Doğu Perinçek: Trump’a mesajımız

Ta Okyanus’un ötesine kadar uçuluyor. Cumhurbaşkanı ziyaretlerinin bir hedefi olur. Tayyip Erdoğan’ın Trump ile görüşmesinden sonra okuduğu açıklama, ziyaret öncesinde bir hedefin belirlenmediğini gösteriyor.



TÜRKİYE-ABD İLİŞKİLERİNDE YENİ AŞAMA


ABD Başkanı, YPG’ye ağır silahlar verilmesini onayladıktan sonra, Türkiye-ABD ilişkilerinde yeni bir aşamaya girilmiştir.


Obama, YPG için “Kara gücümüz” diyordu. Silah ve teçhizat da veriyorlardı. ABD’nin “Kara gücünü” donatması olağan bir uygulamaydı. Ancak ABD bu silah verme kararlılığını artık Başkan düzeyinde onaylanan kararlarla resmen ortaya koyuyor.


Türkiye ile ABD arasında dolaylı bir savaş durumu vardı. Ancak şimdi ABD raporlarında da belirtildiği üzere, ABD ile Türkiye dolaysız bir cepheleşme içine girmiş bulunuyor. Türk Silahlı Kuvvetleri’nin Sincar Harekâtından sonra ABD’nin YPG’ye ağır silah vermesi, yeni koşulları yansıtmaktadır. Tayyip Erdoğan’ın “Bir gece ansızın gelebiliriz” açıklaması, bu manzara içinde anlam kazanıyordu.



PAZARLIK MASASINDA BULUNMAYAN DEĞERLER


Türkiye açısından vazgeçilmez bir karar var: Vatan bütünlüğümüzü sağlayacağız. Vatanımızın bütünlüğü ile değişebileceğimiz herhangi bir değer yok. O nedenle ABD ile yapacağımız herhangi bir pazarlık bulunmuyor.

ABD, Türkiye’ye ne verecektir de, Türkiye teröre karşı mücadeleden vazgeçecektir? Türkiye açısından böyle bir soru yoktur, bu sorunun yanıtı da yoktur. ABD, bunu bilmiyorsa, öğretmenin tek yolu var. Türkiye, hiçbir tehdide boyun eğmeyecektir. Vatan bütünlüğü ve iç barış, Türkiye için pazarlık masasında bulunmayan değerlerdir.

Bu koşullarda ABD’ye Türkiye’nin silahla hizaya getirilemeyeceğini öğretmekten başka bir diplomatik seçenek bulunmuyor. Ziyaret ancak bu amaçla yapılabilirdi. Bu amaca hizmet etmeyen bir ziyaret anlamsızdı.



ABD SEÇİMDE BULUNMAK ZORUNDA


Türkiye’nin Genelkurmay Başkanı, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin teröre karşı mücadelesini son teröristi temizleyene kadar sürdüreceğini belirtiyor. Hükümet yetkilileri de aynı yönde açıklamalarda bulunuyor. Türkiye, bu kararlılığın lafta olmadığını, silahla sürdürüleceğini Sincar’a yaptığı harekâtla bütün dünyaya ilan etti ve Washington’daki görüşme masasına silahı koymuş oldu. Trump da, YPG’ye ağır silah vereceklerini onaylayarak yanıt verdi.

Tayyip Erdoğan’ın ABD ziyareti işte bu koşullarda yapıldı. Bu ziyaretin tek bir hedefi olabilirdi: ABD’ye Türkiye ile PKK arasında bir seçimde bulunmak zorunda olduğunu kararlı bir tavırla hatırlatmak. “Ya Türkiye ya PKK seçenekleri” artık lafla değil eylemle bildirilmeliydi.

 


ABD’NİN PKK TERCİHİ VE TÜRKİYE’NİN TEK SEÇENEĞİ


Son hatırlatma demek belki daha doğru olur. Çünkü ABD, tercihini PKK’dan yana yapmıştır. ABD yetkilileri ve yetkisizleri kaç kez ilan ettiler. “Artık bizim Ortadoğu’daki esas müttefikimiz, Kürt örgütleridir” dediler. Böylece Türkiye’ye tek seçenek bırakmış oldular.

Bu koşullarda Türkiye, vatan bütünlüğünü korkarak koruyamaz ve iç barışı korkarak sağlayamaz. Türkiye için korkak olma seçeneği artık gündemin dışındadır.

Türkiye’yi kim yönetirse yönetsin, kişisel özellikleri ne olursa olsun, cesur olmak zorundadır. Türkiye, girdiğimiz süreçte ancak cesaretle yönetilebilir.
Türkiye, kendisi için vatan bütünlüğünden vazgeçmek diye bir seçenek bulunmadığını ABD’ye göstermek zorundadır. ABD, bu gerçeği göremezse, kaybeden Türkiye olmaz.



BELİRLEYİCİ GÜÇ TÜRKİYE


Vatan Partisi Genel Başkan Yardımcısı E. Tüma. Soner Polat komutanımız askerî açıdan sık sık çok güzel anlatıyor: Türkiye, Suriye ve Irak’taki cepheleşmenin sonucunu belirleyen güç konumundadır. ABD’nin bu savaşta PKK/YPG ve Barzani’den başka bir gücü yok ve karşısında çok büyük bir kuvvet oluşmuş durumda.

ABD, Tayyip Erdoğan yönetiminin verdiği desteğe rağmen, Suriye’deki hedefine ulaşmadı. Karşımızda Suriye’de yenik düşmüş olan bir ABD var. Türkiye, vatan bütünlüğü için her şeyi göze aldığını eylemiyle gösterdiği zaman, ABD’nin elinde durumu kabullenmek dışında bir seçenek kalmıyor.

Hele Türkiye’nin geçen hafta Beijing’te Asya Kalesinin merkezinde yer almasından sonra, düşünmek durumunda olan Türkiye değil, ABD’dir. Türkiye bütün dengeleri lehine çevirebileceği olanaklara sahiptir. Asya’daki konumlanma kaçınılmaz olarak Suriye ile işbirliğini de içermektedir. ABD’ye bu kararın da gösterilmesi gerekirdi.

 


ÜSTÜNLÜK OLANAKLARI


Kuvvet dengeleri açısından üstünlük olanaklarını eline geçirmiş olan Türkiye, Trump görüşmesinde bu üstünlüğü kullanmak yerine bir hafta öncesine göre daha geri mevzilere çekildi.

Tayyip Erdoğan, ABD’ye “YPG’yi muhatap almayın” diyerek, bir kararlılık ilanında bulunmadı, tersine geri adım atabileceğini bildirmiş oldu. Daha üç gün önce “YPG’ye silah veremezsiniz” diyen Türkiye, yüz yüze gelince, Trump’a ağır silah verdiğini hatırlatamıyor. Dahası, ABD’nin YPD/YPG ile ilişkisini “küresel mutabakata aykırı” bulduğunu açıklayarak, Türkiye’nin vatan bütünlüğü önceliğini dile getirme cesaretinde olmadığını göstermiştir.



KÜRESEL MUTABAKATA YASLANMANIN ANLAMI


Ne demek küresel mutabakat?


Türkiye, teröre karşı mücadelesini küresel mutabakata yaslanarak mı yürütecektir yoksa vatan bütünlüğünün vazgeçilmezliğine dayanarak mı?


Vatan bütünlüğü gibi seçeneği olmayan konularda “küresel mutabakatlara” göndermelerde bulunulması ciddî bir zaaftır.



VATAN PARTİSİ’NİN TRUMP’A MESAJI


Trump’a söylenecek tek bir söz vardır ve onu da buradan biz söylüyoruz:


* Türkiye, vatan bütünlüğünü sağlama konusunda her tehdidi göze almaktadır ve her yöntem ve aracı kullanmakta kararlıdır. Hiç kimse bu kararlılığımızdan vazgeçebileceğimiz gibi bir olasılık üzerine hesaplar yapmamalıdır.


* Türkiye’yi hedef alan terör örgütlerine silah veren ABD, dostlukla açıklanması mümkün olmayan bu uygulamaya kesinlikle son vermelidir. Vazgeçmiyorsa Türkiye ile ilişkilerini yeniden tanımlamalıdır. Çünkü Türkiye’nin uğruna vatan bütünlüğünü feda edeceği bir dostluk bulunmuyor. Hiçbir dostluk, Türkiye için yurtta barış kadar değerli değildir.