İP Genel Başkanı Perinçek:TAYYİP ERDOĞAN’IN BOP EŞBAŞKANLIĞI, NİÇİN PARTİ KAPATMA NEDENİDİR?

Haber Türk gazetesi, 4 ve 5 Şubat günleri, Anayasa Mahkemesi eski Raportörü Osman Can ile uzun bir söyleşi yayımladı. Balçiçek İlter’in sorularını cevaplandıran Doç. Dr. Can, AKP hakkında verilen hükmün hukukî dayanaklardan yoksun olduğunu söylüyor. Ancak 2 gazete sayfas...

Tarih:

Haber Türk gazetesi, 4 ve 5 Şubat günleri, Anayasa Mahkemesi eski Raportörü Osman Can ile uzun bir söyleşi yayımladı. Balçiçek İlter’in sorularını cevaplandıran Doç. Dr. Can, AKP hakkında verilen hükmün hukukî dayanaklardan yoksun olduğunu söylüyor. Ancak 2 gazete sayfası boyutunda söyleşide hukuk adına bir görüşe rastlanmıyor. Bu arada savcıların masasında Doğu Perinçek’in kitaplarının bulunduğu da belirtiliyor.

Hatırlanacağı üzere Anayasa Mahkemesi, 31 Temmuz 2008 günlü kararıyla, AKP’nin “laiklik karşıtı eylemlerin odağı olduğuna” hükmetmişti; başka deyişle Tayyip Erdoğan ve Abdullah Gül’ün partisinin, Cumhuriyet yıkıcısı faaliyetin ekseni olduğunu saptamıştı. Çünkü laiklik, bizim Anayasa ve Siyasal Partiler Yasası sistematiğinde, Cumhuriyetin temel kurumları ve ilkeleri arasındadır.

Vatana ihanet de “siyasal tercihtir
Liberaller, laikliğe karşı faaliyeti “siyasal tercih” olarak görüyorlar. Hatta ülkeyi bölmek de onlara göre, “siyasal bir tercih”tir. “Hukuk, Büyük Ortadoğu Projesiyle ilgilenmez” görüşü, AKP kapatma davası sırasında sık sık ifade edilmişti.

Oysa Anayasanın 68 ve 69. maddeleri ile Siyasal Partiler Yasası’nın 101. maddesine göre, bazı siyasal tercihler parti kapatma nedenidir:

- Devletin bağımsızlığına ve ülkesi ve milleti ile bölünmez bütünlüğüne aykırılık,
- İnsan haklarına, millet egemenliğine, demokratik ve laik cumhuriyet ilkelerine aykırılık,
- Sınıf veya zümre egemenliğini veya herhangi bir diktatörlüğü savunmak ve amaçlamak,
- Yabancı devletlerden ve uluslararası kuruluşlardan maddi yardım almak.

Davutoğlu inkâr etse de
Tayip Erdoğan’ın 36 kısım BOP itirafları
BOP Eşbaşkanlığının Dışişleri Sorumlusu Ahmet Davutoğlu, geçende Tayyip Erdoğan’ın BOP görevlisi olduğunu inkâr etti (Milliyet, 6 Şubat 2012). Böyle gerçeği inkârlar, AKP ricalinin alışkanlığı oldu artık. Oysa Tayyip Erdoğan 15 Şubat 2004 gecesi Kanal D ekranından yaptığı konuşmadan başlayarak, bizim saptadığımız 36 konuşmasında kendisine BOP görevi “verildiğini”, BOP görevini “ifa ettiğini”, “BOP Eşbaşkanı” olduğunu itiraf etmektedir. BOP’un bir ABD projesi olduğunu da kendi ağzıyla defalarca vurguladı.

İşte Hukukun ve Yargının ilgisi burada başlamaktadır. Dünyada toprak bütünlüğünü güvence altına almayan, tek bir ülke ve tek bir hukuk yoktur. Kanıtlar, görüntülü ve yazılı olarak saptanmıştır.

BOP’un görev tanımı: Diyarbakır’ı merkez yapmak
Dahası Tayyip Erdoğan BOP içindeki görev tanımını da kendi ağzıyla itiraf etmiştir; “ABD’nin Büyük Ortadoğu Projesi içinde Diyarbakır’ı merkez yapmak”.
Diyarbakır’ın ABD’nin BOP’u içinde nerenin merkezi yapıldığını, herkes biliyor, ayrıca NATO’nun Napoli toplantısında duvara yansıtılan harita göstermektedir. Türk subayları toplantıyı terk etmişlerdir.

Tayyip Erdoğan’ın itiraflarıyla BOP gerçekleri
Tayyip Erdoğan’ın kendi itiraflarıyla saptanmış ve kanıtlı olan olgular şunlardır.
1. BOP bir ABD projesidir (Kanal D, 15 Şubat 2004).
2. Tayyip Erdoğan, ABD’nin BOP Eşbaşkanıdır.
3. Tayyip Erdoğan, BOP görevini yabancı bir devletten “almıştır”, kendisine bu görev “verilmiştir”. İfadeleri aynen böyledir.
4. Tayyip Erdoğan, BOP görevini “ifa etmektedir.” Başka deyişle BOP Eşbaşkanlığı, proje ve atama aşamasında kalmamıştır; Tayyip Erdoğan tarafından uygulanmaktadır.

Bunlar, Tayip Erdoğan’ın 36 açıklaması içinde kalmamıştır. Irak’ın işgalinde, Türkiye’nin fiilen bölünmesinde, “Kürt ve Ermeni Açılımları”nda , Libya’da ve şimdi Suriye’de hayata geçirilmiştir. Hatta anayasası bile tezgâhlanmaktadır.

Abdullah Gül’ün ABD ile “gizli anlaşma” itirafı
AKP yöneticilerinin yabancı devletlerin Türkiye’nin bağımsızlığını ve toprak bütünlüğünü hedef alan faaliyetine katıldıklarını ispatlayan kanıtlar bu kadarla kalmıyor.
Abdullah Gül 2 Nisan 2003 günü Ankara’da ABD Dışişleri Bakanı Powell ile “2 sayfa 9 maddelik bir gizli anlaşma” yaptığını kendi ağzıyla itiraf etmiştir. Bu gizli anlaşmanın yine BOP projesini uygulamaya yönelik olduğunu itiraf eden de Abdullah Gül’ün kendisidir. Abdullah Gül, Ortadoğu ülkelerini böleceklerini ve rejimlerini değiştireceklerini hiç sıkılmadan ilan etmiştir (Vatan, 24 Mayıs 2003).
İtiraf somut, madde ve sayfa sayısı bile belirtilmiş: 2 sayfa 9 maddelik bir gizli anlaşma.

Müzakere Çerçeve Belgesi’nde
Türkiye sınırlarının yeniden çizilmesi yükümü
Kanıtlar burada bitmiyor. Tayyip Erdoğan ve Abdullah Gül, AB ile 2 Ekim 2005 gecesi imzaladıkları Müzakere Çerçeve Belgesi’nde, Türkiye’nin “anlaşmazlık konusu olan sınırlarının” Uluslararası Adalet Divanı’nda yeniden çizilmesini kabul etmiş ve AB’ye karşı Türkiye’nin sınırlarını değiştirme yükünün altına girmişlerdir. Aynı belge de, Türkiye’nin AB üyeliği yükümlerine uymayan bütün uluslararası antlaşmaların bu arada Lozan’ın öne sürülemeyeceği de kabul edilmiştir.
Müzakere Çerçeve Belgesi, AKP Hükümeti tarafından kabul edilmiştir ve hükümet adına Abdullah Gül tarafından imzalanmıştır.
İşte size kayıtlı, imzalı bir kanıt daha. Üstelik yalnız Abdullah Gül ve Tayyip Erdoğan’ı değil 2 Ekim 2005 günü Bakanlar Kurulu üyesi olan bütün AKP ricalini bağlıyor (Müzakere Çerçeve Belgesi hakkında bkz. Doğu Perinçek, Tayyip Erdoğan’ın Yüce Divan Dosyası, s. 197 vd.).
Bir de herkesin bildiği İkiz İhanet Sözleşmeleri var. Türkiye’de etnik ve dinsel azınlıklara ayrı devlet kurma, ayrı eğitim sitemi oluşturma hakkını bile tanıyor. AKP tarafından 2003 yılı Haziran ayında meclisten geçirildi ve adım adım uygulanıyor (Bilgi için bkz. Doğu Perinçek, Tayyip Erdoğan’ın Yüce Divan Dosyası, 3. Basım Kaynak Yayınları, Nisan 2008, s. 73 vd.).

Tayyip Erdoğan Abdullah Gül ve AKP’nin
hukuki durumu
Anayasa, siyasal partilerin “Devletin bağımsızlığına, ülkesi ve milletiyle bütünlüğüne aykırı amaç gütmelerini ve bu yönde eylemlerin odağı haline” gelmelerini parti kapatma nedeni olarak kabul etmiştir (Madde 68/4, 69/6).
Tayyip Erdoğan ile Abdullah Gül’ün BOP itirafları, ABD ile 2 sayfa 9 maddelik gizli anlaşma, Müzakere Çerçeve Belgesi’ne atılan imzalar, İkiz İhanet Yasaları’nın meclisten geçirilmesi ve diğer belgeli kanıtlar, Anayasa ve Siyasal Partiler Yasası’nın parti kapatma tanımına tamı tamına uymaktadır. Kanıtlar tartışma götürmez kesinlikte ve sağlamlıktadır.
Tayyip Erdoğan AKP Genel Başkanı ve AKP iktidarının başıdır. Abdullah Gül, AKP’nin düne kadar Dışişleri Bakanı ve bugün Çankaya’daki temsilcisidir.
Bütün bunlar, Siyasal Partiler Kanunu’nun 103/2. madde hükmünde tanımlanan “aykırılığın odağı haline gelme” durumunun bütün unsurlarıyla varolduğunu gösteriyor.
AKP hakkındaki kapatma talebi ve hüküm, yalnız laikliğe aykırı eylemlere odak olma gerekçesine dayandırılmıştır.
Oysa devletin bağımsızlığı ve ülke bütünlüğüne aykırılık, en az laikliğe karşı faaliyetin odağı olmak kadar önemli ve hukukidir.
Tayyip Erdoğan “Milli irade”nin temsilcisi değil, ABD devletinin kendi itirafıyla BOP görevlisidir.

BOP görevi;
Siyasal düzlemde Milli egemenliğe ihanettir.
Hukuki açıdan parti kapatma nedenidir.
Ceza Hukuku açısından da, Türkiye topraklarının bir bölümünü başka bir devletin hükümranlığına vermeye yönelik eylemdir; en ağır suçtur.

Doğu Perinçek’in kitabına gelince
Doç. Dr. Osman Can, AKP hakkında kapatma davası açan savcıların masasında Doğu Perinçek’in kitaplarının bulunduğunu, savcıların suçuymuş gibi ifşa etmiş! Sözünü ettiği kitap, Türkiye’de siyasal partilerin kapatılması konusunda 40 yıldır tek kitaptır. Siyasal partilere ilişkin davalarda, hem savcı iddianamelerinde, hem Anayasa Mahkemesi kararlarında, hem de çeşitli partilerin savunmalarında, bu arada uzun uzun MSP savunmasında da o kitaba göndermeler vardır. O kitapta, hem uluslar arası öğreti, hem de Almanya ve Türkiye Anayasa Mahkemesi kararları ihcelenmiştir. O nedenle yalnız savcıların değil, Anayasa Mahkemesi yargıçlarının da 40 yıldır masalarında bulunmaktadır.