29 Mart Dersleri (II)

CHP’nin aldığı yüzde 23’lük oyu çok iyi analiz etmek gerekiyor. Önce, 2007 genel seçiminde alınan oydan çok farklı olmayan bu sonucun hangi koşullarda alındığına bakalım:
1. Birinci olarak ekonomik kriz Türkiye’yi vurmuştur. Ekonomi 2008’in son çeyreğinde yüzd...

Tarih:

CHP’nin aldığı yüzde 23’lük oyu çok iyi analiz etmek gerekiyor. Önce, 2007 genel seçiminde alınan oydan çok farklı olmayan bu sonucun hangi koşullarda alındığına bakalım:
1. Birinci olarak ekonomik kriz Türkiye’yi vurmuştur. Ekonomi 2008’in son çeyreğinde yüzde 6 küçülmüştür. Ve bu küçülme 2009 yılının ilk çeyreğinde ise artarak devam etmektedir. Yani yüzbinlerce insanımız işsiz kalmıştır. Onbinlerce esnafımız kepenk indirmektedir.
Türkiye tarihinde olmayan bir olay yaşanmaktadır. Haciz kıskacındaki köylüler intihar etmektedir.
En tepedekilerin de dahil olduğu Cumhuriyet tarihinin en büyük yolsuzlukları, gerçekleşmiştir ve gerçekleşmektedir.
2. Siyasi kriz derinleşmektedir. AKP, bir Mafya-Gladyo-Tarikat diktatörlüğü gerçekleştirmek amacıyla bütün demokratik kazanımları ve yasaları ayaklar altına alan bir operasyon yürütmektedir.
Hedef Türk Ordusu’dur, başta İşçi Partisi olmak üzere Türkiye’nin yurtsever Partileri ve toplumsal kesimleridir. Basındır, iş çevreleridir, demokratik kitle örgütleridir ve sendikalardır.
3. Anayasa mahkemesinin bire karşı on oyla karara bağladığı üzere AKP, laiklik ve Cumhuriyet karşıtı fikir ve eylemlerin odağı haline gelmiştir. Cumhuriyet mitingleri ile alanlara çıkan milyonların, kaygılarında haklı olduğu ortaya çıkmıştır.
4. Irak’ta saplanmış olduğu batağın ardından ABD, çıkış yolu olarak Türkiye himayesinde Kürdistan Projesine ağırlık vermeye başlamış, bu amaçla Barzani ve Talabani ile AKP’yi bir araya getirmiş ve Türkiye’nin Güneydoğusunu da kapsayan yeni oluşumları hayata geçirmek için çalışmalarını yoğunlaştırmıştır.
Kısacası durum şudur: İçerde ve dışarıda tehditlerin yoğunlaştığı ve AKP’nin çözümsüzlük içinde kıvrandığı koşullarda CHP, AKP’den kaçan oyları Ana Muhalefet Partisi olarak toplayamamıştır.

ADAYLARA VERİLEN OY
Öncelikle şu gerçeğin altını kalın bir çizgiyle çizmek gerekiyor: CHP’nin oy artışı gerçekleştirdiği yerler incelendiğinde bu artışın, Parti politikaları ile ilgisinin olmadığı görülecektir.
İstanbul’da oylar Kılıçdaroğlu’nun kişiliğine verildi
Antalya’da sayın Mustafa Akaydın Üniversitelerarası Kurul Başkanı olarak laik demokratik üniversite konusunda AKP’ye karşı verdiği mücadele ile Antalyalıların gözünde laikliğin ve aydınlanmanın temsilcisi olarak kabul gördü.
Ankara’da sayın Karayalçın’ın şahsında güçbirliğine oylar verildi.
Ayrıca öncelikle İşçi Partisi tarafından ifade edilen, daha sonra DSP’li bir grup milletvekili tarafından da tekrarlanan “En güçlü aday etrafında birleşelim” politikasının, hatırı sayılır bir seçmen kitlesini CHP’ye yönlendirdiği açıktır.
Peki CHP neden oy alamadı? Bu sorunun cevabını CHP’nin politikalarında aramak gerekiyor.

CHP’NİN POLİTİKALARI
CHP izlediği politika ile AKP’nin alternatifi olamadı. AKP ile onun minderinde güreşerek, serbest piyasa sistemi içinde çırpınarak alternatif olunamaz. Dolaysıyla laiklik konusunda çok duyarlı olan bir kesimin çaresizlikten dolayı yaptığı tercih dışında halktan bir destek bulamadı.
Birinci olarak CHP’nin de, yaşadığımız ekonomik krize bir çözümü yoktur. Otomotiv, beyaz eşya ve emlak alımında vergi indirimi, bankaların kredi vermelerinde kolaylıklar sağlamak dışında krize herhangi bir çare önermedi.
Bu konuda Baykal’ın yaptığı öneriler, Erdoğan tarafından aynen benimsedi. Krizin ezdiği yoksulların ve diğer toplumsal kesimlerin desteğini, her şeyi bir kenara bıraksak bile sadece bu nedenden dolayı almasına olanak yoktur.
İkinci olarak, Baykal; karşısında tam 32 kez kameralar önünde BOP eşbaşkanı olduğunu söyleyen bir Tayyip Erdoğan ve ABD Dışişleri Bakanı ile 2 sayfa 9 maddelik gizli anlaşma yaptığını itiraf eden bir Abdullah Gül varken bu konulara bir kez olsun değinmemiştir.
Sadece laiklik konusunda hassas olan halk kesimlerinin değil, bütün yurttaşların duyarlı olduğu bu konulara değinmemek, CHP’yi bağımsızlık ve toprak bütünlüğümüz konusunda seçmenin gözünde farksız konuma getirmiştir.
Türk milletinin yüzde 90’nı Amerika’ya yüzde 75’i Avrupa Birliği’ne karşı iken CHP yönetimi Brüksel ve Vaşington’da büro açma derdine düşmüş ve milletin kaygılarını paylaşmaktan uzak bir görüntü sergilemiştir.
Üçüncü olarak CHP, “Çarşafa 6 Ok rozeti”, her mahalleye bir Kuran kursu ve “Atatürk dönemini (Tek Parti) yasakçı dönem” olarak nitelemesiyle Cumhuriyetçi ve Laik kitlenin, aynı zamanda kendi tabanının da ruh halini olumsuz etkilemiş, onların şevkini kırmıştır.
Dördüncü olarak seçime 3 gün kala açıklanan İkinci Ergenekon iddianamesinin ortaya koyduğu büyük kanunsuzluk karşısında da CHP yönetimi gereken tepkiyi gösterememiştir.
Beşinci olarak güçbirliği konusunda izlediği yanlış politika, “En güçlü benim herkes beni desteklesin” şeklinde özetleyebileceğimiz politika, irtica ve bölücülük karşısında olan geniş kitlelerin bir araya gelmesini önlemiştir.
Neden AKP’ye alternatif olunamadığı sorusunun cevabı işte bu politikalardadır.
mbgultekin@ip.org.tr