İP MKK Üyesi Sırrı Turan'ın gezi izlenimleri: ÇİN DEDİKLERİ

Çin Komünist Partisi'nin resmi davetlisi olarak Çin Halk Cumhuriyeti'ne giden Genel Başkan Yardımcısı Prof.Dr. Semih Koray başkanlığındaki İşçi Partisi heyeti Türkiye'ye döndü. İP heyeti, 2-12 Eylül 2007 günlerinde gerçekleşen ziyarette, başkent Beijing, Gansu Eyaletinin...

Tarih:

Çin Komünist Partisi'nin resmi davetlisi olarak Çin Halk Cumhuriyeti'ne giden Genel Başkan Yardımcısı Prof.Dr. Semih Koray başkanlığındaki İşçi Partisi heyeti Türkiye'ye döndü. İP heyeti, 2-12 Eylül 2007 günlerinde gerçekleşen ziyarette, başkent Beijing, Gansu Eyaletinin Gansu eyaletinin Lanzhou ve Dunhuang kentleri ve Şanghay'da görüşme ve incelemelerde bulundu. İşçi Partisi heyetinde Genel Başkan Yardımcıları Prof.Dr. Semih Koray, Av. Mehmet Cengiz ve Av. Hasan Basri Özbey'in yanı sıra İP Merkez Karar Kurulu üyeleri Prof. Dr.Mehmet Tomak, Kamil Dede, Sırrı Turan, Şükran Akal ile İP Eskisehir İl Başkanı Deniz Gürer, İP Eskişehir Ulusal Strateji Merkezi Başkanı Prof. Dr. Firdevs Gurer ve İP Dış İlişkiler Bürosu Danışmanı Cem Kızılçeç yer aldı.Heyet "Çin Devrim Tarihi", "Sosyalizmin İnşası" ve "Bilim ve Teknoloji" konularında inceleme ve görüşmelerde bulundular.

İşçi Partisi Merkez Karar Kurulu Üyesi Sırı Turan'ın gezi izlenimlerini sunuyoruz:
ÇİN DEDİKLERİ
ÇKP nin resmi daveti üzerine , 10 kişilik İşçi Partisi heyeti ,2-12 Eylül 2007 tarihleri arasında görüşme ve incelemelerde bulundu. Prf.Dr Semih Koray başkanlığındaki heyette Av. Mehmet Cengiz ve Av. Hasan Basri Özbey'in yanı sıra İP Merkez Karar Kurulu üyeleri Prof. Dr. Mehmet Tomak, Kamil Dede, Sırrı Turan, Şükran Akal ile İP Eskişehir İl Başkanı Deniz Gürer, İP Eskişehir Ulusal Strateji Merkezi Başkanı Prof. Dr. Firdevs Gurer ve İP Dış İlişkiler Bürosu Danışmanı Cem Kızılçeç yer aldı.
Ziyaretin konuları, Çin devrim tarihi,sosyalizmin inşası ,teknoloji konusunda inceleme ve araştırma idi.
10 gün boyunca yapılan 16 toplantıda iki parti arasında görüş alışverişi yapıldı. Çin devletini yöneten kadroları belirleyen iktidar partisi ÇKP yöneticileri ile, 21. yüzyılda en çok konuşulan Çin ‘ in yükselişi ,siyasi,ekonomik ,bilimsel tarihsel gelişimi karşılıklı tartışarak incelendi.”Parti balık su gibidir.Balık sudan ayrılırsa ölür diyerek partinin önemine işaret ediyorlar.Partinin yöneticilerinin halkla birlikte yaşadığını vurguluyorlar.Rehberlerinin sosyalizm ve bilim olduğunu söylüyorlar. Sosyalizmin yoksulluk olmadığını ,bütün gelişmiş ülkelerdeki fikirleri aldıklarını ,kapitalizmin silahla devrilmediğini,en büyük özelliğinin inşa etmek olduğunu,ondan faydalandıklarını anlatıyorlar. Yöneticilere göre halk sloganlara değil ne olacağına bakıyor.
Çinin doğusunun çok büyük oranda sanayileşip kalkındığını,batısının ise gelişemediğinden yakınıyorlar.. Ülkelerinin dengesiz büyümesinden rahatsızlar. Sıranın batı bölgelerine geldiğini,oralarında kalkınabilmesi için mücadeleye başladıklarını anlattılar. ÇKP 17. kongresine hazırlanıyor. Sıkça vurguladıkları “Bilimsel Gelişme “ hamlesine 17. kongrede karar alıp uygulayacaklarını söylediler. “Bilimsel Gelişme” Çinlilerin dillerinden düşmeyen bir kelime. Uyumlu toplum hamlesi olarak adlandırıyorlar. Sanayileşme ve kalkınmayı ,doğayla,çevreyle ve insanla uyumlu olarak,bilimin önderliğinde uygulamak diyebiliriz . Her yıl 24 milyon nüfusa istihdam yaratılması gerektiğini,sadece 12 milyonuna iş bulabildiklerini,bunun da çevre ve kaynak sorunu yaratığını anlatıyorlar.Her sene 9 milyon nüfus köylerden kentlere göçüyormuş.Bilimsel gelişme formülüne bunun için ihtiyaç duyuyorlar.Daha önce sadece beslenme ile ilgilenirken çevre ,hukuk gibi meselelerin ön plana çıktığına dikkat çekiyorlar.Bilimsel gelişmenin özünü “her şey insan için ” açıklıyorlar.
İlk konaklama yeri Pekin sokaklarında, çek çek arabaları yerini son model otomobillere terk etmiş.Kent yöneticileri artan trafikle başlarının belada olduğunu vurguluyorlar. Dünyanın otomotiv devleri ile ortaklıklar kurarak bu alandaki en son teknoloji ile donattıkları fabrikalarda ,iç tüketimi sağladıktan sonra ithalata da yönelmişler.Şahghay’ da yüzde 50 ortaklı General Motors fabrikalarını gezdirirken, her 1.5 dakikada üretimi bitmiş , fabrikayı terkeden otomobilleriyle övünüyorlardı. Ekonomiyi kalkındırma sihrinin iç piyasalara yönelmek olduğu burada görülüyordu.
Telekom,elektrik,petrol gibi alanlarda kamu hakimiyeti sürerken, ileri teknoloji gerektiren alanlarda uluslararası firmalarla ortaklıklar kurularak son teknolojinin Çin ekonomisine katkısı sağlanmış.Bu ortaklıklarda fabrika sahası ve altyapı hizmetleri devlet tarafından sağlanırken, vergi ve döviz ihracı sıkı kontrole tabi tutulmuş.Çin ekonomisinin onda biri kadar yabancı sermaye girişi sağlanmış.Gelen yabancı sermayenin tamamı, üretime ve ileri teknolojiye yönelik sektörler oluşturmuş.Örgütlenme sorumlusu Hu Yanxin “sosyalist ülkelerin,kapitalist ülkelerdeki ekonomiyi kullanmaları doğal dır” diyor.Araştırma ofisi genel direktörü Guo Yezhui “küresel gelişme şiddete dayanırsa bu çok yanlış olur” diyor.
İç turizme büyük önem veriyorlar. Televizyonlarda sürekli iç turizme yönelik reklamlar izleniyor. İç turizm ,halkının ülkesini ,kültürünü tanımasını sağlayacağı gibi iç ekonomiye katkısı nedeniyle de önemseniyor.
Sokaklardaki bisikletleri ile kendilerine ayrılmış yollardan giden binlerce insan, büyük modern binalar arasında Çin’de olduğumuzu hatırlatıyor. Trafik kurallarına uyulması için lambalar yanındaki kırmızı bayraklı resmi görevliler sadece bisikletlilerin trafiğini yönetiyorlar.
Pekin başkent olmanın ağırlığıyla ,kamu kurumlarının ve tarihi dokuyu öne çıkartan planlamasıyla izleniyor. Pekin son 5 yıl içerisinde yüzde 85 i yeniden yıkılıp yapılmış bir büyük kent.Halen sürmekte olan devasa inşaatlar gözleniyor.
Çinin batısındaki ilk durak Gansu eyaletinde Dunhuang şehri.Gobi çölü ortasındaki bir vahada inşa edilmiş turizm kenti.İpek yolunun başlangıç noktası olarak tanıtılıyor. Batı tarzı ile geleneksel Çin mimarisinin karışımı binalarla süslenmiş kentin en büyük geliri turizmden geliyor.Bu kentte sıkça Amerikalı ve Avrupalı turistlerle karşılaşırsınız.Çöl safarileri ve çöl kayağı turistlerin ilgi odağı.Kentin simgesi develerle kervan kurarak kısa da olsa Gobi çölüne girerek, tarihi İpek yolunda turistleri gezdiriyorlar. Çölde yarım saatlik bir otoyol seyahatinden sonra küçük bir vahada kurulu köye ulaştık.Aslına uygun kurulmuş bir kalede müze haline getirilmiş bölümlerde İpek yolunun başlangıç noktasındaki tarihi eserleri inceledik.Kağıt henüz icat edilmeden önce tahtalar üzerine yazılmış dönemin İpek yolu için geçerli pasaportları ilgi odağımız oldu.Kervanların yola çıkmadan önce ücret ödeyerek buradan pasaport aldığını öğrendik. Vahada kurulu köyün her metrekaresi asma bahçeleri ve meyve bahçeleri ile dolu. Köyün ürettiği meyveleri Pekin’e ,Şahghay’a kadar pazarlandığını anlattı üreticiler.Misafir olduğumuz köylü ,50 yıllığına kiraladığı toprakları karlı olması amacıyla üzüm üretmek için yeniden düzenlemiş .Ürünlerden yıllık 100 bin yuan gelir elde ettiğini ve 10 işçi çalıştırdığını söyledi. Ayrıca turistlik bölge olduğu için asma bahçeleri arasında lokantacılıkta yapıyor.Üst düzey bir memurun aylık geliri 4 bin yuan olduğunu orada rehberimizden öğrendik.Kiralama yöntemi sadece üretmek üzere veriliyor.Ölüm halinde kira sözleşmesi miras yoluyla devam ediyormuş. Toprağı işlemediği zaman kiralama işlemi bitiyor.2600 yıldır köylülerin ödediği üretme vergisini geçen yıl kaldırmışlar.
Gansu eyaletin başkenti Lanzhouya geldiğimizde bizleri Sarı Nehir karşıladı.Çin’de ana olarak bilinen Sarı nehir etrafına hayat saçarak akıyordu.Bu coğrafyada yıllık metrekareye 200 gr yağışı yağdığını öğrendik. Kentin 50 km dışındaki havaalanına gelene kadar dağların teraslanarak ağaçlandırıldığını gördük. Kent yöneticileri ile yaptığımı toplantılarda son ana kadar 8 milyon ağaç dikildiğini öğrendik.Sokak gezisi yaparken köyden göçmüş işçi adaylarına rastladık.Ellerinde balyoz ve keskileri ile iş bekleyen ,önlerinde ne işler yaptıklarını karton üzerine yazılmış levhalarla anlatan işçilerle ,insanlığın ortak dili olan beden diliyle tatlı sohbet yaptık.
Lanzhou Budistlerin,Hıristiyanların ve 200 bini aşkın Müslümanların yaşadığı bir kent.Görkemli camileri ve yeşil ay yıldız yapıştırılmış lokantaları ile dinlerin kardeşçe yaşadığı bir yer.Çinin yüzde 92 si Han milletinden kalanı ise çeşitli azınlıklardan oluşuyor.Azınlıklara sayılarına bakılmadan daha fazla temsil hakkı veriliyor. M.S 400 yılında çöl kenarına kurulmuş Budist rahiplerinin tapınakları ve 9 katlı büyük Buda heykeli turistlerin ve Budistlerin ziyaretlerine açılmış.İşçi Partisi heyeti buraları gezen ilk Türk heyeti olarak ilgi ile karşılandı.
Gezinin son durağı olan Şanghay ,birbirine benzemeyen mimarlık sanatının bütün örneklerini sergileyen,görkemli girişleri olan, yüzlerce gökdelenle birkaç yıl önce kurulmuş bir kenti anımsatıyor,
Genellikle şehirlerin kenar mahalleleri varoşlardan oluşurken, Pekin,Şahghay, Lanzhou gibi kentlerin kenarları çok katlı toplu konutlarla donatılmış. Şahghay yöneticileri kişi başına 25 metrekare yeşil alan oluşturduklarını söyledi .2007 olimpiyatlarına ev sahipliği yapacak Çin ,inşaatlarına son rötuşlarını yapıyordu.Olimpiyatları şimdiden olmuş bitmiş gören yöneticiler ,şimdiden 2010 yılındaki uluslararası Şanhghay fuarına hazırlandıklarını anlattılar. Fuara 70 milyon ziyaretçi bekliyorlar.
Dünyanın en büyük limanı olan Şanghay,büyük nüfus yoğunluğuyla dikkat çekiyor.15 milyon nüfuslu Pekinin yarısı kadar alanda 20 milyonluk Şanghay için şehir mimarisinin bütün tekniklerini kullanmışlar.Çok katlı toplu konutlar ilk göze çarpan yapılar. Şahghay kenti mimari merkez binasında ,devasa şehir maketini özel ışıklandırmalarla izledik. Kentteki yapılmış ve yeniden inşa edilecek bölgeler ,mimari teknikler buradan takip ediliyor. Doğunun incisi adını verdikleri devasa televizyon kulesinden Şahghay 360 derece izlenebiliyor. Kulenin hemen yakınında henüz inşa halinde ,dünyanın en yüksek gökdeleni bitmek üzere .
ÇKP nin ilk kurulduğu ev müze haline getirilmiş.Mao Zedung ve 17 kurucunun işgalci askerlerden evin arka kapısından kaçarak kurtulduğu anlatılıyor.Bağımsızlık savaşı veren her ülkede olduğu gibi, bin bir zorluklarla inşa edilmiş bir devlet kurduklarının farkındalar.Tarihin ilk kurtuluş savaşını veren Türklere karşı sevgilerini her fırsatta belirtiyorlar.Atatürk’e olan ilgi ve sevgilerini ortaokul ders kitaplarında çocuklarına anlatarak gösteriyorlar.Çin devrimi öncesinde Atatürk’ü anlatan 10.000 çeşitli kitap basılmış.
Anadolu’da selamlaşma var olan tarihten günümüze kadar “nasılsın, iyi misin” sorusuyla başlarken ,devrim öncesi Çin’de “son günlerde bir şeyler yedin mi? sorusuna dönüşmüş.İşte bu yokluktan gıda ve teknolojik ürün ithal eden konuma gelmişler.Sosyalizmi Çinleştirdik ve sosyalizmin henüz ilk aşamasındayız ifadesini kendilerine has bir söylemle sürekli tekrarlıyorlar.
Gözle görülen kalkınmanın arkasında ise hala çözmeye çalıştıkları büyük sorunlar var.Emeklilik,sosyal haklar gibi sorunların çözümü ile uğraşıyorlar.İşçi sendikaları ,batıdakiler gibi değil.İşçi ve işveren arasında uzlaştırmacı rolündeler.“Su sandalı doldurabilir.Batırabilir de” Çin ata sözünden sonra ekliyorlar.Sandal partidir. Bu atasözü yönetimin dengeye önem verdiğini belirtiyor.
Siyasetin ne olduğu hakkında Marksın Engelsin ne dedikleri tartışılırken , Mao Zedung ”siyaset düşmanları azaltmak,dostları çoğaltmaktır” diyerek tartışmayı noktalamış.
Sırrı Turan/ Samsun