CHP ve MHP’liler kendi kendilerine ve liderlerine hiç sormuyorlar mı, şimdi ne yapacaklar?
Bölücü Anayasa Meclisten geçerken millet onların yakasına yapışınca hangi cevabı verecekler?
“Kandırıldık” mı diyecekler yoksa “Biz liderimizin kölesiyiz, koltuklarımızı çok seviyoruz” mu diyecekler?
AKP’nin “Yeni Anayasa” stratejisi belliydi. Yeni yıla girerken Tayyip Erdoğan da açığa vurmuş oldu. Birinci aşama, AKP’nin yapacağı anayasanın meşruluğunu kabul ettirmekti. Tuzak dediğimiz budur. Her iki muhalefet partisini tuzağa hapsettikten sonra, sıra AKP Anayasasının Mecliste kabulü ve halkoyundan geçirilmesine gelmiştir.
Meclis kendisini inkâr ediyor
Bu Meclis, temel hukuka göre yeni anayasa yapamaz, çünkü varolan anayasaya göre kurulmuştur. Anayasanın toptan değiştirilmesi, bu Meclisin kendi yasallığını inkâr etmesidir. Yeni Anayasa, ancak devrimler veya karşıdevrimlerle Kurucu Meclisler tarafından yapılır.
Zokayı peşin olarak yuttular
İkincisi ve en önemlisi, AKP bu Mecliste yeni anayasa yapacak çoğunluğa sahiptir. Üç beş oy eksiğini CHP içinden de tamamlar, MHP içinden de. Bunu herkes biliyor.
CHP ve MHP, Yeni Anayasa masasına iştahla oturarak, aslında AKP’nin zokasını yutmayı peşin olarak kabul etmişlerdir.
Kılıçdaroğlu’nun sürekli demokratik ve özgür bir anayasa yapılmasına katılma kararlılığını ilan etmesi, AKP anayasasını benimsediği anlamına geliyor.
Devlet Bahçeli’nin Anayasada Türk milletini koruyacaklarına dair konuşmaları da, boştur. Çünkü Yeni Anayasayı belirleyen AKP, Türk milletinden vazgeçtiğini her gün tekrar tekrar açıklıyor ve MHP’nin AKP anayasasına Türk milletini koyma yeteneği yoktur.
“Yeni Anayasa” çoktan yazıldı
Yeni Anayasa yazılmıştır. Tayyip Erdoğan, 21 Temmuz 2007 seçiminin eşiğinde, 8 Haziran 2007 günü karşıdevrimin anayasasını Prof. Dr. Ergun Özbudun başkanlığındaki komisyona ısmarlanmıştı ve Yeni Anayasa 29 Ağustos 2007 günü AKP Genel Başkan Yardımcısı Dengir Mir Mehmet Fırat’a teslim edildi. İçeriği ve eleştirisi için, Türkiye’nin Anayasa Birikimi adlı kitabımıza bakılabilir (s. 187 vd).
Tayyip Erdoğan, 2007 yazında hazırladıkları Anayasa Taslağını Meclisin önüne koyacaklarını birkaç gün önce belirtti. Meclisin kabulünden sonra halkoyuna gideceklerini de ekledi. Bunlar, bilinenin ilanıydı. AKP’nin planı belliydi.
CHP ve MHP yönetimleri, bilerek ve isteyerek AKP’nin planında kendilerine verilen rolü oynamışlardır ve oynamaya devam ediyorlar.
CHP ve MHP’yi “Yeni Anayasa” tuzağına
liderleri düşürdü
CHP ve MHP’yi Yeni Anayasa tuzağına Tayyip Erdoğan değil, Kemal Kılıçdaroğlu ve Devlet Bahçeli düşürdüler. Yeni Anayasayla Türk milletine, Türkiye Cumhuriyetine, Türkiye vatanına ve bunların temelindeki Türk Devrimine karşı planlanan cinayetin asli failleri arasında AKP liderleri yanında CHP ve MHP liderleri de bulunuyor.
Yazılmış bir anayasayı yeni yazılıyormuş gibi yapmak, bir tiyatro oyunudur. Aldatılan, Türkiye halkıdır. CHP ve MHP liderleri, yazılmış bir anayasaya yasallık kazandırma görevlerini ısrarla ve inatla yerine getiriyorlar. Hem de ne övgülerle.
Dikkat edilirse Bahçeli ve Kılıçdaroğlu, Yeni Anayasanın asıl sahipleri olduklarını söylüyorlar ve doğrudur. AKP’nin bölücü anayasası, bu tutumlarından da anlaşılıyor ki, onların da anayasasıdır.
Son perde açılıyor
Ancak oyunun son perdesinin açıldığını Tayyip Erdoğan ilan etti. Uzlaşma Komisyonu sahnesi kapanıyor. AKP, hazır olan anayasayı Meclisin önüne koyacak ve son perde sahnelenecek.
Kılıçdaroğlu ve Bahçeli, komisyondaki rollerini, bu kez Meclis salonunda oynayacaklar. Parmaklar kalkacak ve AKP Anayasası kabul edilecek.
Aslında rol icabı kalkmayacak parmaklar, çoktan kalkmıştır. CHP ve MHP liderleri, içeriği belli olan anayasayı meşrulaştırmış ve görevlerini yapmışlardır. Muhalefetçilik görüntüleri, Kılıçdaroğlu’nun Tayyip Erdoğan ile atışmaları, Bahçeli’nin bağırıp çağırmaları hep o görevin içindedir. Hepsi senaryodaki rollerini çok iyi ezberlemişlerdir. Senaryonun Washington’daki patron tarafından yazıldığını duymayan kalmadı ve muhalefet lideri rolü yapanların görev aşkları da oradan geliyor.
Tuzakta çırpınma sahnesi az sonra!
Şimdi sıra, CHP ve MHP’nin tuzakta çırpınma sahnesine gelmiştir.
Altını çizelim, tuzakta çırpınacak olanlar, CHP ve MHP’dir, yoksa Kılıçdaroğlu ve Bahçeli değil. Onlar, partilerini tuzağın içine götürmüşlerdir ve sorumlulukları başka kapsamdadır ve derindir.
Ancak CHP ve MHP liderlerinin bu rolleri, bu partilerin milletvekillerinin sorumluluklarını hafifletmez. Hepsi koca koca hanımlar ve beyler. Ez azından parmak saymasını biliyorlar ve Mecliste AKP’nin Anayasa yapacak güce sahip olduğunu öğrenmeye ihtiyaçları yoktu.
Açık tavır alan bir kaçı dışında, vatansever olduklarını söyleyen CHP ve MHP milletvekilleri, bugüne kadar Cumhuriyetten çok koltuklarını sevdiklerini gösterdiler. Liderkulluğu, Cumhuriyet sevgisine ağır basmıştır, itiraf etmek zorundayız ve manzaraları yürekler acısıdır.
Millet yakalarına yapışacak
CHP ve MHP’liler kendi kendilerine ve liderlerine hiç sormuyorlar mı, şimdi ne yapacaklar?
Bölücü Anayasa Meclisten geçerken millet onların yakasına yapışınca hangi cevabı verecekler?
“Kandırıldık” mı diyecekler yoksa “Biz liderimizin kölesiyiz, koltuklarımızı çok seviyoruz” mu diyecekler?
Oyunu bozacak kuvvet var
Ancak bu oyunu bozacak kuvvet var. O kuvvet, halktır, milletin kendisidir.
Meclis, Cumhuriyet yıkıcılığına teslim olurken, halk ayağa kalktı. Halkı ayağa kaldıran, Milli Anayasa Forumlarıdır. 107 yerde yapılan toplantılar, 29 Ekimlerde, 10 Kasımlarda milyonlar olarak sahneye çıkmıştır.
Ulus Meydanı, Cumhuriyeti yıkan Yeni Anayasa girişiminin karşısına dikilmiştir. Oyun kesinlikle bozulacaktır.
Mecliste, ceylan derisi koltuğuna değil, Atatürk Cumhuriyetine bağlı milletvekilleri için, artık ertelenmesi bir dakika dahi geçerli olmayacak sorumluluk günü gelmiştir.
Yeni Anayasanın Meclisin önüne konacağı ve halkoyuna sunulacağı bu aşamada, CHP ve MHP yöneticilerinin anayasa disiplini, öyle gözüküyor ki, Tayyip Erdoğan ve Abdullah Gül’ün disiplinidir. Senaryonun başı sonu bellidir.
Milletvekilleri ne yaparsa yapsınlar, göreceksiniz bu millet, bölücü ve yıkıcı anayasanın karşısına dikilecektir.
Çünkü bu milletin tuzağa düşmeyen ve emperyalist senaryolarda rol almayı reddeden öncüleri, her zaman ve her yerde vardır.
AKP’nin Yeni Anayasa taslağının kapsamlı eleştirisi ve Devrimci Cumhuriyetin Anayasası bu kitapta