İP'nden özelleştirme yağmasına karşı kampanya: Millî Hükümet, özelleştirmeyi iptal eden ve durduran yargı kararlarını derhal uygulayacaktır

Danıştay üyesinin Haçlı irtica tarafından katledilmesi ile Danıştay kararlarının uygulanmaması aynı küreselleşme saldırısının parçasıdır
• Özelleştirmeler, ABD ve AB emperyalizminin milli devleti yıkma, milleti etnik grup, mezhep, cemaat ve tarikatlara bölme, vata...

Tarih:

Danıştay üyesinin Haçlı irtica tarafından katledilmesi ile Danıştay kararlarının uygulanmaması aynı küreselleşme saldırısının parçasıdır
• Özelleştirmeler, ABD ve AB emperyalizminin milli devleti yıkma, milleti etnik grup, mezhep, cemaat ve tarikatlara bölme, vatanı parçalama ve Cumhuriyet Devrimi’ni yıkma programının bir parçasıdır.
• Türkiye’de irtica iktidardan indirilecektir. Millî Hükümet, özelleştirmeyi iptal eden ve durduran yargı kararlarını derhal uygulayacaktır. Böylece kamu kuruluşlarının işgaline son verilecek, bu kuruluşların kamuya iadesi sağlanacak, bugüne değin kamunun uğradığı zarar, ilgili kuruluşlara ve Danıştay kararını uygulamayan hükümetlerin mensuplarına tazmin ettirilecek ve sorumlular cezalandırılacaktır.
• Sendikalarımızla birlikte özelleştirmeyi iptal kararlarının uygulanması için kampanya başlatıyoruz. Özellikle işgal altındaki kamu kuruluşlarının bulunduğu kentlerimizde, bu mücadeleyi bütün yasal olanakları sonuna kadar kullanarak yürüteceğiz.

İP Genel Başkanı Doğu Perinçek, bugün (5 Ekim 2006) İP Genel Merkezi’nde Yargıtay Onursal Başsavcısı Sayın Vural Savaş ve Yozgat Eski Senatörü, Ağır Ceza Mahkemesi Eski Başkanı Sayın Servet Bora ile birlikte bir basın toplantısı düzenleyerek, Millî Hükümet’in özelleştirmenin iptaline ve durdurulmasına ilişkin yargı kararlarını uygulayacağını ve kamu zararının geçmiş hükümet mensuplarına ödettirileceğini vurguladı. Sayın Vural Savaş ve Sayın Servet Bora da özelleştirme kararlarının uygulanması yönündeki görüşlerini açıkladılar ve irticanın bugün iktidarda bulunduğuna değindiler. Perinçek, özetle şunları belirtti:

İŞTE İRTİCA!
İrtica nedir diye soruluyor.
İşte en yıkıcı irtica!
İşte Cumhuriyet’in temellerine indirilen kazma!
AKP hükümeti, özelleştirmeyi iptal eden veya yürütmeyi durduran yargı kararlarını uygulamıyor.

Bu da irticadır. Danıştay üyesinin Haçlı irtica tarafından katledilmesi ile Danıştay kararlarının uygulanmaması aynı küreselleşme saldırısının parçasıdır.
Bugün bazı gazeteler “irtica tanımlanamıyor” diye başlıklar atmış.
İrticayı tanımlıyoruz: Çağımızda irtica, emperyalizmle aynı cephede yer almaktır. Türkiye ölçeğinde tanımlarsak, bugün irtica, emperyalizmle işbirliği halinde millî devleti, milletin birliğini, vatanın bütünlüğünü, Cumhuriyeti ve bu kurumların temelini oluşturan Kemalist Devrim’i yıkmak için yürütülen faaliyetlerin adıdır.
Kamu iktisadi kuruluşları, Cumhuriyet ekonomisinin temelidir. Özelleştirmeler, ABD ve AB emperyalizminin milli devleti yıkma, milleti etnik grup, mezhep, cemaat ve tarikatlara bölme, vatanı parçalama ve Cumhuriyet Devrimi’ni yıkma programının bir parçasıdır.

300’Ü AŞKIN YARGI KARARI UYGULANMIYOR
Cumhuriyet’in iktisadî varlığının “özelleştirme” adı altında yağması, yargı kararlarına rağmen sürdürülüyor. Özelleştirmeler hakkında 300’ü aşkın yürütmeyi durdurma ve iptal kararı verilmiş olmasına rağmen, Hükümet bu kararlara uymuyor. Bugün hukuken kamuya ait olan çok sayıda kamu kuruluşu, hükümet desteğiyle işgal altındadır.

Yalnız AKP hükümeti değil, son yirmi yılın hükümetleri gözler önünde bu suçu işliyor. Cumhuriyetin ekonomisi katlediliyor. 1992 yılından beri kurulan DYP-SHP, DYP-CHP, ANAP-DYP, Refah Partisi-DYP, ANAP-DSP-DTP, DSP-MHP-ANAP hükümetleri, Danıştay’ın özelleştirmeyi durdurma kararlarını uygulamadılar. Bu iktidarların hepsi kamu ekonomisini yıkmayı öngören Haçlı programına teslim oldular. İşte irtica budur, hepsi irticayı temsil etmişlerdir.

CUMHURİYET EKONOMİSİNE KARŞI İLK CİNAYET
Hükümetler, 1992 yılından beri özelleştirmeye ilişkin yargı kararlarını tanımayan tutumlarını “prensip kararları” haline dönüştürmüşlerdir. İlk cinayeti, DYP-SHP ortaklığı işlemiştir. Fransızlara satılan 5 çimento fabrikasının özelleştirilmesine ilişkin işlemler hakkında yürütmenin durdurulmasına karar verildiğinde alınan, 27 Nisan 1992 tarihli “Bakanlar Kurulu Prensip Kararı” yargı kararlarına karşı yasadışı direnişin dayanağı olmuştur. DYP-SHP hükümeti, bu kararla, “Mahkeme kararlarının ileriye ve geriye dönük işlem tesisine hukuken olanak olmadığını” söyleyerek Cumhuriyet ekonomisi yanında Cumhuriyet yargısına karşı da savaş ilan etmiştir.

Daha sonra iktidara gelen ABD ve AB güdümlü özelleştirmeci partiler de bu yasadışı çizgide yürümüşlerdir. Onların yönetimindeki Özelleştirme Yüksek Kurulu, “yargı kararlarının bu kuruluşların devir tesliminden sonra gelmesi nedeniyle uygulanamayacağı” şeklinde kararlar almıştır.

Hükümetlerin hukuku çiğneyen tutumunu, Danıştay birçok kararında sert bir dille mahkum etmiştir. Örneğin, Çimento Fabrikaları ve USAŞ hakkındaki mahkeme kararlarının uygulanmaması üzerine Danıştay 10. Dairesi’nce verilen E.2002/4061, K.2004/5219 sayılı kararda şöyle deniliyor:
“…iptal hükmü idareye, iptal edilen tasarruftan, buna dayanan ve bağlı olan tüm tasarruflardan doğan sonuçları ortadan kaldırarak, bu işlemler hiç tesis edilmemiş gibi eski durumu tamamen tesis ve idame etme görevini yüklemektedir. İdare bu görevi hiçbir sebep ve bahane ile yerine getirmekten kaçınamaz”.

EĞER CUMHURİYET’İN SAVCILARI VARSA, MECLİSİ VARSA
Danıştay kararlarında da açıkça belirtildiği gibi:
1. Anayasa’nın 138. maddesine göre, mahkeme kararlarına uymak anayasal bir görevdir.
2. Bu görevin ihmali, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 257. maddesine göre “görevi kötüye kullanmak” suçunu oluşturur.
3. Söz konusu kamu kuruluşları bugün işgal altındadır ve bu işgal sürdükçe kamunun zararı da ağırlaşmaktadır.
Eğer Türkiye’de hukuk varsa, yargı varsa, Cumhuriyet’in savcıları varsa, TBMM varsa ve diğer denetim kurumları varsa, Danıştay kararlarının derhal uygulanması ve kamu kuruluşlarının işgaline son verilmesi, sorumluların kamuya verdikleri zararın ödettirilmesi ve cezalandırılmaları gerekir.

CUMHURBAŞKANI’NA ARZ
Bu bağlamda, Sayın Cumhurbaşkanı’na da arz ediyorum: Anayasa’nın 108. maddesinde ve 2443 sayılı yasada öngörüldüğü üzere, Devlet Denetleme Kurulu harekete geçirilmelidir.

MİLLİ HÜKÜMET UYGULAYACAK
Türkiye’de irtica iktidardan indirilecektir.
Millî Hükümet, özelleştirmeyi iptal eden ve durduran yargı kararlarını derhal uygulayacaktır. Böylece kamu kuruluşlarının işgaline son verilecek, bu kuruluşların kamuya iadesi sağlanacak, kamu zararı önlenecek, bugüne değin kamunun uğradığı zarar, ilgili kuruluşlara ve Danıştay kararını uygulamayan hükümetlerin mensuplarına tazmin ettirilecek ve sorumlular cezalandırılacaktır.

İŞÇİ PARTİSİ SENDİKALARIMIZLA BİRLİKTE KAMPANYA BAŞLATIYOR
İşçi Partisi olarak, sendikalarımızla birlikte özelleştirmeyi iptal kararlarının uygulanması için kampanya başlatıyoruz. Özellikle işgal altındaki kamu kuruluşlarının bulunduğu kentlerimizde, bu mücadeleyi bütün yasal olanakları sonuna kadar kullanarak yürüteceğiz.
Cumhuriyet’i kamu iktisadi varlığıyla ve bütün kurumlarıyla savunma kararında olan bütün sendikalarımızı, kuruluşlarımızı ve yurttaşlarımızı bu mücadeleye çağırıyoruz.


EK
İŞGAL ALTINDAKİ BAZI KAMU KURULUŞLARI
Özelleştirilmesi yargı kararıyla iptal edilmiş veya özelleştirme işleminin yürütmesi durdurulmuş olmasına rağmen, hükümet desteğiyle “işgal” altında olan bazı kuruluş ve işletmeler şunlardır:
*Fransızlara satılan kamuya ait 5 çimento fabrikası.
*16 adet ORÜS’ten bugün sadece biri ayakta. Diğer 15’i alanlar tarafından kapatıldı.
*PETLAS, mahkeme kararına rağmen Kombassan’ın işgalindeyken, başka bir firmaya satıldı.
*SEKA Balıkesir İşletmesi, 7 ayrı yargı kararına rağmen, 2003 tarihinden beri AKP yandaşı Albayrak grubunun işgali altındadır. Danıştay, mahkeme kararlarını uygulamayarak SEKA Balıkesir İşletmesini kamuya geri almayan Özelleştirme İdaresi Başkanı’nın yargılanmasına karar verdi. Buna rağmen işgal sürmektedir.
* HAVAŞ’ı satan DYP-CHP iktidarının ÖYK Başkanı Tezcan Yaramancı, satın alan Park Holding’te dolgun bir maaşla işe başlamış ve 1900 işçi işten atılmıştır. Mahkeme kararına rağmen Park Holding, artık kendisine ait olmayan HAVAŞ’taki hissesinin yüzde 70 ini 2005 yılında TAV isimli başka bir firmaya satabilmiştir.
*SÜMER HOLDİNG’e bağlı 14 işletme hakkında özelleştirmenin iptali kararı çıkmış. Buna rağmen işgalcilerin çabalarıyla bu fabrikaların büyük kısmı kapanmıştır. Cumhuriyet ve ulusal ekonomi kavramları ile özdeş hale gelen SÜMERBANK’tan intikam alınmakta, ismi bile tarihten silinmektedir.
*Giresun, Hopa, Tekirdağ, Rize, Sinop ve Tekirdağ limanları, mahkeme kararlarına rağmen geri alınmamıştır.
*TÜPRAŞ hisselerinin OFER’e devrine ilişkin işlemler aleyhine verilen yargı kararlarına uyulmamıştır.
*ERDEMİR için Makine Mühendisleri Odası’nın açtığı iki dava sonucu iki kararda da özelleştirme iptal edilmiş olmasına rağmen, Türkiye’nin en büyük Demir Çelik Fabrikası olan ERDEMİR, İskenderun Demir Çelik Fabrikası, Divriği ve Hekimhan Demir Madenleri, Kırıkkale Dikişsiz Çelik Boru Fabrikası, Ereğli ve İskenderun Limanları yargı kararlarına rağmen OYAK’ın elindedir. Hükümet, ERDEMİR’in kalan bölümünü de yabancılara satmak için girişimlerini sürdürmektedir..
* Seydişehir Alüminyum Tesisleri’nin özelleştirme işlemleri hakkında yürütmeyi durdurma kararı verilmiş olmasına rağmen, bu karara da uyulmamıştır. Bu fabrika ve buna bağlı olarak Oymapınar Hidroelektrik Santralı da halen CE-KA Holding’in işgali altındadır.
*Aynı hukuksuzluk CE-KA işgali altındaki Eti Bakır İşletmesi’nde de sürdürülmektedir.