İşçi Partisi Genel Başkan Yardımcısı ve İzmir İl Başkanı Tugay Şen, bugün (27 Temmuz 2013) il başkanlığında düzenlediği basın toplantısıyla, İZELMAN ve İZENERJİ işçilerinin grevinin yapılamaması ve nedenleri hakkında önemli açıklamalarda bulundu. Şen, açıklamasında şunları söyledi:
İzmir’de toplam 10 bin işçiyi ilgilendiren İZELMAN ve İZENERJİ toplu sözleşme süreci, YüksekHakem Kurulu’nun tebliğ edilen kararlarıyla sona ermiştir. Her iki şirkette yetkili DİSK Genel-İş Sendikasının grev kararına rağmen, greve başlanılacak 26 Temmuz günü toplu sözleşmenin iki gün öncesinden YHK kararıyla sonuçlandığı ortaya çıkmış ve böylece grev neredeyse başlamadan sona ermiştir. Yaşananlar, İZELMAN ve İZENERJİ işçilerinin bir katakulliye getirildiğini göstermektedir. Bu noktaya nasıl gelindiği hakkında başta mağdur işçilerimiz olmak üzere kamuoyunu bilgilendiriyoruz.
BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ’NİN YHK’YE BAŞVURUSU, GREV KIRICILIĞIDIR
Mart ayında işveren durumundaki belediye yönetimi ile sendikanın uzlaşamaması sonucunda, işveren tarafından Yüksek Hakem Kurulu’na bir başvuruda bulunulmuştur. Bu başvuru, İZELMAN ve İZENERJİ işyerlerinin grev kapsamı dışında olduğunun tespit edilmesi ve toplu sözleşmenin sonuçlandırılmasına yöneliktir.
İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin bu başvurusu üzerine, Genel-İş sendikası YHK’ye grev kararı aldığını bildirmiş ve işverenin başvurusunun işleme konulmamasını talep etmiştir. DİSK’in YHK’deki temsilcisi tarafından da ilgili Yargıtay kararları kurula sunulmuştur. Ancak YHK, DİSK ve Türk-İş temsilcilerinin şerhine rağmen, 2’e karşı 6 oyla esastan işverenin başvurusunu görüşmüş ve toplu sözleşmeyi sonuçlandırmıştır. YHK, bu kararıyla İZELMAN ve İZENERJİ’nin tamamının grev kapsamı dışında olduğuna da hükmetmiş bulunmaktadır.
AZİZ KOCAOĞLU, ARTIK “EMEKÇİ DOSTUYUM” DİYEMEZ
Bu sürecin temel sorumlusu, YHK’ye bu başvuruda bulunan İzmir Büyükşehir Belediyesi’dir. Belediye yönetimi, işçilerin anayasal hakkı olan grev haklarını ellerinden almaya yönelik bir adım atmıştır. Ayrıca yaptığı bu başvuruyu kamuoyundan da gizlemiştir. Aziz Kocaoğlu, sendikanın ve 10 bin işçinin iradesini yok saymıştır.
Aziz Kocaoğlu ve yönetimi, sendika ile masada anlaşma yolu varken, 12 Eylül faşist darbesinden kalan mevzuat hükümlerine sığınmıştır. Böylece bir kez daha halkçı belediye ilkelerine aykırı davranmışlardır.
YÜKSEK HAKEM KURULU, KENDİ KARARLARINI HİÇE SAYMIŞTIR
İşçilerimizin bu mağduriyetinde önceki yıllarda verdiği kararları dikkate almayan YHK’nın de sorumluluğu bulunmaktadır. Geçmişte Ankara’daki ASKİ ile ilgili YHK kararı, bugünkü kararının tam tersidir. Zaten konuyla ilgili Yargıtay kararları da bulunmaktadır.
GENEL-İŞ, ÜZERİNE DÜŞENİ YAPMAMIŞTIR
Ancak İzmir Büyükşehir Belediyesi ve YHK’nın yanında Genel-İş sendikasının da büyük zafiyetti söz konusudur. Sendika, YHK’ye itirazının yanında ayrıca iş mahkemesine başvurup, İZELMAN ve İZENERJİ’de grev kapsamı dışında bulunan kısımların belirlenmesini ve grev kararının her iki işyerinde uygulanabileceğinin tespitini isteyebilirdi. Ayrıca sendika yönetimi, belediyenin YHK’ye başvurusunu üyelerine ve İzmir kamuoyuna açıklayıp, Aziz Kocaoğlu yönetimi üzerinde bir baskı yaratabilirdi. Böylece Büyükşehir Belediyesi, masada anlaşmaya yanaşmak durumunda kalırdı. Oysa sendika yönetimi, dünkü açıklamalarında YHK sürecini yeni öğrenmiş gibi davranmışlardır.
BU SONUCUN SORUMLULARI, İŞÇİLERE HESAP VERECEKTİR!
Sonuçta 10 bin işçinin grev hakkı ellerinden alınmıştır. Ücret artışı, sendikanın ve işçilerin talebinin çok altında kalmıştır. İZELMAN’da % 40, İZENERJİ’de % 20 düşük ücret alan, ama diğerleriyle aynı işi yapan işçilerin durumu düzeltilememiştir. En temel ilkelerden olan “eşit işe eşit ücret” ilkesi, İzmir Büyükşehir Belediyesi’nde bir dönem daha uygulanmayacaktır.
Bu durumun sorumluları, İZELMAN ve İZENERJİ işçileri karşısında hesap vermek zorundadırlar. Aziz Kocaoğlu, bu saatten sonra “emekçi dostu” sıfatını kullanamaz. Kendisi, değiştirilmesi için mücadele eden yasal düzenlemeleri kullanarak, belediye işçisinin yanında olmadığını göstermiştir.
Genel-İş yönetimi de gerekli muhasebeyi yapmalı ve üyelerine gerçekleri açıklamalıdır. “Nasılsa bir şekilde anlaşırız” düşüncesinin yeterli olmadığının, gerekli süreci işletmesi gerektiğinin ve tabanından bilgi gizlememesi gerektiğinin özeleştirisini yapmaya davet ediyoruz.