İP Genel Sekreteri Hasan Basri Özbey: AKP TÜRKİYE’Yİ BÖLÜYOR, İŞÇİ PARTİSİ BİRLEŞTİRİR!

İşçi Partisi Genel Sekreteri Hasan Basri Özbey, 25 Eylül 2010 günü, Partisinin İzmir İl Merkezinde düzenlenen basın toplantısında Referandum sonuçlarını değerlendirdi. Özbey, şunları söyledi;

Referandum süreci ve sonuçları şunları ortaya koymuştur;
· ...

Tarih:

İşçi Partisi Genel Sekreteri Hasan Basri Özbey, 25 Eylül 2010 günü, Partisinin İzmir İl Merkezinde düzenlenen basın toplantısında Referandum sonuçlarını değerlendirdi. Özbey, şunları söyledi;

Referandum süreci ve sonuçları şunları ortaya koymuştur;
· AKP iktidarı devlet olanaklarını sonuna kadar kullanarak vatandaşlarımızın oylarını etkilemiştir. Devlet kasası, AKP’nin seçim bütçesi haline getirilmiş ve Türkiye’nin her yeri AKP’nin afişleri ile donatılmıştır.
· Tayyip Erdoğan, “Beni destekleyin yoksa bertaraf olursunuz” diyerek yurttaşları tehdit etmiştir. Devletin bütün baskı aygıtını harekete geçirerek korku ortamı yaratmıştır.
· Devletin bütün basın yayın organları “evet” propagandası için kullanılmıştır. Özel basın yayın kuruluşlarının ise tamamına yakınını tehdit, ceza ve baskılarla teslim almışlardır.
· Rüşvet, ülke çapında yaygın olarak dağıtılmıştır. Oylar, parayla satın alınmıştır.
· Güneydoğu Anadolu bölgesinde yurttaşlar iki ateş arasında kalarak, ya toptan boykota katılmışlar ya da sandık başına gidenler ise toptan “evet” demişlerdir.

MİLLİ İRADE YALANI
Böyle referandum olur mu? Böyle özgür irade olur mu?
Bu sonuç milli irade değildir. Her türlü kanunsuz, ahlak dışı, çağdışı yöntemlerle, mafya gladyo tarikat rejiminin, imal ettiği sonuçları kabul etmek, “milli irade” yakıştırmasıyla saygı duymak olanaksızdır. Milli irade, ancak bağımsız ve egemen bir ülkede oluşabilir.

Bütün bu nedenlerden ötürü 12 Referandumu da ve sonuçları da gayrimeşrudur.

12 Eylül 1982’de, Amerika’nın ‘bizim oğlanları’ olan Kenan Evrenlerin, halktan yüzde 92 oy alarak yürürlüğe koydukları 12 Eylül Anayasası ne kadar meşruysa, 12 Eylül 2010 referandumu ve sonuçları da o kadar meşrudur! O kadar milli iradedir!

YÜZDE 42’NİN DİRENCİ
AKP’nin, Türkiye’yi yok etme saldırısının karşısına, Milletin yarıya yakın bir kısmı, vatanseverlik bilinciyle karşı durmuştur. Yüzde 58’in, imal edilmesi, neyi oyladığını bilmemesi, Ortaçağın derin gücü, rüşvet vb şekilsizliği bir yana, HAYIR direnci çok önemlidir ve geleceği aydınlatmaktadır. Yarını belirleyecek olan, yüzde 42’nin direnç atılımıdır. Nitekim Tayyip Erdoğan da bunun farkındadır ve korkusunu açıkça ifade etmektedir.

Referandum sonuçlarının ilan edilmesinden bir kaç saat sonra, Dünya Basketbol Şampiyonası madalya törenini sırasında, on altı bin seyircinin Abdullah Gül ile Recep Tayyip Erdoğan’ı yuhalaması direncin tırmanacağının güzel bir işaretidir.

AKP, TÜRKİYE’Yİ BÖLÜYOR!
12 Eylül referandumu, AKP’nin Türkiye’yi etnik ve de mezhepsel temelde böldüğünü göstermiştir.

Güneydoğu’da birçok şehrimiz Devletin değil, bölücü terörün egemenliği altındadır.

PKK, sandık başına gitmeyi yasaklayabilmekte, okulları kapatabilmektedir.

Keza Erdoğan’ın Alevi düşmanı sözleri, en az etnik bölücülük kadar tehlikeli sonuçları olabilecek bir yaklaşımdır. Sadece bundan dolayı bile 12 Eylül referandumu gayrı meşrudur.

TAYYİP ERDOĞAN, BAŞKA BİR DEVLETİN GÖREVLİSİDİR!
Tayip Erdoğan, “bir görevi” yerine getirmektedir. Bu görev, “Diyarbakır’ı Amerika’nın Büyük Ortadoğu Projesi içinde bir merkez yapmak” görevidir. Tayyip Erdoğan tam 34 kez, Büyük Ortadoğu Projesi eşbaşkanı olduğunu itiraf etmiştir. Büyük Ortadoğu Projesi’nin uygulanması demek ülkemizin etnik temelde bölünmesi demektir.

Tayyip Erdoğan, aynı zamanda Türkiye’yi Ortaçağ karanlığına mahkûm etmek ve bu amaçla Alevi ve Sünni yurttaşlarımızı birbirine düşürmek istemektedir.

AKP’DEN KURTULMAK
Referandum geride kaldı. Mücadele devam etmektedir.

Şimdi önümüzdeki kritik sorun AKP’nin böldüğü milleti nasıl birleştireceğimizdir.

Bu karanlık süreçten çıkışın birinci adımı, AKP’den kurtulmaktır.

Ancak yerine neyin geleceği, AKP’den kurtulmak kadar yaşamsaldır.

“Yeter ki AKP yıkılsın” demek, yetersiz ve hatta tehlikelidir. Bölücü ve yıkıcı AKP’nin yerine, onun yarattığı tahribatı giderecek ve Türkiye’yi doğru bir programla ayağa kaldıracak bir seçenek yaratmak yaşamsaldır.

LAİKLİK TEHLİKEDE DEĞİL Mİ?
Referandumun hemen ertesinde AB başkentine giden, ana muhalefet partisi genel başkanı, oradan geçtiği Almanya’da yaptığı konuşmada; “Türkiye’de laiklik tehlikededir diyemem” demiştir. Hükümet mevziilerinin, laiklik karşıtı - Cumhuriyet yıkıcısı odak olduğu Anayasa Mahkemesi kararı ile tescil edilen AKP tarafından işgal altında olduğunu unutmak mümkün müdür? Hanefi Avcı’nın, içerden tespiti ettiği gibi, Fethullah Gülen Cemaatinin devleti ele geçirdiği gerçeği görmezden gelinebilir mi?

Bu gerçeklerin üstü örtülerek, Türkiye’nin sorunları çözülemez!

YENİDEN ATATÜRK CUMHURİYETİ
60 yıllık Küçük Amerika sisteminin içinde Türkiye’nin bulabileceği bir çözüm yoktur.

Artık muhafaza ve müdafaa edeceğimiz Cumhuriyetimiz kalmamıştır.

Türkiye, Ortaçağ karanlığından ve emperyalizmin güdümünden ancak yeniden Atatürk Devrimi yoluna girerek kurtulabilir.

Çözüm yeniden Atatürk Cumhuriyeti’ni kurmaktadır.

ÇÖZÜM: İŞÇİ PARTİSİ’NDE BİRLEŞMEK
İşçi Partisi, Atatürk Devrimi’nin Partisidir.
Tam Bağımsız Türkiye için,
Milletimizin birliği, vatanımızın bütünlüğü için,
ABD’nin BOP eşbaşkanını deliğe süpürmek için,
Yurttaşların izlenmediği, fişlenmediği özgür bir ülke için,
Halkın refahı ve mutluluğu için,
Köylüye toprak, herkese iş için,
Yurtta barış, Batı Asya’da barış için,
Bütün bunları başaracak Milli Hükümet’in kurulması için,
Yurttaşlarımızı İşçi Partisi saflarında birleşmeye ve görev alıp mücadele etmeye çağırıyoruz.