Doğu Perinçek: Darbeyi bastırma kapsamındaki eylem hukuka uygun tanımlanmalı

Genel Başkanı Doğu Perinçek, son çıkan Kanun Hükmünde Kararname ile ilgili açıklamalarda bulundu

Tarih:

1/6
2/6
3/6
4/6
5/6
6/6

Genel Başkanımız Doğu Perinçek, İstanbul İl Başkanlığımızda son yayınlanan Kanun Hükmünde Kararname ile ilgili açıklamalarda bulundu. Perinçek'in açıklamaları şu şekilde:

 

696 Sayılı KHK’nın 121. Maddesi şu hükmü içeriyor:

 

“Resmi bir sıfat taşıyıp taşımadıklarına veya resmi bir görevi yerine getirip getirmediklerine bakılmaksızın 15/07/2016 tarihinde gerçekleştirilen darbe teşebbüsü ve terör eylemleri ile bunların devamı niteliğindeki eylemlerin bastırılması kapsamında hareket eden kişiler hakkında da birinci fıkra hükümleri uygulanır.”

 

 

OHAL NEDENİYLE KHK’NIN SINIRI

 

Önce şunu belirtelim: OHAL nedeniyle çıkartılan Kanun hükmünde kararnamelerin Anayasaya göre iki sınırı bulunmaktadır.

 

Birincisi, KHK, OHAL gerekçesi kapsamında olmak zorundadır.

 

İkincisi, KHK’nın geçerliliği, OHAL’in süresiyle sınırlıdır.

 

Bu sınırlar, yürütme organının OHAL’i kullanarak yasama organının yetkilerini gasp etmesini önlemek için konmuştur.

 

KHK’lar yoluyla yeni suç tanımları yapmak veya suç tanımlarını değiştirmek hukuka uygun değildir. Yapılsa bile bu düzenlemeler, OHAL süresiyle ya da Meclisin Hükümete verdiği KHK çıkarma yetkisinin süresiyle sınırlıdır.

 

 

AMACA UYGUN DÜZENLEME CEZA KANUNUMUZDA ZATEN VAR

 

Daha önemlisi, 696 sayılı KHK’nın 121. Maddesiyle amaçlanan hüküm, yürürlükte olan Türk Ceza Kanunu’nunda zaten var. “Meşru savunma ve zorunluluk hali başlığını taşıyan 25. madde aynen şöyledir:

 

Madde 25- (1) Gerek kendisine ve gerek başkasına ait bir hakka yönelmiş, gerçekleşen, gerçekleşmesi veya tekrarı muhakkak olan haksız bir saldırıyı o anda hal ve koşullara göre saldırı ile orantılı biçimde defetmek zorunluluğu ile işlenen fiillerden dolayı faile ceza verilmez.

 

(2) Gerek kendisine gerek başkasına ait bir hakka yönelik olup, bilerek neden olmadığı ve başka suretle korunmak olanağı bulunmayan ağır ve muhakkak bir tehlikeden kurtulmak veya başkasını kurtarmak zorunluluğu ile ve tehlikenin ağırlığı ile konu ve kullanılan vasıta arasında orantı bulunmak koşulu ile işlenen fiillerden dolayı faile ceza verilmez.

 

Bu madde dışında, Ceza Muhakemeleri Kanununun 90. Maddesine göre, herkes suçun failini yakalayıp yetkili makamlara teslim edebilir.

 

15 Temmuz darbe girişimi, hem yurttaşın kendisine, hem bütün yurttaşlara, dahası milletin ve vatanın bütünlüğüne karşı açık bir saldırı olduğu için, bu saldırıyı önleme ve saldırganları yakalama eylemi suç oluşturmaz.

 

Yani 696 Sayılı KHK’daki 121. madde yenilik getirmiyor. Mevcut kanunlarımız zaten ihtiyacı karşılıyordu.

 

 

SUÇ TANIMI GENELDİR BİR OLAYLA SINIRLI OLAMAZ

 

Kamu güvenliği görevlilerinin ve sıradan insanların 15-16 Temmuz darbe girişiminin bastırılması kapsamındaki eylemleri, TCK 25. Madde uyarınca suç oluşturmuyor. TCK 25. Madde, kanunların genelliğine uygundur, bir olayla ilgili hüküm koymuyor, her olaya uygulanacak genel bir hüküm getiriyor.

 

Oysa Hükümet, KHK 121. Maddeyle bir olayla ve iki günle sınırlı tanım yapıyor. Hükümet, aslında TCK 25. Maddeye göre zaten suç oluşturmayan eylemlerin suç kapsamında olmadığını öngören özel ceza hükmü getirmiş olmaktadır. AKP yönetiminin Ceza Hukuku ilkelerine ve düzenlemelerine hakim olmadığı ve bilgisizliği buradan başlıyor.

 

121. maddeyi incelediğimiz zaman, yasa koyucuda bulunması gereken özene rastlayamıyoruz. Bu durumda, hukukun uygulanması yargı kurumlarının yorumuna kalmıştır. Burada dört düzeltmeye ve açıklamaya gerek var.


 

BİR: “KAMU GÜVENLİK GÖREVİ” KAVRAMI YEĞLENMELİYDİ

 

“Resmî görev” ve “resmî sıfat” kavramları yerine, “kamu güvenlik görevi” ve “kamu güvenlik görevlisi sıfatı” kavramlarını kullanmak daha yerinde olurdu. Çünkü tapu memuru veya devlet hastanesinde çalışanlar da resmî görevlidir, ancak kamu güvenlik görevlisi değillerdir. KHK, kamu güvenlik görevi yapanlar dışındaki herkesi kapsadığına göre, ifade de buna uygun olmalıydı.

 

 

İKİ: KİŞİYE DOKUNULMAZLIK DEĞİL BELLİ EYLEMİN SUÇ OLUŞTURMAMASI

 

121. madde, kimilerinin iddia ettikleri gibi, kişilere dokunulmazlık getirmiyor. Bu hükmün, “af kanunu” olarak yorumlanması da yanlıştır. Af, hükme bağlanmış suçlar için çıkartılır. Burada darbe girişimini bastırma kapsamındaki eylemin suç olmadığı öngörülüyor. Af, suç tanımı yapmaz. 121. Madde, suçsuzluk tanımı yaparak, suç tanımı yapmış oluyor.

 

Ne var ki madde hukuk bilgisiyle yazılmamış. “Hareket eden kişiler” ifadesi yanlıştır, hukuka aykırıdır. Suçsuzluk kişilerle ilgili değil, eylemle ilgilidir. İfadenin darbenin bastırılması kapsamındaki eyleme vurgu yapılarak düzeltilmesi ve yorumlanması gerekir. “Darbe girişiminin bastırılması kapsamındaki eylemler suç oluşturmaz” denmeliydi. Yorum da böyle olacaktır.

 

 

ÜÇ: NESNEL VE ÖZEL OLARAK DARBE GİRİŞİMİNİ BASTIRMA KAPSAMI

 

Ceza sorumluluğu olmayan eylem, “darbe girişimini bastırma” amacıyla sınırlıdır. Buraya “darbe girişimini bastırmanın” yanına “terör eylemleri ile bunların devamı niteliğindeki eylemlerin bastırılması” ifadesine yer vermenin gereği yoktur. Bu ifadeler, daha şimdiden yanlış yorumlara ve kaygılara meydan vermektedir.

 

Savcılar ve yargıçlar, karar verirken eylemin nesnel olarak “darbe girişiminin bastırılması” kapsamında olup olmadığına bakacaklardır. Ancak bu da yetmez, eylemi yapan kişi, öznel olarak da “darbe girişiminin bastırılması” amacıyla hareket etmiş olmalıdır. Darbe girişimini bastırırken, bu amaç dışına taşan, amacı aşan eylemlerin cezalandırılması gerekir. Örneğin hiç kimse, “darbeyi bastırıyorum” diye teslim olan “darbeciyi” kayışla dövmek veya aşağılamak gibi suçları işleyemez. Nesnel ve öznel olarak darbe girişiminin bastırılması kapsamında olmayan eylemlerde bulunanların ceza sorumluluğundan kurtarılmasına yönelik yorumlar hukuk dışıdır.

 

 

DÖRT: SUÇ OLUŞTURMAYAN EYLEMİN ZAMAN SINIRI

 

Suç oluşturmayan “darbe girişimini bastırma” kapsamındaki eylemin zaman sınırı bellidir. Darbe girişimi ve bastırma harekâtı, 15-16 Temmuz günleriyle sınırlıdır. Nitekim Adalet Bakanı Abdülhamit Gül ve AKP Sözcüsü Mahir Ünal, “Bu KHK maddesi, 15 Temmuz gecesi ve 16 Temmuz günü yapılan eylemlerle ilgilidir. Daha sonra gelişen terör eylemlerini hiçbir şekilde kapsamamaktadır.” diyorlar.

 

Demek ki, KHK’yı yayınlayan hükümet de kendi amacına uygun bir formül getirmemiş. Bu durumda hükmün 15-16 Temmuz 2016 günlerindeki eylemlerle sınırlı olarak uygulanması gerekir.

 

 

YARGIÇLARIN VE SAVCILARIN SORUMLULUĞU

 

KHK 121. Madde hükmünün hukuk dışı ve bulanık ifadesi karşısında yargıçlar ve savcılar ne yapacaklar? Kuşkusuz maddeyi, Anayasa yanında TCK 25. maddeyle ve genel hukuk ilkeleriyle uyumlu yorumlayacaklar. Yargı mercileri, ilk mahkemelerden, bölge mahkemeleri ve Yargıtay’a kadar hükmün düzgün yorumunu yapmak için uğraşıp duracaklar. KHK 121. Madde hükmünü çıkaranların bilgisizliğinden ve dikkatsizliğinden kaynaklanan sorunlar, yargı kurumlarının omuzlarına yüklenecektir.

 

 

121. MADDENİN DOĞRU FORMÜLÜ

 

TCK 25. Maddenin varlığı karşısında, bize göre yeni bir düzenleme gereği yoktu. Ama ille de özel bir yasa ihtiyacı duyulursa, ilgili hüküm şöyle ifade edilebilir:

 

“Kamu güvenlik görevlisi sıfatı taşımasalar veya kamu güvenliği görevi yapmasalar dahi, kişilerin 15 ve 16 Temmuz 2016 günlerinde darbe girişimini bastırma kapsamında ve amacıyla yaptıkları eylemler suç oluşturmaz.”

 

Bu formül, 696 Sayılı KHK’nın 121. Maddesinin doğru yorumunu da içermektedir."

 

 

'TEK TİP AİHM'E AYKIRI'

 

Açıklamasının ardından basın mensublarının sorularını yanıtlayan Perinçek "tek tip" kıyafet uygulamasına ilişkin, "Tek tip kıyafet uygulaması Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne (AİHM) aykırıdır. AİHM bizim için bağlayıcı nitelik taşımaktadır. Bu uygulamaladan dolayı terör örgütünden dolayı yargılananlara Türkiye büyük tazminatlar ödemek zorunda kalır. Ayrıca bu uygulama içeride bulunanların direnmesi ve kamuoyu oluşturması için zemin oluşturacaktır. "HERO" gibi durumların önüne geçmek için mahkemeye giderken gerekli denetimlerin yapılması yeterlidir" ifadelerini kullandı.

 

 

'KHK'LAR TERÖRLE MÜCADELE İÇİN KULLANILMALIDIR'

 

KHK'ların Gemlik ilçesinin taşınması, Taşeron düzenlemesi, Milli Savunma Müsteşarlığı'nın Cumhurbaşkanlığı'na bağlanması gibi durumlar için çıkartılamayacağını belirten Perinçek, "OHAL, terör örgütlerine karşı mücadele için için ilan edildi. KHK'lar da ancak terör örgütleriyle mücadele kapsamında çıkarılmalıdır. Bu gibi durumları KHK ile çıkartmak TBMM'yi işlevsiz hale getirir. Bu uygulamalar ileride iptal edilir" ifadelerini kullandı.