Doğu Perinçek: Türkiye’yi birleştiren iktidar olur

Düne kadar iktidar olmak için, Washington’dan ruhsat almak gerekiyordu. Hâlâ o formülün geçerli olduğunu sananlar var. Ama işte 15 Temmuz 2016 gecesi gördük: ABD’nin darbe girişimi Ordu-Millet dayanışmasıyla ezildi.



HALKIN TARTISI

Bugün Türkiye’de ABD emperyalizmini tehdit olarak görenlerin oranı yüzde doksanın üzerindedir. ABD ile işbirliği artık seçim sandığında da geçerli değildir. Artık seçmen, ABD ve AB’ye en azından kuşkuyla bakıyor, güvenmiyor demek daha yerinde.


Türkiye’nin birinci sorunu, terörden kurtulmak. Halk da böyle görüyor, devlet de. O nedenle Bölücü Teröre ve Yobaz Terörüne karşı tutarlı ve kararlı tavır, bugün iktidarın anahtarıdır. Daha sade bir deyişle, Türkiye’yi birleştiren iktidar olur. Demek ki, iktidar olmak isteyen parti, Türkiye’yi bölmek isteyen ABD’ye göğüs gerecektir.


ABD’nin üzerimize sürdüğü PKK/HDP ve FETÖ’nün elinden tutanların iktidar şansı bulunmuyor. Çünkü seçmeni kazanma şansı yok. Halk, Güneydoğu dahil Türkiyemizin her yerinde, siyasal iktidara talip olan partileri teröre karşı tutumları açısından tartıyor. AKP’nin 7 Haziran 2015 ile 1 Kasım 2015 seçimi arasındaki beş ayda oylarını yüzde 10’a yakın artırmasının tek nedeni var: Türk Silahlı Kuvvetleri, 24 Temmuz 2015 günü PKK’ya karşı silahla bastırma harekâtına başladı.



KİME ÖZGÜRLÜK

Bu durumda, HDP/PKK’ya ve FETÖ’ye “mağdur oldular” edebiyatıyla sahip çıkan siyasetlere, halk itibar etmeyecektir. “Demokrasi ve özgürlükleri” Türkiye’nin birinci sorunu olarak gören siyaset, bu açıdan çok tehlikelidir. Çünkü bugün özgürlük talebi olan kesim, PKK/HDP dostları ve FETÖ dostlarıdır. ABD ve Avrupa Birliği de, onlar için demokrasi ve özgürlük kampanyası yürütüyor. Bu nedenle HDP/PKK ile işbirliği yapanlar, ABD ile de işbirliği yapıyorlar. Daha doğrusu iktidar olabilmek için ABD ile işbirliğini hâlâ şart sananlar, HDP/PKK ve FETÖ koruyuculuğuna yöneliyorlar. Böylece ABD’nin çıkmazına giriyorlar.



DİYARBAKIR’DAN GEÇEN YOL

Durum eskiden farklıydı. Hatırlanacaktır, bir başbakan “AB’nin yolu Diyarbakır’dan geçer” diyordu. Aslında bu formül, “İktidar yolu özerkliği kabulden geçer” anlamını taşıyordu. Borç alabilmek için, Türkiye’nin bölünmesi planına teslim olmak gerekiyordu. Halk da bir dönem “AB’den dolar yağacak” propagandasıyla efsunlanmıştı. Bir bakıma yanlış da değildi. Alınan borçlardan herkesin hissesine bir miktar düştü. AB’ye girmek marifet sayılıyordu. AB’ye girmenin birinci şartı ise, “Özerk Kürdistan”ı kabul etmekti. Türkiye, ülkeyi bölenlerin ve borçlandıranların iktidar olduğu bir dönemden geçti. Artık o devir arkada kalmıştır. Çünkü Türkiye bölünme tehdidiyle yüz yüze gelmiştir ve borç batağındadır. Şimdi herkes borçludur. Herkes, gelen borçlardan kendi hissesine düşen yükün altındadır. Bu açıdan da elimizi Batı’ya uzatma devri son bulmaktadır.


Türkiye’nin bölünme tehdidine silahla karşı koyması ile üretim ekonomisine geçmesi, önümüzdeki programın ilk iki maddesidir. Diyarbakır, bu açıdan bölünmeye direnmenin kalesi olmanın ötesinde, bir üretim diyarı olacaktır. Önümüzdeki program budur.



PARLAYAN YILDIZ

Şimdi iktidarın anahtarı, Birleşen ve Üreten Türkiye çizgisindedir.


Diyarbakır, artık özerkliğin merkezi sayıldığı için değil, Türkiye’yi birleştiren merkez olduğu için tarihsel bir önem kazanmıştır.


Yine Diyarbakır, Üreten Türkiye’nin önemli merkezlerinden biri olacağı için parlayan yıldızdır.