17 Ağustos Depreminde Yitirdiğimiz Aynur ve Necdet Demirdöğer arkadaşlarımızı saygıyla anıyoruz

17 Ağustos 1999 depreminde Adapazarında yitirdiğimiz değerli arkadaşlarımız Aynur ve Necdet Demirdöğer'i, Mehmet Esmer'in yazısıyla saygı ve özlemle anıyoruz.

ÖRS'TE DEMİRDÖĞEN DEMİRCİ SABRINDA ve İNADINDA BİR UZUN YOL DEVRİMCİSİ

Necdet Demirdöğer,19...

Tarih:

17 Ağustos 1999 depreminde Adapazarında yitirdiğimiz değerli arkadaşlarımız Aynur ve Necdet Demirdöğer'i, Mehmet Esmer'in yazısıyla saygı ve özlemle anıyoruz.

ÖRS'TE DEMİRDÖĞEN DEMİRCİ SABRINDA ve İNADINDA BİR UZUN YOL DEVRİMCİSİ

Necdet Demirdöğer,1956'da Denizli Çal-Baklan kasabasında doğdu.1970,li yıllarda MHP sempatizanı iken Denizli Halk Birliği Başkanı Osman Öztürk'le tanıştı.Daha sonraları kendisinin de olacağı gibi bölge çapında sevilen bir Aydınlıkçı olan Osman Öztürk'le yaptığı tartışmalarla Aydınlıkçılara katıldı.

Sakarya Devlet Mimarlık ve Mühendislik fakültesinde okumak üzere Denizli'den Sakarya'ya geldi.

1978'de Türkiye İşçi Köylü Partisi (TİKP) kurulunca önce aynı partinin gençlik kolu olan Devrimci Gençlik Birliği'nin Sakarya'da kuruluşunda görev aldı.Daha sonra TİKP'nin il başkanlığı görevini 1980 faşist darbesine kadar devam ettirdi.Bu dönemde yapılan ve iki gün süren o yılların önemli bir kitle eylemi olan Adapazarı-İzmit Yürüyüşünün önderleri arasındaydı.

Sakarya'da tüm gruplardan devrimciler üzerinde estirilen terörün göğüslenmesi ve püskürtülmesinde cesur va kararlı tutumuyla çok önemli bir rol oynadı.Amerikancı diktatörlük tarafından 12 Eylül'de Sakarya merkez komutanlığında daha önceden sonuçlanmayan bir propoganda davası nedeniyle altı ay tutuklu kaldı.

1980 li yıllarda Aydınlıkçı'lar içerisinde Bilimsel Sosyalizm'e saldıran ve partisizliği savunan liberal akıma karşı çok net mücadele yürüttü. Sosyalist Parti'nin,daha sonra İşçi Partisi'nin kuruluş çalışmalarına eşi Aynur'la beraber Sakarya'da önderlik etti. (Aynur,1987'de İstanbul'da Sosyalist Partinin kurucular kurulunun belirlendiği toplantıda kurucu adaylığı için başvurmuştu).

Sonraki yıllarda bağlı olduğu meslek örgütünün il temsilciliğini Atatürkçü Düşünce Derneği üyeliği sırasında bu derneğin çeşitli görevlerini başarıyla yürüttü. Kamu çalışanı olduğu için parti yönetim kurulunda görev alamasa da, İl başkanı Kemal Ağralı'nın hep yanında oldu. Beraber devrimci oldukları eşi Aynur'u yönetim kurullarındaki görevlerinde sürekli teşvik etti.

Bizler onun olmadığı hiçbir mücadele hatırlamıyoruz.Halen partimizin saflarında görev almış,üye olmuş birçok arkadaşımızın partiyle buluşmalarını sağlamış ve onlara önderlik etmiştir.

Genç arkadaşların partiye kazanılmasına çok önem verdi.

Devrimci mücadeleye emek verenlere neredeyse tutuculuk derecesinde saygılıydı.12 Eylülden sonra psikolojik sorunları olan Suat arkadaşı sürekli arar,onun bazan saatler süren konuşmalarını sabırla dinler ve yardımcı olur, maddi olarak da desteklerdi.

Necdet Demirdöğer, okuyan ve araştıran dar bir söyleme sıkışmayan halkçı üslubu ile geniş çevrelerce örnek alınmıştı.Teori dergisinde yayınlanan "ULUSAL DEVLETE ÇEKİLEN KILIÇ; Mahalli idareler reformu" başlıklı yazısı ile bugün gelinen noktayı o yıllardan görmüş ve Partinin yerel yönetimlerde izlemesi gereken politikalara öneriler getirmişti.

Necdet Demirdöğer, "örsün üzerinde demirdöğen demircinin sabrına ve inadına sahip bir uzun yolcu partizan", bölge düzeyinde önder bir devrimciydi.Karamsarlığın zerresini bulamazdınız onda. Son görev yeri olan Ferizli Belediyesinden eşyalarını teslim almaya gittiğimizde MHP'li olan belediye başkanı "Biz bir personelimizi kaybetmedik Sakarya'lılar bir değerli evladını bir yiğit kardeşini kaybetti" demişti.

Sevgili arkadaşlarımız Aynur ve Necdet'i görev yerleri Sakarya'da toprağa verdik. Mezarları başında onlara veda ederken; Marmara depreminde kaybettiğimiz yurttaşlarımızı "doğal afet"le değil ama serbest piyasa ekonomisinin bir cinayetiyle kaybettiğimizi haykırmaya çalışmıştım. O zaten bunu yıllarca önce görmüş piyasacı değil ama halkçı devletçi bir milli iktidarla afetlerin en az zararla atlatılacağını yazmıştı.

Teori Dergisi,nin Haziran 1995 tarihli 66.sayısında dostum, ustam,öğretmenim dediği Aydınlıkçı Osman Öztürk'e seslenişiyle bitirelim: "Sana hoşçakal demiyoruz. Zira sen bizim ve partimizin yüreğinin dağlarındasın"

Onları betonların altından çekip çıkaran Fethi Sönmez'in dediği gibi. Işıklar içersinde yatsınlar. Her ikisininde Örnek partili devrimciliğini, vatana bağlılıklarını ileriki kuşaklara taşıma görevi bizdedir şimdi.