İP Genel Başkan Vekili Mehmet Bedri Gültekin:CUMHURİYET TARİHİNİN EN BÜYÜK KANUNSUZLUĞUNDA100 GÜN GERİDE KALDI!

İşçi Partisi Genel Başkan Vekili Mehmet Bedri Gültekin, 28 Haziran 2008 günü İstanbul'da Galatasaray Lisesi önünde düzenlenen kitlesel basın toplantısında yaptığı açıklamada Cumhuriyet tarihinin en büyük kanunsuzluğunda 100 gün geride kaldığını belirterek, "Doğu Perin...

Tarih:

İşçi Partisi Genel Başkan Vekili Mehmet Bedri Gültekin, 28 Haziran 2008 günü İstanbul'da Galatasaray Lisesi önünde düzenlenen kitlesel basın toplantısında yaptığı açıklamada Cumhuriyet tarihinin en büyük kanunsuzluğunda 100 gün geride kaldığını belirterek, "Doğu Perinçek ve diğer arkadaşlarımız serbest bırakılsın!" dedi. Toplantının ardından İstiklal caddesinde yurttaşlara bildiri dağıtıldı. Gültekin'in açıklaması şöyle;

Bugün, Cumhuriyet tarihinin en büyük kanunsuzluğunun sahneye konulmasının 100. günü. Genel Başkanımız Sayın Doğu Perinçek ve diğer arkadaşlarımız; hiçbir delil olmadan, yasalar çiğnenerek önce gözaltına alındılar, sonra tutuklandılar.

KANUNSUZLUK YALANLARLA GİZLENİYOR!
AKP’nin Adalet Bakanı ve İçişleri Bakanı, Genel Başkanımız ve diğer arkadaşlarımızın, o gün yurt dışına çıkacakları duyumunu aldıkları için sabaha karşı operasyon yapmak zorunda kaldıklarını açıkladılar.
Koca koca Bakanlar yalan söylüyorlar!
Arkadaşlarımız 21 Mart günü gözaltına alındılar. Yurt dışına ise 22 Mart günü çıkacaklardı. Üstelik Almanya’nın Hannofer ve Hamburg kentlerinde Türk vatandaşlarına yönelik ırkçı saldırılara karşı yapılacak olan kardeşlik toplantıları, günler öncesinden basında ilan edilmişti. Toplantılar, bu şehirlerdeki Türkiye Cumhuriyeti Konsoloslukları ile Büyükelçiliğimizin bilgisi ve desteği ile gerçekleştiriliyordu.
Adalet ve İçişleri Bakanları, gerçeği çarpıtarak, kanunsuz bir eylemlerini gizlemek istemişlerdir.

EMİR DIŞARDAN
Tayip Erdoğan’ın yakın dostu Fehmi Koru; “Ergenekon Operasyonu için 5 Kasımda Vaşington’da yapılan Bush-Erdoğan görüşmesinde düğmeye basıldığını” açıkça söyledi ve yazdı.
Avrupa Birliği yöneticileri defalarca aldıkları kararlarda; “Ergenekon Operasyonu’nda sonuna kadar gidilmesi gerektiğini” Tayip Erdoğan Hükümeti’ne bildirdiler.
Açık bir gerçektir. Arkadaşlarımız Okyanus ötesindeki merkezde alınan ve Avrupa Birliğinin de desteklediği bir kararın sonucu olarak bugün tutukludurlar.
Böylece mütareke döneminden sonra ilk defa yabancıların talimatıyla bir soruşturmanın yürütüldüğüne tanık oluyoruz.

MANŞETLERE ÇIKAN YALANLAR
Arkadaşlarımızın tutuklanmasından sonra, 10-15 gün boyunca Fethullah medyasında iktidar yanlısı basın yayın organlarında manşetlere çıkan yalanlar, bu büyük kanunsuzluğun ve bu kanunsuzluğu yapan Çete’nin faaliyetlerinin diğer kanıtlarıdır.
Hatırlayalım o manşetleri:
“Doğu Perinçek’in referansı ve Türk Ordusu’ndan subayların refekatinde Barzani, Talabani ve PKK’ya 24 bin silah götürüldü.”
“İşçi Partisi Genel Sekreteri Nusret Senem; bürosundaki hard diskleri yakmaya çalışırken kıskıvrak yakalandı”.
“İzmir’deki NATO üssüne yapılacak baskının, Org. Yaşar Büyükanıt’a yapılacak suikastin ve Yargıtay’ın krokileri İşçi Partisi’nde çıktı”.
Vb. vb.
Bütün bu yalanları içeren sözümona “kanıtların”, güvenlik kuvvetleri içine sızmış Fethullahçı çete mensupları tarafından yasalara aykırı bir şekilde yapılan arama sırasında İşçi Partisi binalarına yerleştirildiği anlaşılmıştır.

KANUNLARI ÇİĞNEMEDE PERVASIZLIK
Çete, pervasızca kanunsuz faaliyetlerini sürdürmektedir.
Genel Merkezimizden çıktığı söylenen belgeler, nasıl oluyor da daha savcılığa götürülen çuvalların mührü açılmadan F tipi medyada manşet oluyor?
“Ergenekon İddianamesi” nasıl oluyor da daha Başsavcının önüne gitmeden aynı medyada açıklanıyor?
Nasıl oluyor da F tipi medyada bir yazar, “İddianame açıklandığında basında manşete çıkan haberlerin o iddianame içinde olmadığı görülecektir” diye yazabiliyor!
Nasıl oluyor da gizli olması gereken hazırlık soruşturması en ince ayrıntısına kadar F tipi medyada ve iktidar medyasında kampanya halinde psikolojik savaş malzemesi olarak kullanılmaktadır.
Nasıl oluyor da arkadaşlarımızın ve avukatlarımızın ulaşamadığı belgelerle yayın yapılmakta, bu belgeleri içeren kitaplar yayınlanmaktadır.
Çok açıktır. Hukuk ayaklar altına alınmıştır.

TUTUKLAMALARIN GERÇEK NEDENİ
Arkadaşlarımız neden tutukludur? İşçi Partisi neden hedef alınmıştır?
Bütün Türkiye bu soruların cevabını biliyor. Doğu Perinçek;
Lozan, Berlin ve Paris’te emperyalist yalanların karşısına dikilip Türkiye’yi savunduğu için, Paris Metrosunda Türkiye’nin Genel Kurmay Başkanı’nın resmini ayaklar altına alma küstahlığına karşı çıktığı ve Türkiye’nin onurunu savunduğu için; “Türkiye’nin savunması Kıbrıs’tan başlar” diyerek Sayın Denktaş ile omuz omuza mücadele ettiği için; Tayip Erdoğan’ın Amerika’nın Büyük Ortadoğu Projesinin eşbaşkanı olduğu gerçeğini bütün Türkiye’ye gösterdiği için, Diyarbakır’da Bölgenin yoksul ve topraksız köylüleriyle birlikte Türk Bayrağı ve Atatürk posterleriyle “Köylüye toprak, Millete Birlik ve Vatana Bütünlük” mitingleri düzenlediği için; Bir yanda evine ekmek götüremeyen babaların, kendilerinin ve çocuklarının kafasına kurşun sıktığı; öte yanda birilerinin daha 20’li yaşlarındaki çocuklarına “gemicikler” aldığı bir Türkiye tablosuna karşı çıktığı için; “Türkiye’de Türk lirası Türk Bayrağı!”; “Hortumcunun Malına El Konsun!”; “Avrupa Birliği’ne Hayır!” “Gümrük Birliği Antlaşması Yırtılsın!” dediği için;
Kısacası Ankara’da, bir Milli Hükümet tarafından yönetilen tam bağımsız Türkiye amacıyla mücadele ettiği için; bugün tutukludur.
Hapsedilmek istenen Türkiye’nin çözümüdür.

DOĞU PERİNÇEKLER SERBEST BIRAKILSIN!
Bugün içerde olması gerekenler Doğu Perinçekler değil, kaderlerini emperyalistler ile birleştirerek bu ülkenin yurtseverlerine saldıranlardır.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının iddianamesinde, Cumhuriyet ve Türkiye düşmanı olduğunu kanıtlarıyla ortaya koyduğu Siyasi Parti’nin yöneticileri; yabancı devletlerle yaptıkları gizli anlaşmalar ve diğer suçlarından dolayı hesap vermelidirler.
ABD’nin “Ilımlı İslam” projesinin taşeronları en büyük suçlulardır.
TSK’nın komutanlarını, yüksek yargının hakimlerini kanunsuz olarak izleyenler ve dinleyenler, TSK’ne karşı saldırı kampanyası örgütleyenler gerçek suçlulardır.
İşçi Partisi’ne karşı yürütülen soruşturmada yalancı tanıklar ve sahte kanıtlar kullanarak yasaları çiğneyenler en büyük suçu işliyorlar.
Doğu Perinçeklerin bir an önce bırakılması ve gerçek suçluların adalet önüne çıkarılması, Türkiye’nin ve Türk milletinin bağımsızlık ve özgürlük davasının gereğidir.