İflas etmiş olan ABD ile AKP, birbirlerine sarılarak kurtulmaya çalışıyorlar!

ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton Türkiye’ye geldi. Söylediğine göre ABD Başkanı Barack Obama da bir ay içinde Türkiye’ye geliyormuş.
AKP yetkilileri ve bütün yardakçılarının, bir tek zil takıp oynamadıkları kaldı. “Tayyip Erdoğan’ın sevdalısı” Ethem...

Tarih:

ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton Türkiye’ye geldi. Söylediğine göre ABD Başkanı Barack Obama da bir ay içinde Türkiye’ye geliyormuş.
AKP yetkilileri ve bütün yardakçılarının, bir tek zil takıp oynamadıkları kaldı. “Tayyip Erdoğan’ın sevdalısı” Ethem Sancak’ın Star gazetesi, Clinton’un ağzından “Türkiye küresel bir lider; ABD’nin size ihtiyacı var” manşetini attı.
Dışişleri Bakanı Babacan NTV ile yaptığı söyleşide; Bayan Clinton’un kendisine “Siz zamanımızın çok ilerisindesiniz. Keşke biz de zamanında bunları yapsaydık” dediğini söylüyor. Sanki Türkiye’nin bütün o “yaptıklarını” dikte ettiren, Amerika’dan başkası imiş gibi.
Adeta bir Kemal Sunal filmi izler gibiyiz.
Bütün bu komedinin içinde Babacan’ın ciddiye alınması gereken bir bazı sözleri de var: “İki ülkenin savunduğu ilkeler ve yaymaya çalıştığı değerlerin örtüştüğünü gördük.”
İşte bu doğru, AKP hemen hemen her konuda, ABD’nin en sadık takipçisi… ABD’nin bölgemizde burnunu soktuğu bütün sorunlarda, AKP üstüne düşeni canla başla yerine getiriyor. Irak, Balkanlar, Kafkasya ve diğer yerlerde Amerikan çıkarlarını savunuyor.
Normal. Çünkü AKP’nin başında ABD’nin BOP Projesi’nin Eşbaşkanı var. Cumhurbaşkanlığı koltuğunda ise ABD ile iki sayfa 9 maddelik gizli anlaşma imzalayan ve 6 yıldır sadık bir şekilde bu anlaşmayı uygulayan Abdullah Gül oturuyor.
ABD sadık işbirlikçilerini övmeyecek de kimi övecek?

ZİYARETLER
Pentagon’a giren Türk gazetecisi olmakla övünen Cengiz Çandar ise olayın bir başka boyutuna dikkat çekiyor.
“Tarihte hiçbir ABD Dışişleri Bakanı seçildikten bir ay sonra Türkiye’ye gelmedi” diyor ve ekliyor:
“Tarihte hiçbir ABD Başkanı çıktığı ilk Atlantik gezi programına Türkiye’yi dahil etmedi.”
Evet, ziyaretin bu boyutu üzerinde durmak gerekiyor. Bu ziyaretin gerçekte ne anlama geldiğini ve Türkiye’nin nerelere sürüklenmek istendiğini anlayabilmek için Amerika ve Türkiye ile ilgili bazı verilere bakmak gerekiyor.

AMERİKA ÇÖKÜYOR
Amerika’yı kasıp kavuran kriz biliniyor. Obama 800 milyar dolarlık bir “kurtarma paketi” açıkladı. Ardından ülkenin en büyük tekellerinden General Motors iflasını açıklayabileceğini ilan etti.
Her “Kurtarma Paketi” adeta ABD’de yeni iflasların habercisi oluyor. ABD’nin sanal ekonomisi çöküyor. Karşılıksız dolar basarak Dünyanın zenginliklerini Amerika’ya aktararak sağlanan refah döneminin sonunu yaşamaktayız.
Elbette bu çöküşün sonuçları öncelikle ABD’nin kendi içinde yaşanacaktır. Artan işsizlik, hızlı bir şekilde düşen refah, kaçınılmaz olarak huzursuzluklara ve sosyal patlamalara yol açacaktır.
ABD yönetimi de bu gerçeği görüyor ve ülke güvenliğine yönelik tehdit algılamasını da buna uygun olarak değiştiriyor. Geçtiğimiz sonbahardan bu yana Amerikan Ordusu, içerden gelebilecek muhtemel tehditlere karşı konumlanıyor.
Yani Amerikan yönetimi açıktan açığa krizin yükü altında ezilen ve daha da ezilecek olan kendi halkının ayaklanabileceğini ve bunun için askeri önlemlere başvurmak zorunda olduğunu görüyor ve tedbirini buna göre alıyor.

ÇIRPINIŞ
Türkiye’ye yapılan ziyaretler ve AKP’lilere düzülen övgüler, Amerika’nın bu durumu göz önüne alındığı zaman anlam kazanıyor.
Aslında Amerika’nın çöküşü bugünün olgusu değil. 1990’ların sonlarında gidişat iyice belirginleşmeye başlamıştı. ABD çöküşü önlemek için Büyük Ortadoğu Projesi’ni devreye soktu. Tayyip Gül ikilisinin Türkiye’nin başına oturtulması da, bu Proje’nin uygulanmasının bir sonucu olarak gerçekleşti.
Ama BOP yürümedi. ABD, şimdi daha büyük bir çıkmazın içinde... Aradan geçen yaklaşık on yıl içinde ABD’nin en büyük silahının, yani askeri gücünün, Irak ve Afganistan yenilgileri sonucunda adım adım devreden çıktığına şahit olduk.
Bugün ABD, umutsuz bir şekilde çöküşü önlemek için çırpınıyor. Irak’ın Kuzeyindeki kukla devleti yaşatmaya, Türkiye’ye kabul ettirmeye çalışıyor.
Bunu başarabilirse ABD, bölgede ikinci bir “İsrail”e sahip olmuş olacak. “İkinci İsrail”i kabullenen Türkiye ise “Üçüncü İsrail” olacak.
Çıkmadık candan umut kesilmez hesabı ABD, ölümcül derdine derman bulmak için bu planı sonuca erdirmeye çalışıyor.
Ve bu planı uygulamak için, bugünkü Türkiye koşullarında AKP’den daha uygun işbirlikçi bulamaz.
“Enişte” AKP’yi bunun için öpüyor.

KAN KAYBEDEN TÜRKİYE
9 Mart tarihli Milliyet gazetesinde Güngör Uras çok çarpıcı bir habere imza attı. Son zamanlarda Anadolu’dan İstanbul’a günde ortalama bir, bir buçuk ton altın geliyor. Gelen altın eritilip külçe haline getiriliyor ve yurt dışına satılıyor.
Öte yandan eskiden bir ayda yaklaşık 10, 15 ton olan Türkiye’nin altın ithalatı şu anda sıfıra inmiş vaziyette, çünkü talep yok.
Bu tablonun anlamı şudur. Türk insanı krize karşı direnmek için elinde avucunda ne varsa çıkarıyor.
İşte bu da AKP’nin Türkiye’yi getirdiği yer.
İflas etmiş olan ABD ile AKP, birbirlerine sarılarak kurtulmaya çalışıyorlar. Sahneye konan komedinin açıklaması budur.
Nafile çaba!
mbgultekin@ip.org.tr