Doğu Perinçek: Türkiye Hükümeti adının 100. yılı

Cumhuriyet, 29 Ekim 1923 günü kurulmadı, ilan edildi.

Bugün Türkiye Hükümeti adının resmî yazışmalarda kullanılması için yazılan M.Kemal imzalı tezkerenin 100. yıldönümü. 6 Eylül 1920 günü Türkiya Büyük Millet Meclisi Reisi M.Kemal, bundan sonra her tür yazışmalarda yalnız ‘Türkiya Büyük Millet Meclisi Hükümeti’ ibaresinin kullanılması talimatını verdi 

 
28 Temmuz 2020 günü SBF profesörlerinden Christos Teazis İstanbul’da ziyaretime geldi. Prof. Dr. Teazis nerdeyse 20 yıldır Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’nde Türkiye’nin Yakın Tarih Siyaseti üzerine dersler veriyor. Adalet ve Kalkınma Partisi konusunda “İkincilerin Cumhuriyeti” başlıklı bir kitap da yazmış. Çalışma Mızrak Yayınları’ndan çıkmış. Teazis, Türkiye’nin damadı da olmuş. İçten, bilimsel namusu olan bir bilim insanı.

 

Türkiye’nin yakın tarihi üzerine konuşurken, “Türkiye” adının resmen kabul edilmesi konusunda çeşitli tarihlere değindi. Dostumuz Prof. Dr. Teazis’e Türkiye adının kullanılmasının Eylül 1920’den sonra M. Kemal imzalı bir talimatnameyle emredildiğini ve istikrar kazandığını belirttim. Daha sonra yazılı olarak 6 Eylül 1920 tarihini bildirdim.

Mustafa Kemal Paşa, 23 Nisan 1920'de Meclis'in açılışında halkı selamlarken.
Mustafa Kemal Paşa, 23 Nisan 1920'de Meclis'in açılışında halkı selamlarken.

6 EYLÜL 1920 TARİHLİ TEZKERE


Bugün Türkiye Hükümeti adının resmî yazışmalarda kullanılması için yazılan M. Kemal imzalı tezkerenin 100. yıldönümü.

 

İlk kez 6 Eylül 1920 (Rumî takvimle 1336) günü Türkiya Büyük Millet Meclisi Reisi M. Kemal, “Bütün Vekâletlere Erkânı Harbiye-i Umumiye Riyasetine” yolladığı Tezkere’de, “bundan sonra her tür yazışmalarda yalnız ‘Türkiya Büyük Millet Meclisi Hükümeti’ ibaresinin kullanılması ve bu emrin bütün alt makamlara tamimi” talimatını vermiş.

 

Tezkere aynen şöyle:

Aslı Cumhurbaşkanlığı Arşivi, Vesika No: 1554’te bulunan eski yazı belgenin fotokopisi Atatürk’ün Bütün Eserleri Arşivi’nde de korunmaktadır. Tezkereyi Atatürk’ün Bütün Eserleri (ATABE), c.9, s.292’de bulabilirsiniz.

 

 

İMZADAKİ UNVAN


Mustafa Kemal Paşa, bu emri bildirirken, imzasının üzerine “Türkiya Büyük Millet Meclisi Reisi” unvanını yazmış.

 

6 Eylül 1920 tarihli tezkereden önce de Türkiye adının resmî yazışmalarda kullanıldığına rastlıyoruz. Ancak Anadolu'da kurulan Millî Hükümetin adının “Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümeti” olarak netleştirilmesi ve kullanılması, 6 Eylül 1920 günlü TBMM Reisliği Tezkeresiyle hükümetin bütün kurumlarına emir olarak bildiriliyor.

23 NİSAN 1920 GÜNÜ 'CİHANA İLAN EDİLEN' MECLİSİN VE HÜKÜMETİN ADI


23 Nisan 1920 günü en yaşlı üye Şeref Bey, Meclis’i şu sözlerle açıyor:

 

“Bütün cihana ilan ederek Büyük Millet Meclisi’ni küşat ediyorum.” (TBMM Zabıtları, Eski Türkçe özgün metin)

 

Bu konuşmayı Mustafa Kemal Paşa’nın yazıp Şeref Bey’e verdiği biliniyor.

 

23 Nisan 1920 günü “bütün cihana ilan edilerek küşat edilen”, bugünkü Türkçemizle açılan meclisin adı, “Büyük Millet Meclisi’dir.

 

Bununla birlikte aynı gün kabul edilen “Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin Sureti Teşekkülü Hakkında Heyeti Umumiye Kararı” başlıklı 1 Nolu Kararın Yeni Türkçe Tutanağının başlığında, Meclisin adı “Türkiye Büyük Millet Meclisi” diye yazılmış (Bkz. TBMM Zabıt Ceridesi, Devre 1, İçtima senesi 1, c.1, s.7). Bu kararın Eski Türkçe tutanağını aradık, fakat Türkiye Büyük Millet Meclisi Kavanin Mecmuası’nın ilk cildi ne yazık ki bulunmuyor.

 

23 Nisan müzakerelerinin Eski Türkçe tutanaklarında “Türkiye” adı yok, “Büyük Millet Meclisi” deniyor. Dokuz gün sonra 2 Mayıs 1920 günü yasalaşan “Büyük Millet Meclisi İcra Vekilerinin Sureti İntihabına Dair Kanun”un başlığında da “Türkiye” adı yok (Bkz. TBMM Zabıt Ceridesi, Devre 1, İçtima senesi 1, c.1, s.7). Bakanlar Kurulu’nun seçimi gibi Anayasal değerde bir düzenlemede “Türkiye” adının geçmeyişi konumuza aydınlık getiriyor.

 

Döneme ait araştırma ve kitaplara baktığımız zaman, eski Türkçe kaynakların incelenmediğini görüyoruz. Örneğin A. Şeref Gözübüyük- Suna Kili’nin yayınladıkları Türk Anayasa Metinleri kitabında, yukarda adı geçen karar ve kanunun ikisine birden “Türkiye Büyük Millet Meclisi” adı konmuş (Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, 3. Basım, İstanbul, Eylül 2006, s.99, 101).

 

Örnekler çok. Öyle gözüküyor ki, birçok kitapta, Eski Türkçe yazılı tutanaklara göz atmadan ezbere “Türkiye” adı yazılmış. Atatürk’ün Bütün Eserleri, bu yanlışları düzeltiyor.

 

 

YENİ ADIN KULLANILMASINDA UYUMSUZLUKLAR


Yeni bir devlet kurulmuştu ve hükümetin adı da “Büyük Millet Meclisi Hükümeti” idi. 23 Nisan 1920 tarihinden sonraki çeşitli resmî yazışma ve belgelerde, daha çok “Büyük Millet Meclisi” adı kullanılmakla birlikte, “Türkiye Hükümeti”, “Türkiye Büyük Millet Meclisi”, “Türkiye Büyük Millet Meclisi Reisi”, “Türkiye Büyük Millet Meclisi Riyaseti” unvanlarının kullanıldığını da görüyoruz. Örnekler için Atatürk’ün Bütün Eserleri’nin 8. cildine bakılabilir: S.113 (26 Nisan 1920), s.114 (26 Nisan 1920), s.255 (29 Mayıs 1920), s.325 (17 Haziran 1920), s.344-345 (20 Haziran 1920).

 

6 Eylül 1920 tarihli tezkereden iki gün önce alınan 4 Eylül 1920 (1336) günlü Heyeti Vekile Kararında bile, “Türkiye” adı yok, yalnızca “Büyük Millet Meclisi” deniyor (ATABE, c.9, s.290).

 

6 Eylül 1920 tarihli tezkereye rağmen, 7 Eylül 1920 günü ve daha sonraki yazılarda bile, bir süre “Büyük Millet Meclisi” yazılmış (ATABE, c.9, s.293 vd).

 

13 Eylül 1920 günlü meşhur Teşkilatı Esasiye Kanunu Tasarısı'nda (Halkçılık Programı) “Büyük Millet Meclisi Riyasetine” hitap ediliyor ve “Büyük Millet Meclisi Reisi” unvanlı imza var. (ATABE, c.9, s.323)

 

Ne var ki, aynı gün Sovyet Rusya’da kurulan TKP Lideri “Mustafa Subhi Bey ve Mehmet Emin Yoldaşlara” yollanan yazıda “Türkiye Büyük Millet Meclisi Reisi” unvanı kullanılıyor.

 

13 Eylül’den 21 Eylül 1920 gününe kadar “Büyük Millet Meclisi” diye gidiyor.

 

Nihayet: 22 Eylül 1920 günlü Heyeti Vekile Kararı’nın başında “Türkiye Büyük Millet Meclisi Riyaseti Kalemi Mahsus” yazılı. Ancak imzada yalnızca "Büyük Millet Meclisi Reisi" unvanı var.

 

Yine 22 Eylül 1920 günlü diğer Heyeti Vekile Kararı’nın başında “Türkiye” var, imzada yalnızca “BMM Reisi”.

 

23 Eylül 1920 günü “Malatya Mebusu Lütfi Bey ve Arkadaşlarının Soru Önergesine Cevap”ta hem başlıkta hem de imza unvanında “Türkiye Büyük Millet Meclisi” yazılmış (ATABE, c.9, s.383).

 

23 Eylül'den sonra unvan 1 Ekim 1920’ye kadar “Türkiye”siz gidiyor. 1 Ekim 1920 günü “Türkiye” yazılmış (ATABE, c.10, s.24).

 

2 Ekim - 16 Ekim 1920 arasında başlık ve unvanlarda “Türkiye” yok.

 

16 Ekim 1920 günü başlıkta: Türkiya var (ATABE, c.10, s.47).

 

 

MUSTAFA KEMAL PAŞA’NIN ÜSTÜNÜ ÇİZEREK YAPTIĞI DÜZELTMELER


6 Eylül 1920 günü M. Kemal’in imzaladığı tezkerede her tür yazışmada “Türkiya Büyük Millet Meclisi” adının yazılması emrediliyor. Ancak bu emrin istikrarlı olarak ancak 1 Kasım 1920’den sonra uygulandığını görüyoruz. (ATABE, c.10, s.83 vd.)

 

Atatürk’ün Bütün Eserleri Arşivi’ndeki yazışmaların eski yazılı özgün belgelerini gören Şule Perinçek, Kurtuluş Güran ve Musa Sarıkaya, Mustafa Kemal Paşa’nın 6 Eylül 1920 tarihli tezkereden sonra “Büyük Millet Meclisi” ibarelerinin üstünü çizip, başına “Türkiye” diye yazarak düzeltme yaptığını belirtiyorlar.

 

1 Kasım 1920’den sonra birkaç istisna dışında hep “Türkiya” ya da “Türkiye Büyük Millet Meclisi” unvanı yazılmış.

 

 

TÜRKİYA MI TÜRKİYE Mİ

 

Türkiya yazılışında son harf elif (توركيا). Türkiye yazılışında son harf e (توركيه). Sözcüğün ilk başlarda çoğu zaman elifle “Türkiya” diye yazıldığını görüyoruz. Ancak elifi e diye okumak da mümkün. En sonunda e (توركيه) harfiyle “Türkiye” yazılışında karar kılınmış. Böylece okuma sorunu da çözülmüş.

 

Cumhuriyet dönemindeki “Türkiya” telaffuzunun 1950’lere kadar geldiğine tanığız. Birçok tecrübeli siyasetçi “Türkiya” derdi. Atatürk’ün bugünlere kalan nutuklarında “Türkiya” dediğini görüyoruz. İkinci ve Üçüncü Cumhurbaşkanlarımız İsmet İnönü ve Celal Bayar’ın da sık sık “Türkiya” dediklerini hatırlıyorum.

 

Son harfi elif (توركيا) ile yazılan sözcük “Türkiya” diye de “Türkiye” diye de okunabiliyordu. İşte eski yazının bizim Türkçemize uyumsuzluğunu gösteren örneklerden biri! Son harfi e (توركيه) diye yazılan sözcük ise tartışmasız “Türkiye” diye okunuyor. Atatürk’ün Bütün Eserleri, elif (ا) ile e (ه) harfleri arasındaki farkı Yeni Türkçe yazımda belirlemeye özen göstermiş.

 

 

YENİ DEVLETİN YENİ HÜKÜMETİN VE YENİ ORDUNUN ADI


23 Nisan 1920’de Ankara’da Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin açılmasıyla birlikte yeni bir devlet, yeni bir hükümet kuruldu. Atatürk, Cumhuriyetin “fiilen” kuruluşunun 23 Nisan 1920 olduğunu belirtmişti. İktidarın Anadolu’daki Millî Teşkilatın, resmî adıyla Müdafaai Hukuk Cemiyeti Heyeti Temsiliyesi’nin eline geçtiği tarih budur.

 

Türk Devriminin doruğu olan Kemalist Devrime bir tarih düşmek gerekirse, o tarih 23 Nisan 1920’dir.

 

Yeni devletin ordusu da, “Türkiya Büyük Millet Meclisi Orduları”dır. 1 Eylül 1922 tarihli “İlk Hedefiniz Akdeniz’dir. İleri” komutu, “Türkiya Büyük Millet Meclisi Orduları”na hitaben verilmiştir. Batı Cephesi Kumandanlığı’na yollanan emrin altında “Türkiya Büyük Millet Meclisi Reisi Başkumandan M. Kemal” imzası bulunmaktadır (ATABE, c.13, s.234).

 

23 Nisan 1920’de kurulmuş olan Cumhuriyet, İstiklâl Savaşını yönetti. Önce Cumhuriyeti kurduk, o Cumhuriyet bizi kurtardı. Bu nedenle “Önce kurtulduk, sonra kurulduk” teorisi yanlıştır. “Aydınlanmacı” yazar ve akademisyenlerin bu teorisi, devrimin belirleyici önemini inkâr ediyor. Devrimsiz bir kurtuluş öngörülüyor.

 

Vatanı kurtaran, askerî zaferi sağlayan ordu, “Türkiye Büyük Millet Meclisi Orduları” idi. Başka deyişle Anadolu’da kurulan Yeni Devrimci Devletin Orduları!

 

Cumhuriyet, 29 Ekim 1923 günü kurulmadı, ilan edildi.

 

 

GELİNLERİN VE DAMATLARIN ÇEYİZİ