Çekte hapis cezası kalkmalıdır

Genel Başkan Yardımcısı Av. Nusret Senem, Çek Yasası mağdurlarıyla ilgili Komisyon Raporu’nu ve çözüm önerilerimizi açıkladı

Tarih:

Vatan Partisi Genel Başkan Yardımcısı Av. Nusret Senem, Çek Yasası mağdurlarıyla ilgili Vatan Partisi’nin Komisyon Raporu’nu ve çözüm önerilerini anlatan bir basın açıklaması yaptı. Senem, “Çekte hapis cezası kalkmalıdır” dedi. 

 

Çek mağdurları Yasası’nda düzenlemeye gidilmesi gerektiğini söyleyen Senem,  “ Geçen yıl 25 Mart günü yürürlüğe giren 7226 sayılı yasayla 24.03.2020 tarihine kadar işlenen karşılıksız çek keşide etmek suçundan dolayı mahkum olanların cezalarının infazı durdurulmuş ve salıverilmişlerdi. İnfazın durdurulmasından itibaren yasanın öngördüğü şartlarda ödemeyi yapamayan çek hükümlüsü cezaevlerine girmeye başlayacak. Çünkü Yasa böyle diyor. Bu düzenleme Covit 19 salgınının mücbir sebep kabul edilmesi nedeniyle yasalaşmıştı. Oysa salgın hala devam ediyor. Karşılıksız çek keşide edenler salgın nedeniyle çalışamadılar, işyerlerini açamadılar, kazanamadılar bu nedenle yükümlülüklerini yerine getiremediler.

 

İnfazın durdurulduğu tarihten itibaren en geç üç ay içinde çek bedelinin ödenmeyen kısmının onda biri ödenmediği takdirde alacaklının şikayeti üzerine mahkemece hükmün infazının devamına karar verilir. Hükümlü taksitlerden birini süresi içinde ilk defa ödemediği takdirde ödemediği bu taksit, sürenin sonuna bir taksit olarak eklenir. Kalan taksitlerden birini daha ödenmemesi halinde alacaklının şikayeti üzerine mahkemece hükmün infazının devamına karar verilir. Bu sebeple, cezaevlerinin çek mağdurlarıyla dolmasının önlenmesi ve 24 Mart 2021 öncesinde yasal düzenleme yapılması gerekiyor.” diye konuştu.

 

 Çek mağduru vatandaşların Vatan Partisi’ne başvurduklarını söyleyen Senem, “Aylar önce çek mağduru olan çok sayıda vatandaşımızın başvurması üzerine Vatan Partisi olarak bir komisyon kurduk. Konuyu inceledik, tartıştık ve çözüm önerilerimizi ürettik. Bugün gerek karşılıksız çek keşide eden borçluyu, gerek çek alacaklısını ve gerekse ekonomik hayatın işleyişinin bozulmamasını birlikte düşünmek zorundayız.” diyerek Vatan Partisi’nin çözüm önerilerini anlattı: 

 

 

Vatan Partisi olarak kurduğumuz komisyonumuzun tespitleri şöyledir:

 

- Karşılıksız çek ağırlıklı olarak ekonomideki bilinmeyenlerin çoğalmasından kaynaklanmaktadır.

 

- Türkiye’de çek mevzuatı konusunda çeşitli dönemlerde, çeşitli ihtiyaçlara cevaben farklı düzenlemeler yapılmış ve gelinen noktada çek mevzuatı, önemli ölçüde olgunlaşarak ihtiyaçlara cevap veren bir hal almıştır. Özellikle bankaların mudilerinin ekonomik durumlarını analiz etmekte sahip oldukları geniş yetkiler sayesinde çek defteri alma süreçleri standartlaşmıştır.

 

- “Karşılıksız çek”te hapis cezası ticari yaşamda çok ciddi ve oransız ceza uygulamasını getirecek, ticari hayatı olumsuz etkileyecektir. 

 

- Bankalar Birliği Risk Merkezi verileri, halen karşılıksız çek oranının %09 olduğunu tespit etmiştir. Bu çok iyi bir orandır. Bu orana, 09.08.2016 tarihinde yürürlüğe giren “Yatırım Ortamının İyileştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması” hakkındaki 6728 sayılı Kanun”la ulaşıldı. Yasa gereği, çeklerde “barkod” uygulamasına geçildi. Karekodlu çek uygulaması ile de çek hamilleri çekle ödemeyi kabul etmeden önce çek keşidecisinin finansal durumunu görme imkânına kavuşmuştur. Çek ödemelerinin %99’un üzerinde problemsiz olarak gerçekleştiği ve bu oranın, mevzuatın önemli ölçüde yeterli olduğunu gösterdiği anlaşılıyor. Diğer yandan, bankalar, çek hesabı açmak ist eyenlerin istihbaratını rahatlıkla yapabildiği için bu konuda titiz davranarak önüne gelene çek hesabı açmıyor. Tek eksiklik, “barkod” uygulamasının yabanca bankaları kapsam dışında bırakmasıdır.

 

- 7226 sayılı kanunun getirdiği kolaylığa karşın, ekonominin şartlarından kaynaklı olarak yasada öngörülen süreler yetersiz kalmış, karşılıksız çek keşide edip hapis cezası almakla birlikte serbest kalanlar, tekrar hapse girmekle yüz yüze kalmıştır. Yeni bir düzenleme yapılması zorunludur.

 

- Bu düzenlemelerden biri, adli para cezasını ve bunun ödenmemesi halinde de hapis cezasını öngören mevcut düzenlemeyi yürürlükten kaldırmak olabilir. 

 

- Karşılıksız çek nedeniyle hapis cezasının yanlış olduğu konusunda yaygın fikirler var. Ekonominin öngörülemez şartlarından ve pandeminin ilave etkilerinden, kamu alacaklarının vaktinde ödenememesinden kaynaklı özellikle, KOBİ ve küçük esnafın şansına hapis cezası düşmesi gerçekten adaletsizdir.  Önümüzdeki bir ayı bile tahmin edemeyeceğimiz bir ortamda hapis cezası olmaması gerekir.

 

- Türk Ceza Kanunu sistemimizde “kastla” veya “taksirle” işlenen cürümler vardır. Bunun dışında şekil suçları kabul edilmemiştir. Karşılıksız çek keşide edene hapis cezası dört dörtlük “şekil” suçudur.

 

Karşılıksız çek keşide edene, adli para cezası öngörülmesi, çek’e olan güveni tesis etme zorunluluğundan kaynaklanıyor dense de, bunun kesin bir kanıtı yoktur.

 

- Karşılıksız çek olayını dolandırıcılık suçu kastıyla işleyenlere hapis cezası, TCK’nın 158. maddesinde zaten var. Ayrıca kasta dayanmayan şekli bir hapis cezası düzenlemesi yanlıştır.Ekonomik zaruretlere bağlı olarak ödenemeyen hallerde geçmişte, “karşılıksız çek” keşide edene dolandırıcılıktan dolayı hapis ceza verilmiyordu. Bu uygulamaya geri dönmek en doğrusudur.

 

- Günümüzde çek karnesinde “barkot” uygulaması milli bankaların yanında yabancı bankaları da kapsayacak şekilde genişletilirse, karşılıksız çek keşidesinin %99 oranında önüne geçilecektir. Bu nedenle “adli para cezasını” kaldırmak olanağı doğmuştur. 

 

- Çekin kredi aracı olarak vade konularak kullanılması şartları ekonomik zorunluluklardan kaynaklanmakta ve bu zorunluluk devam etmektedir. 

 

 

Yasal ve İdari Düzenleme Önerilerimiz:

 

1- Kamu kurumlarına vergi, SGK primi vb. borcu olup olmadığına bakılmaksızın kamudan alacaklı olan tüm tacirlerin kesinleşmiş alacakları 90 gün içinde kendilerine ödenmelidir.

 

2- Pandemi, hemen hemen tüm alanlarda mücbir sebep ilan edilmiştir. Haliyle, 7226 sayılı kanunla “çek mağdurları”na tanınan hakkın sağlayacağı kolaylıklardan yararlanma durumu fiilen uygulanamaz olmuştur.

 

7226 sayılı Kanunla getirilen ödeme kolaylığı sayesinde hükümlüler salıverildikten itibaren bir yıl içinde çek bedelinin ödenmeyen kısmının onda birini alacaklıya ödemek zorundadır. Bu süreye en az bir yıl daha uzatma getirilebilir. 5941 sayılı Çek Kanunu’na “Geçici Madde” ekleyerek bu süre belirlenmelidir. 

 

3- Adli para cezasının fer’i niteliğinde, hükümlüler hakkında 24.03.2020 tarihinden önce keşide edilmiş olan çeklerden kaynaklanan, “çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı” kararları kaldırılmalıdır. Aksi, cezaları ertelenen ve ödeme yapmadıkları taktirde tekrar cezaevlerine dönecek olanların, ticari faaliyetini ortadan kaldırmış olmakta ve ödeme yapma imkanlarını ellerinden almaktadır. 

 

Sorunun çözümü için, 5941 sayılı Çek Kanunu’nun 5. maddesindeki “çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı”nı 24.03.2020 tarihinden önce çek keşide edenler yönünden yasaya Geçici Madde ekleyerek ortadan kaldırmalı, verilen İcra Ceza Mahkemesi kararlarının bu yönden uygulanmayacağı hükme bağlanmalıdır. 

 

Bu sayede ilgili banka, uygun gördüğü takdirde müşterisine, çek defteri verebilecek, hükümlü de çek düzenleyebilecektir. Fakat düzenlediği yeni çek yine karşılıksız çıkarsa 7226 sayılı Kanun’un sağladığı imkânlardan yararlanamayacaktır.

 

4. Çek Kanunu’nun 5/1.  maddesindeki; “Üzerinde yazılı bulunan düzenleme tarihine göre kanuni ibraz süresi içinde ibrazında, çekle ilgili olarak “karşılıksızdır” işlemi yapılmasına sebebiyet veren kişi hakkında hamilin şikayeti üzerine, her bir çekle ilgili olarak, binbeşyüz güne kadar adli para cezasına hükmolunur” fıkrası yürürlükten kaldırılmalıdır.

 

Keza 5941 Sayılı Çek kanununun 5. maddesinin “hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına” ve “hapis cezası’na” ilişkin 10 ve 11. fıkraları yürürlükten kaldırılmalıdır.

 

Bu şekilde Çek Kanunu’nun 3. maddesindeki gecikme cezası ile birlikte çifte para cezasına hükmedilmesinin de önüne geçilmiş olunacak ve Adli Para Cezasını ödeyemeyen çek keşidecisinin İnfaz Kanunu uyarınca cezasının hapse çevrilmesi önlenmiş olacaktır.

 

5- Küçük sermayeli kuruluşların çek yapraklarına azami tutar getirilmelidir. Türk Ticaret Kanunu’nun veya Bankalar Kanununun konuya ilişkin hükümleri değiştirilmelidir. Örneğin; çek üzerinde matbu şekilde ‘Bu çek en fazla 50.000 TL tutarlı düzenlenebilir vb. hüküm konulabilmelidir. Bunun uygulandığı ülkeler vardır. 

 

Maceracı, hesabını iyi yapamayan taciri de bu şekilde korumak mümkün olacaktır.