciktiği ve asgari ücretlerin zamanla değişen şartları yakından takip etmesi imkansız hale geldiği, asgari ücretin tesbiti birçok mehaz ve etütlere dayanmak zorunda olduğu, mahalli komisyonların, bilhassa küçük yerlerde bu imkandan mahrum bulunduğu” gerekçesi ile “eşitlik ilkesine uygun olmadığını” tespit edip, uygulamayı kaldırıyor.

Özal ücret kanununu, ücretleri düşürmek için getirdi.
Ülke çapında asgari ücret konusu 1985 yılı sonlarında gündeme geldiğinde, asıl amaç ücretlerin düşürülmesiydi. Özal’ın 1986 Yılı Programı’nda “daha fazla istihdam imkanı açılması amacıyla belli alt sektörlerin asgari ücret dışına çıkarılması çalışmaları yapılacaktır” (s.259) deniyordu.
Özal hükümetinin işverenlere büyük armağanıdır bu. Şimdi işverenler bununla da yetinmek istemiyorlar.

Emekçi hareketi yeni saldırı dalgasıyla yüzyüze
İşçilerimizin şimdi karşı karşıya oldukları sömürge kurallarıdır. 4857 sayısı yasa ile kanun haline gelmiş olan kuralsız ve hukuksuz çalışmanın, önümüzdeki sözleşme döneminde sendikaların önüne daha kuvvetle geleceğini beklemek lazım. Birinci tehlike budur.
İkinci tehlike, yine birkaç yıldır ısıtılan “Kıdem Tazminatı düşürülsün” isteklerinin Kıdem Tazminatı Fon Yasası adıyla büyük bir saldırı haline geleceğidir.
Üçüncü tehlike, işten çıkarmaların kolaylaştırılması isteğidir. İşverenler eski hükümlü ve sakatların çalıştırılma zorunluluğunun kaldırılmasını bile istemektedirler.

Bölgesel asgari ücret, ülkeyi parçalamanın sosyal projesidir.
Dördüncü tehlike, sendikaların ne anlama geldiğine bile kafa yormadıkları bölgesel asgari ücret talebidir. Zafer Çağlayan’ın haritası ve IMF’nin istediği, sadece çalışanlar ve emek değeri arasında eşitsizlik doğurmayacak, aynı zamanda, ülkede birbirinden koparılmış ekonomik bölgeler yaratacaktır. Ülkeyi hem çalışanlar, hem de işverenler açısından farklı koşulları olan havuzlara ayırmanın, Amerikan silahşörü Anne Krueger tarafından hararetle istenmesi, BOKAP’ın toplumsal ve ekonomik altyapısını sağlaması yüzündendir.

Türk-İş, DİSK ve Hak-İş tehlikenin farkında değil.
Krueger’den sonra açıklama yapan Konfederasyon Başkanları, konunun öneminin farkında değiller. İstenen, çalışanlarımızın kıdem tazminatıdır. İstenen, işverenlerin başına buyruk olmasıdır. İstenen, açlık sınırının altında bir yaşamdır. Ve istenen, ülkenin parçalanmasıdır. Bu kapsamdaki talebin karşısında Başkanlar, “haddini bil” demekten öte bir tavır içinde değildir ve saldırının açıklama ile kalacağını sanmaktadırlar.
Ne yazık ki, önceki saldırılar sırasındaki tutum şimdide aynen sürüyor.
İşçi Konfederasyonları hemen bir araya gelerek, Anne Krueger’in derhal ‘istenmeyen şahıs’ ilan edilmesini sağlamalıdırlar.
İkinci olarak, bu isteklerin zaten AKP’nin planında olduğunu hatırlayarak, IMF Başkanının ve Çağlayan’ın çıkışlarının Hükümeti harekete geçmek için uyarı olduğunu fark edip, ortak davranış ve eylem planı hazırlamaktır. Sendikalarımızın farkına varmalıdır ki, karşı taraf, bu saldırılar için artık zamanın geldiğini düşünmektedir.
Aksi taktirde, SSK’da olduğu gibi, Sosyal Güvenlik Reformunda olduğu gibi, İş yasasında olduğu gibi, özelleştirmelerde olduğu gibi, kendimizi ve ülkemizi oyalayan pasif davranışlarla, bu yeni saldırının önüne geçmek de mümkün olmayacaktır.