100 yıllık hesaplaşma

13 Nisan günü Ergenekon tertibinin 12. Dalgası Üniversite rektörlerine ve Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’ne karşı gerçekleştirildi. Tertibin yürütülmesinde kullanılan F Tipi Çete’nin ideolojik ve tarihsel duruşu göz önüne alındığında 13 Nisan tarihinin tesadüfe...

Tarih:

13 Nisan günü Ergenekon tertibinin 12. Dalgası Üniversite rektörlerine ve Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’ne karşı gerçekleştirildi. Tertibin yürütülmesinde kullanılan F Tipi Çete’nin ideolojik ve tarihsel duruşu göz önüne alındığında 13 Nisan tarihinin tesadüfen seçilmediği anlaşılıyor.

13 Nisan yani eski takvimle 31 Mart, yüzyıl önce Jöntürk Devrimi’ne karşı gericilerin ayaklandığı gün. 100 yıl önce isyan eden ve Ortaçağ karanlığını yeniden hakim kılmak amacıyla devrimcilere saldıran ve katleden gericiler, Kurmay Başkanlığını Mustafa Kemal’in yatığı Hareket Ordusu tarafından ezilmişlerdi.

31 Martçıların torunları, şimdi tam yüz yıl sonra ellerine fırsat geçtiğini düşünmektedirler. Atatürk’ü, Cumhuriyet’i, Türk Silahlı Kuvvetlerini ve bu ülkenin bütün devrimci ve yurtsever birikimini hedef alan Ergenekon Tertibinin 12. dalgasını, bunun için bilerek 31 Mart gerici ayaklanmasının 100. yıldönümüne denk getirmişlerdir.

“100 yıl önce başaramadığımızı şimdi başaracağız” demektedirler.

DARBELERİN KANUNU
13 Nisan günü gerçekleştirilen gözaltılar; bir orta yolun, saldırıların bir noktada kesilerek bir uzlaşmaya varılmasının mümkün olmadığını bütün çıplaklığı ile ortaya koydu.

Oysa tertibin hedefi olan bazı kesimler daha en başından böyle bir uzlaşmayı bütün içtenlikleri ile ve adeta tertipçilere yalvararak tekrarlayıp duruyorlardı: “Ergenekon Operasyonu sağdaki ve soldaki aşırıları ayıklasın ve sistem daha sağlıklı bir zemine otursun.”

Böyle düşünenler ve bu temennilerini dillendirenler, gerçeklere gözlerini kapatanlar ve artık geçmişte kalan o saltanat dönemlerinin geri gelmemek üzere yitip gittiğini bir türlü kabul etmek istemeyenlerdi.

Oysa onların, o “Küçük Amerika Sistemi”nin “gayrımeşru çocukları”, büyüdüler ve artık sadece kendilerinin efendi olduğu sistemlerini kurmak üzere harekete geçtiler.
Beşi üniversite rektörü 25 öğretim üyesi ile Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’nin yöneticilerinin gözaltına alınması işte bütün o umutları yerle bir ediyor.

Saldırı, topyekûn bir saldırıdır. Hedef alınan, Mustafa kemal’in emperyalizmi kovarak ve Ortaçağı yıkarak kurduğu Cumhuriyet’ten geriye kalan ne varsa hepsidir.
Saldırı, varolan bütün kanunlar çiğnenerek yürütüldüğü için, sonuna kadar gitmek zorundadır. Bütün darbelerin kanunu böyledir.

Her darbe, mevcut kanunların topyekûn bir ihlalidir. Başarılı olursa kendi kanunlarını yapar. Başarısız olursa da yargılanır.

İşte onun için yaşadığımız bu tertip sürecinde de hiçbir uzlaşma, orta yol, vb. olmayacaktır.

Ya Cumhuriyet yıkılacaktır;

Ya da tertipçiler Cumhuriyet’e ve Atatürk Devrimi’ne karşı işledikleri büyük suçun hesabını vereceklerdir.

ÇIRPINIŞ
12. Dalga aynı zamanda çöküşe doğru giden bir gücün umutsuz çırpınışıdır.

29 Mart seçimleri AKP ve Fethullahçı Gladyo açısından yolun sonuna gelindiğini gösterdi. Bu saatten sonra hiçbir güç, Amerika’nın iktidar koltuklarına oturttuğu Tayipleri ve ortaklarını, orada uzun süre tutamaz.

Bu gerçeği herhalde en net olarak görenlerin başında Fethullah ve Tayip görmektedir. Ama gayrimeşru yollardan iktidar olmuş hiçbir kuvvet, kendi rızası ile koltuğundan vazgeçmez. Her yola başvurarak, muhaliflerini sindirerek, alternatifini yok ederek iktidarını sürdürmeye çalışır.

Ergenekon tertibine AKP’nin durduğu yerden baktığımızda olan budur.

GEMİLER YAKILDI
Öte yandan tertibin 12 dalgası bir başka gerçeği daha gözler önüne serdi. F Tipi Örgüt, AKP iktidarını bir oldubitti ile karşı karşıya bıraktığını da söyleyebiliriz. Fethullah Gülen yaklaşık 20 gün kadar önce Türkiye’de işlerin iyi gitmediğini ve kendilerine yönelik bir hesap sorma dalgasının gelmekte olduğunu söylemişti.

Gerçekten de devlet içine yuvalanmış F tipi Örgütün son yıllarda bütün yasaları ayaklar altına alarak bütün Cumhuriyetçilere ve Atatürkçülere yönelik olarak gerçekleştirdiği saldırıların, toplumda giderek büyüyen bir öfkeye yol açtığı herkesin gözlemlediği bir olgudur.

Büyüyen öfkenin bir patlamaya yol açması kaçınılmazdır. F Tipi Örgüt, bu gerçeğin bilincinde olarak, bugüne kadar kendisi ile beraber yürümüş olan diğer kuvvetlerin, geri dönüş ihtimalini yok etmek için, deyim yerindeyse “gemileri yakıyor.”

12 Nisan günü gemilerin yakılışına tanık olduk.

PERDELEME OERASYONU
13 Nisan günü DTP’ ye yönelik olarak gerçekleştirilen geniş tutuklamaları da doğru tahlil etmek gerekir.

DTP tutuklamaları ile yapılan, gerçekte bir “perdeleme” operasyonudur. 12 Nisan günü 31 Mart’ın rövanşı anlamında kritik bir saldırı yapılmış, hemen arkasından kamuoyunun gözünü boyamaya yönelik DTP tutuklamaları gerçekleştirilmiştir.

Böylece halka, “bakın biz gerçekten de teröre karşı mücadele ediyoruz. Ergenekon ile birlikte PKK’ya karşı da mücadele veriyoruz.” mesajı verilmek istenmiştir.

Bu mesajın yanı sıra DTP tutuklamalarının koparacağı gürültünün, Atatürkçü aydınların tutuklanmasına olan tepkiyi bastıracağı hesaplanmıştır.

Ama bütün bu ince hesaplar boşuna. Ölüme daha çare bulunmadı.
mbgultekin@ip.org.tr