• Perinçek’in Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde İsviçre aleyhine açtığı dava daha da önem kazandı.
• AİHM’nin belirlemesine göre konunun özü, AİHS’nin 10. maddesinde düzenlenen düşünce ve ifade özgürlüğünün ihlal edilip edilmediği.
• Türk Hükümeti de, 15 Eylül 2011 tarihli başvurusuyla, davaya Doğu Perinçek safında katılmak istediğini bildirdi
• Dosyanın 2012 yılı içinde karara bağlanması bekleniyor. Son gelişmeler üzerine “öne alın” başvurusunda bulunulacak.
• Avrupa Konseyi yargı organı olan AİHM’nin kararları, bütün Avrupa Konseyi üyesi devletleri bağlayıcı önemdedir. Yalnızca İsviçre’yi değil, Fransa makamlarını da bağlayacak.
• Türk Hükümeti, Doğu Perinçek gibi davranmalı, AİHM nezdinde Fransa aleyhine “devlet başvurusu”nda bulunmalıdır.
Fransa Ulusal Meclisi’nin son kararından sonra, Doğu Perinçek’in Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde İsviçre aleyhine açtığı dava daha da önem kazandı.
AİHM’nde görülmekte olan bu davada, Doğu Perinçek, sözde “Ermeni soykırımı”nı inkârın cezalandırılmasının, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne aykırılığının tespitini istemişti.
2008 Haziran ayında açılan bu dava, AİHM 2. Dairesi’nce geçtiğimiz yıl kabul edilebilir bulunmuş ve İsviçre Hükümeti’nden savunma istenmişti. Mahkeme, aynı zamanda Türk Hükümeti’nden de görüşünü sormuştu.
İsviçre, savunmasını gönderdi. Türk Hükümeti de, 15 Eylül 2011 tarihli başvurusuyla, davaya Doğu Perinçek safında katılmak istediğini bildirdi ve Perinçek’in haklı olduğunu belirterek, davasının kabulünü istedi.
AİHM’nin belirlemesine göre konunun özü, AİHS’nin 10. maddesinde düzenlenen düşünce ve ifade özgürlüğünün ihlal edilip edilmediğidir. Hatta Mahkeme, İsviçre Hükümeti’nden savunmasını isterken uyarıda bulunmuş; konuyu dağıtmamasını, açıklamalarını bu temelde yapmasını istemiştir.
Dosya tekemmül etmiş, dava karar aşamasına gelmiştir. 2012 yılı içinde karara bağlanması gerekmektedir. Fransa’daki gelişmeler, kararı öne almayı gerektirir. Bu konuda, başvuruda bulunacağız. Gelişmeler ve veriler, davanın Genel Başkanımız Perinçek lehine sonuçlanacağını göstermektedir. Türk Hükümeti’nin de bu yönde çaba sarf etmesi gerekir.
Çünkü, bu dava Batı merkezli “Ermeni soykırımı” dayatmalarını evrensel düzlemde çözecek önemdedir.
Avrupa Konseyi yargı organı olan AİHM’nin kararları, bütün Avrupa Konseyi üyesi devletleri bağlayıcı önemdedir. Bilindiği gibi Fransa da İsviçre gibi Avrupa Konseyi üyesidir. AİHM kararları, yalnızca üye ülkelerin hükümetlerini ve idari otoritelerini değil, yargı organlarını da bağlamaktadır. Perinçek davasında verilecek AİHM kararı, bu anlamda bir içtihat, yani emsal karar olacak ve yalnızca İsviçre’yi değil, Fransa makamlarını da bağlayacaktır.
Uluslararası hukuk bakımından bağlayıcı olan bu kararın sonuçları, buna uyulup uyulmadığı, Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi tarafından resen takip edilir. Uyulmaması halinde ihraca kadar varan yaptırımlar uygulanır.
Böylesine önemli bir davanın Türk Hükümeti ve Türkiye Hariciyesi tarafından da yakından takip edilmesi gerekir. Hatta, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti, Doğu Perinçek gibi davranmalı, AİHM nezdinde Fransa aleyhine devlet başvurusunda bulunmalıdır.
Bilindiği gibi, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi, kişilere “bireysel başvuru hakkı” tanıdığı gibi, Avrupa Konseyi üyesi devletlerin diğer üye devletler aleyhine “devlet başvurusu”nda bulunma hakkını da tanımaktadır.
Biz, İsviçre aleyhine başvuruda bulunurken, Dışişleri Bakanlığı yetkililerinden de “devlet başvurusu”nda bulunulmasını istemiştik. O zaman bu yapılmamıştı. Umarız Doğu Perinçek’in mücadelesinden dersler çıkarılmıştır.
Şimdi görüyoruz ki, bütün dünyanın gözü Perinçek davasında, herkes haklı olarak bu davanın sonucunu bekliyor.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, aslında bu davada Avrupa’nın özgürlük geleneğine hâlâ bağlı olup olmadığı konusunda sınanmaktadır, bu sınavı vermektedir.
Doğu Perinçek’in vardığı sonucu kabul eder veya etmezsiniz, ama bir bilim ve siyaset adamı olarak Dr. Doğu Perinçek’in özgürlüğünü tanımak, Avrupa’nın geleneksel özgürlük kavramının gereğidir.
Voltaire: “Düşüncenizi kabul etmiyorum, ama onu açıklama özgürlüğünüzü savunuyorum” demişti. İşte özgür Avrupa budur!
Bu dava, Sayın Doğu Perinçek’in bireysel davası değildir, Türkiye’nin davasıdır. Avrupa gibi Türk Hükümeti de bir sınavdan geçmektedir.
Bu süreçte, Türkiye Cumhuriyeti devleti de Perinçek gibi; “Ermeni soykırımı” yalanının, İkinci İsrail’i yaratma amaçlı kukla Kürt devleti projesinin bir parçası olduğunun bilinciyle hareket etmeli, kararlı davranmalı, izleyeceği doğru siyaset ve stratejilerin bir parçası olarak gözünü AİHM’deki Perinçek davasından ayırmaksızın, aktif bir mücadele yürütmelidir.