İçerde kim olmalı?

İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek, Genel Başkan Yardımcısı ve Ulusal Kanal Genel Yayın Yönetmeni Ferit İlsever başta olmak üzere çok sayıda İşçi Partisi lideri ve Ulusal Kanal ile Aydınlık Dergisi yöneticisi; 21 Mart günü sabaha karşı düzenlenen bir operasyon...

Tarih:

İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek, Genel Başkan Yardımcısı ve Ulusal Kanal Genel Yayın Yönetmeni Ferit İlsever başta olmak üzere çok sayıda İşçi Partisi lideri ve Ulusal Kanal ile Aydınlık Dergisi yöneticisi; 21 Mart günü sabaha karşı düzenlenen bir operasyonla gözaltına alındılar ve tutuklandılar.
Parti Genel Sekreteri Nusret Senem ise 25 Mart günü evine ve işyerine düzenlenen benzer bir baskınla gözaltına alındı. Oysa Nusret Senem, ondan önceki iki gün boyunca İstanbul’daydı. Doğu Perinçek’in Avukatı olarak soruşturmayı yürüten Savcı ile de görüşmüştü. Gözaltına alındığı gün Parti Genel Merkezi’nde bir basın toplantısı düzenlemişti. Ankara Emniyeti’nden görevliler sabahtan itibaren binanın önündeydiler.
Ama buna rağmen Polis Sayın Senem’in evini ve işyerini, kendisi Parti Genel Merkezindeyken, her bir mekanı 30-40 görevli ile bastı.
Belli ki bir psikolojik savaş yürütülmektedir. Savcının yanı başında duran kişiyi sorgulamaması ve ardından o kişinin evinin ve işyerinin büyük bir tantanayla basılması, kamuoyuna soruşturma derinleştiriliyor mesajını vermek içindir.
Hazırlık soruşturmasında gizli olması gereken belgelerin İşçi Partisi’ne karşı kampanya yürüten F tipi medyada çarşaf çarşaf yer alması da, sahnelenmekte olan tertibin en çarpıcı kanıtlarından biri olarak orta yerde duruyor.
Devlet, Emniyet ve Yargı içine sızmış olan Türkiye ve Cumhuriyet düşmanı “F tipi Çete”, kendisine ait medya organlarını da kullanarak ülke ve millet düşmanı bir tertibi sahnelemektedir.

KAMUOYU VİCDANINDAKİ SORULAR
Bütün bu gerçeklerin yanı sıra eminiz ki şimdi kamuoyu vicdanında şu sorular, her gün, her saat, her dakika ve her saniye soruluyordur:
Bugün, gerçekte içerde olması gereken kimdir?
1. Lozan’da, Berlin’de ve Paris’te emperyalist yalanlara karşı çıkan, yurt dışındaki 5 milyon yurttaşımızı ayağa kaldırarak emperyalist saldırıları, emperyalist ülkelerin merkezlerinde göğüsleyen Doğu Perinçek’i mi; yoksa; bizim tespit ettiğimiz kadarıyla en az onbir yerde Amerika’nın Büyük Ortadoğu Projesinin eşbaşkanı olduğunu itiraf eden, “kendisine bir görev verildiğini ve bu görevi yaptığını” övünerek açıklayan, Diyarbakır’ı Büyük Ortadoğu Projesi içinde bir merkez yapmak istediğini söyleyen Tayip Erdoğan’ı mı tutuklamak gerekiyor?
Yoksa Amerikan Dışişleri Bakanı Colin Powell ile iki sayfa dokuz maddelik gizli bir anlaşma imzaladığını açıklayan Abdullah Gül’ü mü?
2. 2004 yılından bu yana Türk Bayrağı ve Atatürk posterleriyle toprak ve özgürlük mücadelesi veren Diyarbakır’ın yoksul ve topraksız Kürt köylüsü ile birlikte Cumhuriyeti ve Türkiye’yi savunan Doğu Perinçek’i mi yoksa Irak’ın Kuzeyindeki kukla devleti tanıma hazırlıklarını yürüten, siyasi çözüm adı altında PKK ile masaya oturma hesapları yapan Tayip Erdoğanları mı içeri atmak gerekiyor?
3. “Türkiye’nin savunması Kıbrıs’tan başlar” diyerek yıllardır Sayın Denktaş ile birlikte Kıbrıs davasını, Kıbrıs Türklerinin haklarını ve Türkiye’nin Kıbrıs’taki çıkarlarını savunan Doğu Perinçekleri mi, yoksa; “40 yıllık çözümsüzlük politikasını terk ediyoruz” diyerek Türkiye’nin 40 yıldır Kıbrıs’ta binlerce şehidin kanı ile yürüttüğü mücadeleyi bir kalemde silen Tayip Erdoğanları mı yargılamak gerekiyor?
4. Bütün ömrü Atatürk Devrimini savunmakla geçen, beş ciltlik Kemalist Devrim eserinin yazarı, Devletin bile girişmeye cesaret edemediği Atatük’ün Bütün Eserleri’nin yayınlanmasını sağlayan Doğu Perinçek’ten mi; yoksa, bütün bir Cumhuriyet tarihini “84 yıllık karanlık” olarak niteleyen, laik demokratik Cumhuriyete olan kin ve düşmanlıklarını her vesileyle dışa vuran Tayip Erdoğanlardan mı hesap sormak gerekiyor?
5. Yargı kararlarının uygulanması için işçi sendikaları, emek örgütleri ve emekçilerle birlikte mücadele eden Doğu Perinçekler mi yoksa; Cumhuriyetin bugüne kadar yarattığı bütün değerleri yabancılara peşkeş çeken ve Cumhuriyet yargısının verdiği iptal kararlarını uygulamayan Tayip Erdoğanlar mı suçludur?
6. 65 yıllık ömrüne 40 kitap sığdırmış, ülkesi ve milletini düşünmek ve bu değerler için mücadele etmekten başka bir kaygısı olmayan, tertemiz hayatında en ufak bir leke bulunmayan fikir ve eylem adamı Doğu Perinçek’i mi; yoksa, yoksul biri olarak başladığı hayat yolculuğunda 30 yıl sonra oğluna hediye olarak “gemicik” alanlar, oğlunun mısır ticareti için yasaları değiştirenler, ormanları yağmalayanlar, haklarında iktidarları öncesinde ve sonrasında açılmış ve açılacak olan yolsuzluk dosyaları bulunanları mı yargı önüne çıkarmak gerekiyor?