İP Genel Başkan Vekili Mehmet Bedri Gültekin: Güçlü bir İşçi Partisi, ülkemizin AKP felaketinden kurtuluşunun yolunu açacaktır!

Son iki buçuk ay içinde teröre 38 şehit verdik.
Ama 38 şehit, AKP iktidarının kılını kıpırdatmasına yetmiyor. Komşumuz İran, teröre Türkiye kadar kurban vermemesine rağmen, bugünlerde sınır ötesi harekât yapıyor.
AKP ise 2003 yılında Abdullah Gül ve zamanın AB...

Tarih:

Son iki buçuk ay içinde teröre 38 şehit verdik.
Ama 38 şehit, AKP iktidarının kılını kıpırdatmasına yetmiyor. Komşumuz İran, teröre Türkiye kadar kurban vermemesine rağmen, bugünlerde sınır ötesi harekât yapıyor.
AKP ise 2003 yılında Abdullah Gül ve zamanın ABD Dışişleri Bakanı arasında imzalanan 2 sayfa 9 maddelik gizli anlaşma uyarınca ABD’ye sınır ötesi harekât yapmamak konusunda ABD’ye söz vermiştir.
2008 yılı Ocak ayında ABD’ye rağmen yapılan sınır ötesi harekât, bilindiği üzere “Büyük Müttefik”in ültimatomu üzerine hedefine varmadan yarıda bırakılmıştı. Bilindiği üzere AKP iktidarı o harekât sırasında Türk Ordusu’nun arkasında durmamıştı.

Bugün neredeyse hemen her gün bir şehit haberi gelmektedir. Türkiye’nin varlığına yönelik bu tehdit karşısında AKP iktidarının hiçbir politikası, hiçbir tedbiri yoktur.
Hatta AKP iktidarı izlediği “açılım” politikaları ile bu tehdidi büyüten bir rol oynamaktadır.

ATATÜRK’ÜN SAYGIN TÜRKİYE’SİNİN YERİNİ, TAYYİP ERDOĞAN’IN İTİLİP KAKILAN DEVLETİ ALMIŞTIR
31 Mayıs günü uluslararası sularda, Türkiye Cumhuriyeti yurttaşlarını taşıyan bir gemiye, İsrail’in yaptığı kanlı baskın, saygın ve başı dik bir ülkenin kabul edemeyeceği bir muameledir.
Esasen bağımsız ve egemen devletler arası ilişkilerde böyle olaylar yaşanmaz.
Ama Türkiye Cumhuriyeti, AKP yönetimi altında yaşanan bu olayla bir kez daha aşağılanmıştır.
Benzer başka bir olay ise 4 Temmuz 2003 tarihinde Süleymaniye’de gerçekleşen “çuval olayı”dır. “Çuval olayı” ile Türkiye aşağılanmış ve AKP iktidarı bu olayı da sineye çekmişti.
Türkiye bugün savunmasız bir ülke durumundadır. Her yandan saldırıya uğramaktadır.
İsrail’in Mavi Marmara gemisine baskın yaptığı saatlerde, PKK da İskenderun’da Türk Silahlı Kuvvetlerine ait Deniz Üssüne saldırdı. 7 askerimiz şehit oldu.
Bu iki olayın, ülkemizin bundan sonra yaşayacağı gelişmelerde belirleyici sonuçları olacaktır.
İsrail’in uluslararası sularda yaptığı haydutluk, gerçekleştirdiği katliam; kimseyi şaşırtmadı. İsrail’in sicili benzer vukuatlarla doludur.
Bir kez daha ortaya çıktı ki İsrail, terörist devlettir, haydut devlettir. Terörü, bir politika olarak benimsemiştir. İşte bütün bunlardan dolayı Siyonizm gayrımeşrudur.

AKP SORUMLUDUR
Ama Mavi Marmara olayında esas olarak AKP’nin sorumluluğu üzerinde durmak gerekiyor.
AKP en başından beri bu olayı bir iç politika malzemesi olarak ele almıştır. Tıpkı “Davos şovu”nda olduğu gibi.
İsrail, bilindiği üzere, Gemilerin Gazzeye gitmesine izin vermeyeceğini ve güç kullanarak “Aşdod” limanına götüreceğini ilan etmişti.
Yardımı organize eden kuruluş Türkiye’den. Gidenlerin büyük çoğunluğu Türk yurttaşı. Gemiler Türkiye’den kiralandı ve Türkiye’den hareket edildi.
Bu durumda, yurttaşlarının can güvenliğinden sorumlu bir iktidarın yapması gereken, gerekli girişimlerde bulunmak ve tedbirleri almaktır.

AKP bunlardan hiçbirisini yapmadı. Çünkü bu olayı da, tıpkı “van minut” olayında olduğu gibi iç politika malzemesi yapmak istedi.
AKP iktidarının, Filistin halkının acılarıyla bütün ilgisi, ikiyüzlü bir şekilde konuyu iç politika malzemesi yapmaktan ibarettir. Büyük Ortadoğu Projesinin eşbaşkanı olan Recep Tayip Erdoğan’ın, Filistin halkını düşünmesi söz konusu olamaz.
Amerika’nın Irak ve Afganistan’da katlettiği milyonlarca Müslüman için gıkı çıkmayan Tayip Erdoğanların, Filistin halkının acıları için döktükleri gözyaşları samimi değildir.
Seçim yılı içindeyiz. AKP, en ucuz seçim yatırımları peşindedir.
Dolaysıyla olay sonrası Tayip Erdoğan’ın, Partisi’nin Meclis grubunda esip gürlemesinin ve yandaş basının yaptığı pompalama gayretlerinin hiçbir kıymeti harbiyesi yoktur.
Açık olan gerçek şudur: Tayyip Erdoğanlar, İsrail’in Türkiye’ye karşı gerçekleştirdiği fiili saldırıyı sineye çekmişlerdir. Tıpkı “çuval” olayında ve ülkemize yönelik diğer saldırılarda olduğu gibi.

AKP FELAKETİNDEN KURTULUŞ İÇİN GÜÇLÜ İŞÇİ PARTİSİ
İsrail, uluslararası sularda Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarını vururken ve bölücü terör askerlerimizi şehit ederken Tayip Erdoğanlar Ergenekon tertibinin yeni dalgasını organize etmekle meşguldüler.
Gözaltına alınan Partimizin Genel Başkan Yardımcısı sayın Mehmet Cengiz, Adalet eski Bakanı sayın Seyfi Oktay’ın ve diğer avukatların tek “suçu”, mesleklerinin gereğini yapmak istemeleridir.
Ergenekon davasında avukatlık yapmak “en büyük suç” olmuştur.
İşte bu tablo, Tayyip Erdoğanların “Büyük Ortadoğu Demokrasisidir.” Bu demokrasi, “Tayyip-Gül ikilisi ve F tipi Gladyo’ya sonuna kadar özgürlük, Atatürk Cumhuriyeti’nden yana olan herkese ise hayat hakkı tanımamak anlamına geliyor.
Ama Türkiye, Amerika’nın “bizim oğlanları”nın, BOP eşbaşkanlarının bu “demokrasisini” kabul etmiyor.
Türk Milleti, her gün evlatlarının şehit düşmesine seyirci kalan iktidar sahiplerinin, içi boş dayılanmalarına kanmıyor.
Türk Milleti, uluslar arası ilişkilerde başımızı öne eğdiren bu iktidar sahiplerine mecbur ve mahkûm olmadığını gösterecektir.
İşçi Partisi bütün bu gelişmeleri öngörmüş ve milletimizi sürekli olarak uyarmıştır. Bugün de hazırladığı Milli Hükümet Programı ile AKP sonrası Türkiye’ye, en hazırlıklı olan Parti’dir.
Güçlü bir İşçi Partisi, AKP felaketinden kurtulma yolunda Türkiye’nin önünün açılması anlamına gelecektir.
Bütün yurttaşlarımızı İşçi Partisi’ne destek olmaya, üye olmaya, örgütlü mücadele içinde yerlerini almaya çağırıyoruz.