2008 yılı tarihe herhalde, “Serbest Piyasa Sistemi”nin iflas ettiğinin, bizzat Serbest Piyasacılar tarafından itiraf edildiği yıl olarak geçecektir. Trilyon dolarları bulan kamulaştırmalar yapıldı. Amerikan Merkez Bankası durmadan piyasaya para sürdü. Alınan bütün tedbirlere rağmen hiç kimse, 2009 yılı ile ilgili olarak iyimser değil. Asıl krizin önümüzde olduğu konusunda, serbest piyasanın sözcüleri hem fikir.
Nevsweek dergisi, ‘şimdiye kadar parça parça yapılan müdahalelerin bir işe yaramadığını, dört trilyonluk toptan bir müdahale paketine ihtiyaç olduğunu’ yazıyor.
Financial Times ise ‘ulusal devletlerin tek tek, kriz karşısında çaresiz olduğunu, sorunun altından ancak bir “Dünya Hükümeti”nin kalkabileceğini’ söylüyor. Bütün bunlar kapitalist sistemin iflas ettiğini ve gelinen aşamada hiçbir çözümünün olmadığını gösteriyor.
Keynes’in 1930’larda bulduğu çözüm işe yaradı çünkü o zaman Dünya ekonomisinin lokomotifi olan Amerikan ekonomisi yükseliş halindeydi. Devlet müdahalesiyle talebin büyütülmesi sonucu kriz aşılabildi.
Bugün ise başta Amerika olmak üzere bütün kapitalist ekonomiler baş aşağı gidiyor. Hızla üretim ekonomisi olmaktan çıkıyorlar. Çürümüşlerdir ve asalaktırlar.
20 yaşındaki hastayı tedavi ederseniz iyileşir, 100 yaşındaki hastayı 20 yaşına döndürmek mümkün değildir. Kapitalist sistem “100 yaşındadır.”
ASKERİ HAKİMİYETİN SONU
Kapitalizm, özellikle son çeyrek yüzyılda, ezilen dünyadan, Amerika’nın askeri üstünlüğünün güvence altına aldığı kâr transferleri ile ayakta durdu. Bu anlamda kapitalizmin gelişmesi; sanayi sermayesinin hâkim olduğu dönemden, mali sermayenin hâkim olduğu emperyalizm dönemine, oradan da askeri gücün mümkün kıldığı soygunlarla varlığını sürdüren mafyatik mali sermaye dönemine ulaştı. İşte bu dönem kapitalizmin sistem olarak tamamen çürüdüğü, asalak haline geldiği bir dönemdir. Lenin’in yüzyılın başında ilk halini gözlemlediği olgu, bugün sistemin bütününe hâkim hale gelmiştir.
2008 yılı bu dönemin de geride kalmaya başladığının işaretlerini verdi.
Amerika Irak’ta yenildi ve bir geri çekilme takvimi açıklamak zorunda kaldı.
Osetya’da bir kumar oynadı ve unutamayacağı bir tokat yedi.
Rusya Amerika’nın burnu dibinde, Venezuela ile ortak askeri tatbikat yaptı.
İran ile ABD arasında, ABD’nin güç kullanma tehditleri ile bugüne kadar süren gerginlik, ABD’nin herhangi bir şey yapamayacağının ortaya çıkması üzerine geride kalmış gibi görünüyor.
Çin yerden fırlattığı bir füze ile uzayda uydu vurdu. Son olarak bu Ülke, Somalili korsanlara karşı Bölge’ye bir donanma gönderme kararı aldı.
Ve Hindistan Ay’a uzay aracı indirdi.
Bu tablo Amerika’nın askeri gücü ile dünyaya egemen olduğu dönemin geride kaldığını gösteriyor.
Başta Amerika olmak üzere bütün kapitalist ekonomilerin yaşamakta olduğu ve daha da önemlisi asıl bundan sonra yaşayacağı krizin en önemli nedenlerinden biri, sistemin askeri üstünlük üzerine kurulu temel dayanağının çökmüş olduğu gerçeğidir.
KAMUCULUK ÇAĞI
Dünya ekonomisinin ekseni Atlantik’ten Pasifik’e kaydı. Avrupa ve Amerika ekonomileri gerilerken, başta Çin ve Hindistan olmak üzere Asya ekonomileri büyük bir canlılık içinde büyümeye devam ediyor.
21. yüzyıl artık şimdiden belli olmuştur ki Asya yüzyılıdır. Atlantik uygarlığının 500 yıllık hâkimiyet dönemi bitiyor.
Dünya, serbest piyasa döneminden kamuculuğun egemen olacağı yeni bir döneme adım atıyor.
Tarihin garip cilvesi, bu büyük gerçek artık, kamuculuğun en büyük düşmanları tarafından dillendiriliyor.
TÜRKİYE’DE NE OLDU?
Amerika, kaçınılmaz çöküşünü engellemek amacıyla iki hamle gerçekleştiriyor.
Bunlardan birincisi Irak’tan asker çekerek Afganistan’a yığınak yapmaktır. Asya’nın kalbine yapılan bu yığınak; Rusya, Çin, Hindistan, İran ve enerji kaynağı zengini Orta Asya devletlerinin tam ortasına yapılmaktadır ve ABD’nin, en büyük rakiplerine karşı bir askeri hesaplaşma seçeneğine göre hareket ettiğini gösteriyor.
İkinci önemli hamle, Türkiye’de gerçekleştirilen Ergenekon Operasyonu’dur.
Amerika’nın durumu, yenilmek üzere olan satranççının, çok riskli bir hamle ile rakibini mat etmek istemesine benzemektedir. Zor durumdadır. Başarı şansı yoktur. Ama başka çaresi de yoktur.
Afganistan’ı sağlam bir askeri üs haline getirebilirse ve Türkiye’yi de bu güç savaşında kesin olarak kendi yanına çekebilirse, o zaman Asya’daki rakiplerine karşı üstünlük kurabileceğini hesaplamaktadır.
Onun için Türkiye’deki başlıca rakiplerini tasfiye etme veya etkisiz kılmak peşindedir. Bunun için öncelikle Türk Silahlı Kuvvetlerini ve İşçi Partisi’ni hedef almıştır. Ergenekon Operasyonu, 2008 yılının Türkiye’deki en önemli olayıdır.
Ve kesinlikle sadece Türkiye’yi ilgilendiren bir gelişme değil, Dünyayı ilgilendiren bir gelişmedir.
2008 yılında Dünya emperyalizm belasından kurtulma yolunda adımlar attı. Türkiye’de ise tersi yönde gelişmeler oldu. Dünyanın her yerinde kaybeden Amerika, Türkiye’de mevzi kazandı.
2009 yılında çözülmesi beklenen “yaman çelişki” budur.
mbgultekin@ip.org.tr