Doğu Perinçek: Mustafa Kemal’in ordusundan rahatsız olanlar

"Yalnız Türkiye’de değil, bütün Ezilen ve Gelişen Dünyada vatan mevzisi, biricik devrimci mevzidir"

Genelkurmay Başkanlığı, FETÖ Yargılaması yapan mahkemelere 64 sayfalık bir rapor gönderdi. Raporun başlığı şöyle: “Fethullahçı Terör Örgütü Paralel Devlet Yapılanması (FETÖ/PDY) ve Türk Silahlı Kuvvetleri.” 2 Şubat 2017 tarihini taşıyan rapor, Kaynak Yayınları tarafından Türk Ordusunun Bugünkü İdeolojik Çizgisi başlığıyla yayımlandı. Bu tarihî rapordan öğreniyoruz: 2017 yılı başına kadar 30 bin FETÖ bağlantılı general, subay, astsubay, askerî öğrenci ve askerî personel Türk Silahlı Kuvvetleri’nden çıkartılmıştır.

 

 

30 BİN KİŞİLİK TEMİZLİK

 

2017’den bu yana geçen 2,5 yılda bu 30 bin sayısı hangi düzeye ulaştı, elimizde resmî bir açıklama yok. Şimdilik 30 bini kabul edelim. Nerdeyse bir ordu!

 

Türk Silahlı Kuvvetleri’nin içinden neredeyse bir ordu temizlenmiş.

 

- Kim bu temizlenenler?

 

- FETÖ bağlantılılar. Başka deyişle ABD bağlantılı irtica.

GLADYO TEMİZLİĞİ VE SONUÇLARI

 

12 Mart ve 12 Eylül Amerikancı darbelerinden tanıyoruz onları. Türkiye tarihinde bir Gladyo darbesi ilk kez başarısızlığa uğratılmış ve Türk Ordusunda tarihte görülmemiş bir temizlik yapılmıştır.

 

-30 bin FETÖ bağlantılıyı, Gladyo bağlantılıyı temizlediğiniz zaman geriye ne kalır?

 

-Mustafa Kemal’in askeri!

 

Nitekim ABD ve Avrupa kaynaklarına bakalım, “Türk Ordusunun Mustafa Kemalleştiğini” belirtiyorlar. Gerçek olan da budur. Rubin türünden CIA ve Pentagon şeflerinin yazdıklarına çizdiklerine bakınız, baştan aşağı feryattır. Türkiye’nin Avrasya’ya yerleştiğini ve Türk Ordusunun bağımsızlıkçı ve Avrasyacı komutanlar tarafından yönetildiğini saptıyorlar. Türk Ordusu, Türk milletinin desteğiyle içindeki Gladyoyu temizleyerek, tarihsel kimliğini perçinlemiştir.

 

 

ABD VE NATO DENETİMİNDEN KURTULUŞ SÜRECİ

 

Gladyo temizliği sayesinde, Türk Ordusunun savaş yeteneği yükselmiştir. Bugün ABD emperyalizmi, Türkiye’ye Ordu içindeki Gladyo örgütlenmesini kullanarak müdahale olanağını kaybetmiştir. Bu nedenle parlamenter tercihlerin öne çıkarıldığını görüyoruz. Ali Babacan, Davutoğlu ve Abdullah Gül’ün sahneye itilmeleri de bu kapsamdadır.

 

15-16 Temmuz 2016 FETÖ Darbesinin ezilmesi, 1945 sonrası tarihimizde bir dönüm noktasıdır. Türkiye, ABD ve NATO denetiminden kurtulma sürecine girmiştir. Bu süreç, 2014 yılı baharında Silivri duvarlarını yıkmamızla başladı.

 

 

GLADYO TEMİZLİĞİNDEN RAHATSIZ OLANLAR

 

Feryat edenler, yalnız CIA ve Pentagon şefleri değil.

 

FETÖ’yü saymıyoruz, rahatsız olmanın ötesinde ezilmektedir.

 

PKK/HDP ümitlerini yitirmiştir.

 

FETÖ ve PKK’yı hapisten kurtarmak için ne yapacağını şaşıran CHP yönetimi yanında Abdullah Gül, Babacan ve Davutoğlu ekipleri de ABD Gladyosu ile birlikte kaybedenler arasındadır. ABD’nin iktidar projelerinde konumlananlar, Türk Ordusunun Mustafa Kemalleşmesinden huzursuz olmuşlardır.

 

Bir de sahte Solcular var. PKK dostluğu üzerinden FETÖ’nün de yanına düştüler. Yazdıklarına ve söylediklerine bakınız, Türk Ordusunu yıpratma faaliyetinden vazgeçmiyorlar. İşi gücü Türk Ordusuna fesat ve fitne faaliyeti olan kimi internet sitelerinin tavırları Aydınlık çevrelerine kadar ulaşabiliyor. Vatan Partisi, Tayyip Erdoğan ve Devlet Bahçeli ile birlikte Türkiye gemisinde bulunamayanlar, Türk Ordusuna da yan bakıyorlar.

 

 

TÜRK ORDUSUNA GÜVENSİZLİĞİN BUGÜNKÜ ANLAMI

 

Herhangi bir zamanı yaşamıyoruz.

 

Türk Ordusuna ve Komutanlarına karşı yıpratma faaliyeti, bir savaş harekâtıdır. Çünkü Türk Ordusu savaşıyor. Karada, havada ve denizde savaş cephesinde bulunan bir Orduyu yıpratmaya çalışıyorlar.

 

Türkiye, Doğu Akdeniz’den Hürmüz Boğazına kadar uzanan bir cephede, başta ABD ve İsrail olmak üzere ciddî tehditlerle karşı karşıyadır. Bu koşullarda Ordu ile Millet arasındaki güveni sarsmaya çalışmak, doğrudan doğruya düşman faaliyetidir. Vatan Savaşı mevzisinde bulunmayan bir takım sözde ilericiler de bu faaliyetin aleti durumuna düşmektedirler.

 

Türkiye’nin geleceğini belirleyen bugünkü Vatan Savaşında, Orduya güven, vatanseverliğin, milliyetçiliğin, devrimciliğin, ilericiliğin, sosyalistliğin denek taşıdır.

 

Yalnız Türkiye’de değil, bütün Ezilen ve Gelişen Dünyada vatan mevzisi, biricik devrimci mevzidir. O nedenle emperyalizme karşı savaşan ordunun yanında olmak, uluslararası devrimciliğin de denek taşıdır.