Yaşadığımız süreci anlamak istiyor musunuz, öyleyse cevabı 8. sayfada. Tayyip Erdoğan’a milliyetçilik aklını kimler vermiş? MHP’den çalınan rolün senaryosu nerde yazıldı? Türk halkına milliyetçilik paketi içinde sunulanlar? Milliyetçiliği satma rolü kime düşüyor? Ergenekon tertibi kimin tasarımı? Türkiye’de tek sol partinin adı? Barış Pehlivan ve Barış Terkoğlu’nun Sızıntı kitabında neler var?
Barış Pehlivan ve Barış Terkoğlu’nun yayınladıkları ABD Büyükelçiliği yazışmaları, Türkiye’nin yaşadığı süreci anlamak için eşsiz değerde belgeler. Barışların, Sızıntı/Wikileaks”te Ünlü Türkler başlığını koydukları kitap, BOP Eşbaşkanlığının ABD ile bağlantısının resmî tutanağı, ancak bir belge derlemesi değil. Sürece yön veren dinamikler, çelişmeler ve bağlantılar bilgi ve birikimle yorumlanıyor. Her şey yerli yerinde, bakış açısı hayatın içinden. Kırmızı Kedi Yayınları’ndan çıkan kitap akıcı bir dille yazılmış, zevkle okunuyor.
Tayip Erdoğan’ın milliyetçi akıl hocaları
Sızıntı kitabı, Tayip Erdoğan’ın “milliyetçiliğinin” kaynağını da belgeliyor. AKP yönetimine Türk milliyetçiliği “satmasını” Amerikalılar öğütlemiş. “Satma” kavramı, bize ait değil, Tayip Erdoğan’ı şerbetleyen ABD Büyükelçisi Pearson’a ait. Tayip Erdoğan’a Irak’a karşı Haçlı seferinde verilen rol şöyle tanımlanmış oluyor: ABD silahlı gücünün tam hizmetinde olacak, fakat elinde Türk bayrağı sallayacak: “Pearson, ABD’nin Irak operasyonuna Türkiye’nin katılımının Türk halkına milliyetçi bir paket içinde nasıl sunulacağını dahi tarif ediyor.” (s.322)
MHP’den çalınan rolün senaryosu
Hatırlanacaktır, Aydınlık’ın yetenekli dış habercilerinden Şafak Terzi, CIA’ya bağlı Rand Corporation’ın önemli uzmanlarından F. Stephan Larrabee’nin 2010 yılında ABD Hava Kuvvetleri için yazdığı Türkiye raporunu duyurmuştu. Troubled Partnership (Müşkül Ortaklık) başlıklı raporda, Türkiye’de milliyetçiliğin CHP ve MHP üzerinden değil, başka bir kanaldan yükseleceğini belirtiyordu. “Tayyip Erdoğan’ı yönlendiren 7 Amerikalıdan biri” diye tanımlanan Larrabee, milliyetçiliğin yeni patronu olarak AKP’yi tarif ediyordu. Şimdi Sızıntı’dan öğreniyoruz ki, AKP’nin sahneye MHP’nin rolünü çalarak itilmesi, ABD’nin Irak savaşı planı yapılırken belirlenmiş. Tayyip Erdoğanlar, Türkiye halkını nasıl avlayacaklarını bile ABD’li akıl hocalarından öğreniyorlar. Konuyu 21 Mart 2011 günü bu köşede “ABD’nin fermanlı milliyetçiliği” başlığı altında işlemiştik.
Paketteki diğer hediyeler
Olaylar, ABD kurmaylarının Türkiye halkına “sundukları pakette” başka hediyeler olduğunu da gösterdi. Haçlı Seferinin “sözleşmeli personeli” olan AKP yönetimine “milliyetçi” rolü verilirken, CHP’nin başına da bir “karşı milliyetçi” genel başkan bulunmuş. Bunu da Baykal dönemi CHP Genel Başkan Yardımcısı Onur Öymen’in sık sık dile getirdiği 2009 tarihli ABD raporundan öğreniyoruz. Tayip Erdoğan’ın “milliyetçilik satması” için, Yeni CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun da milliyetçiliği satması gerekiyor. 12 Eylül 2010 günü yapılan referandum ve 12 Haziran 2011 seçimi, bu senaryo üzerine kurulmuştu. Orta Anadolu’nun muhafazakâr milliyetçi oylarının AKP’ye akıtılması ve bugün CHP’nin Akdeniz’den Ege ve Trakya’ya kadar erimesi de bu kurguyla yürüyor.
Ergenekon kimin projesi
Sızıntı’dan çok şey öğreniyoruz. Yalnız bir sorunun cevabı bulanık kalıyor. Ergenekon tertibi bir ABD tasarımı mı, yoksa bir AKP kurgusu mu? Barış Terkoğlu ve Barış Pehlivan’ın tahlillerinde, yer yer AKP yönetiminin ABD yetkililerini Ergenekon tertibine ikna ettikleri izlenimi alınıyor. Oysa, Türkiye’de Kemalist Devrimin tasfiyesi Türk Ordusunun sindirilmesi planları, ABD kurmayları tarafından 1990’lı yılların ortalarında yapılıyor. Tayyip Erdoğan ve Abdullah Gül, bu planı uygulayacak “aktörler” olarak 1996 öncesinde seçiliyor.
ABD’nin hedef aldığı tek sol parti
ABD’nin dışişleri yazışmalarında, sık sık hedefe konan tek bir sol parti var: İşçi Partisi. Başka da bir sol parti yok! Daha önce Taraf’ta ve Aydınlık’ta yayınlanan, şimdi Sızıntı’da yer alan belgelerde ve yayınlanmayan İngilizce binlerce belgede, yalnız İşçi Partisi düşman olarak görülüyor. “Sınıf mücadelesi sınıf mücadelesi” deniyor ya! Bir nolu emperyalist, Türkiye’de kendisine karşı sınıf mücadelesini kimin verdiğini de saptıyor. Düşman lafa bakmıyor, pratiğe, birikime, örgütlenmeye, doğru mevzilenmeye bakıyor. Bu da öğretici olmalı.
Barış kardeşlerimizden bizi bilgilendiren, aydınlatan yeni çalışmalar bekliyoruz.