İzzet Uludağ Vatan Partisi'nde

Yazar ve Avukat İzzet Uludağ, CHP'den istifa ederek Vatan Partisi'ne üye oldu

1/3
2/3
3/3

Vatan Partisi’nin tüm ülke genelinde başlatmış olduğu ”Üyeleme ve Örgütlenme Atılımı” çalışmalarına Vatan Partisi Mersin İl Başkanlığı da Mersin’de tanınmış bir ismin üyeliğinin açıklandığı bir basın toplantısı ile başladı.

 

Mersin Gazeteciler Cemiyeti’nde yapılan basın toplantısında, Mersin’in tanınmış avukatlarından ve yazarlarından biri olan Avukat İzzet Uludağ’ın Cumhuriyet Halk Partisi’nden istifa ederek Vatan Partisi’ne üye olduğu duyuruldu.

 

14 Şubat gecesi Gara’da alçak terör örgütü PKK tarafından katledilen 13 şehidimiz adına saygı duruşunda bulunulduktan sonra başlayan toplantıda basın açıklamasını Vatan Partisi İl Başkanı Ali Rıza Taşdelen yaptı. Açıklamaya partisinin ”program, strateji ve siyasetlerini kararlı olarak uygulamakta, Türkiye’nin geleceğinde önemli görevler yerine getirmekte ve rota çizmekte olduğunu” belirterek başlayan ve konuşmasını,

 

”Tarihî görevimizi, Türk milleti ve emekçi halka bağlılığımızı pekiştirerek, örgütlerimizi güçlendirerek, yeni örgütler kurarak ve yeni üyeler kazanarak yerine getiriyoruz.

 

Üye ve Örgütlenme Atılımımızı başlattığımız 1 Kasım 2020’den itibaren toplam 2000’in üzerinde yeni üye partimize katılmıştır. Bu rakam her gün artmaktadır.

 

Özellikle Doğu ve Güneydoğu’da yeni il ve ilçe örgütlerimiz kurulmuş, var olanlar güçlendirilmiştir. Örgütlenme atağı kapsamında Partimiz yeni kurulan örgütler ile birlikte 68 il ve 379 ilçede örgütlü duruma gelmiştir.

 

Biz de Mersin İl Örgütü olarak başlattığımız üye ve örgütlenme atılımına yönelik ilk basın toplantısını burada başlatıyoruz. Bugün sizlere partimize katılan ve sizlerin yakından tanıdığı yeni üyemizi tanıtacak ve huzurunuzda parti rozetini takacağız.” diyerek sürdüren Taşdelen, sonrasında İzzet Uludağ’ı tanıtan kısa bir bilgilendirme konuşması yaptı.

 

“MUSTAFA KEMAL’İN ASKERİ olmaktan asla vazgeçmemiştir”

 

Uludağ’ı,” Mustafa Kemal’in Askeri olmaktan asla vazgeçmeyen bir vatansever’‘ olarak tanımlayan Taşdelen, tanıtım konuşmasında şunları söyledi:

 

”1949 Yılı’nda Mersin’de doğdu. İlk, orta, lise eğitimini Mersin’de tamamladı. 1971 yılında Gazi Eğitim Enstitüsü’nü, 1980 yılında A.Ü. Eğitim Bilimleri Fakültesi’ni, 1984 yılında A.Ü. Hukuk Fakültesi’ni bitirmiştir. Daha ortaokul sıralarındayken, 1964 yılında “MİLLİ PETROL” mücadelesine katılmış ve o günden sonra BAĞIMSIZLIK OLMADAN KALKINMA OLMAZ şiarıyla hareket etmiştir. Yine o yıllarda KIBRIS kahramanı büyük Türk Devlet adamı Denktaş’ın Mersin’de düzenlediği “Ya Taksim Ya Ölüm” mitingine bütün Tevfik Sırrı Gür Lisesi ve Ortaokulu öğrencileri ile birlikte katılmıştır. 1968 yılında başladığı Gazi Eğitim Enstitüsü’nde TAM BAĞIMSIZ VE DEMOKATİK TÜRKİYE üzerine oturttuğu milli demokratik devrim stratejisini bilimsel olarak da kavramış ve hayatının ayrılmaz bir parçası haline getirmiştir. 1976 yılında Ankara’da gazeteciliğe başlamıştır. 1977 yılında, Türk ve Kürtlerin birlikte mücadele etmeleri gerektiği hakkında yazdığı bir yazı nedeni ile de 142/3-6 maddesi gereği hapis cezasına çarptırılmıştır. 1995-1999 yılları arasında MERSİN ADD Şube Sekreteri ve Yönetim Kurulu Üyesi olarak görev yapmıştır. 1995 yılından itibaren Mersin’de yayım yapan Kanal 2000, SUN TV’de haftalık siyasi programlara katılmış ve MERSİN TV’de günlük yorumlar yapmış, önceleri Avukat Aslan KÜÇÜK ile haftalık ve daha sonra da 2011 yılına kadar SAĞDUYU adı altında Oğuz TOPAÇOĞLU ve Ender ERDEMİL ile haftalık programlar hazırlamıştır. Mersin’de yayımlanan KATILIM, İLKE, MERSİN İLKE, KUVAYI MİLLİYE’de ve değişik internet gazetelerinde, bazı basın organlarında haftalık köşe yazıları yayımlanmış, bazı yazıları ulusal günlük gazetelerde de çıkmıştır. Halen DEMOKRATMERSİN, MERSİNDEBİRLİK vb internet gazetelerinde yazmaya devam etmektedir. 2014-2018 yılları arasında, Radyo Kilikya’da, gazeteci Süleyman ÇELİKCAN’ın hazırladığı Haftanın Gündemi programına katkıda bulunmuştur. 1977 yılında 142/3-6 maddelerinden aldığı cezaları, yurt dışına kapak atmak, oralarda akademik kariyer elde etmek amacıyla da, övünmek için olsa da kimseyle paylaşmamış, kimseye açmamıştır. 6-8 Ekim 2014 olaylarında doruğa çıkan, ABD’nin PKK/HDP eliyle gerçekleştirmeye çalıştığı bölücü faaliyetlerine karşı, TÜRK VE KÜRT KARDEŞLİĞİNİ ısrarla savunduğundan bu durumu bizlere şimdi açıklamak zorunda kalmıştır. 22 Temmuz 2007 tarihinde yapılan genel seçimlerde bağımsız Mersin milletvekili adayı olmuş, iki sayfalık manifesto niteliğinde olan seçim bildirgesini Mersin İli içinde gidebildiği her köye, kasabaya vb ulaştırarak dağıtmıştır.    2011 yılında Atatürk’ün kurduğu partiye, CHP’ye Atatürk ilke ve devrimlerinden taviz verileceği kuşkusu ile üye olmuş, EKMELEDDİN olayı ve özellikle Türksüz anayasa vb konularda uyarı niteliğinde eleştirel yazılar kaleme almıştır. Parti içinde hiçbir klik ya da grubun adamı olmamış, “MUSTAFA KEMAL’İN ASKERİ” olmaktan asla vazgeçmemiştir.

 

Evet, sizlerin de yakından tanıdığı Av. İzzet Uludağ’ı buraya davet ediyorum.”

 

 

ATATÜRK DEVRİMLERİ, TÜRK MİLLETİNİ KUCAKLAYAN KOCA BİR ÇINAR OLMUŞTUR

 

Taşdelen’in tanıtımından sonra konuşmasını yapmak üzere kameralar karşısına geçen ve CHP’nin köklerinden bahsederek konuşmasına başlayan İzzet Uludağ, şu açıklamaları yaptı:

 

”Köksüz bir parti, yeryüzünde olmaz.

 

Bütün partilerin gücünü, ideolojisini aldığı, sırtını dayadığı, üzerinde yükseldiği kökleri vardır?

 

Atatürk’ün CHP’sinin kökleri de, 1870’li yıllarda Namık Kemallerle, Ziya Paşalarla, Mithat Paşalarla toprağa oturmuştur. İttihat ve Terakki ile ideolojik, milliyetçi çizgisine kavuşmuştur.

 

Atatürk’ün önderliğinde verilen Bağımsızlık Savaşı, emperyalizm ve kapitalizme karşı mücadeleyi esas alan Halkçılık Programı, milli demokratik devrim anayasaları ile dal budak salmıştır. Emperyalist İngiltere’nin kışkırtmalarına rağmen bütün ülke sathında genç devrimci Cumhuriyet’in gerici ve bölücü iç isyanları bastırılarak toplumsal, siyasal, ekonomik ve askeri alanda gerçekleştirilen Atatürk’ün süresiz diye adlandırdığı devrimleri, özellikle 1930’larda mucize diye anlatılan ekonominin her alanında gösterdiği planlı kamucu, halkçı ve devrimci yükselişi ile 150 yıllık devrimci bir geçmişe sahip Türk milletini kucaklayan koca bir çınar olmuştur.”

 

 

CHP YÖNETİCİLERİ ARTIK ATATÜRK’ÜN KURDUĞU DEVRİMCİ PARTİ YÖNETİCİLERİ DEĞİLDİR

 

CHP’nin mevcut yöneticilerinin artık Atatürk’ün kurduğu devrimci partinin yöneticileri olmadığını ifade eden Uludağ, CHP’nin girmiş olduğu yeni yolu ve kendisinin istifasına da neden olan gerekçeleri sıraladıktan sonra, “Türk milletinin “fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür” bir bireyi olarak CHP’den istifa ettiğini açıkladı:

 

“KILIÇDAROĞLU, “Biz 1930’ların CHP’si değiliz” diyerek bu devrimci çınarı kesmiş, köksüzlüğünü ilan etmiştir.


KILIÇDAROĞLU, “Biz 1930’ların CHP’si değiliz” diyerek 1930’lu yıllarda planlı kamucu ve halkçı ekonomi ile milleti seferber ederek yaratılan milli ekonomiyi de reddetmektedir.


KILIÇDAROĞLU, esasen 1930’lu yıllarda emperyalist İngiltere’nin desteklediği Şeyh SAİT ve Seyit RIZA ve diğer isyanların genç Türkiye Cumhuriyeti tarafından bastırmış olmasından da rahatsızlığını ifade etmekte ve 1930’lu yılları köklerinden silmektedir.


KILIÇDAROĞLU, bu sözü ile Türkiye’de 1990’lı yılların sonundan itibaren yükselen ulusal dalgayı kırmayı planlayan ABD, FETÖ ve PKK’ye mesaj göndermiştir.


Bir kumpasla Baykal’ın Genel Başkanlıktan düşürülmesinden sonra ideolojik değişim ve dönüşüm süreci parti içinde hızlandırılmıştır.


PKK’nin özellikle bölünmeyi ifade eden talepleri, “eşit yurttaşlık”, “özerklik şartlarının genişletilmesi”, “Ana dilde eğitim” vb bütün Kurultaylarda sonuç bildirgesine alınmıştır.


2012 yılında AKP ile yapılan anayasa çalışmalarında da ve birkaç ay önce birkaç parti ile birlikte Prof. Dr. İbrahim Kaboğlu’nun başkanlığında TÜRK MİLLETİ, TÜRK DEVLETİ anayasadan atılarak, TÜRK sözcüğünün bile olmadığı yeni bir anayasa hazırlığına başlamışlardır.


CHP’yi KILIÇDAROĞLU sonrasında fırsat bularak ele geçiren Atatürk karşıtı klikler, adım adım parti içinde geçmişi çağrıştıran hiçbir değer bırakmamak için ellerinden gelen her şeyi yaptılar.


Atatürkçüleri partiden attılar.


2010 yılından bu yana FETÖ ve PKK’nin sıkıştığı her anda imdatlarına koştular.


FETÖ’nün gazetelerini, televizyonlarını, bankalarını, 15 Temmuz 2016 tarihinde ABD adına devlete el koymak için darbe girişiminde bulunan ve hapse atılan elemanlarını korumaya, darbeyi tiyatroya benzeterek önemini gizlemeye çalıştılar.


Hapse atılan PKK ve FETÖ hükümlülerini ziyarete gittiler, cezaevinden çıkarmak için yürüyüşler yaptılar. FETÖ’cüleri mitinglerde alkışlattılar.


PKK’nin talimatı üzerine 6-8 Ekim 2014 tarihlerinde HDP’nin çağrısı ile başlayan kalkışma eylemlerini destek için yürüyüşler yapmaya kalktılar.


PKK’nin SURİYE kolu olan PYD/YPG’yi “vatan savaşı veriyorlar” diyerek KOBANİ ’ye çiçekler, oyuncaklar yolladılar. Tezkereye HDP ile birlikte HAYIR oyu verdiler. ABD’nin bu terör örgütlerine silah ve para yardımına ses çıkarmadılar.


2014 seçimlerinden sonra FETÖ ile ittifak yaptılar, HDP’nin güçlenmesi için “Her evden bir oy” veya “Bir oy CHP’ye, bir oy HDP’ye!” kampanyası düzenlediler.


PKK’ye destek veren ve haklarında dava açılan belediye başkanları yerine atanan kayyumları protesto ettiler. Bizle dalga geçer gibi Atatürk Resmi hediye ettiler.


Mersin’de de en son belediye seçimlerinde HDP muhipleri, AKDENİZ İlçesi’nde CHP’nin adayı Sayın Sabit YELKOVAN’ın seçimi kazanması ihtimali olduğu halde, HDP için çalıştılar. Ona oy topladılar.


PKK’nin varlık nedeni olan HDP ile ittifakı 2011 yılından sonra planlayarak bu günlere geldiler. HDP’nin güçlenmesine hizmet ederek PKK’nin varlık nedeni oldular.
PKK’ye lojistik sağlayan HDP’ye yıllardan bu yana güç veren CHP üst yönetimi, dün, 14 Şubat 2021 günü şehit edilen 13 sivil yurttaşımızın kahpece katledilmesinden dolaylı olarak sorumludur.

 

Bu konuda yıllardan bu yana uyarılarımıza kulak vermeyen CHP üst yönetimi, neredeyse özellikle milli savunma hattında Türk Milli Devleti’nin karşıtı haline gelmiştir.

 

Artık geçmişini reddeden, Şeyh Sait’leri ve Seyit Rıza’ları savunanların yanında yer alan CHP üst yönetimi, artık Atatürk’ün kurduğu devrimci parti yöneticileri değildir. CHP artık parti olmaktan da çıkarılmıştır. ABD Başkanı Biden’ın talimat yolladığı bir sivil toplum örgütüdür.

 

Bugün, dünkü katliam sonrasında HDP’lileşme eğiliminde olan ve eylemsel olarak da giderek HDP’lileşen CHP üst yönetimi ile bir ATATÜRKÇÜ olarak aynı parti çatısı altında kalmak, bundan sonraki eylemlerine de ortak olmak anlamına geldiğinden CHP’den gönül huzuru ile TÜRK MİLLETİ ’nin fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür bir bireyi olarak İSTİFA EDİYORUM.”

 

 

PLANLI VE KAMUCU ÜRETİM MODELİNİ ESAS ALAN VATAN PARTİSİ’NE ÜYE OLUYORUM

 

Vatan Partisi’nin köklerinin Mithat Paşalara, Namık Kemallere, Mustafa Kemal Atatürklere dayandığını söyleyen İzzet Uludağ, üye olma gerekçesini açıkladıktan sonra bütün CHP üyelerine “Atatürk’ün bugünkü partisi” diye nitelendirdiği Vatan Partisi’ne katılma çağrısında bulundu:

 

“Atatürk’ün CHP’si gibi köklerini, 1870’li yıllarda Namık Kemallere, Ziya Paşalara, Mithat Paşalara ve İttihat ve Terakkiye, ayrıca devamla Atatürk CHP’sine, 150 yıllık devrimci tarihe dayayan, ALTI OK’u programına koyan, planlı kamucu üretimi esas alan VATAN PARTİSİ ’ne üye oluyorum.

 

 

“BÜTÜN CHP ÜYELERİNE, SEÇMENİNE ÇAĞRIMDIR,


Nutuk okuduysanız, bir İstiklal Savaşı var ise geçmişinizde, kendinize Atatürkçü, yurtsever, vatansever, milliyetçi, halkçı ve ATATÜRKÇÜ diyorsanız,
CHP’nin, Türkiye’nin, TC’nin, Andımızın, Türk Milleti’nin, vatan bütünlüğünün, parti kongrelerinde asla okumadıkları İstiklal Marşı’mızın, kongre salonlarına asmadıkları Türk Bayrağı’mızın durumunun ve sonunun ne olacağına CEVAP VERİN!


Atatürk sayesinde ve önderliğinde kazandığımız, içselleştirdiğimiz bu değerlerimizin durumu ve geleceği ne olurdu?


Atatürk heykelleri ile Şeyh SAİT ve Seyit Rıza’nın, Apo’nun heykelleri aynı meydana dikilebilir mi?


Rengini şehit kanlarından alan şanlı Türk Bayrağı ile PKK’nin paçavrası, bütün eylemlerde, aynı rüzgârda aynı amaç ve hedefle dalgalanabilir mi?


Bağımsızlık Savaşı’nda hayat bulan “Korkma!” diye başlayan Türk İstiklal Marşı ile Türk Milli Devleti’ne karşı isyanda şekillenen sözüm ona “Gerilla” marşı aynı salonlarda mı terennüm edeceğiz?


Bu kadar saf mıyız? Tarih bilincimiz nerede?


Atatürk olsa, bugün, bu durumda ne yapardı?”

 

 

KENDİNİZ ATATÜRK OLUN!

 

“Ben ATATÜRK’ÜM” deyin ve Atatürk gibi yapın!


1930’LU YILLARIN CHP’SİNİ VE DEVRİMCİ GEÇMİŞİ REDDEDEN, PKK VE FETÖ VE ABD İLE KADERİNİ BİRLEŞTİREN CHP’DEN İSTİFA ETMEYE, KÖKÜNÜ 150 YILLIK DEVRİMCİ GEÇMİŞE VE ATATÜRK’ÜN ALTI OK’LU CHP’SİNE DAYAYAN VATAN PARTİSİ’NE ÜYE OLMAYA ÇAĞIRIYORUM.
ATATÜRK, HUZUR İÇİNDE YATSIN!”

 

Basın açıklamalarının ardından Ali Rıza Taşdelen tarafından İzzet Uludağ’a Vatan Partisi üyelik rozeti takıldı.