İP Genel Sekreteri Hasan Basri Özbey: Orgeneral Bitlis’in Ölümü Kaza Değil Suikast!

• MİT Müsteşarlığı, Silivri Mahkemesi’ne yolladığı “ÇOK GİZLİ” damgalı yazıda, “Ergenekon Örgütü” şemasında yer alan dokuz TSK mensubundan birinin Org. Eşref Bitlis olduğunu bildirdi. Org. Bitlis, MİT’e göre; “Ergenekon Terör Örgütü” liderlerinden.
Tarih:

• MİT Müsteşarlığı, Silivri Mahkemesi’ne yolladığı “ÇOK GİZLİ” damgalı yazıda, “Ergenekon Örgütü” şemasında yer alan dokuz TSK mensubundan birinin Org. Eşref Bitlis olduğunu bildirdi. Org. Bitlis, MİT’e göre; “Ergenekon Terör Örgütü” liderlerinden.
• ABD, Org. Bitlis’i öldürtmekle kalmadı, “Ergenekon” suçlusu da yaptı. Bitmeyen hınç!
• Bitlis’in suçu büyük: ABD’nin Kürt planını bozmaya girişmek! Org. Eşref Bitlis, ABD’nin ve Çekiç Güç’ün PKK’ye silah ve malzeme gönderdiğini saptamıştı. Kürdümüzü kazanmaya ve ABD’nin Kuzey Irak’ta kukla devlet planını bozmaya yöneldi.
• Eşref Bitlis’in Planı, ABD’nin Kukla Kürdistan’ı kurma girişimlerine cepheden darbe indiriyordu. Özal, Org. Eşref Bitlis’in bu çabalarını ABD’ye bildirdi. Bitlis’i katleden Amerikancı Gladyo’nun tepesinde Turgut Özal vardı.
• Özal Harp Dairesi’nin Amerikancı yıldızları olan Org. Sabri Yirmibeşoğlu ve Org. Kemal Yamak, Özal’ın en yakınında idiler. Özal, Çankaya’da Türk Ordusunun komuta kademesine karşı Org. Yamak yönetiminde bir “Özel Büro” oluşturdu.
• Görevdeki General: “Eşref Paşa Amerika’ya çok karşıydı. Avrupa’ya yakındı. Ölümü ABD’nin işi… Eşref Paşanın ölümünde rol oynayan özel harpçi subaylar şimdi Çiller’le beraber.”
• Doğu Perinçek, TBMM Susurluk Komisyonu’na Suikasta karar veren ABD yetkilerini isim isim anlattı.
• Eşref Bitlis suikastını ortaya çıkartan Doğu Perinçek, Nusret Senem, Ferit İlsever, Adnan Akfırat, Serhan Bolluk ve Hikmet Çiçek Ergenekon tertibiyle hapse atıldılar.
• 1993 yılında suikastın üzerine sadece İşçi Partisi ve Aydınlık gazetesi gitti.
• 2010 yılında “suikast” manşetlerini TSK’yı yıpratma amacıyla Fethullahçı Gladyo attırıyor. Böylece ABD’nin cinayeti aklanıyor. Mesele, suikastı 1993 yılı ve sonrasında saptamaktı.
• Ankara C. Başsavcılığı, Nusret Senem’in 1997, 2001 ve 2003 yıllarında Millî Savunma Bakanlığı ve Genelkurmay Başkanlığı’na verdiği dosyaları getirtmelidir. O dosyalarda her şey var.

İşçi Partisi Genel Sekreteri Hasan Basri Özbey, bugün Ankara’da düzenlediği basın toplantısında Orgeneral Eşref Bitlis’in suikastını kanıtlarıyla açıklayarak, “çok gizli belge”lerle ortaya atılan Bitlis’in “Ergenekon’un lideri” olduğu iddialarını değerlendirdi. Özbey, açıklamasında şunları söyledi;


MİT’İN “ÇOK GİZLİ” DAMGALI YAZISI
Milli İstihbarat Teşkilatı Müsteşarlığı’nın, “Çok Gizli” damgalı yazısı şöyle;
“İddialara konu 69 şahıstan 2’si (Eşref Bitlis ve Gülçin Telci) halen hayatta bulunmamaktadır. Diğer şahıslar ise 14 politikacı, 13 basın mensubu, 19 iş adamı, 3 itirafçı, 9 mafya ile bağlantılı olduğu ileri sürülen eski ülkücü, 9 Silahlı Kuvvetler mensubu, 1 yazar ve 1 emniyet mensubu konumundadır.(T.G. İpek’in ifadesi ve CD’lerde yer alan iddialardan oluşturulan şema EK-7’de sunulmuştur.)”

İNFAZIN GEREKÇESİ
Başbakanlığa bağlı MİT Müsteşarlığı bu yazıyı, 23 Aralık 2008 tarihinde Ergenekon şemasıyla birlikte Silivri’de çalışan İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderdi. MİT, şemada bulunan 69 ismin adını önyazıda anmıyor. Ama Org. Eşref Bitlis’in altını çiziyor. Aslında bu önyazı, Jandarma Genel Komutanımızın 17 Şubat 1993 günü bir sabotajla infaz edilmesinin gerekçesi: ‘Org. Eşref Bitlis, Ergenekon Terör Örgütü’nün en üst düzey yöneticilerinden biriydi.’
Ergenekon Savcıları, MİT Şemasında 63 kişinin ismini kapatmışlardı. Mahkeme Başkanı, şemanın açılacağını ima ettiği halde, Şema açılmadı. Altı sanık hedefteydi. Bir de MİT’in önyazıda ismini açıkladığı Org. Eşref Bitlis ve sekiz kişi daha.
Org. Bitlis’i 1993 yılında şehit edenler, 2001 yılında Ergenekon tertibini kurarken Şemanın tepesine ismini yazdırmışlardır. Kime? Tuncay Güney’e. Bu ifadeyi İstanbul Emniyeti İstihbarat Şubesi polisleri kurgulayıp MİT’teki kod adı Tuncay İpek olan Tuncay Güney’e öğretmişlerdir. O sırada Tuncay’ın cebinde 4 Şubat 1999’da verilen 10 yıllık özel ABD vizesi ve Temmuz 2000’de ABD’ye götürülüp Grin Kart için yaptırılan başvuru bulunmaktadır.
Tuncay Güney’in televizyonlarda döndürülen Mülâkatında Eşref Bitlis çekirdek kadro içinde gösteriliyor:
“Bunlar, Karadayı, Kıvrıkoğlu, Veli Küçük, Eşref Bitlis… Teoman Koman… Rasim Betül… Osman Özbek bunların bir grup olduğunu söylüyorlar” (Mülakat s. 29)
“Çekirdek kadro olarak İsmail Karadayı, Necip Torumtay, Teoman Koman, Rasim Betir… Nejat Müldür… Veli Küçük… Osman Özbek” (Mülakat s. 94)

NİÇİN EŞREF BİTLİS
Jandarma Genel Komutanı Org. Eşref Bitlis, ABD’nin PKK’ya silah ve malzeme gönderdiğini saptamıştı. Kürt sorununu çözmek için, bölge Kürtleri ve Irak ile işbirliği çabasına girişti. Kürdümüzü kazanmaya ve ABD’nin Kuzey Irak’ta kukla devlet planını bozmaya yöneldi. Büyük suçu buydu.

TURGUT ÖZAL, EŞREF BİTLİS’İ ABD’YE İHBAR ETTİ
Eşref Bitlis, bölücü teröre çözüm planını 22 Mart 1992 günlü özel mektubuyla o zamanki Cumhurbaşkanı Turgut Özal’a sundu. Bitlis, bu mektubu Özal’ın telefonda “Güreş Paşa ile aranızdaki çekişme nedir” sorusu üzerine yazmıştı. Bu soruyu aslında Amerikan istihbaratı araştırıyordu. Eşref Bitlis’in Özal’a mektubunu Aydınlık gazetesi, 20 Eylül 1993 günü manşetten yayımlamıştı. Herkes sustu ve üstünü örttü. İşte o zaman susanlardan Sabah gazetesi, 17 yıl sonra mektubu yeni bir keşifmiş gibi manşetten veriyor. Sabah, Aydınlık’ın haberini kelimesi kelimesine aynen yayımlıyor; fakat gönderme yapma ahlâkını göstermiyor.
Org. Eşref Bitlis, İşçi Partisi’nin çözüm programıyla örtüşen siyasetler öneriyordu. Bitlis’in çözümü, ABD’nin Turgut Özal’ı yönlendirerek Kukla Kürdistan’ı kurma girişimlerine cepheden darbe indiriyordu. ABD için tehlike büyüktü, Org. Eşref Bitlis, Org. Doğan Güreş’in 1994’de emekliye ayrılmasından sonra Genelkurmay Başkanı olacaktı.
Turgut Özal, Org. Eşref Bitlis’in bu konumunu ve bölge güçlerini birleştiren ulusalcı girişimlerini ABD’ye bildirdi. Aydınlık, o zaman bu çok önemli haberi de kamuoyuna duyurdu.
Özal’ın “MİT’i sivilleştirme” tertibinde görev üstlenen CIA bağlantılı ekip, Eşref Bitlis suikastında de sahne aldı. Bunlar, daha sonra Çiller Özel Örgütü’ne intikal ettiler ve Kontr Terör Merkezi’ni yönettiler. Onların İzmit-Adapazarı-Düzce’deki “Şeytan Üçgeni”nde işledikleri faili meçhul cinayetleri bugün Ergenekon tertipleriyle aklanıyor ve TSK’ya yükleniyor.

ÖZAL’IN ÇANKAYA’DAKİ ÖZEL ASKERÎ BÜROSU
Bitlis’i öldürten Amerikancı Gladyo’nun tepesinde Turgut Özal vardı. Özal, ABD’nin Türk Ordusunun terfi sistemine yaptığı operasyonu 1988 yılında bizzat yönetti. ABD’ye direnen Genelkurmay Başkanı Org. Üruğ’un “2000’ler Planı”nı Kenan Evren ile birlikte bozdu. Özal Harp Dairesi’nin Amerikancı yıldızları olan Org. Sabri Yirmibeşoğlu ve Org. Kemal Yamak, Özal’ın en yakınında idiler. Özal Çankaya’da Türk Ordusunun komuta kademesine karşı Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri Org. Kemal Yamak yönetiminde bir “Özel Büro” oluşturdu. Bu Özel Büro’nun Türk Ordusunu ABD harekâtına katma girişimi, TSK tarafından boşa çıkarıldı. Genelkurmay Başkanı Org. Necip Torumtay, Amerika güdümlü Özal’a boyun eğmedi ve istifa etti. Org. Necip Torumtay da, tıpkı Org. Eşref Bitlis gibi, MİT’in Ergenekon şemasında yer alıyor ve Tuncay Güney Mülâkatı’nda “Çekirdek kadro” içinde sayılıyor. Ergenekon tertibini kurgulayan Gladyo, ABD karşıtı genelkurmay başkanlarını ve jandarma genel komutanlarını “Çekirdek Kadro” içinde yazdırtıyor.

MİT EŞREF BİTLİS’İ ERGENEKON ŞEMASINA KOYDU
Tuncay Güney’e mülakatta “Ergenekon demek TSK demektir” diye boşuna söyletmiyorlar. Türk Ordusuna karşı operasyon, aslında bu cümleyle 2001 yılında yürürlüğe konuyor. Polis olduğu MİT Müsteşarlığınca da açıklanan bir ihbarcı, Tuncay Güneyle yapılan Mülâkatı ve bir çuval belgeyi, 6 adet CD içinde, 4 Temmuz 2002 günü MİT’e gönderiyordu.
MİT, Ergenekon şemasını bu CD’lere dayanarak hazırladığını şemanın altına yazmış. O zamanki MİT Müsteşarı Şenkal Atasagun 2009’da bu şemanın “saçma sapan” olduğunu açıkladı. Aslında bu açıklama, tertibi ele veriyor. Tuncay Güney gibi karışık bir elemanın ifadeleriyle TSK’nın genelkurmay başkanları düzeyindeki komutanları ve seçkin insanlar hedef alınıyordu. Demek ki olay, Tuncay Güney olayı değildi. Onun arkasında Türkiye’nin geleceğini kurgulayan projenin sahibi ve operasyon örgütü vardı.

MİT KONTR TERÖR MERKEZİ SAHNE ARKASINDA
MİT’in kendi resmi internet sitesindeki açıklamasına göre, Tuncay Güney, Mehmet Eymür’ün başında bulunduğu MİT Kontr Terör Merkezi’nin emrinde görev yapıyordu. O sırada Tuncay Güney’i sorgulayan İstanbul Emniyeti Organize Suçlar Şubesi Müdürü Adil Serdar Saçan ve Yardımcısı Ahmet İhtiyaroğlu da, olayın bir otomobil kaçakçılığı işi olmadığını fark ediyorlar. Sorguyu yönlendiren İstihbarat Şubesi’nin Fethullah Hoca bağlantılı görevlilerinin bir tertibin içinde olduğunu görüyorlar.

CIA’YI AKLAYAN MÜLAKAT
2001‘de kurgulanan mülakatta, Eşref Bitlis suikastı konusunda Tuncay Güney’e söyletilen şu sözler çok anlamlı değil mi?
“Eşref Bitlis konusu Veli Paşanın çok başını ağrıtır ileride. Ama şimdi ağrıtmaz biliyor musunuz? Elizabeth Şeltın yapmış ismini de bilmiyorum. Amerikan Adana Konsolosu Elizabet Şeltın, uluslararası anlaşmalar neticesinde Amerika’ya geri gönderilmiş. Çok önemli. Pilot Ümit Sezginler. Pilotun Sezginler soyadlı kız kardeşi bilmem 30 milyar mı 40 milyar mı Türkiye Cumhuriyeti askeriyesinden para aldı. Eşref Bitlis Paşanın oğlu devletten para aldı. Kitabın sayesinde, Adnan Akfırat’ın yazdığı kitap, böyle olmuş mahkeme tak tak para ödedi, kabul ödedi. Kim günah keçisi? Elizabet Şeltın! Veli Paşa, Eşref Paşayı öldürtmüştür. Cem Ersever’i öldürtmüştür.” (Tuncay Güney, Mülakat Çözüm Tutanağı, s. 124-125).
Böylece Tuncay Güney’in yüksek tanıklığıyla suikastın arkasındaki CIA aklanıyor ve Ergenekon tertibinin kurgusundaki köşe taşları daha o zamandan yerleştiriliyordu.

ŞEMA 2002 DARBESİNDE KULLANILIYOR
MİT, şema ve eklerini bir önyazı ile 10 Temmuz 2003’de Genelkurmay Başkanı Org. Hilmi Özkök’e, 19 Kasım 2003’te ise Başbakanlığa yolladı. Şema, 2002’de, Ecevit Hükümetinin görevine son veren ve Org. Hüseyin Kıvrıkoğlu’nu etkisiz kılan tertipte el altından kullanıldı. Şema, Ecevit’e resmî olmayan yoldan verildi ve Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’e, Şenkal Atasagun’un deyişiyle “şifahî” (sözlü) olarak anlatıldı. Böylece Org. Özkök Genelkurmay Başkanlığına getirildi ve AKP iktidarı kuruldu.
Şema Ergenekon tertibinin başladığı Mayıs 2006’da isteği üzerine ikinci kez Başbakanlığa gönderildi.
Yapılan hazırlıklar sonucunda Haziran 2007’de başlatılan Ergenekon tertibinde örgütün iddiasını temel dayanağı yapıldı.

PERİNÇEK SUSURLUK KOMİSYONU’NA ANLATTI
İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek TBMM Susurluk Komisyonu’nun tanık olarak dinlediği ilk isimdir. Çünkü Hükümetin ve TBMM’nin Susurluk soruşturması, Perinçek’in Cumhurbaşkanı Demirel’e verdiği Susurluk Dosyası’ndaki saptamaları araştırmak üzere başlamıştı. Bu dosya, Çiller Özel Örgütü başlığıyla Kaynak Yayınları tarafından yayımlandı.
Perinçek, 24 Aralık 2006 Salı günü Komisyon’a şöyle diyordu:
“Eşref Bitlis’in uçağı, Amerika’nın bugünkü Adana Konsolosu Elizabeth Shelton’un bulunduğu Adana ve İncirlikte yapılan iki toplantıda yapılan hazırlıkla düşürülmüş. Genelkurmay istihbaratının izleyerek- bizim bunları izleme kabiliyetimiz yok- yaptığı saptama bu. Tarihleri de verilmektedir. 8-10 Şubat [1993] tarihlerinde Çekiç Güç Komutanı General Naab, Elizabeth Shelton, Amerika’dan gelen -onların hepsinin isimleri dosyalarda var, hatta rütbeleri de- subaylar toplantılar yapmışlardır. Amerikan haberleşmesi de izleniyor. Devamlı bir Eşref Bitlis olayı var Amerikan haberleşmesinde” (Susurluk Komisyonu Tutanakları, Kaynak Yayınları, Nisan 1997, s. 61)
Suikastta bazı askerî personel de kullanılmıştı. Güvercinlik’ten kalkan B 200 uçağına ancak asker kişiler tarafından sabotaj yapılabilirdi. Nitekim o gün orada görev yapan Tahir Metin isimli asker parolayı bilen, ancak nöbetçi kolluğu olmayan bir astsubayın uçağın park halinde olduğu hangar tarafından gelip geçtiğini açıkladı. Altı aydan beri nöbet tuttuğu o yerde, böyle bir olaya hiç tanık olmadığını olaydan hemen sonra Askeri Savcıya söyledi.

TANSU ÇİLLER-SHELTON BAĞLANTISI
Çiller-Elizabeth Shelton bağlantısını ele veren isim Nazlı Ilıcak! Çiller başbakan olunca, Elizabeth Shelton, ABD’nin Adana Başkonsolosu olarak atanıyor. ABD vatandaşı olan Çiller ile Shelton sürekli bağlantı içinde. Akşam gazetesi yazarı Nazlı Ilıcak, 4 Temmuz 1997 tarihli köşesinde, Çiller’in Genelkurmay’dan elde ettiği gizli bilgileri, Shelton aracılığıyla ABD’ye ulaştırdığını yazıyor.
Genelkurmay’a yönelik casuslukta Shelton-Çiller bağı saptanınca Bayan Konsolos Türkiye’den kaçıyor (Adnan Akfırat, Eşref Bitlis Suikastı, Kaynak Yayınları, Dördüncü Basım, Haziran 2008, s.109).

GENELKURMAY BİTLİS SUİKASTINI YAPANLARI
AYDINLIK’A AÇIKLADI
Asıl bomba, 25 Ağustos 1996 günlü Aydınlık’ta patlıyor. Görevde olan bir general iki albayın yanında Aydınlık muhabirine, Org. Eşref Bitlis’i ABD’nin öldürttüğünü açıklıyor. Aydınlık bu açıklamayı Genelkurmay Başkanlığı’nın tekzip etmeyeceği güvencesini alarak yayımlıyor. Tekzip edilmeyen açıklama aynen şöyle:
“Eşref Paşa Amerika’ya çok karşıydı. Avrupa’ya yakındı. Ölümü ABD’nin işi. … Eşref Paşanın ölümünde rol oynayan özel harpçi subaylar şimdi Çiller’le beraber. Jandarma Genel Komutanlığındaki Özel Harpçi subaylar da Çiller’in adamları.”


HEPSİ ŞEMANIN TEPESİNDE
Bu açıklamadan 15 gün sonra Türk Ordusu, Irak Hükümeti ve Barzani ile birlikte CIA Peşmergelerine karşı çok etkili bir operasyon gerçekleştiriyordu. 3000 CIA Peşmergesi Guam adasına götürüldü. ABD Kaynakları, bu operasyonun sonucunu “Vietnam savaşından sonra aldığımız en büyük yenilgi” diye değerlendirdi. ABD yöneticileri, “Türk generalleri hizadan çıktı” diye yazdılar defterlerine.
Eşref Bitlis Planı, Eşref Bitlis’in şehit edilmesinden üç yıl sonra, 1996 yılı Eylül ayında, bölgesel güçbirliğiyle hayata geçirilmişti. O sırada Genelkurmay Başkanı Org. İsmail Karadayı, Kara Kuvvetleri Komutanı Org. Hüseyin Kıvrıkoğlu ve Jandarma Genel Komutanı Org. Teoman Koman idi. Üçünün ismi de Tuncay Güney Mülakatı’na yazdırılmış ve MİT’in Ergenekon Örgütü şemasının tepesine konmuş. Her şey çok açık değil mi?

17 YILLIK SAPTAMA:
KAZA DEĞİL SUİKAST
Bu başlık günlük Aydınlık gazetesinin 18 Eylül 1993 tarihli manşetiydi. Suikast gerçeğini ilk gündeme getiren İşçi Partisi oldu.
2010 yılında “suikast” manşetleri atmanın hiçbir tehlikesi yok.
1993 yılında olayın üzerine sadece İşçi Partisi ve Aydınlık gazetesi gitti. İşçi Partisi, Eşref Bitlis suikastinin aydınlatılması görevini MK üyesi Av. Nusret Senem’e verdi. Senem, şu anda Ergenekon’dan tutuklu olarak Silivri’de hapiste. Kader onu yeniden Eşref Bitlis ile buluşturdu. İkisi de Ergenekon Örgütü’nün üyesi olmakla suçlanıyor.

BİLİRKİŞİ RAPORLARI İŞÇİ PARTİSİ’Nİ DOĞRULADI
Av. Nusret Senem, 2. Pilot Tuğrul Sezginler’in mirasçılarının vekili olarak açtığı davada, K.K.K. As. Savcılığının kasasında kilitli dosyaların kapağını açtırdı. Ankara 13. Asliye Hukuk Mahkemesinde görülen davada iki ayrı bilirkişi heyeti, suikastı açıkça ortaya koydular. Raporları oybirliğiyle yazan heyetler, İstanbul Teknik Üniversitesi ile Ortadoğu Teknik Üniversitesi/TAİ öğretim üyelerinden oluşuyordu. Buzlanma yoktu, pilot hatası yoktu, yapım hatası yoktu. Geriye suikast olasılığı kalıyordu. Her iki bilirkişi heyeti raporu da bunları vurguluyordu.

ORGENERAL ÖZGEN:
“ABD JETLERİ BİTLİS’İN HELİKOPTERİNİ DÜŞÜRMEK İSTEDİ”
Org. Necati Özgen, Nusret Senem’in dosyanın yeniden açılmasını talebinin haber yapıldığı sayfada, Sabah gazetesine yaptığı açıklamada şunları anlatıyor:
“Bitlis ile birlikte Süleymaniye’ye giderken içinde bulunduğumuz helikopter Amerikan jetleri tarafından düşürülmek istendi.” (Sabah, 17 Eylül 2002)

BAŞBAKANLIK TEFTİŞ KURULU: YENİDEN SORUŞTURULMALI
Org. Eşref Bitlis suikastı, Av. Nusret Senem’in yürüttüğü mücadele sonucunda, Başbakanlık Teftiş Kurulu’nca da incelendi. Kurul, 01.01.1997 gün ve teftiş M:001 sayılı raporunda, Ankara 13. Asliye Hukuk Mahkemesi’ndeki dava sona erince, olayın MSB tarafından yeniden soruşturulabileceği değerlendirmesinde bulunuyordu.

TBMM KOMİSYONLARI: “SUİKAST OLABİLİR”
Av. Nusret Senem’in ısrarlı mücadelesi, TBMM Komisyonlarında da yankısını buldu. TBMM Genel Kurulu’nun 16. birleşiminde 472 nolu kararıyla kurduğu Meclis Araştırma Komisyonu, Nusret Senem’in bulduğu kanıtlara dayanarak inceleme yaptı. Susurluk Komisyonu diye ünlenen Komisyon’un raporunda, “olayın suikast olabileceği ve soruşturulması gerektiği” vurgulanıyordu.
Susurluk Komisyonu’ndan önce kurulmuş bulunan Faili Meçhul Cinayetleri Araştırma Komisyonu da, TBMM adına yaptığı araştırmada Nusret Senem’in kanıtlarını ve belgeleri inceleyerek aynı sonuca varmıştı.

ABD BÜYÜKELÇİLİĞİ SİYASAL KOMİSERİ KUNSTSTADTER
“EŞREF BİTLİS’İ MİT ÖLDÜRTTÜ”
ABD Büyükelçiliği Siyasî Komiseri Kunststadter, İstanbul Üniversitesi’nin ünlü bir profesörünü ziyaret ediyor. Görüşme sırasında sert bir tartışma başlıyor. Profesör, “Bizim jandarma genel komutanımızı katlettiniz” diyince, Kunststadter, “Onu MİT öldürdü” cevabını veriyor.
“Siyasî Komiser” görevini hafife almayalım. Birinci Katip unvanını taşıyor. Ancak ABD Büyükelçiliklerinde CIA’nın temsilcisi olduğu için, çoğu zaman Büyükelçiden daha etkin.
Kunststadter’in tartışma heyecanıyla birden ağzından kaçırdığı bu sözleri tarihsel bir itiraf. Çünkü CIA, Eşref Bitlis suikastını, elbette Amerikan askerlerine değil, MİT içindeki elemanlarına yaptırttı. Özal’ın MİT’i sivilleştirme planının liderleri, daha sonra MİT Kontr Terör Dairesi’nde faaliyet yürüttüler. 12 Mart 1971 Amerikancı Darbesi’ndeki Kontrgerilla faaliyetinden beri hep CIA görevleri yaptılar. Her Amerikancı darbenin, her Kontrgerilla cinayetinin altından onlar çıkıyor.
Kunststadter, AKP yöneticilerinin 2004 yılında darbe planlarına ilişkin belgeler getirdiklerini de açıklamıştı. ABD istihbaratı, bu belgeleri inceleyerek uydurma oluğunu saptıyor. ABD Büyükelçisi Eric Edelman da Kunststadter’i doğruladı.
Peki CIA ve Pentagon gibi ABD resmî makamlarının, Eşref Bitlis suikastı hakkında bir açıklamaları olmayacak mı?

NUSRET SENEM BİTLİS SUİKASTINI
ERGENEKON DAVASINA GETİRDİ
Eşref Bitlis suikastının ısrarlı takipçisi Nusret Senem, işin peşini Ergenekon Davası’nda da bırakmamıştır. 23 Şubat 2009 günü yapılan duruşmada, suikastı bütün kanıtlarıyla yeniden ortaya koymuştur.

AV. SENEM’İN SORUŞTURMA TALEBİ
GENELKURMAY VE MSB ARŞİVLERİNDE
Av. Nusret Senem, bilirkişi raporlarını ekleyerek 1994, 1997 ve 2001 yıllarına üç kez Millî Savunma Bakanlığı’na ve 1997- 2001 yıllarında da iki kez Genelkurmay Başkanlığına başvurup soruşturmanın yeniden açılmasını talep etti. MSB, 1994 yılındaki başvuruya, “Soruşturma eksik yoktur” diye cevap verdi. Yeni kanıtlar ve bilirkişi raporları eklenerek 1997 ve 2001 yıllarındaki başvurulara ise, 13 yıldır cevap yok.
Ankara C. Başsavcılığı, Nusret Senem’in Milli Savunma Bakanlığı ve Genelkurmay Başkanlığı’na verdiği dosyaları getirtmelidir. O dosyalarda her şey var.