Doğu Perinçek: Savaşta cephe tutmak ya da fotoğrafta mevzilenmek

Türkiye bugün vatan savaşı veriyor. Cepheler, bizim duygularımıza, kinlerimize veya takıntılarımıza göre değil, yaşanan vatan savaşında belirlenmiştir. Cepheler belli: ABD tanklarının arkasına saklanıyorsunuz veya karşısındasınız. Türk Ordusu komutanıyla ve askeriyle vatan savaşı cephesindedir. En açık mevzilenme ön cephede savaşanların mevzilenmesidir. İç cephede ise herkes ön cepheye göre mevzilenir.

 


FOTOĞRAFTA MEVZİLENMEK


Bir de fotoğraflarda mevzilenmek var. 1976 yılında çekilmiş bir fotoğraf. Aynı Kayseri lisesinde okumuş olan çocukluk arkadaşları yıl önce buluşmuş ve fotoğraf çektirmişler. Ve siz o fotoğrafın içine girip, fotoğraftakilere karşı mevzileniyorsunuz. Ve bütün milleti de o fotoğrafa göre mevzilenmeye davet ediyorsunuz.

 


HANGİSİ HAKİKİ SAVAŞ CEPHESİ


Şimdi soru şudur: Hangisi hakiki savaş cephesidir?


ABD’nin piyonlarına karşı Türk Silahlı Kuvvetleri’nin yürüttüğü savaş mı günümüzün mevzilenmesini belirliyor.


Yoksa sizin fotoğrafın içine girerek açtığınız savaştaki mevzilenme mi?


Fotoğrafta savaş var mı, toplar patlıyor mu, silahlar sıkılıyor mu, vurulanlar ve yere düşenler var mı? Fotoğrafta şehit cenazeleri kalkıyor mu? Tabutların içinde taşınan Mehmetçikler var mı fotoğraf karesinde? Fotoğrafa kurşun sıksan kan akacak mı?


Bunların hiçbiri yok.


Peki yurt içinde ve sınırın ötesindeki savaşta manzara nedir?


- Orada hakiki savaş var. ABD güdümlü PKK/PYD/YPG ve IŞİD’e karşı kanla ve canla verilen savaş var. Yurt içinde FETÖ’ye karşı yürütülen mücadele de öyle. 15 Temmuz gecesinin 24 saatlik savaşını hatırlayın, fotoğraftaki savaş mıydı o? Ve daha önemlisi, sınır boylarımızda ABD tankları namlularını Türkiye’ye çevirmiş ve Trump YPG’ye ağır silahlar vereceğini açıklamış. Savaş çok daha şiddetli boyutlar kazanma eğilimi içinde. Tehdit ağırlaşıyor. Siz o tehdidin neresindesiniz? Karşısında mı, yoksa fotoğraf kağıdının içinde açtığınız savaşta mı?

 


KOMUTANI TAYİN YETKİSİ


Siz hakiki savaşı bırakıp, 41 yıl önceki fotoğrafın içinde girip kendinize göre bir savaş açıyorsunuz. Hedefinizde Türk Silahlı Kuvvetleri’nin şu anda savaşı yöneten komutanı var.


Zamanlama da dikkat çekici. Tam Türk Silahlı Kuvvetleri Amerika koruması altındaki Sincar terör üssüne harekâbulunurken, Fotoğraf Savaşı da fitilleniyor. Bunu yapanların başında ne yazık ki bir emekli amiral var. Adı Türker Ertürk. Çok yazık! Fotoğraf Savaşı'nın yayın organları ise Sözcü gazetesi ve OdaTV.


Peki millet sormaz mı, siz bu Fotoğraf Savaşı'yla bugün hangi amaca hizmet ediyorsunuz? Tam da Amerikan tankları namlularını Türkiye'ye çevirmişken, elinize bu 42 yıllık fotoğrafları kim tutuşturdu?


Anladık komutanı beğenmiyorsunuz. Komutanları aşağılamayı bir alışkanlık haline getirmek peşindesiniz. Toplumun gelenekleriyle de savaşa girmiş bulunuyorsunuz.


Ama Türk Ordusu o komutanın emrinde savaşıyor. Türk milletinin kalbi o komutanın emrindeki Mehmetçikle birlikte çarpıyor. Ve sizin komutan değiştirme yetkiniz yok. Türk Ordusu o komutanla savaşmaya devam edecek. Sizin bir tek yetkiniz var: Türk Ordusunun cephesinde yer almak ya da Türk Ordusunun komutanına karşı fotoğraf savaşı açmak.

 


KOMUTANI BİLİNÇLERDE VURMAK


Hakiki savaş cephesi varken, fotoğrafın içinde bir cephe kurmak da bir savaştır. Türk milletinin bilincini, yüreğini, duygularını hakiki savaştaki cepheden koparıp fotoğrafın içine çekme gayreti içindesiniz.


Boşuna gayret! Çünkü milletler fotoğrafın içinde cephe tutmaz. Toplumu hiç kimse hakiki savaş cephesinden alıp hayalî cephelerin içine taşıyamaz.


Ama bu fotoğraf cephesi yine de savaşın içindedir.


Bütün savaşlarda komutanı vurmak öncelikli hedeftir. Komutanı gidip Genelkurmay binasında da vurma girişimi oldu, 15 Temmuz daha dün. Ama komutanların bilinçlerde vurulması, aslında mermiyle vurulmasından daha tehlikelidir. Çünkü mermiyle vurulan komutanın yerine yenisi komuta mevzisine girer. Ama komutanı bilinçlerde vurursanız, o komutan milletin zihninde yere düşer.


Fotoğraf savaşı aslında cephe gerisinde bozgunculuktan başka bir işlev görmez. Siz komutanı değiştiremeyeceğinize göre, askerin ve milletin güvenini sarsmaya hizmet etmekten başka bir iş yapmış olmuyorsunuz.


Asker, sırtından yalnız mermiyle vurulmaz, fotoğrafla da vurulur.