Zeynep Küçük, Vatan Partisi’nin önder kadrolarından Avukat Yıldırım Çavuşovalı’nın görev başında silahlı saldırıya uğraması sonrasında, avukatların can güvenliği hakkında şu kritik çağrıyı yaptı: “Riskli gördüğümüz ve can güvenliğimizin tehdit altında olduğunu düşündüğümüz bu tür işlemlerde, kolluk kuvvetlerinden tedbir alınmasını istemek zorunda bırakılmamalıyız. Kolluk kuvvetlerinin, mahkeme kararlarının icrasına eşlik etmesi ve önleyici güvenlik tedbirlerini alması zorunlu hale getirilmelidir.”
Vatan Partisi Merkez Yürütme Kurulu (MYK) üyesi, Hukuk Temel Örgütü Yöneticisi Avukat Zeynep Küçük, partinin önder kadrolarından Avukat Yıldırım Çavuşovalı’nın mahkeme kararını uygularken, silahlı saldırıya uğraması hakkında bugün bir açıklama yaptı. Partisinin İstanbul İl Merkezi’nde açıklama yapan Küçük, şu ifadeleri kullandı: “Vatan Partisi Merkez Karar Kurulu üyeliği görevinde bulunmuş, Partimizin önder kadrolarından, Ergenekon kumpasının kahraman Avukatlarından Sayın Yıldırım Çavuşovalı, öldürülme kastıyla uğradığı silahlı saldırı sonucu ağır yaralanarak tedavi altına alınmıştır. Bu hain saldırıyı şiddetle kınıyoruz.”
AVUKATLIK GÖREVİNİ YAPTIĞI İÇİN ÜÇ KURŞUN SIKILDI
Küçük, olayla ilgili şu bilgileri, paylaştı: “Meslektaşımız Yıldırım Çavuşovalı, 14 Ocak 2021 günü, avukatlık mesleğinin icrası sırasında, kesinleşmiş bir mahkeme kararının uygulanması için bulunduğu olay mahallinde bu saldırıya uğramıştır. Vücuduna üç kurşun isabet etmiştir. Ağır yaralı olarak hastaneye kaldırılan Sayın Çavuşovalı’nın halen hayati tehlikesi devam etmektedir.
Otopark işleten failin PKK terör örgütü ile iltisakı nedeniyle sabıkasının bulunduğu öğrenilmiştir.
Bu elim olayda da bir kez daha görüldüğü üzere, Yargı erkinin ayrılmaz bir parçası olan savunmayı temsil eden avukatlar, mesleklerinin icrası sırasında can güvenliği ve fiziksel bütünlüğü tehdit ve tehlike altında çalışmak zorunda kalmaktadır.”
KOLLUK KUVVETİNİN EŞLİK ETMESİNİN ZORUNLU OLMASI
Benzer olayların bir daha yaşanmaması için düzenleme önerisinde bulunan Küçük şöyle konuştu: “Sayın Çavuşovalı’ya ve bundan önce benzer tehdit ve saldırılara maruz kalan, hatta bu uğurda hayatını kaybeden bütün meslektaşlarımıza yapılan saldırılar, hepimizi şu gerçekle yüzleştirmektedir: Biz avukatlar, riskli gördüğümüz ve can güvenliğimizin tehdit altında olduğunu düşündüğümüz bu tür işlemlerde, kolluk kuvvetlerinden tedbir alınmasını istemek zorunda bırakılmamalıyız.
Türk milleti adına verilen bir yargı kararının icrasının temini için harekete geçilmesi halinde, devletin yaptırım gücünün unsuru olan kolluk kuvvetlerinin, mahkeme kararlarının icrasına eşlik etmesi ve önleyici güvenlik tedbirlerini alması gerekmektedir. Bu uygulama zorunlu hale getirilmelidir.”
ADLİ MAKAMLARLA EŞGÜDÜM HALİNDE AYRI BİR BİRİM
Küçük şöyle devam etti: “Mafya bozuntularının şehir eşkıyalığını engellemenin başka yolu yoktur. Aksi durumda, Yıldırım Çavuşovalı gibi görevini yaptığı sırada kamu görevlisi sayılan avukatlar saldırıların hedefi olmaya devam edecektir.
Bu konu özelinde görevlendirilmek üzere, emniyet güçlerimiz içinde adli makamlarla eşgüdüm halinde çalışacak ayrı bir birimin yapılandırılması, öncelikli olarak gündeme alınmalıdır.
Unutulmamalıdır ki aslolan, avukatların mesleki saygınlıklarının ve toplum önündeki itibarlarının artırılarak diğer yargı unsurlarıyla eşit konuma getirilmelerini sağlamaktır.
Bu görev, meslek örgütlerimiz başta olmak üzere devletimize ve biz avukatlara aittir.”
BÜTÜN AVUKATLARA ÇAĞRI
Barolara ve avukatlara bu konuda ortak tutum alma çağrısında bulunan Küçük, şu ifadeleri kullandı: “Barolarımız kısır ve mesleki gündemden uzak tartışmalar içerisinde boğulmamalı, mesleğimizin en esaslı sorunlarından biri olan can güvenliğimizin sağlanması hususunu öncelikli mesele olarak ele almalıdır.
Buradan, Baro Başkanlığı yarışı içerisinde olan bütün meslektaş gruplarımızı, gerekli düzenlemelerin yapılması için birlikte hareket etmeye, çözüm üretmek üzere çalışmaya davet ediyoruz.
Partimizin mensubu olan Meslektaşımız Yıldırım Çavuşovalı’nın en kısa zamanda iyileşmesini diliyor, Hukuk camiamıza bir kez daha ‘Büyük geçmiş olsun’ diyoruz.”