İP Genel Başkanı Perinçek:EY KARŞIDEVRİM, GELDİYSEN MASAYA ÜÇ KEZ VUR!

Prof. Dr. Mümtaz Soysal soruyor: Acaba karşıdevrim niyeti mi var? Arslan Bulut ise, “Cumhuriyet fiilen tasfiye edilmiştir” diyor. Hangisi gerçek? Biz “acaba” derken, karşıdevrim de “acaba” diyor mu? Cevabı Prof. Dr. Semih Koray veriyor.

Prof. Dr. Mümtaz Soysal, 28 O...

Tarih:

Prof. Dr. Mümtaz Soysal soruyor: Acaba karşıdevrim niyeti mi var? Arslan Bulut ise, “Cumhuriyet fiilen tasfiye edilmiştir” diyor. Hangisi gerçek? Biz “acaba” derken, karşıdevrim de “acaba” diyor mu? Cevabı Prof. Dr. Semih Koray veriyor.

Prof. Dr. Mümtaz Soysal, 28 Ocak 2012 günkü yazısına “Karşıdevrim mi” başlığını atmıştı. AKP’nin anayasa girişimini, “karşıdevrime çevirme hevesi olabilir mi?” diye soruyordu. Soysal, iktidardan “özgürlükçü hukuk reformlarını” yapmadığı için yakınıyor ve “acaba başka bir niyeti mi var” diye kuşkulanıyor. AKP’nin “yeni anayasa çağrısı”, değerli hocamıza güven vermemiş.

Korunacak Cumhuriyet kaldı mı?
Arslan Bulut ise, Yeni Çağ’da 3 ay önce, “Cumhuriyet fiilen ve resmen tasfiye edilmiştir.” saptamasında bulunuyordu (10 Kasım 2011). Ve bu saptamadan hareketle şu stratejik soruyu vurguluyordu: “Ortada Cumhuriyet mi kaldı ki koruyacaksınız?”
Bağımsızlık ve Cumhuriyet cephesi, yaşadığımız sürece açık bir tanı koymak durumundadır: Türkiye acaba bir karşıdevrim hevesiyle mi karşı karşıyadır? Yoksa karşıdevrim gerçekleşmiş midir?

Hukuk fiili durumu izler
Bu soruya, hukuka bakarak cevap verilemez. Anayasalar, fiili durumları hukuka geçirirler, pekiştirir ve derinleştirirler.
Hiçbir karşıdevrim, önce anayasasıyla kapıyı çalıp davetsiz olarak gelmemiştir. Önce kapıyı kırıp içeri girer, sonra anayasasını getirir. Devrimler de öyledir. Kendi tarihimizden örnek verirsek, 1876, 1908, 1920, 1960, 1971, 1980 tecrübeleri bunu öğretir. Bugün de tersten, karşıdevrim bağlamında, aynı olayı yaşıyoruz.

Fiili durum
Türkiye’de duruma bakalım:
Karşıdevrim, yasama ve yürütme organını ele geçirmiştir. Yargıya çeşitli tertip ve düzenlemelerle yön vermektedir. Türk Silahlı Kuvvetleri’ne Türkiye tarihinde görülmemiş bir operasyon yapmıştır. Artık ülkede, İskilipli Atıf Hocaların, Şeyh Saitlerin, Seyit Rızaların heykelleri dikilmekte, hatta Derviş Mehmet’in heykeli ısmarlanmaktadır.
Cumhuriyeti kuranlar, resmen Dersim katili ilan edilmiştir; çağdaş eğitimin birliği ortadan kaldırılmıştır. Bir Gladyo-Mafya-Tarikat rejimi fiilen kurulmuştur ve şimdi de anayasası tezgâhlanmaktadır.
Ülkede bugün hakikatin ve hukukun hiçbir değeri kalmamıştır. Karşıdevrimin hükmü, “hakikatini” ve “hukukunu” belirlemektedir.

Sözleşmeli personel yönetimi
Daha vahimi, Türkiye, işgal dönemini hatırlatan ölçülerde, ABD emperyalizminin güdümüne girmiş, piyonlaşmıştır. Karşıdevrimin tepesindekiler, ABD’nin proje görevlileri konumundadırlar. Tayyip Erdoğan, bizim saptadığımız 36 konuşmasında, ABD’nin BOP görevine “getirildiğini” ve bu “görevi yaptığını” ifade etmiştir.
Ülke, yasalarla değil, ABD ile yapılan “2 sayfa 9 maddelik gizli anlaşmalarla”, “Müzakere Çerçeve Belgeleri”yle, Kanun Hükmünde Kararnamelerle yönetilmektedir. Şu anda yürürlükte olan fiili anayasanın 1. maddesi; “Sıcak para karşılığında, sıcak kan satmak”tır. Her şeyi belirleyen budur.

Kendi eylemimize göre “gerçek” üretmek!
Bu gerçekler karşısında, hâlâ bir karşıdevrim “hevesinden”, üstelik acaba sorularıyla söz etmenin bir anlamı olması gerekiyor.
İnsanlar, önce kendilerinin ne yapacağını saptıyorlar, sonra o yapacaklarına uygun bir “gerçek” üretiyorlar.
Karşıdevrimi yıkma kararına hevesi olmayanlar, karşıdevrimin de bir türlü gelme hevesinde olmadığı saptamasında bulunuyorlar. Başka deyişle, bugün karşıdevrimin hâlâ gerçekleşmediğini iddia edenler, aslında karşıdevrim kapanının içindedirler. CHP’nin, MHP’nin ve bazı “Atatürkçülerimizin” hali budur.
Karşıdevrim ise, onların “acabaları” içinde değildir. Fiilen kurduğu diktasını, bölgede ABD’nin hegemonyasını genişleten bir girişimle pekiştirme peşindedir.

Karşıdevrimin dayattığı sistem içinde kalarak çare var mı?
Bu gerçekler karşısında, Prof. Dr. Semih Koray’ın belirlemeleri, önem kazanıyor. Karşıdevrim gerçeğini saptamak, ondan kurtulmanın ilk şartıdır. Can alıcı meseleyi şöyle dile getiriyor Semih Koray:
“Karşıdevrimin dayattığı sistem içinde kalarak ona engel olunabileceği yanılsamasını güçlendiren her adım, devrimin gizilgücünün eritilmesine hizmet ederek, karşıdevrimin değirmenine su taşımaktadır.” (“Karşıdevrimden öğrenmek”, Aydınlık, 3 Şubat 2012)
Karşıdevrim, aslında bir topluma devrimin dayatılmasıdır. Ve karşıdevrimden, devrim dışında bir çıkış yolu yoktur. Karşıdevrimin kendisi, devrime cevaptır; ters akımdır. Ve cevabını yine devrimde bulur.

Gerçeği saptarken cesur olmak
Gerçekler, bize cesur olmayı dayatıyor. En başta da gerçeği saptarken cesur olmak: Türkiye’nin 2007 yılı Temmuz ayından beri artık korunacak bir Cumhuriyeti yoktur. Yeniden kuracağımız bir Cumhuriyet var. Devrimci olmaya mecbur bir Cumhuriyet!