Doğu Perinçek: Üretim devrimi-4 Üretim Odaklı Ekonominin Esasları

"Devlet, küresel sermayenin çıkarlarına teslim olmayacak, milletimizin refahını gözetecek!"

1. ÜRETİCİLERİN MİLLÎ HÜKÜMETİ

 

1980 sonrasının iktidar formülü şöyleydi: Borç bulanlar ve Türkiye’yi bölenler hükümet olur.

 

Önümüzdeki iktidar formülü şöyledir: Üretim ekonomisini kuranlar ve Türkiye’yi birleştirenler iktidar olacaktır.

 

Üretim Ekonomisini kurma işi Üreticilerin Hükümeti ile başarılır. Üreticilerin hükümeti, millidir. Başlıca görevi, milletin bütün üretici sınıflarını kucaklayan Üretim Devrimine önderlik etmektir.

 

Üretim Devrimi, işçi, çiftçi, esnaf, zanaatkâr, sanayici ve tüccarlardan oluşan Üretici Sınıfların devrimidir.

 

Üretim Devrimi, üretimi boğan emperyalist dayatmaları göğüsleyecek ve içte üretimi baltalayan faizci, sıcak para komisyoncusu, dolar vurguncusu ve rantçı zümrelerin yönetimini tasfiye edecektir.

Özelleştirilmeden önce Apullu Şeker Fabrikası
Özelleştirilmeden önce Apullu Şeker Fabrikası

2. ÜRETİCİYE DAYANAN BAĞIMSIZ VE GÜÇLÜ DEVLET

 

Temel sorun, Türkiyle Cumhuriyeti Devletinin bağımsız karar vermesidir. Türkiye, Washington ve Brükselden yönetilmeyecek, Ankara’dan yönetilecektir!

 

Devlet, küresel sermayenin çıkarlarına teslim olmayacak, milletimizin refahını gözetecek!

 

Devlet, bu zorlu dönemi aşmak için güçlü olacak. Gücünü Türk milletinden alacak. Halka dayanacak. Böylece toplumun güvenini kazanacak ve toplum üzerinde otorite kurabilecek.

 

Devlet, hızlı karar alacak ve uygulamada kararlı ve çevik olacak. Ekonomiye yön veren kararlar, milleti seferber ederek uygulanacaktır.

 

Bütün bunları başarabilmek için, önümüzdeki dönemde Güçlü Yürütme gerekir.

 

 

3. DİSİPLİNLİ TOPLUM

 

Milletin Üretim Devrimi ve Vatan Güvenliği için seferber edilmesi, aynı zamanda toplumda disiplin gerektirir. Önümüzdeki dönem, laylaylom dönemi değildir. Devlet ile halk arasındaki birlik, özgür ve örgütlü halkla ve disiplinle sağlanır. Özgürlüklerin sınırı, Türkiye’nin bağımsızlık ve bütünlüğüdür, laik ve devrimci Cumhuriyettir. Disiplinin amacı ise, millî ekonominin halk seferberliğiyle hızla geliştirilmesi ve halkın refahıdır.

 

 

4. EKONOMİDE ÖNCELİK: HALKIN REFAHI

 

Ekonomide öncelik, halkın refahıdır. Türkiyemizin varlığını tehdit eden dış ve iç güçlere karşı Millî Direnme Ekonomisi yapılandırılacak, ülkenin doğası ve kaynakları korunup geliştirilecek, bölgeler arasında dengesizlikler giderilecektir.


 

5. ÜRETİCİ BAŞTACI

 

Türkiye, bu çetin koşullardan Üretim Odaklı Ekonomiyle çıkacaktır. Refaha ulaşmanın, zenginleşmenin biricik yolu, üretmektir. Dışsatımı artırmanın yolu da, üretimi artırmaktır, üretime odaklanmaktır. Çünkü ancak ürettiğimizi ihraç edebiliriz. Öte yandan dışalımı azaltmak için de, iç piyasanın taleplerini içerde üreterek karşılamak durumundayız. Dış ödemeler dengesini bu iki yönlü çabayla sağlayabiliriz. O nedenle Üretime Odaklanmak, önümüzdeki dönemin çözümüdür. Üretimi büyüten her iş doğrudur, üretimi baltalayan her uygulama yanlıştır. Üretme işi, üreticiyle yapılır. O nedenle günümüzün temel slogan bellidir: Üretici baş tacı!

Siverek'ten Konya'ya gelerek patates tarlasında çalışan mevsimlik tarım işçileri mesai bitiminde
Siverek'ten Konya'ya gelerek patates tarlasında çalışan mevsimlik tarım işçileri mesai bitiminde

6. EKMEK TEKNESİNİ KORUMAK VE GELİŞTİRMEK

 

Üreticilerin bugün temel sorunu, Ekmek Teknesini korumaktır. Ekonomik kriz nedeniyle fabrikalarımız kapanmasın, işyerlerimiz ayakta kalsın, üretim yapımız çökmesin ki, üzerine Üretim Ekonomisini inşa edelim. İşsiz kalmayalım, evimize ekmek götürebilelim, yeni iş alanları açılsın, işsizlerimiz iş bulsun!

 

İşte bu temel görevi, “Ekmek Teknesini koruyalım!” diye özetliyoruz.

 

Ekmek Teknesini korumak, Üretim Çarkını korumaktır.

 

İş güvencesi ve iş talebi, bugün emekçilerin en önemli talepleridir. Bu talepler, aynı zamanda en temel üretim gücü olan insanın üretimdeki yerinin korunmasıdır. Üretim Devriminin temel gücünün ayakta kalmasıdır.

Bugün sanayicilerin öncelikli sorunu da, iflas tehlikesini bertaraf etmek, ellerindeki sermayeyi, makine ve donanımı koruyabilmek ve geliştirebilmektir.

 

İşçiden sanayiciye kadar bütün üreticilerin çıkarı, Ekmek Teknesini korumak ve geliştirmekte birleşiyor.

 

Ekmek Teknesini korumak ve geliştirmek, bütün halkın öncelikli sorunudur. Ekonomik atılımı, bu temelde gerçekleştireceğiz. Üretim Devrimi, Türkiye’nin bütün üretim birikiminin değerlendirilmesini gerektiriyor. Sanayi ve tarımdaki atıl kapasiteyi üretim sürecine sokacak, emek yoğun ve sermaye yoğun bütün üretim olanakları, uygun teknolojilerle seferber edilecektir ki, Türkiye bu dar boğazdan çıksın, ekonominin çarkı dönsün, sermaye büyüsün, emekçinin yaşam koşulları düzelsin, kıdem tazminatı haklarımıza dokunulmasın, kimse emeklilik yaşına takılmasın!

 

Bütün bu üretici talepleri, Ekmek Teknesini korumak ve Üretim Devrimi hedefinde odaklanıyor.

7. ZORLUKLARI PAYLAŞTIRMAK

 

Üretim Devriminin başarılabilmesi için, zorlukların paylaşılması şarttır. Yaşanan ağır kriz, toplumun emekçi kesiminin sırtına yıkılamaz. Emekçilerin çalışma ve üretme şevkinin ateşlenmesi için, insanca yaşama koşulları sağlanmalıdır. Zorluklar toplumun bütün kesimleri arasında paylaştırılmalıdır. Bunun için zorlukları paylaştıran Üreticilerin Millî Hükümetinin kurulması, başarının ön şartıdır.

 

 

8. İŞSİZLİĞE SON, EMEK SEFERBERLİĞİ

 

Türkiyemizin genç ve dinamik bir nüfusu var. Bu, Üretim Devriminin başarısı ve ekonomik kalkınma için, en önemli üstünlüğümüzdür. Türkiye’nin olanca emek gücünü üretim için seferber etmek, Üretim Devriminin anahtar görevidir. İşsizliğe son vermek için, sermaye yoğun modeller yanında emek yoğun çözümlerin de devreye sokulması şarttır. Kamu kaynaklarının kullanılmasında emek seferberliğine yönelmek, özellikle genç işsiz yığınlarını üretim süreçlerinde değerlendirmek, çalışabilecek insanımıza sadaka dağıtmak yerine iş vermek, ekonomik kalkınma yanında, toplumsal sağlık ve ahlâk için de gereklidir.

 

Ekonomik, toplumsal ve teknolojik gelişmenin ve iç barışın sağlanabilmesi için, emek özgürleştirilecek ve ülkenin insan kaynağı bütünüyle seferber edilecektir.

 

Devlet, belediyeler, kooperatifler ve diğer toplumsal kuruluşlarla işbirliği yaparak, yeni tarım alanları açma, toprağı islah etme, teraslama, sulama, dağları şenlendirme, orman alanlarını genişletme, denizlerimizi ve ırmaklarımızı koruyarak su ürünlerimizi geliştirme, doğal güzelliklerimizi bütün halkın yararlanmasına elverişli hale getirme, turizmi geliştirme, yol, liman, baraj ve bent yapma gibi emek yoğun işler yapılmasına önderlik ederek, bugün boşta gezen milyonlarca işsize iş ve gelir sağlayacak, üretimi, hizmetleri ve refahı geliştirecektir.

 

 

9. ÜRETİM AMAÇLI KAMU MÜLKİYETİ, ÖZEL MÜLKİYET VE TOPLUM MÜLKİYETİ

 

Üretim Devrimi, milletin refahını, üretimi artırmayı ve verimliliği amaçlayan uygun mülkiyet biçimleri devreye sokularak yürütülecektir.

 

Devlet kaynakları, kamu mülkiyetine dayanan Kamu İktisadî Teşeküllerine (KİT’ler) ayrılarak, kapsamlı ve verimli bir yatırım seferberliği yürütülecektir.

 

Üreticinin özel mülkiyeti üretimi geliştirmek amacıyla desteklenecek ve özendirilecektir.

 

İflas eden üretim kurumlarında Ekmek Teknesinin korunması ve üretimin sürdürülmesi için, kamu mülkiyetini-çalışanların toplu mülkiyetini ve işletme sahibinin özel mülkiyetini birleştiren karma mülkiyet biçimleri devreye sokulacaktır.

 

Özellikle tarımda çiftçinin özel mülkiyetini korumak ve geliştirmek, büyük işletme olanaklarını değerlendirmek, üretim araçlarını verimli kullanabilmek ve ürünlerin pazarda değer fiyat bulabilmesi için, kooperatifler özendirilecek ve geliştirilecektir.

 

Bu mülkiyet biçimleri, aynı zamanda Üretim Devriminin bütün toplumsal güçlerini üretimi geliştirmek amacıyla birleştirmektedir. Ekmek Teknesini korumak ve geliştirmek için, her durumda kamu mülkiyeti, özel mülkiyet ve ortak mülkiyet biçimleri arasında uygun çözümler ve bileşimler uygulanacaktır. Kamu sermayesi, emekçilerin üretimde sorumluluk üstlenmesine hizmet eden toplu mülkiyet ve özel sermayenin tecrübesi ve kâr amacı, üretimi geliştiren etkenler olarak değerlendirilecektir.

 

 

10. VERİMLİLİK ETKENİ OLARAK PİYASA VE REKÂBET

 

Piyasa koşulları ve rekâbet, kaynakların verimliliğe göre dağılması, üretimin artması, teknolojinin gelişmesi, kalitenin yükselmesi ve halkın taleplerinin karşılanması amacıyla düzenlenecektir.

 

 

11. KALKINMA PLANI

 

Plansız, başıboş ekonominin ekonomide ne büyük kaynak israfına ve verimsizliğe yol açtığı ortadadır. Konut stoğunun 2 milyon 200 bine ulaşması bunun göze çarpan öneğidir. İçinde insan yaşamayan bu konutların maliyetinin ortalama 300 bin Lira olduğunu dikkate alırsak, 700 Milyar Türk Lirası gibi olağanüstü bir kaynak yerinde ve zamanında kullanılmamıştır.

 

Tasarrufun ve yatırımın artırılması, işsizliğe son verilmesi, kaynakların halkın ihtiyaçlarına göre verimli kullanılması, kalkınmanın hızlandırılması, sağlık, eğitim ve adalet başta olmak üzere kamu hizmetinin kaliteli olarak görülmesi için, Kalkınma Planı yapılacaktır.

 

Ülke kaynaklarının halkın ihtiyaçları için, verimli ve etkin kullanılmasını sağlamak, böylece ekonomik gelişmeyi kesintisiz sürdürmek amacıyla, Devlet Planlama Teşkilatı yeniden örgütlenecek; beş yıllık genel ve yıllık özel kalkınma planları uygulanacaktır. Millî ekonominin lokomotifi olan kamu kesimi ile piyasa mekanizmaları arasındaki ilişkinin düzenlenmesinde, çalışmanın ve üretimin özendirilmesi, ekonominin etkin işleyişi ve üretim ile hizmetlerin halkın gerçek ihtiyaçlarını karşılaması esasları gözetilecektir.

 

Bugünkü hükümet 11.Kalkınma Planını yapmaktan vazgeçmiş görünüyor. Vatan Partisi, bu işi üstlenmiştir. 11. Kalkınma Planını hazırlıyoruz ve yakında kamuoyunun değerlendirmesine sunacağız.

 

 

12. UYGUN TEKNOLOJİ

 

Türkiyemizin bütün üretim kapasitesini değerlendirmek durumundayız. Üreticiyi “kambur” ilan ettikleri dönemde atıl bırakılan sermayenin yeniden üretim süreçlerine sokulması, üretimi artırmak yanında, ileri teknolojiler için birikim yaratacaktır. Bu nedenle ileri teknoloji saplantısına son verilecek, elde bulunan bütün donanım, tezgâh ve makinelerde üretim yapılması için gerekli koşullar oluşturulacaktır.

 

 

13. KOMŞULARLA İŞBİRLİĞİ

 

Türkiye’nin enerji güvenliği, komşuları olan Irak, İran, Azerbaycan ve Rusya ilişkilerindedir. Suriye, Lübnan, Mısır ve Libya ile işbirliği, Doğu Akdeniz ve Ege’deki kaynaklarımız ve vatan güvenliğimiz açısından yaşamsal önem taşımaktadır. Rusya, ikinci ticaret ortağımızdır. Bütün komşularımız, ekonomik kalkınmamız ve güvenliğimiz için değerli ortaklarımızdır. Çevremizde ürünlerimiz ve nitelikli insan kaynaklarımız için çok geniş bir pazar var. Türkiye’nin güney komşuları yanında, Karadeniz’e çevre ülkelerle, Kafkas ve Balkan ülkeleriyle her alanda işbirliği kurumları oluşturulacaktır. Bu bölgelerde ortak gümrük alanları kurulacak, ortak enerji, ulaştırma ve turizm projeleri geliştirilecek, çifte vergilendirmeyi önleyen anlaşmalar yapılacak, ortak yatırım ve kalkınma bankaları kurulacak, bölgesel ticareti özendiren sistemler geliştirilecek, bilim, teknoloji, kültür ve eğitim alanlarında işbirliği yapılacaktır.

 

 

14. AVRASYA İKLİMİNDE ORTAK YATIRIM VE PAYLAŞARAK GELİŞME

 

Yeni bir dünya kuruluyor. Atlantik Çağı arkada kalmaktadır. İnsanlık, Asya Çağına giriyor. Sanayicilerimizin de artık sık sık vurguladıkları gibi, Dünya ekonomisinin ve siyasetinin ağırlığı Asya’ya kayıyor. Üretim Asya’dadır. Teknolojik gelişmenin ve buluşların kıtası artık Asya’dır.

 

Birinci ticaret ortağımız Çin, ikincisi Rusya ve üçüncüsü Almanya. Özetlersek, biz Avrasya ülkesiyiz ve Asya ile Avrupa’nın merkezindeyiz. Türkiye’nin Yükselen Asya içindeki yerini alması, köklü çözümleri içermektedir. Bu sürece Atatürk’ün Çağdaş Uygarlık programının hayata geçirilmesi olarak da bakabiliriz.

 

İstanbul, İzmir, İskenderun ve Trabzon limanları, İpek Yolu’nu karadan, denizden ve havadan dünyaya açan kapılardır. Çin’in Kuşak Yol girişiminde Türkiye’nin yeri ekonomik açıdan da, ulaşım açısından da, güvenlik açısından da eşsizdir. Çin ile işbirliği, Türkiyemizi bir Üretim Üssü haline getirme olanağı sunmaktadır. Millî paralarla ticaret, iki ülke arasındaki ticaret hacmini genişletecek ve kazanç sağlayacaktır.

 

Türkiye’den Çin’e gıda ürünleri dışsatımını geliştirmeye hizmet edecek Gıda Güvenlik Anlaşması yapmak için yürüttüğümüz çalışmaların sonuç vereceği bir aşamaya gelmiş bulunuyoruz.

 

Dünya uygarlık birikiminin yurdu olan Türkiye toprakları, Rusya ve Çin’in kültür ve tarih meraklısı uygar insanları için bir turizm cennetidir.

 

Parolamız bellidir: Paylaşarak gelişme! Üreteceğiz ve paylaşacağız. Birlikte yatırım yapalım, üretelim ve paylaşalım.

 

Ekonomik kalkınmamız yanında güvenlik ve barış için, Orta Asya Cumhuriyetleri ve bütün Avrasya ülkeleriyle işbirliği ve dayanışma güçlendirilecektir. Türkiye’nin güvenliği, Rusya’dan ve Çin’den başlar. Çin’in ve Rusya’nın güvenliği ise Türkiye’den başlar. Türkiye, Şanghay İşbirliği Örgütü içindeki bağımsız yerini alacaktır. Böylece ülkemizin ABD ve AB ile ilişkilerini normalleştireceği ve karşılıklı yarar esasına oturtacağı koşullar da yaratılmış olacaktır.

 

Uluslararası alanda ABD yaptırım, baskı ve tehditlerine karşı koyan çok geniş bir dünyanın dostluğunu kazanma şansına sahibiz. Bu durum, ödemeler açığını kapatmak, enerji güvenliğimizi sağlamak ve Üretim Ekonomisini kurmak için geniş olanaklar barındırmaktadır. ABD’nin neredeyse dünyanın geniş bölümüne uyguladığı yaptırımların önümüze koyduğu fırsatları değerlendireceğiz.

 

İran, komşumuzdur. İki ülke arasındaki dostluğu hiç kimse bozamaz. İran’a yönelik yaptırımlara uymayarak enerji güvenliği ve ticaret alanında büyük olanaklar elde edeceğiz. Ayrıca Dünyanın İran ile ilişkilerinden büyük kazançlar sağlayacağız.

 

ABD’nin Çin’e açtığı Ticaret Savaşı koşullarında Türkiye, bazı ürünlerin dışsatımında ABD’nin yerini alabilir.

 

ABD’nin Rusya’ya yönelik ekonomik yaptırımları da Türkiye’ye geniş olanaklar sunmaktadır.

 

Devlet Başkanı Beşar Esad’ın yönettiği Suriye hükümeti, ülkesinin bütünlüğünü sağlama yolundadır. Suriye yeniden inşa edilecektir. Türkiye, sanayi birikimiyle, inşaat müteahhitliğinde kazandığı tecrübelerle, becerikli insan kaynaklarıyla Suriye’nin imarında büyük iş olanakları üstlenebilir.

 

ABD’nin Almanya’yı hedef alan ekonomik baskılarından yararlanma olanaklarımız var. Bu olanak, yalnız ekonomide değil siyaset ve kültür alanında da değerlendirilecektir.

 

ABD, Venezuela ve Küba gibi komşularına uyguladığı yaptırımlarla da Türkiye’ye Okyanus Ötesi dostluk olanakları sunmaktadır.