Doğu Perinçek'ten İsmet Özel'in kitabına yanıt ve düzeltme

İsmet Özel’in kitabındaki Perinçek - Mumcu tartışması hayal ürünüdür

Tarih:

     İsmet Özel’in “Henry Sen Neden Buradasın 1” kitabının 19. sayfasında Genel Başkanımız Doğu Perinçek ile Türkiye’nin acı kaybı Gazeteci Yazar Uğur Mumcu arasında geçtiğini belirttiği tartışma tamamıyla hayal ürünüdür. Aynı okulda okudukları dönemden başlayarak arkadaşlıklarını sürdüren Doğu Perinçek ile Uğur Mumcu’nun, Buhara Meyhanesi’nde çeşitli zamanlarda görüşmeleri, karşılaşmaları, muhabbet etmeleri dışında, iddia edildiği gibi veya benzer bir olay kesinlikle yaşanmamıştır. Genel Başkanımız Doğu Perinçek’in konuyla ilgili açıklaması şöyledir:

 

    “Uğur Mumcu ile Lise 1. sınıftan tanışırız. Aynı yıl mezun olduk. Sonra ben Hukuk Fakültesine öğrenci oldum. Uğur, benden bir yıl sonra Hukuk Fakültesine girdi. Fakülte boyunca aynı arkadaş grubundaydık. 1963 yılında Hukuk Fakültesi Fikir ve Sanat Ocağı’nı birlikte kurduk. İlerde SBF Fikir Kulübü ile birlikte Fikir Kulüpleri Federasyonu (Dev Genç)’nu oluşturan önde gelen örgütlerden biridir. 1964’te Kamu Hukuku Asistanı oldum. Uğur da benden dört yıl sonra İdare Hukukuna asistan oldu. Fakültede de birlikte olduk. 1971 12 Mart rejiminde bu kez Mamak Cezaevi’nde aynı koğuşta buluştuk. Arkadaşlığımız Uğur’u kaybetmemize kadar devam etti. Ankara’ya geldiğim zaman evinde buluşurduk. Uğur ile aramızda İsmet Özel’in sözünü ettiği bir tartışma olmadı, ‘Senin gibi adamın masasına oturmam’ gibi bir sözü ne ben ona söylerim, ne de o bana. Sakıncalı Piyade adlı kitabında, Uğur’un deyişiyle Mamak Cezaevi’ndeki ‘en dirençli ve en tutarlı grubun Doğu Perinçek ve arkadaşları’ olduğunu okurlar. Uğur ile bir adetimiz vardı. Buluştuğumuz toplantılarda ellerimizi yelek cebine sokarak fotoğraf çektirirdik. O fotoğraflardan ikisini ekliyorum.

 

    “Buhara’ya Ataol Behramoğlu, İsmet Özeller de gelirdi. Onlarla Türkiye İşçi Partisi’nde birlikteydik. Ataol ile Dönüşüm dergisini birlikte çıkardık. Derginin başyazarlığını yaptım. Onlar da benim arkadaşlarımdı. Onlarla birlikte sohbetlerimiz de olurdu. Ancak bir kez daha kesinlikle belirtiyorum: Uğur Mumcu’ya 1956 yılından Uğur’un şehit düştüğü 1993 yılına kadar hayatımın hiçbir döneminde ‘Senin gibi bir adamın masasına oturmam’ benzeri arkadaşlığımıza sığmayan bir söz söylemedim. O da bana gül yaprağından ağır bir söz söylememiştir.”